Pazartesi, Temmuz 7, 2025
No menu items!
Ana Sayfa Blog

BİR İHANET DAHA Mustafa Mutlu

Ümit Özdağ… Siyasi bir kararla tutuklandı, haksız yere dört ay cezaevinde kaldı.
Sadece partisi değil, sağcı-solcu demeden bütün muhalefet ayağa kalktı.
Diğer partilerin genel başkanları onun için defalarca önce adliyeye, sonra da Silivri’ye gitti.
★★★
O artık özgür…Fakat ne yazık ki daha tahliyesinin üzerinden iki hafta bile geçmeden “vefanın semt adı olmaktan başka bir anlamı kalmadığını” bir kez de o öğretti.
En zor günlerinde yanında olanların yanında olmadı.
CHP’nin önceki akşam Saraçhane’de düzenlediği “100 Karası” isimli eyleme katılmadığı gibi, hiçbir Zafer Partisi üyesinin de katılmamasını istedi.
★★★


İstanbul’daki ilçe başkanlarına gönderdiği mesajda, “Bugün yapılacak CHP’nin Saraçhane’deki etkinliğine Zafer Partisi teşkilatlarından hiç kimse katılmayacaktır” dedi.
V Daha sonra da İsmail Saymaz’a bir açıklama yaptı ve “Bu, CHP mitingi, bizim değil” dedi…
★★★
Yazık… Gerçekten çok yazık! Bu sözler bir “balon”un daha patladığını gösteriyor.
Aylar boyunca senin için Silivri’ye akın eden CHP Genel Başkanı, yardımcıları ve diğer parti yöneticileri, “Ümit Bey, Zafer Partisi’nin Genel Başkanı, bizim değil” dedi mi?
Tam tersine, buldukları her fırsatta, “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz” diye bağırmadılar mı?
★★★
Ümit Özdağ ilk değil… Daha önce de Silivri’de ömür törpüleyen ama serbest bırakıldıktan sonra 180 derece değişen parti genel başkanları görmedik mi?
Bir numaralı iktidar karşıtıyken, Saray goygoycusu olanları hatırlatmaya gerek var mı?
Ne yalan söyleyeyim; bu döneklik hepsine yakıştı…
★★★
Ne “Solcuyum, Atatürkçüyüm” diyerek Yeni Osmanlıcılığa soyunanlar…
Ne Altılı Masa’dan kalkıp Saray’a ziyarete gidenler…
Ne de CHP kontenjanından hayal bile edemeyeceği milletvekilini Meclis’e sokup, “Bu ittifak bize yaramadı” diyen nankörler beni şaşırttı.
Ama.. Ümit Özdağ’dan daha omurgalı olmasını, kendisine yapılan dostluğu, verilen desteği bu kadar kısa bir sürede unutmamasını beklerdim.
Oysa, içeriden çıkalı daha iki hafta bile olmadan, “Bu, CHP mitingi, bizim değil” diyerek ihanetini ilan etti..
Hiç bozulmasın… Bunun arkasından bir de Zafer Partisi’nin Cumhur İttifakı’na katıldığını açıklarsa… Hiç şaşırmam!
Unutulmasın; güven cam gibidir. Kırılınca, biter!
☆ 3 Temmuz 2025 Korkusuz ~MUSTAFA MUTLU~

Her zaman yezit mi sürecek demi

Karyağdı dağlara daraldı kuşlar
Ava çıktı fırsat bulan oşoşlar
Gelir bahar elbet geçer bu kışlar
Açılır çiçekler biter inşallah

Uzadı geceler bitmez demeyin
Bu karanlık günler gitmez demeyin
Söner ateşimiz tütmez demeyin
Yanar birgün yanar tüter inşallah

Kuzular pay oldu çakala kurda
Yürekler dayanmaz bu ağır derde
Böyle suçsuz kanı akıtan yurda
Olur birgün daha beter inşallah

Gelin paylaşalım dostlar bu gamı
Her zaman yezit mi sürecek demi
Denizlerde yüzen bu azgın gemi
Gark olur deniz batar inşallah

Sabreyle Melulim bekle sırayı
Unutma sözümü gözet burayı
Yakında yıkılır tahtı sarayı
Evlerinize baykuş öter inşallah

Ormanlarımız Yanıyor

0

Sanki yeryüzüne çıkmış cehennem,
Ormanımız cayır cayır yanıyor.
Yanmış parasını arıyor Ninem,
İnsanımız cayır cayır yanıyor.

