Çarşamba, Mart 12, 2025
No menu items!
Kültür & SanatGüzel SözlerAtasözleri, Deyimler Mustafa Erdoğan

Atasözleri, Deyimler Mustafa Erdoğan

A
*Alan memnun, satan memnun; tellala halt etmek düşer.
*Abanın kadri, yağmurda bilinir.
*Açın koynunda ekmek durmaz.
*Aç ölmez, gözü kararır; susuz ölmez, benzi sararır.
*Adama dayanma ölür, duvara dayanma kurur.
*Ağanın alnı terlemezse, ırgatın burnu kanamaz.
*Ağustosta beyni kaynayanın, zemheride kazanı kaynar.
*Akara kokara bakma, çuvala girene bak.
*Akıllı köprü arayıncaya kadar , deli dereyi geçer.
*Akrep etmez akrabanın ettiğini, kimse bilmez akrabadan çektiğini.
*Acemi nalbant; kâh nalına vurur, kâh mıhına.
*Al atın iyisini, yiyeceği bir yem; al avradın iyisini, giyeceği bir don.
*Alıcı aslan, borçlu sıçan gibidir.
*Allah’ın ondurmadığını, peygamber sopayla kovalar.
*Ananın çıktığı dala, kızı salıncak kurar.
*Ana ölünce, baba amca olur.
*At elin, eğer elin; arada bizim de dahdah’ımız var.
*Almadığın hayvanın kuyruğundan tutma.
*Allah uçamayan kuşa alçacık dal verir.
*Apdessiz sofuya namaz dayanmaz.
*Ağılda oğlak doğsa, ovada otu biter.
*Ağır yük altına girenin beli incinir.
*Ağzı eğri, gözü şaşı olan ensesinden belli olur.
*Ak bacak, kara bacak; geçitte belli olur.
*Ayı inine sığamamış, bir de kuyruğuna kalbur bağlamış.
*Aptal yağı çok bulunca; kâh borusunu yağlar, kâh gerisini.
*Adam yanıla yanıla alim olur, pehlivan yenile yenile galip olur.
*Ağız büzülür, göz süzülür; ille de burun ille de burun.
*Ağzına bir zeytin verir, ardına bir tulum tutar.
*Ağzının domalmasından, Ömer diyeceği belliydi.
*Akçan gitti mi demezler, işin bitti mi derler.
*Akıllı bizi arayıp sormaz, deli bacadan akar.
*Ak köpeğin pamuk pazarına zararı vardır.
*Akşam olunca kuzu anasını, kuş yuvasını bulur. * Ağa güçlü olunca , kul suçlu olur.
*Acemi nalbant işi, gâvur eşeğinde öğrenir.
*Acıkan yanağından, susayan dudağından belli olur.
*Acırsan şehirli sığırına acı; tok gider, aç gelir.
*Acı soğan yiyen, ağzının kokusundan belli olur.
*Aç açla yatarsa, arada dilenci doğar.
*Aç köpeğin kursağı dar olur.
*Açlıkla tokluğun arası, yarım yufkadır.
*Adam adamdır, olmasa da pulu; eşek eşektir, atlastan olsa da çulu.
*At yedi günde, it yediği günde belli olur

  • Adam kıtlığında keçiye “Abdurrahman Çelebi” derler.
    *Adam sandık eşeği, çifte serdik döşeği.
    *Adımız kasap ama, evimizin et yüzü gördüğü yok.
  • Afyonun keyfini tiryakiden sormalı.
    *Ağzı büyük olana, kepçe kaşık gibi gelir.
    *Akça( Para ) , akıl ; don, yürüyüş öğretir.
    *“ A kız! Kocan ne çirkin!”
    “Olsun! Babamın evinde o da yoktu. “
    *Ağızla pilâv pişmez, yağla pirinç gerek.
    *Aklını eşeğe verme; çeker, arpa tarlasına gider.
    *Alacağın bir fitil, pamuğun batmanını sorarsın.
    *Alışmadık k.çta don durmaz.
    *Al kaşağıyı gir ahıra, yarası olan gocunur.
    *Altı aylık seyislikle, kırk yıllık b.k karıştırılmaz.
    *Alışmadık g.tte don durmaz.
    *Altmışında zurna çalmayı öğrenen, artık mezarda da çalar.
    *Ağaca çıkan keçinin, dala bakan oğlağı olur.
    *Ağustostan sonra ekilen darıdan, kocasından sonra kalkan karıdan hayır gelmez.
    *Aşık; herkesi kör, etrafını duvar sanır.
    *Ayağında donu yok, başına fesleğen takar.
    *Ayı eniğini okşarken öldürüvermiş.
    *Ala keçi, her zaman püsküllü oğlak doğurmaz.
    *At’a nal çakıldığını görmüş , kurbağa da ayağını uzatmış.
    *Adam desem ünü yok, koyun desem yünü yok.
    *Adam hacı mı olur varmakla Mekke’ye; eşek evliya mı olur, taş çekmekle tekkeye.
    *Adam adama gerek olur, iki serçeden börek olur.
    *Aç adam, gökteki ay’ı yufkaya benzetir.
    *Akılları pazara çıkarmışlar, herkes yine kendi aklını satın almış.
    *Alçalma basılırsın, yükselme asılırsın.
    *Allah, fakir kulunu sevindirmek isterse; eşeğini kaybeder, üç gün sonra buldururmuş.
    *Amcam, dayım; herkesten aldım payım.
    *Arı gibi eri olanın, dağ gibi yeri olur.
    *Arpa unundan kadayıf olmaz.
    *Atın ölümü, itin bayramıdır.
    *Atın iyisi yedi günde; it, yediği günde belli olur.
    ** Arpacıdan borç alan, ahırını tez satar.
    *Ata da soy gerek, ite de.
    *Atlar tepişirken arada eşekler ezilir.
    *Avcı ne kadar hile bilirse, ayı da o kadar yol bilir.
    *Azıksız yola çıkanın gözü el torbasında kalır.
  • *Azası eksik olanın kazası eksik olmaz.
    *Azdan azdan, çok olur birazdan.
    *Az’ı çocuğuna, çoğu kocana gösterme.
  • B
  • Baktın kar havası, eve gel kör olası.
    *Bekârın parasını it yer, yakasını bit yer.
    Baldırımın etini yerim, gene kasaba minnet etmem.
    *Berk kaçan atın b.ku, seyrek düşer.
    *Bir mıh bir nal kurtarır, bir nal bir at kurtarır, bir at bir yiğit kurtarır.
    *Borçlunun duacısı, alacaklısıdır.

