Pazartesi, Aralık 29, 2025
No menu items!
Alevilik - BektaşilikErenler-DergahlarHünkâr Hacı Bektaş Veli ve Güvenç Abdal

Hünkâr Hacı Bektaş Veli ve Güvenç Abdal

Hünkâr Hacı Bektaş Veli ve Güvenç Abdal

  1. yüzyılda tarihsel kimliğini Hacı Bektaş Veli ile ifade eden bu düşünce geleneği, Hacı Bektaş Veli ile beraber hareket eden onlarca tarihsel kişilikle temsil edilir.

Hacı Bektaş Veli Vilayetnamesi’nde adı geçen Tapduk Emre, Yunus Emre, Karadonlu Can Baba, Sarı Saltık, Ahi Evren, Karacaahmet Sultan, Kolu Açık Hacım Sultan, Seyyid Cemal Sultan gibi birçok Türkmen dedesi Anadolu’nun hatta Balkanların dört bir yanında bu felsefenin temellenmesini sağlar.

Genç Abdal mahlasıyla nefeslerde bu tarihsel gerçekler şöyle anlatılmıştır;

1-
Genç Abdal’la Hacı Bektaş geldiler
Sarı Saltığı Rumeli’ne saldılar
Şükrolsun dertlere derman oldular
Tavafın kabuldür Abdal dediler

Mümin isen bana etme cefayı
Allah bir Muhammed Ali aşkına
Eyilikte ol daim eyle vefayı
Allah bir Muhammed aşkına

Saki doldur bize dolu içelim
Okuyalım aşk kitabın seçelim
Olur olmaz davalardan geçelim
Allah bir Muhammed Ali aşkına

Pirler nasihatın güzelce dinle
Bozma erkanını tatlı dil söyle
Kemlik edenlere sen iyilik eyle
Allah bir Muhammed Ali aşkına

Kimsenin ayıbın gözetme sakın
Olayım der isen ger Hakk’a yakın
Erenler huyundan bir meşrep takın
Allah bir Muhammed aşkına

Genç Abdal’ım Hakk’ı seversen candan
Hak seni ayırmaz yoldan erkandan
Yalan söz söyleme çıkma imandan
Allah bir Muhammed aşkın

2-

Fırsat elde iken bir amel kazan
Gül cemalin bir gün solsa gerekir
Zevkine aldanıp tapma dünyaya
Dünya malı burda kalsa gerekir

Cahil bildiğinden hiç geri kalmaz
Bin nasihat etsen bir pula almaz
Kişi etiği yanına kalmaz
Kişi etiğini bulsa gerekir

Bir gün hak divanına varılır
Ruzi mahşer günü sual sorulur
Günahın tartılır mizan kurulur
Haklı hakkın anda olsa gerekir

Bana böyle geldi mevladan hitap
Dil tutulur oldem verilmez cevap
Kimine lütf olur kimine azap
Cennet ile cehennem olsa gerekir

GENÇ ABDALIM hakka yakın olanlar
İtikadı bütün sadık olanlar
Hakikatta hakka yakın olanlar
Hakta ona şahit olsa gerekir

Hacı Bektaş Veli ile beraber adı anılan Türkmen dedelerinin en önemlilerinden biri de Güvenç Abdal’dır. Güvenç Abdal, Hacı Bektaş Veli Vilayetnamesi’nde, tasavvufi bir menkıbede adı geçen, tanınan bir Alevi-Bektaşi erenidir.

Hacı Bektaş Veli Vilayetnamesi’nde Güvenç Abdal’ın adı, Alevi-Bektaşi inanç terminolojisinde ve metin literatüründe sıklıkla işlenen şeyhlik, müritlik, muhiblik, âşıklık kavramlarının betimlendiği felsefî bir menkıbe ile anılır.