Ormanla yok olan yaban hayatı,
Yıllarca yananın bilmem kaç katı,
Köylünün ineği, eşeği, atı…
Hayvanımız cayır cayır yanıyor.

Vatandaşın evi, altın, akçesi
Yanıp kül oluyor, var ise nesi.
Ağacı, tarlası, bağı, bahçesi,
Bostanımız cayır cayır yanıyor.

Yanıyor ormanın kaplumbağası,
Çare olamıyor beyi, ağası.
Hırsından böğürür ceylan boğası,
Tavşanımız cayır cayır yanıyor.

Duman bulut olmuş, göğe yükselmiş
Bu acılar halkın bağrını delmiş
Her şey yanıp bitti, uçaklar gelmiş
Vicdanımız cayır cayır yanıyor.

Türk Hava Kurumu arpalık olmuş,
Koca Kurum kayyum eline kalmış,
Yangın söndürmeye ihale almış,
Cüzdanımız cayır cayır yanıyor.

Emir beklenirmiş vana açmaya,
Kanadımız yoktur göğe uçmaya,
Vakit bırakmıyor alıp kaçmaya,
Harmanımız cayır cayır yanıyor.

Yaktırana lanet, yakana lanet!
Hakkın binasını yıkana lanet!
Sorumsuz seyredip bakana lanet!
Her yanımız cayır cayır yanıyor.

Kaç İl’e sıçradı, kaç da İlçeye
“Yok oldu” diyorlar, tam yirmi köye.
Terör müdür, yoksa rant mı, ne gaye?
Dükkânımız cayır cayır yanıyor.

Bu da yetmez zamlar gelir fakire,
İlahiyat davet eder şükür’e,
Bindebir’im çağrım; akıl, fikir’e
Ozanımız cayır cayır yanıyor.

Ozan Bindebir

Ya sen asabisin ya biz deliyiz

DEVLET BABA YA BİR ŞAİRİN SİTEMİDİR BU ŞİİR

Devlet baba bu durgunluk nedendir
Dertlere derman ol acıyı dindir
Boynumuz sıkıyor taktığın kendir
Sana dargın olan yüzde elli’yiz

Ya sen asabisin ya biz deliyiz


Düzen sayesinde cahil yetiştik
Sevgin görmeyince biz bize düştük
Çok çalıştık az kazandık didiştik
Bizler Hasan Hüseyin iz Ali ‘yiz

Ya sen asabisin ya biz deliyiz


Bir zamanlar SÜLO geldi başına
Tuz yaladık düştük çoban peşine
Ekmek bandık gözümüzün yaşına
Bu vatanın ahvaliyiz haliyiz

Ya Sen asabisin ya biz deliyiz


Ana vatan düzü bir arı gördü
Papatya laleler sefa’sın sürdü
Birdir beraberdir Laz Çerkez kürdü
Vatan sağsa biz vatanın solu’yuz

Ya sen asabisin ya biz deliyiz


Göremedik Kara oğlan gününü
Sevgi koyacaktı halkın dinini
Başa çalsın sarayını hanını
Sen devletsen bizde Allah kuluyuz

Ya Sen asabisin ya biz deliyiz
Çapulcu dediler adlarımıza
Zehirler kustular tatlarımıza
Soğan doğradılar etlerimize
Bizler bu vatanın doğru yoluyuz

Ya sen asabisin ya biz deliyiz


Yılanlar büyüdü ejderha oldu
Ananın gözyaşı dereye doldu
Birlik beraberlik sevgi kayboldu
Aslında biz ululardan uluyuz

Ya sen asabisin ya biz deliyiz


Eşeğe vurdular atın yükünü
Ağır diyenlerin kesti tikini
Kırk yıl geçti boştur fakir çıkını
Hak hukuk adalet sevgi doluyuz

Ya Sen asabisin ya biz deliyiz


Bir gün ANKARA da kapına geldim
Ölüyordum kazma sapına geldim
Uzun boylu tipsiz çapına geldim
Pazartesi biz Cuma’yız Salı’yız

Ya Sen asabisin ya biz deliyiz


Yalan değil sözlerimin hiç biri
Fakire dur derler zengine yürü
Söz verenler oldu cennette Huri
İçtiğimiz kahvelerin falı’yız

Ya Sen asabisin ya biz deliyiz


Var olan Adalet hırsızdan yana
Doğru yazanları tıktı zindana
Gülemedik olamadık can cana
Biz bu fidanların hangi dalıyız

Ya Sen asabisin ya biz deliyiz


Baklava çalana cezasın verdin
Euro götürene selamlar durdun
Seçimden seçime hal hatır sordun
Devlet vücut biz vücudun koluyuz