    *Babası koruk yer, oğlunun dişi kamaşır.
    *Bağlı aslana tavşanlar bile saldırır.
    *Bakkal, ölülerin borcunu dirilere yükler.
    *Baş ağır gerek, kulak sağır gerek.
    *Bedava şarabı kadı da içer.
    *Bekâr gözü ile kız alma, yaya gözü ile at alma.
    *Ben tuttum turnayı o çalar zurnayı.
    *Beşyüz karga umurumda değil, uçururu da seyrine bakarım.
    *Bezir yağından pilâv pişer ama, yenmez.
  • *Bildik kasap, et yerine kemik verir.
    *Bir tilkinin derisi iki kere soyulmaz.
    *Bizim topraktan testi olur da kulpu olmaz.
    *Borç bini aştıktan sonra, her gün baklava , börek yenir.
    *Boru çalmaya dudak ister.
    *Bozuk saatin varsa köylüye götür, çavdar sapından zemberek taksın.
    *Budala küser, öğününü keser.
    *Buğday başak verince orak pahaya çıkar.
    *Buğdayın iyisini komşuna sat, gider de bazlamasını yersin.
    *Burnunun bokuna bakmaz, kimyonlu kebap yer.
    *Bok yiyecek pezevenk, kepçesini yanında taşır.
    *Başındaki fese bak, girdiği kümese bak.
    *Bayramda borç ödeyecek olana, ramazan kısa gelir.
    *Bir dirhem gümüşün üstünde oturmak için, kantar gibi g.t gerek.
    *Boklu, çamurluya gülermiş.
    *Bokla yapılan, sidikle yıkılır.
    *Bakkal fındığıyla yar sevilmez.
    *Bıçak keser ama, arada masat lâzım.
    *Bir ağaçtan hem camiye direk olur, hem kenefe kürek olur.
    *Bal tattırma ayıya, pekmez tulumunu yırttırırsın.
    *Başını acemi berbere emanet eden, pamuğu cebinden eksik etmesin.
    *Bir arap için bir Arabistan yakılmaz.
    *Bir çocuğun kırk ebesi olursa; ya kör olur, ya topal.
    *Bir çıplağı, kırk harami soyamaz.
    *B.k böceği misk kutusunda ne anlar!
    *Bir kuş, bir ağaca kırk yılda bir konar; bir daha konuncaya kadar ya dal kurur, ya kuş ölür.
    *Boşboğazı cehenneme atmışlar, “Odunlar yaş.” demiş.
    *Bağdan üzüm çalan, s.ıçtığı pekmezden belli olur.
    *Bakmakla öğrenilseydi, kediler kasap olurdu.
    *Baş ağrıyınca, sivrisinek davul olur.
    *Bektaşiye “ Namaz kıl.“ demişler; “Kılarım ama okumam.-“Demiş.
    *Belinde bir tabancası var, boynu kayıştan görünmez.
    *Benim derdim inekle dana, karının derdi sürmeyle kına.
    *Bıldırcının beyliği, yığınlar (harman ) kalkana kadardır.
    *Bir akçe ile, dokuz kubbeli hamam yapılmaz.
    *Bir kere insanın ters gitmesin işi; muhallebi yerken , kırılır dişi

  • C
    *Cami dururken mescitte namaz kılınmaz.
    *Canı yanan eşek, attan berk kaçar.
    *Can yediğini, ten giydiğini ister.
    *Cemal gider ama, kemal seninle kalır.
    *Cennete gitse fidan kırar, cehenneme gitse kazan devirir.
    *Canı yana eşek, atı geçer.
    *Canı kaymak isteyen, mandayı yanında taşır.
    *Cömert derler, maldan ederler; yiğit derler, candan ederler.

  • Ç
    *Çoklukta (Kalabalıkta ) eşek kuyruğu kesme; kimi kısa der, kimi uzun.
    *Çobana verme kızı; ya koyun güttürür ya kuzu.
    *Çarşı iti, koyun beklemez.
    *Çağrılmayan yere, çörekçiyle börekçi gider.
    *Çanağına ne doğrarsan, kaşığına o çıkar.
    *Çıngıraklı deve kaybolmaz.
    *Çingene; erişemediği harmanı, zekâtına sayarmış.
    *Çirkin karı evi toplar, güzel karı düğün gezer.
    *Çok gezenin ayağına b.k bulaşır.
    *Çingeneye cellâtlık vermişler, önce babasının başını kesmiş.
    *Çingeneyi paşa yapmışlar, “Şu ağaçlardan ne güzel kasnak olur!” demiş.
    *Çavdar unundan baklava olmaz.
    *Çekirge ne ki budu ne olsun.
    *Çengi ölüsü çalgıyla kalkar.
    *Çıkacak can yorganda da çıkar urganda da.
    *Çiftçinin karnını açmışlar, kır tane “gelecek yıl” çıkmış.
    *Çocukla yoğurt yiyen, ağzına yüzüne bulaştırır.
    *Çubukken çıt demeyen, ağaçken küt demez.
    *Çürük baklanın kör alıcısı olur.