Güvenç Abdal

Güvenç Abdal Hünkâr Hacı Bektaş Veli’nin dervişi olan ulu bir evliyadır. Hünkâr Hacı Bektaş Veli tarafından verilen diğer bir adı ise Er Güvenç Abdaldır. Muhammed Ali neslinden geldiği için Seyyit’dir. Başta Çepni Türk’leri olmak üzere Karedeniz’de bulunan Türkmen boylarının bağlı olduğu ocak Güvenç Abdal Ocağıdır. Güvenç Abdal Gümüşhane ili Kürtün ilçesi Taşlıca Köyü’ne yerleşerek Karadeniz’e İslam inancını yaymıştır. Evlatları daha sonra Muhammed Ali yolunu yüzyıllar boyunca bu bölgede tüm baskılara rağmen sürdürmüşlerdir. Özellikle Yavuz Sultan Selim’in saltanat uğruna bu ocaklara büyük zulümler yaptığı halde bu inanc azalsa da dimdik ayakta kalmaya devam etmiştir. Güvenç Abdal’ın Gümüşhane Kürtün İlçesi Güvende yaylasındaki sır olduğu bir türbesi ile Hacıbektaş Dergahında bulunan diğer bir türbesi ile iki makamı bulunmaktadır. Hacıbektaş’taki türbede yanda Eşi Dünya Güzeli ana ve kızı mekan tutmuştur.

Hünkâr Hacı Bektaş

Şeyhlik, müritlik, muhiblik, âşıklık Alevi-Bektaşi inanç literatüründe felsefî kavramlar olarak yer alırlar. Bu kavramlar aynı zamanda Alevi-Bektaşi düşüncesinde dört kapı kırk makam süreci ile oluşan düşünsel yükselişi de ifade eder. İnsan-ı kâmil olgusu, Alevi-Bektaşi düşüncesinin temel amacıdır. Alevi-Bektaşi düşüncesi bu temel amacın araçları olarak bireyin düşünsel, inançsal, psikolojik gelişimi için belli kategoriler belirlemiştir. Bu gelişim kategorilerinin başında aşıklık, yükselişinin son aşamasında ise şeyhlik (mürşid-i kâmil) yer alır. Hacı Bektaş Veli Vilayetnamesi’nde bu düşünsel evrimin aşamaları Güvenç Abdal’ın isminin yer aldığı menkıbede şöyle anlatılır:

Hacı Bektaşı Veli – Güvenç Abdal

Hünkar’ın Hizmetinde Güvenç Abdal adlı bir deviş vardı. Er terbiyesi görmüş bir zattı. Bir gün, ‘Erenler Şahı’ dedi; “Gönlümde bir sorun var. izin verirseniz söyleyeyim”. Hünkar, şöyle buyurdu; “Güvenç acaba dedi, şeyh kimdir, muhip kimdir, aşık kimdir? Bize lütfedip bildirseniz”. Hünkar; “hemen Güvenç yerinden kalk, tez git, bir sarrafta bin altın nezirimiz var, al gel” dedi. Güvenç Abdal, sarraf kimdir, hangi şehirdedir, demeden hemen belini bağladı, Hünkar’ın elini öptü, yola revan oldu.

Gide gide vardı, bir şehre. Gördü ki pek büyük bir şehir. Kendi kendine, bizim ülkede böyle büyük bir şehir yoktu, acaba bu şehir, hangi şehir dedi. Gezerken bir adama; Bu şehir hangi şehir? O adam: Burası Hindistan, bu şehre de Delli ( Delhi? ) derler. Güvenç, şaşırdı. Rum ülkesi nerde Hindistan nerde dedi.
Sehrin içinde gezerken pazara ulaştı, etrafına bakınırken gördü ki, karşıda bir sarraf oturmada. Sarraf onu görünce hemen kalktı. Beri gel derviş diye yanına çağırdı. Sarraf, Güvenç’e; “Hangi ildensin” dedi. Güvenç; “Rum ülkesinden” dedi. “Kimin hizmetindesin deyince”, Güvenç; “Hacı Bektaş Hünkar’ın hizmetindeyim, bana, bir sarrafın bize bin altın neziri var, al gel buyurdu”.

Sarraf, Hünkar’ın adını duyunca, onu evine götürdü, üç gün boyunca ağırladı. “Derviş” dedi. “Neziri olan sarraf benim. Bir vakit ticarete giderken denizde fırtınaya yakalandım. Az kaldı, gemimiz batacaktı. Hemen vilayet erenlerini çağırdım, beni kurtarın bin altın nezirim olsun dedim. O anda erenler yetişti, gemiyi mübarek eliyle tuttu”. Adını sordum; “Hünkar Hacı Bektaş’tır”, dedi. Rum ülkesine nezirimi nasıl ulaştıracağım dedim, ben birisini yollarım buyurdu. Adamın şeklini sordum, senin şeklini tarif etti. Onun için seni çağırdım. Hamd olsun ki, hata etmemişim. Şu bin altını al, erenlere götür. Bin altın daha saydı. Bu da erenlerin hizmetinde bulunanlara, bin altın daha saydı, bunu da sen harca dedi.

