Dört kitabı birer birer okudum
Dört kitabı birer birer okudum
Allah bir Muhammed Ali yazılı
Pirin dergahında Kur’an okudum
Allah bir Muhammed Ali yazılı
Fazlı ile Nesimi dardadır darda
Hazreti Fatıma sırdadır sırda
Cihan var olmadan kandilde nurda
Allah bir Muhammed Ali yazılı
Dört kitap hak oldu uydu yasaya
Zeburu Davuda İncil İsa’ya
Tevrad-ı verdiler Turda Musa’ya
Allah bir Muhammed Ali yazılı
Pir Sultan farz oldu bize hidayet
Muhammed bıraktı iki emanet
Biri Kur’an biri işte Ehl-i Beyt
Allah bir Muhammed Ali yazılı
Sessiz Çığlık.
Günler günlere yaslandı
Çocuklar doydu açlığa.
Dilimde sözler paslandı
Sokaklar çığlık çığlığa..
Ezilen insan uyanmaz
Ölüme yatmış ayılmaz
Böyle dert hak’dan sayılmaz
Ortaklar çığlık çığlığa.
Yoksullar potaya dolduk
Açlıklığın altında kaldık
Gölgemizden kaçar olduk
Ürkekler çığlık çığlığa
Neden kindar, din dar’ınan
Ezan okur, çalınır çan
Uyansın gayrı uyuyan
Korkaklar çığlık çığlığa.
Paha etmez yoksul kanı
Değer bilmez kolluk, canı
Açım diyen her insanı
Tartaklar çığlık çığlığa
Vurguni’ al güller soldu
Herkes ettiğini buldu
Mideler boş davul oldu
Gırtlaklar çığlık çığlığa..
Abdullah Oral…
Şurda bir güzele meyil aldırdım
Şurda bir güzele meyil aldırdım
Cihan güzel olsa yoktur nazarda
Çünki dilber bende meylin yoğ idi
Niçün koydun beni ah ile zarda
O yâr bana nâme yazdı gönderdi
Öpem didim al yanağın sundurdu
Sim ü zer tükendi başın döndürdü
Didim dilber bu da var mı pazarda
Gevheri der ben de böyle kalursam
Adıllardan intikamım alursam
Yâr seni sarmadan ben de ölürsem
Sızılar kemiğin vallah mezarda…>>
Vefasız dilbere gönül vereli
Vefasız dilbere gönül vereli
Bana hasım olmadık kullar mı kaldı
Bağ-ı hüsnün goncesini dereli
Ahvâlim söylemez diller mi kaldı
Ferhad gibi yol eyledim dağları
Hangi yâr güldürmüş ağlayanları
Şimdi viran oldu dostun bağları
Yaprağın dökmedik dallar mı kaldı
Ey hûb-zibâ gel zulüm etme cana
Şimdiki hûblara yoktur bahane
Bir rüzgâr musallat oldu cihana
Meyvasın dökmedik dallar mı kaldı
Ey gönül bu işden olalım beri
Görelim sonunda ne kılar Bârî
Gevheri der ben de iderim zari
Başıma gelmedik haller mi kaldı…>>
Vücudum aşkınla dağ dağ iken
Vücudum aşkınla dağ dağ iken
Beni aşkın ateşine dağlatma
Yazıktır canım taze çağına
Ahım ile gözüm yaşın çağlatma
Dün gice seyrimde gördüm pirimi
Âşık geze geze bulur birini
Gülşeninde güle virdim serimi
Kara gözlüm dikenine dalatma
Tir ü gamzen ebru kemânesidir
Bu bakışlar çeşmim mestanesidir
Bir gamzen peykânı bin cânesidir
Beyhude yere hançer çeküp zağlatma
Gevheri’ye aşkın melâmet yeter
Aşkında çekdüğüm zelâlet yeter
Haşre-dek bu gam kasavet yeter
Bir yana da sen de zâlim ağlatma
Türküler.com
Bülbül ne yatarsın yoz bahar oldu