  • D
    *Dadandı dayım köfteye, yine gelir haftaya.
    *Değirmencini evine hayırlı haber gelmez.
    *Değirmenden gelenden börek umarlar.
    *Değirmenin sesini işitiyoruz, ununu gördüğümüz yok.
    *Dilenciye hıyar vermişler, eğiri diye beğenmemiş.
    *Deliye osur demişler, sıçıvermiş.
    *Dervişe “Bağdat’ta pilâv var,” demişler;” Yalan değilse, ırak değil,” demiş.
    *Devede kalıp var ama, katarını bir eşek çeker.
    *Deve Kâbe’ye gitmekle hacı olmaz.
    *Deveye “Bir çömlek yapıver,” demişler, yedi kazan sütü devirmiş;“Çok şükür kazasız çıktım,” demiş.
    *Deveyi eşek yeder ama yükünü çekemez.
    *Dokuz bacanak, bir çavdar gölgesinde eğlenir.
    *Dolapta kurabiye var ama, senin ağzına göre değil.
    *Dövüş, seyirciye kolay gelir.
    *Dört paralık adamın, sekiz paralık keyfi olur.
    *Düşmanın sözü kayar geçer, dostun sözü koyar geçer.
    *Davetsiz misafir, mindersiz oturur.
    *Deveye “Kalk oyna.” demişler; bir çam, bir çardak devirmiş.
    *Dadıya dayanan, evlât yüzüne hasret kalır.
    *Dağdaki tavşana, evde tencere hazırlama.
    *Dalga boyu aşmış; ha bir karış, ha beş karış.
    *Dağda gezen ayıya rastlar, dayıya da.
    *Delinin getirdiği çalı üstünü kurutmaz.
    *Deveyle tepiş olmaz.
    *Doğru söyleyenin bir ayağı üzengide gerek.
    *Don ıslanmayınca balık tutulmaz. Dilencinin hakkından dolandırıcı gelir.
    *Deliye bal tattırmışlar, çarşıda katran bırakmamış.
    *Değirmende doğan sıçan, gök gürültüsünden korkmaz.
    *Denizi yakamazsam, cızlatırım ya!
    *Dertsiz baş, bir tek bostan korkuluğunda bulunur.
    *Düşün deli gönül düşün; beygir mi alınır kışın, onun da parası peşin.
    *Devekuşu uçmaya gelince ayağını, yük taşımaya gelince kanadını gösterirmiş.
    *Deveyi düğüne çağırmışlar; -“Tabanım yırtık, oynayamam, dudağım yırtık, yırlayamam. “ demiş. •
    *Donsuzun gönlünden dokuz top bez geçer.
    *Dostu çok olanın postu çabuk eskir.
    *Düğüne ses, ölüme yas yakışır.
    *Deli deli akanı, bura bura tıkarlar.
    *Deveci ile konuşan, kapısını büyük yapmalı.
    *Dilenci bir tane olsa, şekerle beslenir.
    *Dilenciliğin payesi düşüktür ama geliri yüksektir.
    *Dinsiz, bektaşiye kızar da oruç yemeye yeltenir.
    *Dokuz at, bir kazığa bağlanmaz.
  • Dut kurusu ile yar sevilmez.
    *Dünyayı sel bassa, ördeğe vız gelir.
    *Düt demeye dudak gerek, kaşınmaya tırnak gerek.

  • E
    *Ekmeğin büyüğü, hamurun çoğundan olur.
    *Ebe çok olursa, cenin sakat doğar.
    *Eğri ağaca “yayım”, her gördüğüne “dayım” deme.
    *El ağlarsa gözünden, anam ağlarsa özünden.
    *Elekçiyi paşa yapmışlar, ille de “kasnak” demiş.
    *El elin eşeğini türkü çağırarak arar.
    *Ellere gözlük verir, kendi kamburunu görmez.
    *Erkeğe yar ölüsü, yorgan yenisidir.
    *Eşeği tımar eden, osuruğuna katlanır.
    *Ettiğin hayır, ürküttüğün kurbağaya değsin.
    *Eğer’le meğer’i evlendirmişler, “Keşke” adında çocukları olmuş.
    *El ağzına bakan, sel ağzına yuva yapar.
    *Eşeğe “Cilve yap.” demişler, tekme atmış.
    *Eşeği düğüne çağırmışlar; “Ya odun lâzımdır, ya su.” demiş.
    *Emanet eşeğin paldımı , yokuşta kopar.
    *Ekleme kuyruk, tez kopar.
    *Ekmeğini yalnız yiyen, yükünü kendi kaldırır.
    *Ektiğimiz nohut, leblebi oldu da, başımızda şakırdıyor.
    *Ehl-i keyfe zevk verir kahvenin kaynaması, eşeği baştan çıkarır sıpanın oynaması.
    *Eşeğe rakı içirmişler, çulunu bahşiş vermiş.
    *Eşeği kurt yemiş, sahibi “Düş olsaydı bari. “ demiş.
    *Eşeğin ölümü, köpeğe düğündür.
    *Eşek at olmaz,ciğeri et olmaz.
    *Evinde karın çirkin ise,
    Geçimin de bozuk ise,
    Ne işin var ölü evinde;
    Gir ağla, çık ağla.
    Evinde karın güzel ise,
    Geçimin de iyi ise,
    Ne işin var düğün evinde
    Gir oyna, çık oyna.
    *El içinde vasiyet ettik, ölmemek olmaz.
    *Eli hamur ovalar, gözü dana kovalar.
    *Elin öldürüverdiği yılan; kafasını kaldırır kaldırır, bakar.
    *El yumruğu yemeyen, kendi yumruğunu bozdoğan armudu sanır.
  • El yumruğu yemeyen kendi yumruğunu bozdoğan armudu sanır.
    *Erkek kocarsa koç olur,- karı kocarsa hiç olur.
    *Eski fener; kâh yanar kâh söner.
    *Eski zaman atlarına eski Osmanlılar binip gitmiş.
  • Eşeğine bakmaz da, Hasan Dağı’na oduna gider.
    *Evi süsü gösterir, orospuyu düzgün gösterir.
    *Eğri cetvelden doğru çizgi çıkmaz.
  • Erkeğin kalbi enginar yaprağıdır, her katında bir kadın yatar.
  • Eskiye rağbet olsaydı, bit pazarına nur yağardı.
    *Ev sahibi kurnaz, pastırmayı ince ince doğrar; kurnaz misafir, ikişer – üçer yutar.
    *Eşek çamura düşünce, sahibinden yavuz kimse olmaz.

