Pazartesi, Şubat 17, 2025
No menu items!
Alevilik - BektaşilikTerimlerEhlibeyt, 12 İmam, 14 Masumu Pak, 17 Kemerbest

Ehlibeyt, 12 İmam, 14 Masumu Pak, 17 Kemerbest

Ehlibeyt
Alevi-Bektaşi ibadet yaşantısında kullanılan sözlü üretim toplamının tamamında Ehlibeyt’e iki boyutlu bir hatırlama figürü olarak yer verilir. Bu boyutlardan ilki, İslam inancı açısından önem arz eden ve “Ehl-i Beyt” terimi ile karşılanan, Hz. Muhammed, Hz. Ali, Fatma Ana, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’in doğrudan kastedilmesine işaret eder. Bu isimlerin Ehlibeyt şeklinde anılması ile Alevi-Bektaşiler, onlara inananlar, onların varlıklarını tanıyanlar olarak onların ismini zikrederek Tanrı’ya yakarır. Söz konusu inanç dairesi mensuplarınca kutsiyet atfedilen bu isimlere dua ve gülbanklarda yer verilmesi, Tanrı katında son derece kıymetli olduğuna inanılan şahsiyetlere referans verilmesinin yanında, inanç grubunun temel kodlamalarının da yaşatılmasını sağlar. Alevi-Bektaşi ritüellerinin malzemeleri arasında yer alan gülbanklarda hatırlama figürü olarak Ehlibeyt’e yer verilmesinin bir diğer işlevsel boyutu, telmihen Kerbela olayının anımsatılmasıdır.
Alevi-Bektaşi ritüellerinde Ehlibeyt’i yâd etmek ve övmek kadar onlara zulmedenleri, düşmanlarını lanetlemek de ibadetin bir parçası konumundadır. Ehlibeyt’in isimlerini anarak onlar için rahmet dilemek, ritüelik bağlam içerisinde son derece önemlidir. Alevi-Bektaşi edebiyatı içerisinde ve ritüelik metinlerde de Ehlibeyt teması sıkça işlenerek, Âl-i Abâ ‘ya mensup olanlar derin bir sevgi ve bağlılıkla yâd edilir. “Beşler” şeklinde nitelendirilen Ehlibeyt mensuplarına duyulan muhabbet, Alevi- Bektaşi inancının biçimlenmesinde son derece önemli bir rol oynamıştır.

Hz. Muhammed
Alevi-Bektaşi gülbanklarında Hz. Muhammed, doğrudan “Muhammed” olarak yer almakta ve inanç hiyerarşisine göre Hakk’tan sonra gelmektedir . Gülbanklarda genellikle, Hz. Ali ile birlikte anılan ve aynı nurdan geldikleri ifade edilen Hz. Muhammed’in isminin yanına, Hz. Ali’nin adı eklenir ve “Muhammed Ali” şeklindeki isim, tek bir şahsa işaret edecek şekilde kullanılır. Bunun yanında, Hz. Muhammed, Alevi-Bektaşi gülbanklarında “Muhammed Mustafa” ismi ile de anılır.
Hz. Muhammed’den, Alevi-Bektaşi gülbanklarında, “Nur-u Nübüvvet”, “Fahr-i Âlem”, “İki Cihan Serveri” gibi, istiare sanatından faydalanılarak kurulmuş unvanları ile söz edilir. Gülbank metinlerinde, Tanrı katında bağışlanmak ve günahların affı gibi konularda aracılığı talep edilen Hz. Muhammed’den “inayet” ve “şefaat” talep edilir.