Ya Sen asabisin ya biz deliyiz


Polis yakaladı savcı bıraktı
Vay efendim neymiş kravat taktı
Tuzumuz bozuldu ciğerde koktu
Biz bülbülüz bahçelerin gülüyüz

Ya Sen asabisin ya biz deliyiz


Öldürülen kadın yurdun kadını
Acısı içimde bilmem adını
Attılar toprağa al muradını
Perçem perçem zülüflerin teli’yiz

Ya Sen asabisin ya biz deliyiz


Şu beylere köşkler yaptı kat çıktı
Mülki Amirlerle kurdele taktı
Dert diyecek olduk boynumuz sıktı
Bizler Şair bu milletin dili’yiz

Ya Sen asabisin ya biz deliyiz


Bir ampul patladı yıllar sonradan
Canlar yandı uyanmadık uykudan
El uzayda haberi yok dünyadan
Vakitler üstüne vakit kılı’yız

Ya sen asabisin ya biz deliyiz


Ben dedikçe bizi bertaraf etti
Bülbülü susturdu dalında öttü
Toplum biat etti murada yetti
Demek ki biz lodosların yeli’yiz

Ya Sen asabisin ya biz deliyiz


Türkü Kürt ten kürdü Laz’dan ayırdı
Laz ı bizden bizi özden ayırdı
Canı hazdan haz ı tuzdan ayırdı
Onu bizler yaşıyoruz bili’yiz

Ya Sen asabisin ya biz deliyiz


Bu vatan bu toprak bu bayrak senin
Senden olanlara olmasın kinin
Sevgi barış olsun isterim dinin
Kudret haktan tükenmeyen pili’yiz


Ya Sen asabisin ya biz deliyiz

Hak diyerek yere göğe baktılar
Gençlerin gözüne biber sıktılar
Ardı olmayanı hapse tıktılar
Hak Muhammet Fatima’nın oğluyuz


Ya sen asabisin ya biz deliyiz

Deve berber oldu tilkiler çırak
Buğdaylar tane siz tarlamız kurak
Gidiyoruz nerde’dir bu son durak
Duraklarda nefes alan ölüyüz


Ya sen asabisin ya biz deliyiz

Garip YADİGARIM ben bir şairim
Varım yoğum üç beş kitap şiirim
Bu günden yarına ya Mevla kerim
Sana dargın olan yüzde elli’yiz


Ya sen asabisin ya biz deliyiz

Ozan garip YADİGAR 2016

Gidi Yezid başımıza bey oldu

Pir Sultan Abdal Kalender Çelebi için yazdığı şiir.

Gidi Yezid başımıza bey oldu
Zârım Hacı Bektaş Velî’dir benim
Nice Türkmen koyaklarda zay oldu
Ahım Hacı Bektaş Velî’dir benim.

Bu yıl bu dağların karı alaca
Her gün sardığımız kanlı salaca
Medet mürvet deyip varsam ilaca
Cârım Hacı Bektaş Velî’dir benim.

Gam kervanım kaldı dağlar başında
Değirmenler döner gözüm yaşında
Gündüz hayalimde gece düşümde
Varım Hacı Bektaş Velî’dir benim.

Pir Sultan Abdal’ım diriyim ölmem
Derimi yüzseler yüzümü dönmem
Pîrim Kalender’den gayrıyı bilmem
Şâhım Hacı Bektaş Velî’dir benim.

Ateş olup küller üfürdünüz memlekete.

0

Diyelim ki,
Biz öldük, siz kaldınız.
Diyelim ki,
Kurudu ormanlar, nehirler, yuvalarında kuşlar.
Diyelim ki,
Ateş olup küller üfürdünüz memlekete.
Baktınız,
Kalmamış yakacak tek bir ağaç,
Sönmeyen ocak,
Akacak tek damla gözyaşı.
Sonra..?

Geçip ortasına ölümün düğün mü kuracaksınız..?
Diyelim ki kurdunuz,
Külden ağaçlar,
Uçmayan kuşlar,
Ağıtlar,
Bu ziftli yaslar sarmışken toprağı
mutlu mu olacaksınız..?
Bize nasip bunca kalp ağrısından
size tatlı huzurlar kalır mı dersiniz..?
YAZIK..!!!
Davaya ibadet diye diye, toprağına ihanet edensiniz.
Lakin unutmaz toprak..!!!
Bakın göreceksiniz..
Yakan,
Yıkan,
Bozan,
Ölüm saçan ellerinizden ayırmayın gözünüzü.
Onlar boğacak sizi.
Yavaş ve acı içinde kesilecek nefesiniz,
henüz gelmeden eceliniz…..
Yaktığınız can kadar yanacaksınız…
Nazım Hikmet RAN

Arif isen sözün, tartarak konuş

Arif isen sözün, tartarak konuş
Gül gibi kokasın, gülden güzel ol!
Ne kadar bilirsen, bilene danış
Gül gibi kokasın, dilden güzel ol!