  • F
    *Fare düşmekle deniz mundar olmaz.
    *Feleğin işleri, ayıya kaval çaldırır.
    *Fukaranın çocuğu, zenginin malı kıymetlidir.
    *Fırsat rüzgâra benzer; marifet, onu geçerken tutmaktır.
    *Fili güdenden sor, deveyi yedenden.
    *Fildişi tarak, seni başına göre değil, bırak.
    *Fakir dost çabuk unutulur.
    *Fareye rakı içirmişler; “Şu kediyi bana bir buluverin. “ demiş.
    *Fakirin buğdayı çavdar, ineği keçidir.
    *Fakir, zenginin malını hesabederken, bir kütük çıra yakmış.
    *Fukara canına güvenir, zengin malına.
    *Fukara canı için dua eder, zengin malı için.
    *Fırın düzen alır, hamur biter; ev düzen alır, ömür biter.
  • Görmediğin oğlu olmuş; çekmiş, çükünü koparmış.
    *Güzel görünür, çirkin bürünür.
    *Gâvura kızıp da oruç bozulmaz.
    *Girmediği bir Gerede zindanı kalmış, onda da altı ay eğlenmiş.
    *Gönülsüz davara giden köpekten hayır gelmez.
    *G.t kısmetten çıkınca, uçkur kudretten kırılır.
    *Göz derya, seyir bedava.
  • Güzellik on, gerisi don.
    *Gâvura kızıp da oruç bozulmaz.
    *Gece şarap, gündüz kumar; bu haliyle cennet umar.
    *Gelinin güzelliği damadın harcıyladır.
    *Gevşek tükürüğün sakala zararı vardır.
    *Gitti ağalar, paşalar; kellere kaldı köşeler.
    *Gurbette öğünmek, hamamda türkü söylemeye benzer.
    *Güttüğümüz üç davar, ıslığımız dağlar aşar.
    *Gözü tanede olan kuşun ayağı tuzaktan kurtulmaz.
    Gurbette taşa yaslanmayan , evdeki yastığın kıymetini bilmez. Gelinin güzelliği, damadın harcıyla.
    *Gümbürtüden korkan, kazancı dükkânına girmez.
    *Güzellik bir sivilceye, varlık bir kıvılcıma bakar.
    *Güzellik on, dokuzu don.
    H
    *Hem çıplak, hem poyraza karşı gider.
    *Her gün güzel giyenin, bayramda g.tü açık kalır.
    *Herkesin aklı bir olsa, sığırı güdecek çoban bulunmaz.
    *Herkes sepet örer ama, g.tünü geçiremez.
  • Her sakaldan bir tel, köseye sakal.
    *Hırsızlık bir ekmekten, kahpelik bir öpmekten başlar.
    *Her hıyarım var diyene, tuz alıp seğirtme.
    *Her aferin’e koşan tazının bacağı çabuk kırılır.
    *Hacı hacıyı Mekke’de bulur.
    *Hasta olan ölmez, eceli gelen ölür.
    *Horoz ölür, gözü çöplükte kalır.
    *Hac nasip olmayacak adamı, deve üstünde yılan sokarmış.
    *Hak yoluna vermeyiz bir mangır, şeytan yoluna gider tangır tangır.
    *Havlamasını bilmeyen köpek, sürüye kurt getirir.
    *Helvayı yapalım ama; üzüm bağda, bağ da dağda, hadi tavayı komşulardan buluruz da, iş unla yağda.
    *Herkese kendi osuruğu, ciğer kavurması gibi gelir.
    *Hanımın hısımı gelince, oklavalar şıkır şıkır; beyin hısımı gelince, dişler şıkır şıkır.
    *Hiç üzüm yoktur ki, g.tünde çöpü olmaya.
    *Hacı’ya “ Tesbih alır mısın?” demişler; “ Ha biz buraya niye geldik!” demiş.
    *Hak yardım ederse Abdi kuluna, kurt çoban olur koyununa.
    *Hem karnın tok olsun, hem börek tepsisi bütün .( Nasıl olur bu.).
    *Her eşek kendi makamıyla anırır.
    *Herifin sakalı tutuşmuş, o , “Dur, şu çubuğumu yakayım,” der.
    *Hesapsız kasabın masadı g.tüne girer.
    *Hoca doyduktan sonra kırk armut yemiş, “Onun da yeri başka .” demiş.
    *Hakaret muhayyerdir, sahibine iade olunur.
    *Hamamda türkü çağırması, gurbette öğünmesi kolaydır.
    *Hancının tavuğu, yolcu atının arpasıyla geçinir.
    *Harmana giren öküzün ağzına sepet geçirirler.
    *Helva helva demekle, ağız tatlanmaz.
    *Hem dizime oturur, hem sakalımı yolar.
    *Her düşen, kabahati pabucunda bulur.
    *Herkes kendi kazandığını kendisi yese, karnı ambar olur.
    *Hocam, güzel güzel okuyorsun ama hasta ölüyor.
    *Horozla yoldaş olanın menzili çöplüğe kadardır.
    *Horoz ölür, gözü çöplükte kalır.
  • I
    *İç dedilerse çeşmeyi de kurut demediler ya.
    *İhtiyar deme , genç deme;evde karın bulunsun.
    Arpa deme, buğday deme;evde unun bulunsun.
    Çalı deme, çırpı deme;evde odun bulunsun.
  • İki analı çocuk sütten, iki karılı adam bitten ölür.
    *İmama gelmişken nikahlar tazeleyelim.
    *İnek ayağı buzağı öldürmez.
    *İniş aşağı kavga olmaz, atta duran var, duramayan var.
    *İnsan gün gelir dağı kaldırır, gün gelir darıyı kaldıramaz.
    *İşi işine denk olanın, götü dümbelek çalar.
    *İt takkeyi neylesin, dingil derken düşürür.
    *İki karılı, bitten; iki analı, sütten ölür.
    *İnsan sümbül kokusundan, eşek sidik kokusundan hoşlanır.
    *İmam yiyişli, muhtar duruşlu ol.
    *İşleyen(çalışan) eşeğin boynu boncuklu olur.
    *İt, kışı geçirir ama, gel de derisinden sor.
    *İnsanın çok olduğu yerde, akla sıkıntı olmaz.
    *İnsan şaşırınca, karısına “hala” der.
    *İp, ince yerinden kopar.
    *İt itle dalaşırken, koyunu kurt kapar.
    *İyi at yemini artırır, kötü at kamçısını.
    *İyinin ekmeği gökyüzünde, kötünün ekmeği dizi dibinde.
    *İyi peynir ama, köpek tulumunda.

