Köy enstitüleri…
Vaktiyle bir umuttu ve güzeldi.
Lakin…
Aydınlığı istemediler.
Kız çocuğu okutulur mu dediler.
Kız çocuk, erkeklerle aynı okula gönderilir mi dediler.
Ve en nihayetinde fuhuş yuvası dediler.
Çünkü biliyorlardı ki her an okuldan alınabilecek Ayşe
oradaydı.
Ve Ayşeler okumamalı idi (!)
Ya tarladan fırsat bulan Ali?
Ağaların başına bela olacaktı.
Halbuki babası gibi köle olmalı idi (!)
Ama artık oğullar babalarına, kızlar da analarına benzemeyecekti.
Çünkü yapılan ne çift şeritli yoldu ne de AVM.
Bir devrimdi Köy Enstitüleri.
Ali’ler, Ayşe’ler, Mehmet’ler, Fatma’lar…
Hepsi Atatürk’ün parçaları idi.
Hayatlarında hiç tiyatro izlememiş köy çocukları, Hamlet
piyesini oynuyor,
Bir müzik aleti çalıyordu.
Hepsinin çantalarında bir parça ekmek,
Ve de dünya klasiklerinden bir kitap vardı.
Ve tabii ki Menderes zihniyetinin uykuları kaçmıştı.
Neyse ki Sovyet tehdidi imdatlarına yetişti.
Âşık Veysellerin ders verdiği bu okulları komünist ve gayri
milli ilan ettiler.
Halbuki o okullar, Türk olanın en Türk’ü, yerli olanın en yerlisi
idi.
Bozkırdaki mucize bitecek miydi?
Önce Amerikalı eğitim uzmanlarımız, kızları ve erkekleri
ayırın dedi.
Ayırdılar.
Bu da yetmedi…
En sonunda kapattılar.
Köy enstitülerini kapatmakla Türkiye ne mi kaybetti?
Bunun yanıtı cemaatlere teslim edilen varoşlarda.
Terörden dolayı boşalan köylerde…
Ama her şeye rağmen karanlıktan bir ışık sızmıştı.
Kapatılışından 60 yıl sonra Nobel ödülü alan bir adam.
Aziz Sancar…
Kendisini yetiştiren köy enstitüsü mezunu öğretmenlerine
teşekkür edecekti.
Ahmet Özgür Türen
Köy enstitüleri…
İLGİLİ YAZILAR