Hz. Ali
Alevi-Bektaşi teolojisinde Hz. Ali’nin yeri ve önemine daha önce işaret etmiştik. Bu aşamada Hz. Ali’nin gülbanklarda hatırlama figürü olarak hangi biçimlerde yer aldığını ve işaret ettiği anlam alanının içeriğini aktarmanın yeterli olacağı kanaatindeyiz. İslamî terminolojide Hz. Ali olarak anılan ve başına eklenen “hazret” ifadesi ile kutsiyeti bildirilen Hz. Ali, Alevi-Bektaşi gülbanklarında doğrudan Ali olarak anılmaktadır. Alevi-Bektaşi inanç ve kültür evreninde, Hz. Ali’yi karşılamaya yönelik çok sayıda sıfat ve unvan mevcuttur ancak “hazret” ifadesine bu toplam içerisinde nadiren rastlanır.
Alevi-Bektaşi gülbanklarında Hz. Ali, “İmam Ali”, “Şah-ı Merdan”, “Şah-ı Velayet”, “Erenler Şahı”, “Şah-ı Evliya” gibi unvanlarla anılmaktadır. Hz. Ali’ye hemen her gülbankta mutlaka yer verilir. “Aliyyel Murteza”, “Haydar-ı Kerrar” isimleri de Hz. Ali’yi karşılayan diğer isimler olarak gülbanklarda yer alır. Gülbanklarda Hz. Ali’nin anılmasının sebebi, inanç sisteminin temel kodlamalarını temsil eden bir şahsiyet olmasıdır. Hz. Ali, gülbanklarda, kimi zaman Hak, Muhammed, Ali şeklindeki üçlü yapının içerisinde, kimi zaman “Muhammed Ali” şeklindeki ikili yapı içerisinde, kimi zamansa tek başına anılır. Gülbank metinlerinde Hz. Ali’den istenilen, “inayet göstermesi”, “dilekleri Hakk’a ulaştırması”, bir çeşit aracılık rolü üstlenerek Hak katında istek ve dileklerin kabulünü sağlamasıdır.

Hz. Fatma
Hz. Muhammed’in kızı, Hz. Ali’nin eşi ve Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’in anneleri olan Hz. Fatma, Alevi-Bektaşi gülbanklarında yer verilen hatırlama figürleri arasında yer alır. Hz. Fatma, gülbank metinlerinde genellikle “Fatma Ana” olarak anılır. Hz. Fatma’nın unvanları, “Fatımat-ül Kübra” ve “Fatıma-tü’z-Zehra”dır. Hz. Fatma, Alevi-Bektaşi inanç ve kültür evreninde önemli bir yere haizdir. Umay Ana ile Fatma Ana arasında kurulan analojik bağlantı, Fatma Ana’nın kültürel önemini kanıtlar niteliktedir.
Alan araştırması ve literatür tarama süreçleri neticesinde elde ettiğimiz sonuçlar, Fatma Ana’nın adının genellikle, ana ve bacıların hizmetlerine karşılık verilen gülbanklarda geçtiği yönündedir. Ritüel bağlamlarına göre değişiklik göstermekle birlikte, özellikle son yıllarda genellikle bacılar tarafından görülen car, sofra gibi hizmetlere karşılık verilen gülbanklarda Fatma Ana’nın adına yer verilerek, hizmet gören bacılara dua edilir. Aşağıdaki lokma gülbangı, lokma hizmeti gören bacıları dualamak üzere verilmiş bir gülbank örneğidir. Gülbankta, Alevi-Bektaşi inanç ve kültür evreninin tarihî bağlamda önem arz eden kadın figürlerine yer verilmiştir:
“Allah, Allah! Hizmetleri kabul, muratları hâsıl ola. Hak, Muhammed, Ali isteğini vere. Durdukları dârdan, geldikleri yoldan, yaptıkları hizmetten, kestikleri kurbandan şefaat gele. Fatma-tül Zehra’nın, Zeynep Bacı’nın, Kadıncık Ana’nın hayır himmeti, bereketi üzerlerinize hazır ve nazır ola. Gerçeğe Hü, mümine ya Ali!” (KK10)

Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin
Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin, Alevi-Bektaşi teolojisindeki önemlerine paralel olarak gülbank metinlerinde sıkça yer verilen tarihî-dinî figürler arasında yer alır. Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin, İslam dininin peygamberi Hz. Muhammed’in torunlarıdır. Anneleri, Hz. Fatma, babaları ise Hz. Ali’dir. Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin, Kerbela’da şehit edilmiştir.
Alevi-Bektaşi inancı bağlamında, bu iki figür, “İmam Hasan” ve “İmam Hüseyin” olarak anılır; yine diğer dinî şahsiyetlerde olduğu gibi, onların da isimlerinin başına “hazret” ifadesi eklenmez. Alevi-Bektaşi gülbanklarında Hasan ve Hüseyin’in “Şah Hasan” ve “Şah Hüseyin” şeklinde anıldığı örnekler de mevcuttur. Söz konusu iki isim, özellikle de İmam Hüseyin, Muharrem ayı ritüelleri bağlamında çok daha yoğun biçimde anılır. İmam Hasan ve İmam Hüseyin, Alevi-Bektaşilerin kolektif belleğinde Kerbela olayına ilişkin temel kodlamalarda mazlum sıfatı ile yer tutan ve bu şekilde anılan figürlerdir. Gülbanklarda yer alma biçimleri de kolektif bellekteki temsillerine paraleldir.
Alevi-Bektaşi inanç evreninde özellikle Hz. Hüseyin etrafında oluşan anlam alanı son derece geniştir. Denilebilir ki Hüseyin, Alevi-Bektaşiler için Kerbela olayının sembol ismi haline gelmiştir ve ritüelik bağlamlarda da bunun altını çizmeye yönelik ifadelere yer verilmektedir. Hz. Hüseyin’in gülbanklarda, “Hüseyn-i Kerbela” şeklinde anılması, bu savımızı kanıtlar niteliktedir.
“Allah Allah! Çerağ-ı nur-u Muhammed Ali! Ruşen ezelden ezeli! Ayin-i cem olup kanunu evliya. Himmeti Hacı Bektaş-i Veli Horasan. Erkân-ı Ali Koç Baba Sultan. Erenler Şahı Hasan ile Hüseyin şahidan. Hazır gaip gerçek erenlerin demine Ali’nin keremine ya Ali Hü!” (KK34)

On İki İmamlar
Alevi-Bektaşi inanç dairesi bağlamında On İki İmamların yeri ve önemine, çalışmamızın önceki bölümlerinde yer vermiştik. Bu aşamada On İki İmamların gülbank metinlerindeki hatırlama figürü işlevlerine odaklanılması yeterli olacaktır. Alevi-Bektaşi inancında On İki İmamların isimlerini anmak dahi, dua yerine geçer ve isimlerinin zikredilmesi ile şefaat edeceklerine inanılır (Ersal, 2015: 161). Alevi-Bektaşi gülbanklarında On İki İmamlar, metinde hatırlama figürü olarak yer alan diğer kutsallar gibi, Tanrı’ya yakarırken referans verme, inanç evrenine ait temel koordinatları anımsatma gibi işlevler üstlenir. On İki İmamların gülbank metinlerindeki temel işlevi, Alevi-Bektaşi inanç sisteminin koordinat noktalarından biri olan On İki İmam sevgisini anımsatmaktır.
Alevi-Bektaşi ritüellerinde ve gündelik hayat pratiklerinde dilek ve temennilerin kabulü için okunan dualar mevcuttur. Bunlar arasında, yolun kutsal kurucuları ve velayet kapısının silsilesi olarak kabul edilen On İki İmamların isminin geçtiği dua kalıbı olan “İsm-i Azam” duası da yer alır. On İki İmamların isimlerinin zikrine dayanan bu dua kalıbı, ocaklara ve yörelere göre değişmekle birlikte, Alevi topluluklarının büyük çoğunluğunda darda kalınca okunan bir dua kalıbı olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu noktada, Alevi şiir geleneğinde önemli bir külliyatın oluşmasını sağlayan ve On İki İmam’ın isim ve vasıflarının sıralandığı düvaz imamların da, “İsm-i Azam” duasının ritüelde icra edilmek üzere yaratılan ezgili versiyonları olduğu düşünülebilir (Ersal- Akın, 2018: 2397-2398).
Dilek ve isteklerin gerçekleşmesi noktasında, “On İki İmamların yüzü suyu hürmetine” ifadesi kullanılarak onların Tanrı katındaki hatırlarının altı çizilir. Genellikle Hızır ile birlikte isimleri anılan On İki İmamlar, yardım ve himaye talep edilen kutsallar arasındadır. Gülbanklarda çoğunlukla, “Hızır, On İki İmam yardımcın ola!”, “Derdimiz oldu tamam, yardımcımız On İki İmam!” şeklinde kurulan ifadelerle On İki İmamlardan yardım istenir.
“Bismişah Allah Allah, hizmetleriniz kabul, muratlarınız hâsıl ola, vakitler hayrola, hayırlar feth ola, şerler def ola! Hazır, gaip, zahir, batın cem erenlerinin nur cemaline aşk ola! Yüce Allah cümlemizi Ehlibeyt’e dâhil eyleye! Hizmet sahiplerinin kıymetleri üzerinizde hazır ve nazır ola! Hak, Muhammed, Ali utandırmaya! Cehennem narına yandırmaya! Hızır, On İki İmam yardımcınız ola! Niyet ettik vaktin hayrına! Girdik On İki İmam yoluna! İmam Cafer kavline! Kıblemiz Muhammed, secdegahımız Ali! Pirimiz üstadımız Hünkâr Hacı Bektaş Veli! Gerçekler demine, evliya keremine, gönüller birliğine Hü diyelim! Tecellanız, teberranız kabul ola! Yüzünüz ak, gönlünüz pak ola! Yüce Allah cümlemizin yardımcısı ola! Gerçeğe Hü!” (KK14)