Gezdiğin yerlere güzel bakarsan
Hakkın cemâlini yüze takarsan
Coşup sular gibi hazin akarsan
Gül gibi kokasın, selden güzel ol!

Kem söz nerden gelse ora nadeldir
Barış olmaz sevgi olmaz cedeldir
Bir dost sözü, bin Lokmana bedeldir
Gül gibi kokasın, elden güzel ol!

Yedi deryaları geçip de otur
Sözlerinde güzel, öğütler yetir
Gezdiğin yerlere mutluluk getir
Gül gibi kokasın, ilden güzel ol!

KUL ÖKSÜZ’üm dosta, nameler yazsın
Dilinde muhabbet, badeler süzsün
Adın dilden dile dolanıp gezsin
Gül gibi kokasın, yelden güzel ol!

Âşık Mustafa Öksüz

1-()-Nadel: Toplu İğne ve Dikiş iğnesi. 2-(*)-Cedel: Sözlü tartışma.

Kılıçdaroğlu Prof. Dr. Nur Serter

23 Mayıs 2010’da, Genel Başkan seçildi.

Genel Başkan adaylığı o günün parti yönetimi için tam bir sürprizdi. Gizlice kurgulanmış, sinsice planlanmış ve TV ekranlarından kendisi tarafından açıklanmıştı.

Yeni bir rüzgârla CHP’yi iktidara taşıyacağını sananlar, ona “sakin güç” ve “Gandi Kemal” adını vermişlerdi. Tüm anketler uçuşa geçmiş, Gandi Kemal ile CHP’nin % 40’larla iktidara yürüdüğü algısı topluma egemen kılınmıştı.

O günlerde CHP’de MYK üyesiydim. Sürecin tam ortasında bu yeni senaryoyu izliyordum.

Gandi Kemal, kendisini Genel Başkanlığa taşıyan ekibi tam 7 ay sonra tasfiye etti.

Genel Başkan olarak ilk sınavı Anayasa Değişikliği Referandumu oldu. Referandum sürecinde izleyeceği siyasi çizgi de ortaya çıkmaya başlamıştı. Tunceli Mitinginde “ herkese genel affın yolu açılsın” mesajını verdiğinde kafalardaki soru, “Öcalan’a da mı? “ olarak çakılı kalacaktı.

Ardından “türbana özgürlük” çağrıları birbirini izlemeye başladı. O günlerde üniversitelerde türban yasağı devam ediyor ve AKP, bunu kaldırmaya cesaret edemiyordu. Kılıçdaroğlu ise çağrıları ile AKP’nin önünü açıyordu.

Oysa 2008’de CHP, “türban” la ilgili Anayasa değişikliğini Anayasa Mahkemesine taşımıştı. Bu başvuru dilekçesinin altında Kemal Kılıçdaroğlu’nun da imzası vardı.

12 Eylül 2010’da Referandum oylaması yapıldı. Ancak Kılıçdaroğlu oy kullanamadı. Çünkü Yerel seçimlerde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı olarak gösterdiği Kağıthane’ deki ikametgahta artık başka bir aile oturduğu için kayıttan düşmüştü.

Bir Genel Başkanın oy kullanamadığı bu skandal da çabuk unutuldu…

Referandum sonrasında Avrupa’nın yolunu tuttu. Berlin’de Alman Sosyal Demokrat Partisinin toplantısına katıldı ve AKP’ye 2008’de açılan kapatma davasında “laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmaktan” aldığı cezayı görmezden gelerek “Türkiye’de laikliğin tehlikede olduğunu düşünmüyorum” dedi. Ardından da türbana özgürlükten bolca söz etti.

Aynı günlerde sadece türbanın değil, tarikatların da önünü açma girişimini başlatmıştı. Akşam Gazetesine verdiği röportajda “ Tarikat zaten yol demektir. Belli yolda bir araya gelen insanlar inançlarını paylaşıyorlar. Saygılı olacağız” diyerek, tarikatları meşru ilan ediyordu. Sonraki yıllarda da tarikatların “sivil toplum örgütü olduğu” defalarca vurgulanacak hatta 2011’de açıklanan Sivil Toplum Raporunda; Tarikatların “ başta toplumsal dayanışmayı geliştirmek olmak üzere, bireylerin yalnızlaşmasını önleyen ve manevi doyuma ulaşmasını sağlayan önemli faaliyetler yürütmekte oldukları” ifade edilecekti.