  • K
    Kalbur kadar evin, deliği kadar derdi vardır.
    *Kasap evinde her gün kurban bayramı.
    *Kazan nerede kaynarsa, maymun orada oynar.
    *Karanlıkta görülen iş, alaca olur.
    *Karaya sabun, ölüye öğüt kâr etmez.
    *Karga gül dalına konmakla bülbül olmaz.
    *Karıncanın hediyesi, çekirge ayağıdır.
    *Karıncaya tükürük göl gelir.
    *Karpuz kabuğuyla büyüyen eşeğin ölümü sudan olur.
    *Kazık yerini buldu, tokmağa ne hacet!
    *Kırk yıllık çingeneye, maşa yapması öğretilmez.
    *Kopacak kiriş, sesinden belli olur.
    *Körler mahallesinde ayna satılmaz.
    *Kendi hasırda, gözü Mısır’da
    *Kılavuzu horoz olan, kümeste geceler.
    *Kömürcünün evine giden, yüzü kara çıkar.
    *Köpeğin ahmağı, baklavadan pay umar.
    *Köre “Mum pahaya çıktı,” demişler, “O bizim harcımız değil,” demiş.
    *Kurdun adı “yedi”, yese de, yemese de.
    *Kaçan da “ Allah Allah “ der, kovalayan da.
    *Karga güvercin gibi yürümeye kalkışmış, kendi yürüyüşünü de unutmuş.
    *Karnımın penceresi yok ya; kuru ekmek yerim, kimseye eyvallah etmem.
    *Kavak uzaya uzaya göğe değmez ya; elbet gir gün belinden kırılır.
    *Kaymağı seven, mandayı yanında taşır.
    *Kayserili’ye eşek boyaması öğretilmez.
    *Kelle bizim olsa, gider Konya’da tıraş ettiririm.
    *Kestirme yoldan giden, çok dolaşır.
    *Kırlangıcın zararını biberciden sormalı.
    *Kuraklık günde köpekle şaka yaparsan, çamurlu günde elbisenin berbat eder.
    *Kurdun adı yaman çıkmış; tilki var, baş keser.
    *Kaçakçıdan iyi tütün kolcusu olur.
    *Kalendere “Kış geliyor.” Demişler; “Gelsin, ben titremeye hazırım.” Demiş.
    *Kalın incelinceye kadar, ince koparmış.
    *Kan kusana, altın leğenin faydası ne?
    *Kargaların kurduğu dernek; “kışşşş” deyince dağılır.
    *Katıra “Baban kim?” diye sormuşlar; “At dayım olur.” Demiş.
    *Kaz değilsin, ördek değilsin; paçana kadar suda ne gezersin!
    *Keçi kurttan kurtulunca, gergedan olur.
    *Kılavuzu karga olanın, burnu b.ktan çıkmaz.
    *Kelin yanında kabak anılmaz.
    *Kel kız, ablasının saçı ile öğünür.
    *Kedinin kanadı olsaydı, dünyada serçenin kökü kesilirdi.
    *Kocakarıya zülüf yakışmaz.
    *Kurtlar ihtiyarlayınca, köpeklerin maskarası olur.
    *Kürsü dibinde ağlar, davul önünde oynar.
    *Kadersiz köpek, kurban bayramından önce ölür.
    *Karganın gönlünden şahinlik geçer.
    *Katranı kaynatsan olur mu şeker, cinsine tükürdüğüm cinsine çeker.
    *Kaynana pamuk ipliği olup raftan düşse, gelinin başını yarar.
    *Kepenek altında er yatar, çul altında küheylan.
    *Komşu boncuğunu çalan, gece takınır.
    *Kötü komşu, insanı elek – tekne sahibi yapar.
    *Köpeğe gem vurma, kendini at sanır.
    *Kurt, eşek yediği dereye dokuz kere gider.
    *Küçük idi kıyamadım, büyük oldu, yenemedim.
    *Koyunun kuyruğu ne kadar büyük olursa olsun, ancak kendi k.çını örter.