On Dört Masum-u Pak
On Dört Masum-u Pak , Hz. Muhammed’in soyundan olan ve henüz küçük yaştayken şehit edilen, Ehlibeyt’in ve On İki İmamların oğulları, on dört erkek çocuğunu karşılayan bir terimdir. “Masum-u pak” ifadesi, bu on dört kişinin henüz ergenlik sürecine dahi girmemiş, günahsız ve masum olmaları dolayısıyla kullanılmaktadır. On Dört Masum-u Pak yerine “Masum-u Paklar” yahut “On Dörtler” terimleri de kullanılmaktadır. Alevi-Bektaşi inanç sisteminde On Dört Masum-u Pak, çok küçük yaşta şehit edilmiş olmaları dolayısıyla saflığın ve günahsızlığın sembol isimleri haline gelmiştir.
On Dört Masum-u Pak, Alevi-Bektaşi dua ve gülbanklarında da yer verilen hatırlama figürleri arasında yer alır. Gülbanklarda da sembolize ettiği masumiyet, saflık ve günahsızlık özelliklerine paralel biçimde isimlerine yer verilen On Dört Masum-u Pak, Tanrı’dan yardım ve bağışlanma talep edilirken Tanrı katındaki yer ve kıymetlerine başvurulan kutsallar arasında yer alır. On Dört Masum-u Pak’a gülbanklarda genellikle Hızır, On İki İmam, On Yedi Kemerbest gibi diğer hatırlama figürleri ile birlikte yer verilerek kendilerinden himmet talep edilir.
“Bismişah, Allah Allah! Vakitler hayrola, hayırlar fethola, şerler def ola, münkir mat ola, münafık berbat ola, sırlar mestur ola, gönüller mesut ola, hanedan-ı fukara memur ola, Hak Muhammed Ali yardımcımız, gözcümüz, bekçimiz ola! Hızır, On İki İmam, On Dört Masum-u Pak, On Yedi Kemerbest efendilerimizin hayır himmetleri üzerimizde hazır ve nazır ola! Üçlerin, Beşlerin, Yedilerin, Kırkların, Rica-ül Gaip Erenler’in hayır himmetleri üzerimizde hazır ve nazır ola. Dertlerimize derman, gönüllerimize iman, hastalarımıza şifa, borçlarımıza edalar senden olsun ya İlahi ya Rabbi! Bizi şeytan şerrinden münafık methinden emin ve husi himaye eyle! Yolumuzu yolsuza, uğursuza, pirsize uğratma ilahi ya Rabbi! Sana inananları her çeşit beladan, kazadan, görünür görünmez afetlerden emin eyle ilahi ya Rabbi! İlahi ya Rabbi, bizleri rızıkla, namusla, kıtlıkla, yoklukla, afetlerle terbiye etme ilahi ya Rabbi! İlahi ya Rabbi, bizi Hak, Muhammed, Ali’nin yolundan, dârından, didarından, katarından mahrum etme, ayırma ilahi ya Rabbi! Gökte hayırlı rahmetler, yerde hayırlı bereketler ihsan eyle! Namerde muhtaç etme ilahi ya Rabbi! Yuh münkire! Lanet Yezid’e! Rahmet mümine! Nur-u nebi, kerem-i İmam Ali, gülbeng-i Muhammedî, dem-i pir Hz. Hünkâr Hacı Bektaş Veli, gerçek erenler demine Hü!” (KK3)

