Bulandı aşkımın seli
Acep bir gün durulmaz mı
Hüsnün gördüm oldum deli
Akıl başa derilmez mi
Yüzün benzer dolunaya
Sensin ömrüme sermaye
Yüzüm sürdüm hak-i pa’ye
Hatırcığım sorulmaz mı
Ferhattır dağları delen
Şirin’in yolunda ölen
Der GÜZİDE Mecnun olan
Leyla’sına sarılmaz mı
Evliya cemine azmeden sofu
Düz yolu koyup da sarpa kaçarsın
Muhammed Ali’nin yüce yolunu
Gelmiş saf talibe pinhan edersin
Yol budur deyip de sürek sürersin
Cahili kinliyi başa derersin
Yılda bir hayvanın kanına girersin
Aklın boynunun borcunu ödersin
Gel benlik eyleme nefsini öldür
Hak yoluna canın armağan getir
Kin ile kibiri aradan kaldır
Bunca vebal dolu yükü nidersin
Senin elindedir şer ile hayır
Nefsi emareden özünü ayır
GÜZİDE söyler ki kendini kayır
Neyleyip de halkın zemmin edersin
Gaziler cihanın müddeti doldu
Dünya bir acayip zamana kaldı
insanda itimat itikat n’oldu
Hemen bir zan ile güman’a kaldı
Tat kalmadı sirke oldu şıralar
Ben tabibim diyen yüzün karalar
Yanlış merhem ile azdı yaralar
Bir hazik hekim-i lokmana kaldı
Düşerler ardına kil ile kâlin
Varmazlar yanına ehl-i kemalin
Mahlukün ettiği ceng-ü cidalin
Cümlesi bir ulu divan’a kaldı
Gerçek erenlerin emsali yokdur
Bilirim dört kapı kırk makam haktır
Ehl-i hak olana hiç hörmet yoktur
Rağbet yalan ile şeytana kaldı
GÜZİDE der güçtür nefsin öldürmek
Erlik midir koymadığın kaldırmak
Zamane halkına Hak’kı bildirmek
Mehdi gibi sahip zamana kaldı
Sana bir nasihatim var
Gel yanıma hele kardaş
Uzakta arayıp gezme
Gitme ilden ile kardaş
Yarar isen Hakk’a yara
Bulasın derdine çare
Her suyun geçidin ara
Gitmeyesin sele kardaş
Dünya bir acayip haldır
Kimi elif kimi daldır
Bu bir başka derin göldür
Düşmeyesin göle kardaş
İman eyle kıyamete
Girmeyesin siyasete
Karga olma necasete
Arı ol gel bala kardaş
Dinle okunan fermanı
Bulasın derde dermanı
Terse savurma harmanı
Tane gider yele kardaş
Harama sunma elini
Her dem hıfzeyle dilini
Haramla kirletme elini
Halden gelir bela kardaş
Dünyaya satma varını
Gelip yüzerler derini
Cahile deme sırrını
Destan eder dile kardaş
Bu sözlerin Bektaş-i’ye
Yanılıp gitme Nakş-i’ye
Uyma hal bilmez kişiye
Taş getirir yola kardaş
GÜZİDE geldi cihana
Çok şükür olsun Süphan’a
Halin arz eyle sultana
Minnet etme kula kardaş
Medet Allah ya Muhammed ya Ali
Dertliyim derdime dermana geldim
Bûnlardan kurtaran Bektaş Veli
Dertliyim derdime dermana geldim
Hasan Hüseyin’le arttı firkatim
Zeynel Bakır Cafer melce-i zatım
Kazım Musa Rıza kabul eyle hacetim
Dertliyim derdime dermana geldim
Taki’den Naki’den ola hidayet
Hasan Askeri yareme el kat
Muhammed Mehdi dardayım gayet
Dertliyim derdime dermana geldim
*Dervişlerin girer şala abaya
Sehven hata ettim geldim tövbeye
Niyazım var Hacı Bektaş Veli ‘ye