  • L
    *Lâkırdı bilmeyen hödükler, sönmüş ateşi körükler.
    *Leyleğin ayağını kesmişler, uçuvermiş; “ Acısını konduğun zaman duyarsın.” demişler.
    *Lâfla pilâv pişse, deniz kadar yağ benden.
    *Leyleği kuştan mı sayarsın; yazın gelir, kışın gider.
    Leyleğin ömrü laklakla geçer.

  • M
    *Mahallede biri ölür, herkes kendi ölüsüne ağlar.
    *Malını yiyip de ölmüş var mı, kes avrat soğanın birini.
    *Mekke’ye gitmişsin, misk sürünmedikten sonra neye yarar!
    *Minareyi yaptırmayan yerden bitmiş sanır.
    *Malın varsa, içinde bulun; gemin varsa kıçında bulun.
    *Mecliste dilini, sofrada elini kısa tut.
    *Meyhanecinin şahidi bozacıdır.
    *Misafir ev sahibinin danasıdır, nereye bağlarsan orda durur.
    *Müslüman mahallesinde salyangoz satılmaz.
    *Meyhanecinin yüzünü bayram topu güldürür.
    *Mangal başı- kış gününün lâle zarıdır.
    *Meyhaneci olur da şarap içmez mi!
    *Misafiri horoz olanın ambarında buğday olmaz.
    *Müflis aç kalınca, eski defterleri karıştırır.

  • N
    *Nereye varsan, okka dört yüz dirhem.
    *Ne benden sana bazlama, ne senden bana gözleme
    *Nefesine güvenen borazancı başı olur.
    *Ne Şam’ın şekeri, ne arabın yüzü.
    *Ne verdin elime, ne çalayım yüzüne.
    *Ne yedim pancar, ne yüreğim sancar.
    *Ne zengine borçlu ol, ne züğürtten alacaklı.
    *Nisan yağar mayıs öğünür, mayıs yağar ambar öğünür.
    *Niyet etmiş yağmaya, kıyamette kalkmaya.
    *Namaza meyli olmayanın, kulağı ezanda olmaz.
    *Nefesine güvenen borazancıbaşı olur.
    *Nerde çalgı, orda kalgı.”
  • O
  • On paralık fener, ancak bu kadar yanar.
  • Osuruklu g.te kepek ekmeği bahane.
    *O ayıp, bu ayıp; ne yapsın bizim Şuayp!
  • Oğlan aldı, oyuna gitti; çoban aldı, koyuna gitti.
  • Oğlan doğur, kız doğur;seleyi yine sen götür.
  • Oğlum olsun da meyhanede olsun; bir gün olmazsa, bir gün ayılır.
  • O hacı bu hacı; kim olacak boyacı?
  • Okumak bilmez, gözü defterdarlıkta.
  • Olgun kızılcık diş istemez.
  • Olsa ile bulsa, ikisi bir araya gelse; neler olur neler!
  • Omzuna bir çuval somun yükletsen, ardına düşecek bir köpek bulunmaz.
  • Osurukla boya boyansa, her yer fıstıki olurdu.
  • Oturduğu yer ahır eskisi, çağırdığı İstanbul türküsü.
  • Olsa ile bulsa’yı ekmişler, “hiç” çıkmış.

  • Ö
  • Öldüğüne bakmaz da, ceviz ağacından tabut ister.
  • Ölem desem ecel yok, kalkam desem mecal yok.
  • Ölümü bilmeyen, bayılmaya razı olmaz.
  • Öpmeye meramı yok, yanağın nerde diye sorar.
  • Öğe öğe öküz ettiler, boynuzunu dokuz ettiler.
  • Öd ağacı yanmayınca kokusu çıkmaz.
  • Öfke gelir, göz kararır; öfke gider, yüz kızarır.
  • Öküz yem yiyince, çifte gideceğini bilir.
  • Ölecek karga, kırılacak dala konar.
  • Ölme eşeğim yaz gelir; çayır, çimen tez gelir.
  • Ölüsü olan bir gün ağlar; delisi olan her gün ağlar.
  • Önümüz darı kavurur, arkamız harman savurur.
  • Öyle buğdayın böyle ekmeği olur.
  • Öksüz çocuğu dövmesi kolay, alçacık eşeğe binmesi kolay.