Bülbül ne yatarsın yoz bahar oldu
Çağrışup ötmenin zamanı geldi
Serviler yeşerdi çiçekler doldu
Cana can katmanın zamanı geldi
Benim yârim yanakları allıdır
Ak elleri deste deste güllüdür
Derdli olan bakışından bellidür
Her derdi atmanın zamanı geldi
Firkatle ağlayup şevkle gülünce
Gözümden dökülen yaşı silince
Bir dilberin elin ele alınca
Yaylaya çıkmanın zamanı geldi
Âşık Gevheri de gider dostuna
Gidi rakiblerin bize kasdı ne
Evvelbahar çayır çemen üstüne
Sarılıp yatmanın zamanı geldi…>>
Bir kaşı hilâle meyletti gönül
Bir kaşı hilâle meyletti gönül
Bedir olmuş amma gene bir hoşça
Yanağı gülleri yabâne değil
Sehil solmuş amma gene bir hoşça
Gönül eğlencesi alnının mâhı
Nâz ü istiğnasın komamış dahi
Rûy ü ruhsârında hatt-ı siyahı
Yeni yetmiş O amma gene bir hoşça
Rahm eyle âşıka ömrümün varı
Hâliyâ güzelsin çekme sen ârı
Hatâdan hıfz itsün Cenâb-ı Bâri
Genç değilsin amma gene bir hoşça
Ey Gevheri kimdir vaslına eren
Öğünsün âlemde zevkini süren
Dermiş bizden evvel meyvesin deren
Sonu kalmış amma gene bir hoşça…>>
Bir gün başım alur çıkar giderim
Bir gün başım alur çıkar giderim
Bize dağlar olsun il deyi deyi
Kayalar başını mesken iderim
Mecnun’un gezdiği bel deyi deyi
Yâre yâr olalıdan beri nâşi
Bağrıma uruldu melâmet taşı
Hasret ile akar çeşmimin yaşı
Umman oldu gitti sel deyi deyi
Her kaçan dildâre arz etsem halim
Ah ü zâr etmeğe kalmaz mecalim
Ferdalara salar beni bir zâlim
Âşık isen dağları del deyi deyi
Ol benim gönlüm aldı mestâne
Temellük tealluk gösterdi câne
Şimdi ider yüz bin dürlü bahane
Korkarım ta’n ider il deyi deyi
Çünki rahm etmezdin ah sözüme
Aşkınla ateşler yaktın özüme
Ya niçün evvelden güldün yüzüme
Ey benim Gevherî’m gel deyi deyi…>>
Bir garib kuş idim bakın hâlime
Bir garib kuş idim bakın hâlime
Yavru şahin vurdı sinem yâreli
Varamadım mekânıma elime
Yavru şahin vurdu sinem yâreli
Dosta gider iken yolum döndürdü
Suya verdi alçaklara endirdi
Kolum kırdı kanadlarım sındırdı
Yavru şahin vurdu sînem yâreli
Bağdadi turnayım vardı elimiz
Yoktur gurbetlikte sora hâlimiz
Dost köyüne uğrar iken yolumuz
Yavru şahin vurdu sinem yâreli
Üsküfli olur böyle gözü kareler
Tel tel itmiş zülüflerin tazeler
Derman bulmaz bana ehil çâreler
Yavru şahin vurdu sinem yâreli
Gözü kanlı sökün itti elinden
Çok bülbülü ayırmıştır gülünden
Gevheri der kurtuluş yok elinden
Yavru şahin vurdu sînem yâreli…>>
Neylerim dünyâda narı turuncu
Neylerim dünyâda narı turuncu
Gönül eğlencesi dilberin genci
İstediğim dürr-i yekta bir inci
Anı da bir hakkak delmedik olsa
Bir dost ararım ki açsam razımı
Meclis-i irfanda çalsam sazımı
Bir turna gözlüye salsam bazımı
Hiç avcu şahini salmadık olsa
