Salı, Aralık 2, 2025
No menu items!
Serbest Kürsü3 Mayıs 1944 SABAHATTİN ALİ’yi Katletme Girişimi ve Türkçülük Günü

3 Mayıs 1944 SABAHATTİN ALİ’yi Katletme Girişimi ve Türkçülük Günü

Ömer Asan
Elimdeki iki kitapta Alparslan Türkeş kendi kalemiyle Sabahattin Ali ve 1940’lı yılları anlatıyor. Kendi deyimiyle vatanı kurtarmak için yerli kızıllara karşı mücadele veren ordu içindeki milliyetçi subaylardandı. Başöğretmenleri Nihal Atsız ve Şevki Mutlugil.
“27 Mayıs ve Gerçekler” adlı kitapta ordu içindeki subaylar ve bir kısım Türkçü sivillerin İnönü iktidarına karşı darbe hazırlıklarını anlatıyor. İlki 1942-43 yıllarında İnönü’ye karşı Almanya / Nazi yanlısı askeri darbe düzenlemek için Çorlu’da toplanan bir grup subay arasında Alparslan Türkeş de var** (s.14). Ancak görüş birliği sağlanamadığı için darbe erteleniyor. 1944 yılındaki ikinci darbe girişiminde de Türkeş aktif rol alıyor. Darbe için ordu içinde tam bir mutabakat sağlanıyor. Ancak durumdan haberdar olan Cumhurbaşkanı İnönü, darbenin lideri olduğundan şüphelendiği Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak’ı görevden alıyor ve darbe akamete uğruyor** (s.18-19).
Tam da bu sıralarda İnönü iktidarı Sabahattin Ali’nin açtığı davayı fırsata dönüştürüp Nihal Atsız ve ünlü milliyetçi sivillerle birlikte aralarında Alparslan Türkeş’in de bulunduğu Turancı ve Nazi yanlısı darbeci askerleri tutukluyor. Tarihte Irkçı-Turancı Dava olarak bilinen olayın ilk duruşması 3 Mayıs 1944 tarihinde oluyor ve mahkemenin etrafında konuşlanan bir grup milliyetçi Sabahattin Ali’yi öldürmek için duruşma salonunda saldırıya geçiyor. Sabahattin Ali duruşma salonunun penceresinden kaçarak canını zor kurtarıyor. Hızını alamayan kitle Nazım Hikmet ve Sabahattin Ali’nin kitaplarını meydanda yakıyorlar. İşte sonraki yıllarda ilan edilen ve yıllardır Milliyetçi Türklerin kutladığı “3 Mayıs Türkçülük Günü” o gün öldüremedikleri ülkemizin en muhteşem insanını, Sabahattin Ali’yi tersinden anma günüdür.
ABD ve Sovyetlerin II. Dünya Savaşı’nın kazanlar tarafında olması üzerine Türkiye, ABD ile Sovyet karşıtı ikili ilişkiler kuruyor ve Türkiye’deki bütün antikomünist grupları kontrollü olarak serbest bırakıyor. 1944 Temmuz ayından itibaren Sabahattin Ali’nin kitapları ve gazeteleri yasaklanıyor. Türkeş yargılandığı sıkıyönetim mahkemesi tarafından beraat ettirilip 1947 yılında ordudaki görevine dönüyor. 1948 yılında Türkeş ABD’ye askeri eğitime giderken, Sabahattin Ali tek başına yurt dışına çıkmak isterken aynı yıl öldürülüyor.
En son 27 Mayıs 1960 Darbesi’nde üst düzey bir görev alan Alparslan Türkeş bir süre sonra askeri cunta tarafından tasfiye edilip sürgüne yollanıyor. Türkeş, anılarında yine arkadaşı Binbaşı Dündar Taşer öncülüğünde bir grup arkadaşıyla birlikte Brüksel’de toplanıp darbe planları içinde yer alıyor, fakat diğer darbe girişimlerinden fırsat bulup planlarını gerçekleştiremiyorlar.
Türkiye’ye döndükten sonra Milliyetçi Hareket Partisi’nin başına geçen Türkeş, lideri Nihal Atsız’la yolları ayırıyor. Alparslan Türkeş, 12 Eylül Askeri darbesinde ikinci defa tutuklanıyor. Mahkemedeki savunmasında “Fikrimiz iktidarda, biz hapisteyiz” diyerek cuntaya serzenişte bulunuyor. Çıkarılan af yasasıyla tekrar serbest kalan Türkeş ölene kadar partisinin başında yer aldı. Türkeş öldükten sonra üç çocuğu, üç farklı partiden milletvekili oluyor.
İşte size cumhuriyet tarihinin en önemli siyasi ve askeri aktörü Alparslan Türkeş’in “1944 Milliyetçilik Olayı” adlı kitabından alıntılar:


3 MAYIS
“3 Mayıs”ın yaratılmasına ve arkasında Türkçülüğe karşı meşhur Haçlı seferinin açılmasına sebep alim, yazar ve tarihçi sayın Nihal Atsız’ın zamanın Başbakanı Saraçoğlu Şükrü’ye yazdığı açık mektuptur. Bu açık mektuplar o sıralarda çok azıtılmış bulunan yerli kızılların faaliyet ve maksatlarını hükümete bildirmek ve dikkati çekmek üzere kaleme alınmıştı.
Bu sıralarda Hasan Ali Yücel Millî Eğitim Bakanı bulunuyordu. Memlekette ise teröre ve baskıya dayanan bir dikta rejimi bütün şiddetiyle hüküm sürmekteydi. Bayramlarda bütün şehirlerimizin sokaklarına “tek parti, tek şef, tek millet” gibi vecizeler taşıyan dövizler asılıyordu. İşte bu hava içinde birçok komünistler ve solcular yüksek makam sahiplerinin çeşitli zaaflarını kullanarak üniversitelere, okullara ve önemli müesseselere sızmışlardı. Başbakan Şükrü Saraçoğlu da TBMM’de yapmış olduğu konuşma ile “Ben Türkçü bir Başbakanım. Türkçülük bizim için bir kültür meselesi olduğu kadar, bir kan meselesidir.”
Tanınmış Türk düşünür, şair ve yazar Nihal Atsız, bu sıralarda Boğaziçi Lisesinde edebiyat öğretmeni bulunuyordu ve Orhun Dergisini yayınlamaktaydı. Milliyetçi bir dergi olan Orhun, Başbakanın bu milliyetçilik anlayışına kayıtsız kalmadı.
Ve Nihal Atsız, Şükrü Saraçoğlu’na hitap eden iki açık mektup yayımladı.
Pek dikkate değer olan ve bir devre, tarihi notunu veren bu iki mektup, hiç unutulmaması icap eden iki önemli vesikadır. Bu mektuplarda sayın Nihal Atsız, Şükrü Saraçoğlu’na özet olarak şunları söylüyordu:
“Memlekette açıktan açığa komünist propagandası yapan dergiler çıkarılmaktadır. Bu dergiler Millî Eğitim Bakanlığının emri ile ve devlet parası ile satın alınarak bütün okullara dağıtılmaktadır. Sonra Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesinde, Devlet Konservatuvarında ve daha başka birçok önemli mevkilerde memleketimizi komünistleştirmek isteyen, bu uğurda çaba gösteren insanlar vardır.”
Nihal Atsız açık mektubunun bir tarafında da şu ifşaatta bulunuyordu:
“Bursa ceza evinde hüküm giymiş bir suçlu olarak bulunan Nazım Hikmet’e Millî Eğitim Bakanlığı tarafından el altından paralar verilmektedir. Bir vatan haini olduğu bilinen Sabahattin Ali, Ankara’da Devlet Konservatuvarında öğretmendir. San’at adamı olarak yetiştirilecek gençler bu adamın tesir dairesi içine adeta zorla sokulmuş gibidirler.”
Korkunç bir ifşaattı bu…
Kısa bir sessizlik süresinden sonra Ankara’nın taarruz planı belli oldu. Haklılık maskesi takınarak, gayet masum bir eda ile harekete geçtiler: Komünist Sabahattin Ali’ye “kendisine vatan haini dendi” diye Nihal Atsız aleyhine bir hakaret davası açtırdılar.
İğrenç bir şeydi bu.. Çok iğrenç…
Türkçüyüm diyen Başbakan Saraçoğlu ile İnönü’nün gölgesi Millî Eğitim Bakanı, Nihal Atsız karşısında Sabahattin Ali gibi bir sefil vatansızla adeta ittifak akdetmiş oluyorlardı.
Bir çeşit kızıl “ehli salip / haçlı orduları” seferi idi bu…
Ve Sabahattin Ali’ye bir de avukat buldular. Bu avukatın kim olabileceğini tahmin edebilir misiniz? Üzmeyin kendinizi… İyi niyet sahibi olan insaf ehlinin kolay kolay keşfedebileceği bir muamma değildir bu! Hiç ummayacağınız bir zata, o azılı komünistin avukatlığını kabul ettirdiler: Ulus gazetesinin özel hukuk müşavirini, umumî vekilini…
Nihayet Ankara’dan açılan davanın muhakeme günü tayin edildi. Nihal Atsız, bir akşam trene bindi ve ertesi sabah Ankara’ya vardı. Ve trene bineceği günü ne kimseyi söylemişti ne de Ankara’da kimseye bir haber salmıştı… Fakat Haydarpaşa Garında, hiçbir dikkat tahrik etmeyen bu yolcu, Ankara Garına ayak bastığı anda adeta yer yerinden oynadı. Elindeki küçücük valizle vagonun basamağında belirdiği anda üniversiteli gençler çiçek buketleri ile etrafını sardılar. Çok kalabalık bir karşılayıcı kafilesi etrafı çınlatmağa başladı:


Kahrolsun komünistler!…
Yaşa Atsız…
Çok yaşa, var ol Nihal Atsız!…
Kahrolsun komünistler!…
Ve Orhun başyazarını kaptıkları gibi omuzlarına aldılar, millî marşlar söyleyerek gardan çıkardılar, büyük sevgi nümayişleri ile gençliğin misafiri olarak bir otele götürdüler.
İş bununla da kalmadı. Otelden ayrılınca gençler gösterilerine devam ettiler. Sabahattin Ali’nin ve Nazım Hikmet’in kitaplarını meydanda öbek öbek yaktılar.
NÜMAYİŞ
Tam bir terör havası içine gömülerek yıllardan beri sesini kısmış olan Ankara’nın her tarafı, binlerce genç göğüsten fışkıran haykırışlarla uğulduyordu:
Yaşasın Türk Milleti!…
Yaşasın Milliyetçi Türkiye!…
Kahrolsun komünistler!…
Orhun Dergisi başyazarı sayın Nihal Atsız Ankara’da 3 Mayıs günü hâkim huzuruna çıkarıldı.
Adliye civarında kuvvetli emniyet tedbirleri alınmıştı. Bütün yasaklara rağmen adliye binasının içi pek erkenden tıklım tıklım dolmuştu. Milliyetçi başyazarın, soğukkanlılığı, sadeliği, vakarı, herkeste samimî bir saygı duygusu yaratıyordu. Hasım tarafı ise “Elhain-ü Haifün / Hain ve korkak kimseler” bir ürperme, bir korku kaplamıştı.
Gençlik beğendiği insanı gene alkışladı. Alkışlar çok geçmeden çoğaldı ve halkı da sardı. Halk da gençliğin alkışladığı insan için “Yaşa” diye bağırdı. Çok geçmeden kendiliğinden bir büyük nümayiş Ankara sokaklarını sardı. Fakat hazırlıklıydı bu sefer Millî Şef… Ve milliyetçi gençliğe kinini kusmak için fırsat beklemekteydi. Nümayiş belki de bu sefer Çankaya’nın gizli ajanları tarafından tahrik edilerek şiddetli bir şekle sokulmuştu. Tam gizli tertipçilerin bekledikleri kıvama gelince İnönü taarruza geçti.
3 Mayıs 1944 günü heyecanlı sokağa fırlayan ve komünistlik karşısında dikilen, satılmış hainlere nefretini haykıran üniversite gençliğine çok büyük kuvvetle hücum edildi. Millî Şef’in şahsî emriyle saldıranlar zerre kadar merhamet tanımadılar. Milliyetçi gençleri kıyasıya dövdüler.
Bu hengâmede İnönü, Nihal Atsız’ı tevkif ettirdi. Orhun başyazarı mahkemeye gayri mevkuf olarak gelmiş ve tevkifine ne hâkim, ne de savcı lüzum görmüştü. Mahkeme bir başka güne talik edilince adliyeden ayrılmıştı. İşte bu anda siyasî polis tarafından önü kesilmiş ve hürriyeti elinden alınmıştı. Üstü başı, yattığı oteldeki eşyaları aranmıştı. Bir saat sonra İstanbul polisi de evini darma duman edivermişti.
Gazete kolleksiyonları, defterleri, evindeki bütün mektupları, neşredilmemiş yazıları hepsi, her şeyi alınmıştı. Nihal Atsız’ın evinde yalnız 4 yaşında bir çocuğu vardı. Hiç kimse yavruyu düşünmemişti. Kapıyı üstüne çekmişler, çekip gitmişlerdi.
Onlar şimdi beyinlerindeki terör yılanına yedirecek siyasî kurbanlar aramaktaydılar. Polatlı’da 14 asteğmen 12 gün mevkuf tutuldu. 250 Harbiye’li hakkında tahkikat açıldı.
……….

  • 1944 Milliyetçilik Olayı, Alparslan Türkeş, Berikan Yayınları, 2000,
    **: 27 Mayıs ve Gerçekler, Alparslan Türkeş, Kamer Yay. 1995
İLGİLİ YAZILAR

Kütüphane

Yazarlar

Çizginin Gücü

ŞİİR

Alevilik Takvimi

Alevilik Takvimi 2024-2025-2026

2024 13 – 15 ŞUBAT 2024HIZIR ORUCU 21 MART 2024HZ ALİ ‘NİN DOĞUMU NEVRUZ BAYRAMI(21 Mart 598) 31 MART 2024HZ ALİ ‘NİN ŞAHADETİ GÜNÜ(21 Ramazan 40 Hicri) 05/06...