  • P
    *Pamuk çuvalının ha altında kalmışsın , ha üstünde.
    *Parasız meyhaneye gidenin, okka çömleği başında patlar.
    *Pehlivana “tut” demişler, -Elimden gelse canını alacağım,” – demişe
    *Pabuç emanet, sokak elin; gez babam gez.
    *Papaza kızıp, oruç bozulmaz.
    *Para akıl öğretir, don yürüyüş.
    *Paranın gittiğine bakma, işinin bittiğine bak.
    *Para tutmakla birikir, yutmakla değil.
    *Pazardaki ete soğan doğranmaz.
    *Pişirdiği çoktur, hiç birinin aklı yoktur.

  • R
    *Rençperin karnını yarmışlar, kırk tane “gelecek yıl “çıkmış
    *Pek kirlenme sabuna zarar, pek acıkma ekmeğe zarar.
    *Raftan sünger düşmüş, hanımın başını yarmış.
    *Rüya ile hülya olmasa, züğürtlerin canı çıkar.
    *Ramazanda borç alana, bayram çabuk gelir.
    *Rüzgâr kayadan ne alır!
    *Rüya ile hülya olmasa, züğürtlerin canı çıkar.
    *Rüya, boş gezenin sermayesidir.
    *Rüzgârına ardı yağış, sevincin ardı dövüş.

  • S
    *Sabır ile koruk helva olur, dut yaprağı atlas.
    *Saç tava gelir hamur tükenir, insan tava gelir ömür tükenir.
    *Sağılan ineğin altına otururlar.
    *Sağmadı sütünü, kör inek koydu adını.
    *Sakla beni var iken, bulunayım san yok iken.
    *Saman pazarında cevahir satılmaz.
    *Sanatına hor bakan, boynuna torba takar.
    *Sana vereyim bir öğüt.Ununu kendi elinle öğüt.
    *Sarhoşun mektubu, meyhanede okunur.
    *Satılmadık ziftim olsun, Selânik’ten kel gelir.
    *Sekiz günlük ömür, dokuz günlük nafaka ister.
    *Senin gözün ayranda, benim gözüm Meryem’de.
    *Sıçan demiş ki:İnci dişlerime kıysam, demiri dişlerim.
    *Sirke ne kadar keskin olsa, kendi küpünü çatlatır.
    *Soydur çeker, b.ktur kokar.
    *Sakalı gür olan, köselere eğlence olur.
    *Sarı öküzün yanında duran, ya huyundan, ya tüyünden.
    *Sekiz olur, dokuz olur; tosun büyür, öküzolur.
    *Sen ağa, ben ağa; bu ineği kim sağa?
    *Sen pekmezi getir de, sinek Bağdat’tan gelir.
    *Sırtı kaşınan köpek, çobanın değneğine sürtünür.
    *Sivrisinek kavağın arkasına gizlenmiş; “Ne yapıyorsun?” diyenlere, “Kavak bana yaslanıyor.” Demiş.
    *Sen çakıya sap takıncaya kadar, hıyarın vakti geçti.
    *Serçeden korkan darı ekmez.
    *Sokak elin, pabuç emanet; gez babam gez.
    *Serçe küçük bir kuştur ama, zararını git çiftçiden sor.
    *Serçe filin kulağına konmuş da; “Acıttım mı?” demiş.
    *Sevilmeyenin sesi dangıldak, yürüyüşü zömbüldek gelir.
    *Sade pirinç serde olmaz, bal gerektir kazana; baba malı tez tükenir, meğer evlât kazana.
    *Sirkeyi, sarmısağı hesabeden paça içemez.
    *Sen bir garip çingenesin, nene gerek gümüş zurna!
  • Sultanahmet’te dilenir, Ayasofya’da sadaka verir.
    *Suç, iğde de var, yünde de var ; çıkrıkta da var, yünü eğiren kancıkta da var.
    *Sarı ineği gören, içi dolu yağ sanır.
    *Sakala itibar olsaydı, keçi peygamber olurdu.
    *Sakal ile kâmil olsaydı işi, keçiye danışırlardı her işi.
    *Samanlıkta yatar ama vezir rüyası görür.
    *Sarı samanın altından su yürütür, üstüne çıkar vaaz verir.
  • Senin aradığın kantar, Bursa’da kestane tartar.
  • Serçenin kantarı da kendine göredir.
  • Sıçanın boynuna çıngırak takınca, kısmeti kesilir.
  • Sırça köşkte oturan, komşularına taş atmaz.
  • Soğanın acısını yiyen bilmez, doğrayan bilir.
  • Söylemeyip kulunç olacağıma, söyleyip gülünç olayım.
  • Söyleme arsız olur, saklama arsız olur.

  • Ş
  • Şaşkın ördek götün götün yüzer.
  • Şalgam , kazana girince et oldum sanır ; arap, ata binince bey oldum sanır.
  • Şehire bir hasta geldi: Derdi börek, virdi çörek.
  • Şişman incelinceye kadar zayıf koparmış.
  • Şahin için tuzak kursam, karga çıkar bahtıma.
  • Şaşkın ördek başını kor da kıçında suya dalar.