Pek mailim hûb cemâle bakmağa
Pervâne-veş derdli sinem yakmağa
Gönce gül isterim alup kokmağa
Hoyrat eli değüp solmadık olsa
Gevheri der gönül maildir gence
Bir tıfl-i nevreste miyânı ince
Dahi koculmadık lebleri gönce
Cevr ü sitem nedir bilmedik olsa…>>
Bir dilber isterim Bari Huda’dan
Bir dilber isterim Bari Huda’dan
Hiç misli cihâna gelmedik olsa
Olmasa âlemde bây ü gedâda
Hiç bir kimse mâlik olmadık olsa
Neylerim dünyâda narı turuncu
Gönül eğlencesi dilberin genci
İstediğim dürr-i yekta bir inci
Anı da bir hakkak delmedik olsa
Bir dost ararım ki açsam razımı
Meclis-i irfanda çalsam sazımı
Bir turna gözlüye salsam bazımı
Hiç avcu şahini salmadık olsa
Pek mailim hûb cemâle bakmağa
Pervâne-veş derdli sinem yakmağa
Gönce gül isterim alup kokmağa
Hoyrat eli değüp solmadık olsa
Gevheri der gönül maildir gence
Bir tıfl-i nevreste miyânı ince
Dahi koculmadık lebleri gönce
Cevr ü sitem nedir bilmedik olsa
Bilmem ki unuttum ya ne söyleyim
Bilmem ki unuttum ya ne söyleyim
Yâre arz ider mi dil beni bilmem
Ağlayı ağlayı afiyet bekler
Gözlerimden akan sel beni bilmem
Ecel ardınuzca ökçemiz basar
Koç yiğitlerini durmayup asar
Aşkın ruzigâri serimde eser
Ne canibe atar yel beni bilmem
Gevheri der didemden akıyor yaş
Dilberin aşkiyle eyledim savaş
Akılla muhabbet kılavuz yoldaş
Sılada arz ider mi dil beni bilmem…>>
Bâd-ı sabâ bundan doğru cânâna
Bâd-ı sabâ bundan doğru cânâna
Arzıhal ile vardın ne didi
Ne incinmiş aceb bu ben nâlâna
Dokunup lebinden sordun ne didi
Ben niyaz eyledim ictînab itti
Ne lûtf ile güldü ne hitab itti
Ben gittim sen kaldın ne cevap itti
Güftârın işidüp gördün ne didi
Medh ü senasını eyleyüp zahir
Her an idüp tel tel o zülfü kâfir
Sergüzeştnâmemi okuyup vâfir
El bağlayup divâna durdun ne didi
Câmeni çâk idüp girîbânından
Niyazlar iderdin geçüp yanından
Çin seherde hüsn-i gülistanından
Yâsemenler güller derdin ne didi
Kulundur neyleyim bir duâ idüp
Dest açup niyaza bir sena idüp
Garib Gevheri’yi bir rica idüp
Hâkipâye yüzün sürdün ne didi…>>
Ayırdın yârimden ey kanlı zâlim
Ayırdın yârimden ey kanlı zâlim
Kime dâd ideyim senden ayrılık
Sana yâr olalı mükedder hâlim
Kandan geldin sen de kandan ayrılık
Ayırdın gönlümün ol yâr-ı garın
Artırdın bülbülün feryâd ü zarın
Sebeb-i vücûdum ömrümün varın
Ayırdın canımı tenden ayrılık
Ben senin elinden zehirler yuttum
Mecnun gibi dağlar yolunu tuttum
Şimdilik ben sana acebâ nettim
Bilmem ne istersin benden ayrılık
Ayrılık acısı kâr itti cana
Şikâyet ideyim Ganî Subhan’a
Gonce-i âmâlim irdi hazâna
Var yıkıl git bu gülşenden ayrılık
Gevheri der bîkes düşürdün beni
Kani ol efendim nicoldu kani
Göremedim bu gün yanımda seni
Yoğolmuş olaydın benden ayrılık…>>