FETÖ Darbe girişimi öncesinde Abant Toplantılarına partinin üst düzey isimlerinin katılımı ve çağrıcılar arasında yer alanların Kılıçdaroğlu tarafından Parti Meclisi Listesinde yer alması fakat delege tarafından elenmesi de bilinen gerçeklerdi.

Günümüzde yeni yönetimin partinin genetik yapısıyla oynadığını iddia eden Kılıçdaroğlu, kendi döneminde özellikle laik eğitimi ortadan kaldıran 4+4+4 yasasının görüşmelerinde milletvekillerine “laiklik vurgusu” yapmamaları talimatını vermekle kalmayıp, “Atatürk’ün askerleriyiz” sloganını yasaklayacak kadar da ileri gitmişti.

Artık CHP Genel Merkezinin kapıları Atatürkçülere değil, Atatürk’e “Kefere Kemal” diyenlere açılmaya başlamıştı.

Atatürk’ü katliamcı ilan etmek, ulusalcılığı ırkçılık saymak, ulusalcılardan kurtulmayı hedeflemek Genel Başkan katında övgüye değer görülmenin nedenleri olmuştu. Bunları eleştirmek ise grup toplantılarında genel başkan tarafından tehdit almak için yeterliydi.

2014 Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinde Ekmeleddin İhsanoğlu’nun adaylığı CHP’nin bağrına bir hançer saplandı. Cumhurbaşkanlığı Recep Tayyip Erdoğan’a armağan edilirken, seçmene “tıpış tıpış sandığa gitmek” talimatı verildi.

CHP dönüşüyordu. Atatürk’ün partisinden geriye kalan sadece amblemiydi…

2017 Referandumunda mühürsüz oy pusulalarının sayılmasına itiraz, yine Kılıçdaroğlu tarafından engellenerek yaşadığımız hukuksuz dönemin kapıları kıl payı farkla açılmıştı.

Bu acılı dönem tam 13 yıl, pervasızca sürdürüldü. Sayısız olay yaşandı.

2023 Seçimlerinde kurulan 6’lı masa ile oy tabanı olmayan siyasi partilere verilen 39 milletvekilliği karşılığında Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı adaylığı adeta satın alındı ve seçilecek adayla yola devam etme fırsatı yok edildi.

Kılıçdaroğlu Dönemi CHP’nin CHP’sizleştirildiği, ilkelerinden, ideolojisinden koparıldığı ve genetik bir imha operasyonuna tabi kılındığı bir dönem olmuştur.

Girdiği tüm seçimleri kaybeden Kılıçdaroğlu şimdi, kendi döneminde seçilen delegeler, PM üyeleri, Belediye Başkanları ve Milletvekilleri ile yapılan 38. Kurultay’ı “Şaibeli” ilan ederek başladığı işi bitirmek için yola çıkmıştır.

CHP’nin Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurucu partisi olarak taşıdığı “Kuruluş Doktrininine” sahip çıkma görev ve sorumluluğunu görmezden gelerek sürdürdüğü 13 yıllık Genel Başkanlık döneminin yarattığı ağır tahribat yetmemiş olmalı ki şimdi CHP’nin 1977’den bu yana yakaladığı en büyük yükselişe zarar vermek için kolları sıvamıştır.

Ancak deniz bitmiştir…. Genel başkanlığı döneminde yapılan tüm yanlışlara karşın kendisine CHP seçmeninin açtığı kredi de tükenmiştir.

CHP tabanı, Kılıçdaroğlu’na 13 yıl boyunca hiçbir genel başkana göstermediği desteği vermiş, içi yanarak, yüreği burkularak da olsa sandıkta onu yalnız bırakmamıştır.

Oysa bugün durum farklıdır.

CHP yaralıdır. CHP acılıdır.

CHP iktidara yürümekte ve milyonlar bu umutla meydanlara akmaktadır. CHP seçmeni bu rüzgarı kesecek, CHP’yi bölecek, güçsüzleştirecek hiçbir girişimi affetmemekte de kararlıdır.

Hınç ve intikam duygularına ülkenin geleceğini kurban etmek isteyenleri Millet unutmaz.