Güvenç Abdal, üç bin altını alıp, sarrafla vedalaşarak yola revan oldu. Şehir içinde giderken, bir çardağın penceresinde, gün yüzlü güzel bir kız bakmada, kızı görür görmez bin canla aşık oldu. Aklı başından gitti. Pencereye gözünü dikti. Üç gün üç gece öylece kaldı. Kız, dervişin halini görünce kötüye yorarlar diye halayığına; öğüt ver de çeksin gitsin buradan. Halayık gidip dervişe, vazgeç bu sevdadan. Bu kız ulu bir tacirin kızıdır. Adamları duyarsa başına iş açarlar. Öyle bir avı elde etmek isteyen kişinin bol altını olmalı. Güvenç Abdal, bu sözleri duyunca; “Alınma, ne oldu ki” dedi, üç bin altını koynundan çıkarıp halayışa gösterdi. Altına tamah ettiler, bir yolunu bulup dervişi içeri aldılar. Güvenç Abdal, keseyi çıkarıp kızın önüne koydu. Güvenç, kızın ayak ucunda otururken, duvar yıkıldı, bir el çıktı, Güvenç’i, göğsünden iterek yere yıktı, aklını başından aldı. Kız bu hali görünce kalktı, oturdu. Güvenç’in aklı başına gelince bu ne haldir diye sordu kız. Güvenç Abdal, şeyhimiz Hacı Bektaş Hünkar’ın vilayetinden oldu dedi. Böylece beni bu kötü işten kurtardı. Bunun üzerine, Rum ülkesinden nasıl çıktığını, oraya nasıl geldiğini, o ana kadar başından geçenleri bir bir anlattı.

Kız bu kerameti gözüyle görünce erenlere aşık oldu, ziyaretine varmak istedi. Altınları alarak akşam saatinde yola çıktılar. Karanlık olunca ıssız bir yerde yattılar. Uyanınca baktılar ki sabah olmuş, bulundukları yerle yattıkları yerin aynı olmadığını gördüler, Arafat dağının yanındaki Kızılcaöz’den gelen yolun yanındalar. Kalkıp yola düştüler. Halifeler karşıladılar. Hünkar’a götürdüler. Güvenç Abdal, erenlerin ellerini öpüp ayaklarına yüz sürdü. Başından geçenleri bir bir anlattı.
Hünkar; “Güvenç Abdal” dedi. “Bu işlerdeki hikmeti bildin mi”?

Güvenç buyurun erenler şahı dedi. Hünkar; “Sen bizden şeyh kimdir, mürid kimdir, muhib kimdir, aşık kim” diye sormuştun, bizde sana cevap verdik. Mürid odur ki, senin yaptığını yapar. Biz seni hizmete gönderdik, nereye gideceğim, kimi göreceğim demeden yola düştün. Muhipliği sarraf gösterdi. Bir kerecik denizde helak ola yazdı, erenler diye çağırdı, bin altın nezretti, vardık, imdadına yetiştik, gemisini kurtardık, yerimizi sordu, haber verdik, seni yolladık, şöyle – böyle demeden nezirini sana teslim etti. Şeyhliği biz yaptık; seni kolayca götürüp getirdik, seni o yüz karasından da kurtardık. Aşıklığıysa o kız yaptı, bir vilayet görmekle aşık oldu bize; buraya gelmedikçe karar etmedi. O kızı Güveç Abdal’a nikahladılar.”

Aşk ile

Resim Solda Seyyid Mahmud Hayrani aslana binmiş, sağda kaya üzerinde Hacı Bektaş Veli ve yanında Güvenç Abdal?

İLGİLİ YAZILAR

Kütüphane

Yazarlar

Çizginin Gücü

ŞİİR

Alevilik Takvimi

Alevilik Takvimi 2024-2025-2026

2024 13 – 15 ŞUBAT 2024HIZIR ORUCU 21 MART 2024HZ ALİ ‘NİN DOĞUMU NEVRUZ BAYRAMI(21 Mart 598) 31 MART 2024HZ ALİ ‘NİN ŞAHADETİ GÜNÜ(21 Ramazan 40 Hicri) 05/06...