On Yedi Kemerbest
Kemerbest, daha önce de ifade edildiği gibi, ikrâr kavramı ile ilişkili bir terimdir. Alevi-Bektaşi inancında ikrâr verip nasip alan kişinin beline bağlanan kemere verilen isimden dolayı, ikrâr sahibi kişi de bu şekilde anılır. “On Yedi Kemerbest” ise Hz. Ali’nin kemer kuşattığı, Ehlibeyt ile birlikte savaşan, çoğu şehit düşmüş on yedi savaşçının isimlendirmesidir. Alevi-Bektaşi gülbanklarında “On Yedi Kemerbest”’in varlığına, genellikle inanç dairesine ilişkin referans verme noktasında başvurulur. Çoğunlukla tek başına kullanılmayan “On Yedi Kemerbest”, diğer inanç uluları ile birlikte anılarak sıralamada yer verilir. Birlikte anıldığı diğer inanç uluları, genellikle “On İki İmamlar” ile “On Dört Masum-u Pak”dır. Tanrı’dan bağışlanma ve yardım talep edilirken, inanç ulusu diğer isimlerle birlikte “On Yedi Kemerbest” de referans gösterilir. Tanrı’dan, onların yüzü suyu hürmetine inayet ve bağışlanma talep edilir.
“Bismişah, Allah Allah!… Nur-u Hüda, Muhammed Mustafa, Aliyyel Murtaza, Hünkâr Hacı Bektaş Veli saklaya, bekleye, koruya, gözete, Muhammed Mustafa’dan şefaat, Aliyyel Murtaza’dan inayet ve hidayet ola. Muhammed’in şefaatinden, Aliyyel Murtaza’dan inayet ve hidayet ola. Muhammed’in şefaatinden, Aliyyel Murtaza’nın inayetinden ayırma ya Allah! Cemi cümlemizi, Üçlerin, Beşlerin, Yedilerin, On İki İmamların, On Dört Masum-u Pakların, On Yedi Kemerbestlerin, Kırkların katarından, didarından ayırmaya, Meşreb-i Hüseyin’e nail eyleye. İmam Ali’yi kılavuzumuz, Hızır’ı yoldaşımız eyleye. Dilde dileklerimizi, gönülde isteklerimizi kabul ve makbul eyleye. Günahlarımızı, kusurlarımızı bağışlaya. Güruh-u Naci’den, Zümre-yi Sali’den eyleye. Dertlerimize devâ, hastalarımıza şifa, gönüllere sefa, keselerimize bol ve bereketli helâl kazanç nasip eyleye. Şeytanın, münkir, münafığın şerrinden koruya, gözete. Son nefesimize kadar gönlümüze Kur’an’ı, kalbimize imanı nasip eyleye. Pirim Hünkâr Hacı Bektaş Veli, mürşidim Köse Süleyman geldiğimiz yoldan, durduğumuz dârdan şefaat eyleye. Dil bizden, nefes pirimizden, dualarımızın kabulü yüce Allah’tan ola. Gerçeğe Hü, mümine ya Ali.” (KK10)

Önceki İçerik
Sonraki İçerik
İLGİLİ YAZILAR
spot_img