Kaybetmeyi olgunlukla kabul edenler, bu kubbede bıraktıkları hoş seda ile anılmayı hak edenlerdir. Onlar demokrasinin örneği olarak gönüllerde yaşamayı sürdürürler.

CHP, ülkenin ve demokrasinin yegane güvencesidir. Bu güvenceyi zedelemek, yıpratmak ve güçsüzleştirmek ve Milletin umudunu karartmak için yola çıkanların ulaşacağı yer sadece koyu bir karanlık olacaktır.

https://12punto.com.tr/yazarlar/fatma-nur-serter/kilicdaroglu-91700

BAY KEMALİM BÖYLE GİTMEMELİYDİN

Hak hukuk diyerek yollara düştün
Bay Kemalim böyle gitmemeliydin
Değişmem demiştin sende değiştin
Bay Kemalim böyle gitmemeliydin

On bir seçim yaptın bir’bir kaybettin
Kim tanıyor nerde o Ekmeleddin
Bizleri de yıktın kendinde bittin
Bay Kemalim böyle gitmemeliydin

Mustafa Kemale vermişiz meyil
Onun yolu sevgi kızgınlık değil
Yenilmeyi hazmetmedin bunu bil
Bay Kemalim böyle gitmemeliydin

Sağ salim limana ulaştı gemi
Kurultay değil mi bu liman hem i
Bağlılığın saraydaki şefe’mi
Bay Kemalim böyle gitmemeliydin

Altılı masayı kurdun inandın
Gönülsüze gönül verdin inandın
Göle maya çaldın kardın inandın
Bay Kemalim böyle gitmemeliydin

Tabanın sesini duyamadın’mı
Bu kuru inattan cayamadın’mı
Yoksa ihtişama doyamadın’mı
Bay Kemalim böyle gitmemeliydin

Sayfa sayfa şiir yazmıştım sana
Bundan sonra sana kimler inana
Seni yönlendiren üç beş yoz dana
Bay Kemalim böyle gitmemeliydin

Maşrapayı dolamışsın eline
Saraylara su taşırsın biline
Hani sen sahiptin el bel diline
Bay Kemalim böyle gitmemeliydin

MUSTAFA Kemalin adını anma
Bir yandın yandırdın bir daha yanma
Sakın ola o koltuğa uzanma
Bay Kemalim böyle gitmemeliydin

YADİGAR’IM sana inandık bizler
Bir gün olsun gülsün diye bu yüzler
Hani nerde unutuldu denizler
Bay Kemalim böyle gitmemeliydin

Ozan garip YADİGAR 06 11 2023

sevgili arkadaşlarım sevgili şiir sever dostlarım Kemal Kılıçdaroğlu’nu hak hukuk adalet yürüyüşünden sonra inandım ve şiirler yazdım bire bir konuşmamız yan yana gelmemiz oldu yazdığım şiirlere hep teşekkür etti ama on bir seçimi de kaybetti bu son çıkışı hiçte iyi olmadı bunu yapmamalıydı böyle bir şiiri hak etti diye düşünüyorum sağlıklı kalasınız sevgilerimle

KILIÇDAROĞLU KENDİ PARTİSİNE KARŞI HUKUKSUZLUĞA ORTAK OLMAMALI!

Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘mutlak butlan’ kararına tepkiler gelmeye devam ederken “Kılıçdaroğlu hukuksuzluğa ortak olmamalı” denilerek yayımlanan bildiriyi siyasetçi gazeteci ve aydınlardan oluşan 140 kişi imzaladı.

CHP’nin Kurultay Davası, 30 Haziran’da ilk duruşması görülmeden tartışmalara neden oldu. CHP lideri Özgür Özel’in mutlak butlanı ve kayyum kararını kabul etmeyeceğini açıklamasının ardından Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘Ben kabul etmezsem, kayyum gelir’ sözleri ile kabul etmesi olası ‘mutlak butlan’ kararını kabul etmesi siyasetin en sıcak gündemi haline geldi.

Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarına CHP’li 10 vekilin desteği dışında tepki yağarken son olarak siyasetçi gazeteci ve aydınlardan oluşan 140 kişinin imzası ile yayımlanan bildiride “Hukuksuzluğa ortak olmamalı” çağrısı yapıldı.
“KILIÇDAROĞLU HUKUKSUZLUĞA ORTAK OLMAMALI”

“Muhalefete yönelik baskılar son bulmalı, Kılıçdaroğlu kendi partisine karşı hukuksuzluğa ortak olmamalı!” başlığı ile yayımlanan o çağrı metni şu şekilde:

MUHALEFETE YÖNELİK BASKILAR SON BULMALI,

KILIÇDAROĞLU KENDİ PARTİSİNE KARŞI HUKUKSUZLUĞA ORTAK OLMAMALI!

