👉🏾2. Abdülhamid, Amerikan Elçisi A. W. Terrell ile yaptığı 1897 tarihli söyleşinde, Türkleri merkezden ve ticaretten uzak tutup, Yemen’e yollayıp, nüfusunu kırdırıp Ermenileri zengin ettiklerini ve devleti teslim ettiklerini anlatıyor.
👉🏾Bu yüzden boğazın iki yakasında ve Marmara denizinin cevresindeki Yalılarda Köşklerde Türkler yerine Rum, Ermeni, Yahudi ve Levantenlerin yaşadığını tek tek anlattı.
Abdülhamid, Devlet hizmetinde görev yapan çok sayıda Ermeni olduğunu belirtti ve uzun bir listeyi elçiye iletti.
Abdülhamid, çok önemli ve kritik makamlardaki Ermenilerden birkaç isimde saydı:
👉🏾Dadyan:
Ermeni kökenli Dadyan’a babam Sultan Abdülmecid tarafından imparatorluk barut fabrikasının tüm kontrolü verildi. Çok zengin oldu.
Sultan burada Ermenilere ne kadar çok güvendiklerini vurgulamak için Dadyan’ın saraya danışmadan istediği büyüklükte top/barut yapabildiğini söyledi ve şöyle devam etti: “Yani ordu onun insafına kalmıştı.”
👉🏾Kuetzroglou:
Saray’ın her türlü mobilya, mücevher ve giyim eşyasını temin etmek için görevlendirildi. Büyük bir servet kazandı. Boğaz’ın Asya kıyısındaki Çengelköy’de çok sayıda evi ve muhteşem bir köşkü vardı. Babam her hafta dinlenmeye oraya giderdi.
👉🏾Agop Efendi:
Darphane’nin bütün sorumluluğu Agop Efendi’nin elindeydi. Servet yapma fırsatları elbette çok fazlaydı ve kendisi de çok zengin oldu.
👉🏾Gümüşgerdan:
Ermeni Gümüşgerdan ise Saray Harem’inin kadın kıyafetleri tasarımcısı ve yapımcısıydı. Hâlâ burada yaşıyor ve son derece zengindir.
👉🏾Balian ailesi:
Sultan Mahmud’un zamanından beri babadan oğula geçerek padişahlar için saraylar ve binalar yapan bu Ermeni ailesi, Dolmabahçe, Çırağan, Beylerbeyi, Yıldız, Ihlamur Kasrı ve Asya kesimindeki Göksu ve Küçüksu vb. sarayları inşa ettiler ve biri hâlâ benim imparatorluk mimarımdır.
👉🏾Michael Portakal Paşa:
Bu da Ermenidir ve şu anda Hazine-i Hassa’dan sorumlu Bakanımdır. Padişaha ait tüm kamu arazileri ve tüm gayrimenkuller üzerinde münhasır kontrole sahiptir.
Sultan Abdülhamid’in elçiye sözünü ettiği Osmanlı hizmetinde Ermeniler listesine baktığımızda gerçekten de 106 Ermeni’nin çok önemli ve kritik makamlarda çok iyi maaşlarla istihdam edildiği görülmektedir.
Listeye bakınca,
Osmanlı Sultanının Ermenilerle kişisel bir sorunu olmadığını aksine kişisel yakınlık duyduğunu da göstermektedir.
👉🏾Bunca iyiliğe ve “Millet-i Sadıka” yapılmalarına, devletin tepelerine yerleştirilmelerine rağmen Hınçak teröründen, Osmanlı Bankasına atılan bombadan, Maraş / Zeytun Ermeni isyanlarından, Doğu’da ki Ermeni terör örgütlerinin (Hınçak Taşnak vb) giriştiği katliamlardan çok içerlemiş olduğunu da anlatan Sultan ll. Abdülhamid,
Ermenilere onca iyilik yapılmasına karşılık nankörlük göstermelerine epey içerlemiş olmalıydı ki elçinin de iyi tanıdığı bir Ermeni cilt ustası ile ilgili şu anısını aktardı:
👉🏾Bu (cilt ustası) adam, geçen yıl 26-27 Ağustos’taki karışıklıklardan sonra korkup Amerika’ya kaçmış. İngilizce konuşamadığı ve iş bulamadığı için geri dönmek istediğini söyleyerek Saray’a bir mektup yazdı ve Sultan’ın sağ salim dönmesine izin verilmesi için talimat vermesini istedi.
Daha sonra doğrudan padişaha mektup yazarak parasının olmadığını bildirdi. (Elçi Terrell’in naklettiğine göre burada Sultan gülmeye başladı ve şunları söyledi): “Şimdi Amerika’nın Hıristiyan halkı buna pek inanmayacak, ama ben onun iyi bir adam olduğundan emin olarak adama evine dönmesi için 1000 frank gönderdim.” …
👉🏾Türklerde dünyanın en büyük mezarlığını inşa etmek için o tarihlerde hala Yemen’de savaşıyordu…Hiç Yemen Ağıtlarını dinlediniz miydi?! Ya da Ahmet Haşim’in 1919 yılı Anadolusunu anlattığı Niğde, Nevşehir mektubunu?
Ya da neden Osmanlı’da Müslüman Türklerin fakirleştiğini ama gayrimüslimlerin zenginleşip herşeye sahip olduklarını sorgulamıyorsunuz?
İnsan çilekeş dedelerinin yaşamını merak etmez mi? B. Aydın
Prof Dr Kemal Çiçek hocanın
Ermeni Tehciri için çıkan Özel sayı Türk Yurdu Dergisine (Nisan 2025) yazdığı yazıdan kısa bir bölüm paylaştım.