  • T
  • Tahtadan çuvaldız; ne kaybeden üzülür, ne bulan sevinir.
  • Tatlı tatlı yemenin, acı acı o.urması olur.
  • Tavşanı tazı tutar, çalımı avcı satar.
  • Tahsil, cehaleti alır ama, eşeklik baki kalırmış.
  • Tazının topallığı, tavşanı görünceye kadardır.
  • Tembel badem yemek ister, kabuğunu soymaya üşenir.
  • Tilkiye, “Tavuk eti sever misin?” diye sormuşlar, “Adamın güleceğini getirmeyin.” demiş.
  • Tabut arayanın gözü yaşlı olur.
  • Tarlada darım yok ki, serçeyle kavgam olsun.
  • Taşı düşünce, yüzük de kıymetten düşer.
  • Tavuğum yumurtladı deme, kümese hırsız dadanır.
  • Tazısız ava çıkan, tavşansız eve gelir.
  • Toklu bizim olsun da, kuyruğunu yoklarız.
  • ”Tuna taştı,” demişler, “Çeviriverin eve” demiş.
  • Tarlasında çalışmadım, işine karışmadım.
    *Tas anma, evde kabak var.
    *Taş atacak zaman var, taş toplayacak aman var.
    *Tatlıya yakışmaz soğan, dayısını beğenmez yeğen.
    *Tavuk kaza özenirse, g.tü yırtılır.
    *Tek kürekle sandal sefasına çıkılmaz
    *Tepe mahsulünü yel alır, dere mahsulünü sel alır.
    *Terziye “göç” demişler, “iğnem yanımda” demiş..
    *Tilki demiş ki: Kendim için demem ama, üzümsüz bağın kütüğü kurusun.
    *Tutamadığımız kuş azadımız olsun.

  • U
    *Uyuyanın oturana, dokuz osuruk borcu var.
    *Unun yoksa bazlamaya, yağın yoksa gözlemeye özenme.
    *Ulu ağacın başından yel eksik olmaz.
    *Uludağ, heybe dolusu azıksız geçilmez.
    *Usta maymun kamçı istemez.
    *Uzunlarda hüner olsa, kavakta hıyar biter.
    *Uyuz eşeğe gümüş semer yakışmaz.
    *Ummadığın delikten tilki çıkar.
    *Urganda da ölüm, yorganda da.
    *Ustanın malını bir horoz götürür, keyfini bir katar çekemez.
    *Uygun tedbir, takdire kıç attırır.

  • Ü
  • Üç gecelik ay’ı kim olsa görür.
    *Ürkütme kurbağayı, yiğit edersin.
    *Üstü açık yatarsan, altı batman kar yağar.
    *Üstünün ununu görüp de, değirmenci sanma.
    *Üvey ana ekmeği, demirden tokmağı.
    *Üzüm hırsızı güzün belli olur.
    *Üzümü yiyen başka, kütüğünün dibinde yatan başka.

  • V
    Vakit gelir, tilkinin kuyruğu kendine yük olur.
    *Vurdun mu öldür, yedirdin mi doyur.
    *Veysel Karani’den yumurta esirgeyen, sansar karaniye tavuğunu kaptırır.
    *Vursan ölür, vurmasan ekmeğini elinden alır.

  • Y
    *Yan gelip yatan da bir, k.çını yırtan da bir.
    *Yaz’a çıkardık danayı, beğenmez oldu anayı.
    *Yazın araması, kışın taraması olmasa, herkes manda besler.
    *Yağ bulamazken aşına, fesleğen takar başına.
    *Ye yağlıyı, iç suyu, donarsa donsun; ye tatlıyı, içme suyu, yanarsa yansın.
    *Yağmur yağsın da varsın kiremitçi ağlasın. •
    *Yalan dokuzmuş, sekizi avcının torbasından çıkmış.
    *Yalan katmayınca lâf artmaz, haram katmayınca mal artmaz.
    *Yangını körükleyen sakalından tutuşur.
    *Yarım hekim candan eder, yarım imam dinden eder. •
  • Yaya gözüyle at, bekâr gözüyle it alınmaz. •
  • Yavaş tükürüğün, sakala zararı vardır.
    *Yaz diye yola çıkarken, kışı gözüne al.
    *Yedeği olan şey, çabuk kaybolur.
    *Yengece “Niçin yan yan gidiyorsun?” diye sormuşlar; “Serde kabadayılık var,” demiş.
    *Yiğitliğin dokuzu kaçmak, biri vurmak.
    *Yoldaşın iyiyse, Bağdat yakındır.
    *Yorgun eşeğin “çüş” canına minnet.
    *Yükü görünce kaçar, lopu(yemek) görünce ağzını açar.
    *Yüz verdik deliye, deli sıçtı halıya..
    *Yük altında öküz bağıracağına, kağnı gıcırdamış.

  • Z
  • Zengine şekerden helva basarlar, fakire pekmez bile bulunmaz.
    *Zenginin yorganı kalın olur da, osuruğunun kokusu dışarı çıkmaz.
    *Zenginlik, yürüyüş; fakirlik ,dövüş öğretir.
    *Zaten sıska, ne yapsın muska.
  • Zayıf ata, kuyruğu yüktür.
  • Zemherinin, kışından, zamanenin puştundan sakın.
  • Zengin buldu, “mübarek ola”; fakir buldu, “nerden bula?”.
  • Zengine mal veren, denize su taşır.
  • Zenginin ayıbı, fukaranın hastalığı ortaya çıkmaz.
  • Zengini malı, fukaranın çocuğu kıymetlidir.
  • Zenginin gönlü oluncaya kadar, fukaranın canı çıkar.
  • Zenginin horozu bile yumurtlar.
  • Zengini malı, züğürdün çenesini yorar.
  • Zenginlik insan yürüyüş, fakirlik dövüş öğretir.
  • Zerdaliden düdük olmaz, zurnadan al haberi.
  • Zurnacının karşısında limon yenmez.
  • Züğürt olup düşünmektense, uyuz olup kaşınmak yeğdir.
İLGİLİ YAZILAR
spot_img