Türkiye’nin demokrasi umutları ağır tehdit altında.

Geçen Ekim ayından beri gündemde olan Kürt sorununun çözümünde hiçbir somut adım atılmadığı yetmezmiş gibi, diğer temel haklara karşı da artan bir baskı uygulanıyor.

Özellikle CHP’nin birinci parti konumuna yükselmesi ve olası bir genel seçimde kaybedeceğini gördüğü günden itibaren iktidar hem muhalefete hem de basına yönelik ağır baskıyla mevcut anayasanın bile rafa kaldırılması yoluna gitmektedir.

CHP’nin cumhurbaşkanı adayı İmamoğlu’na karşı yürütülen dezenformasyon ve tutuklamalar yanında CHP’nin 38. Kurultayını da yok saymaya yönelik bir mahkeme kararının arifesindeyiz. Bu yolla Kemal Kılıçdaroğlu’nu yeniden partinin başına getirerek CHP’nin birbirine düşürülmesi ve siyaset yapamaz hale getirilmesi amaçlanıyor.

Ne yazık ki Kılıçdaroğu da bu oyuna ortak olacak görünüyor. “Davayı ben açmadım” diyerek partisine karşı kurulan bu komplodan, kendine CHP üzerinde bir iktidar yaratmaya çalışıyor.

Kılıçdaroğlu’nun Alevi kimliği de, bu süreçte kullanılmaya çalışılıyor. Bugüne dek Alevilerin eşit yurttaşlık mücadelesini ötekileştiren, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı “Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı” aracılığıyla Alevi toplumunun seçilmiş organlarını devre dışı bırakmaya çalışan iktidar, bu yeni oyun planında Alevi kimliğini CHP’ye karşı bir aktör haline getirmeye çalışıyor. Böylece Türkiye’de demokrasi ve hukuk mücadelesi, Aleviler özelinde de parçalanmaya ve etkisizleştirilmeye çalışılıyor.

Bir partinin hukuk dışı gerekçelerle kapatılması gibi, kamuoyu önünde yapılmış meşru kongresini yok saymak da, vesayet rejimini kalıcılaştırmak, iktidar değişimi ve toplumun siyasete katılımını imkansızlaştırmaktır.

Bizler, öncelikle iktidarı bu meşruiyet dışı oyunlardan vazgeçmeye, başlamış çözüm sürecinin gerekleri yanında demokrasinin, hukukun, laikliğin, sosyal devletin gereklerini yapmaya çağırıyoruz.

Bu bağlamda Kılıçdaroğlu’nu da, tarihsel sorumluluğunu yerine getirerek, kendisini araçsallaştırma eksenli bu oyun planını bozmaya ve hukuk dışı yargı kararlarının aleti olmamaya çağırıyoruz. 28 Haziran 2025.
SİYASETÇİ GAZETECİ VE AYDINLARDAN OLUŞAN 140 KİŞİ İMZALADI

İmzalayanlar:

Ahmet Aykaç, Akın Atauz, Ali Bilge, Arif Belgin,Aslı Umur, Asuman Bayrak, Asuman Türkün, Aydın Bodur, Ayla Türksoy, Ayşe Ferhan Yalınkaya, Ayşe Köybaşıoğlu Güngör, Ayşe Orhon, Bahadır Altan, Banu Can, Baskın Oran, Belgin Bıyıkoğlu, Belma Fırat, Betül Tanbay, Biriz Berksoy, Burhanettin Kaya, Bülent Tekin, Cengiz Arın, Cengizhan Güngör, Cevdet Öztürk, Cevdet Akgün, Cihan Uzunçarşılı Baysal, Çiğdem Erkal, Dilber Atalay, Dilek Necioğlu Örken, Doğan Bermek, Doğan Özgüden, Ercan Alp, Erdal Karayazgan, Erdal Kılıçkaya, Erdoğan Aydın, Ergin Cinmen, Esra Mungan, Ezel Akay, Fatma Gök, Fatma Aytaç, Fatoş Erkman, Gençay Gürsoy, Gönül Kıvılcım, Gül Yılmaz, Gülser Kayır, Gülseren Onanç, Gürhan Ertür, Güvenç Aydoğan, Hacer Ansal, Hacer Otan, Halil İbrahim Yenigün, Haluk Sezer, Haluk Yurtkuran, Haydar Aygören, Hülya Bilgin, Hüseyin Bakır, İbrahim Betil, İlter Sayın, İnci Tuğsavul, İpek Akpınar, İshak Kocabıyık, Kadir Akın, Kenan Karabağ, Kıvanç İnelmen, Kuban Altınel, Kudret Ünal, Levent Köker, Lila İsen, Ludmilla Denisenko, Mahmut Balpetek, Meftun Yücel, Mehlika Bulut, Mehmet Fatih Kayagil, Mehmet Ural, Melis Behlil, Meryem Koray, Metin Esecan, Metin V. Bayrak, Mustafa Oğuz Sinemillioğlu, Muzaffer Asma, Müge Karalom, Münire Dağ, Nazmi Algan, Neshun Bayral, Nesrin Hepşen, Nesrin Nas, Nesteren Davutoğlu, Nevzat Onaran, Nezih Yaşar, Nil Mutluer, Nizamettin Sevim, Nurcan Baysal, Nurhan Suerdem, Nuriye Yıldız, Osman Okkan, Oya Baydar, Ömer Ersun, Ömer Faruk Kırnıç, Ömer Madra, Öznur Unat, Reşit Canbeyli, Rıza Doğru, Saime Erkal, Sait Çetinoğlu, Salih Zeki Tombak, Sema Varol, Serpil Arısoy, Sevinç Gün, Sezgin Kartal, Suay Aksoy, Süha Atatüre, Süleyman Aktaş, Süleyman Bulut, Süreyya Demiröz, Şebnem Oğuz, Şule Büyükçizmeci, Tahsin Yeşildere, Tamer Binici, Tayfun Topraktepe, Temel İskit, Tuna Altınel, Turgay Uçan, Turgut Öker, Tülin Özturan, Üstün Ergüder, Vecdi Sayar, Viki Çiprut, Yakın Ertürk, Yalçın Ergündoğan, Yaşar Güven, Yeşim Yalman, Yusuf Nazım, Yusuf Yücel, Zafer Yılmaz, Zehra Arat, Zeki Kılıçaslan, Zeliha Altuntaş, Zeliha Ercan, Zerrin Bayrakdar, Zeynep Tül Akbal Süalp.

Kaynak:Halk TV Haber Merkezi

Beşikler vermişim Nuh’a

0

Beşikler vermişim Nuh’a
Salıncaklar, hamaklar,
Havva Ana’n dünkü çocuk sayılır,
Anadoluyum ben,
Tanıyor musun ?

Utanırım,
Utanırım fukaralıktan,
Ele, güne karşı çıplak…
Üşür fidelerim,
Harmanım kesat.
Kardeşliğin, çalışmanın,
Beraberliğin,
Atom güllerinin katmer açtığı,
Şairlerin, bilginlerin dünyalarında,
Kalmışım bir başıma,
Bir başıma ve uzak.
Biliyor musun ?

Binlerce yıl sağılmışım,
Korkunç atlılarıyla parçalamışlar
Nazlı, seher-sabah uykularımı
Hükümdarlar, saldırganlar, haydutlar,
Haraç salmışlar üstüme.
Ne İskender takmışım,
Ne şah ne sultan
Göçüp gitmişler, gölgesiz!
Selam etmişim dostuma
Ve dayatmışım…
Görüyor musun ?

Nasıl severim bir bilsen.
Köroğlu’yu,
Karayılanı,
Meçhul Askeri…
Sonra Pir Sultanı ve Bedrettini.
Sonra kalem yazmaz,
Bir nice sevda…
Bir bilsen,
Onlar beni nasıl severdi.
Bir bilsen, Urfa’da kurşun atanı
Minareden, barikattan,
Selvi dalından,
Ölüme nasıl gülerdi.
Bilmeni mutlak isterim,
Duyuyor musun ?

Öyle yıkma kendini,
Öyle mahzun, öyle garip…
Nerede olursan ol,
İçerde, dışarda, derste, sırada,
Yürü üstüne – üstüne,
Tükür yüzüne celladın,
Fırsatçının, fesatçının, hayının…
Dayan kitap ile
Dayan iş ile.
Tırnak ile, diş ile,
Umut ile, sevda ile, düş ile
Dayan rüsva etme beni.

Gör, nasıl yeniden yaratılırım,
Namuslu, genç ellerinle.
Kızlarım,
Oğullarım var gelecekte,
Herbiri vazgeçilmez cihan parçası.
Kaç bin yıllık hasretimin koncası,
Gözlerinden,
Gözlerinden öperim,
Bir umudum sende,
Anlıyor musun ?

Ahmet Arif