Dertliyim derdime dermana geldim
Güzide der Mevla’m sen bak halime
Medet mürüvvet fırsat verme zalime
On iki imam yardım eyle kuluna
Dertliyim derdime dermana geldim
Yer oynayıp gizli sular akınca
Ezan tebdil olup kanun çıkınca
Hükm-ü şeriatın kavli kalkınca
Softaların azdığı yıllar gelecek
Dünya sütlü meme herkes emiyor
Fitne fücûrluğu elden komuyor
Hiçbir kimse malım yeter demiyor
Alıp götürmeye yeller gelecek
Kudretli kalleşe belî-bes diyor
İşleri bitince ketm-i dost diyor
Evlad babasından hizmet istiyor
Ektiğimiz biçmedik yıllar gelecek
Her düvel ayakta bu nasıl hikmet
Dünya benim diye kılıyor gayret
Ne Allah’dan korkar ne sayar ahret
Şehirler batıran harbler geliyor
GÜZİDE okur akdan karadan
Hünkarım ayırma cemden sıradan
Bizi o günlere koyma Yaradan
Hayrı şerri belirsiz kullar geliyor
Sırr-ı men arefden haberi olmayan
Gelip meclislerde babalanmasın
Kurbâ Âyeti’ ne vâkıf olmayan
Orada burada hocalanmasın
Yük üstüne yüksek binalar çatıp
Bal içine soğan sarımsak katıp
Tâlib köşesinde safsata satıp
Kendin bilmeyenler böbürlenmesin
Atsın içindeki çirkin huyları
Çekip kopartmasın çürük yuları
Zemzem diye her gördüğü suları
İçip sarhoşluk’çin bâdelenmesin
Asîl-zâde asıl evlâd kanı olan
Şem’a olan tâbân olan gün olan
Ölmeden evvel ölüp Hakk’ı bulan
Yanıp kül olsa da zedelenmesin
Güzîde der er postunda oturan
İçip gaflet meyinden kendin yitiren
Gâhi benlik gâhi gurur getiren
Hünkâr himmetinden nasîb almasın
Bulandı aşkımın seli
Acep bir gün durulmaz mı
Hüsnün gördüm oldum deli
Akıl başa derilmez mi
Yüzün benzer dolunaya
Sensin ömrüme sermaye
Yüzüm sürdüm hak-i pa’ye
Hatırcığım sorulmaz mı
Ferhattır dağları delen
Şirin’in yolunda ölen
Der GÜZİDE Mecnun olan
Leyla’sına sarılmaz mı
Evliya cemine azmeden sofu
Düz yolu koyup da sarpa kaçarsın
Muhammed Ali’nin yüce yolunu
Gelmiş saf talibe pinhan edersin
Yol budur deyip de sürek sürersin
Cahili kinliyi başa derersin
Yılda bir hayvanın kanına girersin
Aklın boynunun borcunu ödersin
Gel benlik eyleme nefsini öldür
Hak yoluna canın armağan getir
Kin ile kibiri aradan kaldır
Bunca vebal dolu yükü nidersin
Senin elindedir şer ile hayır
Nefsi emareden özünü ayır
GÜZİDE söyler ki kendini kayır
Neyleyip de halkın zemmin edersin
Gaziler cihanın müddeti doldu
Dünya bir acayip zamana kaldı
insanda itimat itikat n’oldu
Hemen bir zan ile güman’a kaldı
Tat kalmadı sirke oldu şıralar
Ben tabibim diyen yüzün karalar
Yanlış merhem ile azdı yaralar
Bir hazik hekim-i lokmana kaldı
Düşerler ardına kil ile kâlin
Varmazlar yanına ehl-i kemalin
Mahlukün ettiği ceng-ü cidalin
Cümlesi bir ulu divan’a kaldı
Gerçek erenlerin emsali yokdur
Bilirim dört kapı kırk makam haktır
Ehl-i hak olana hiç hörmet yoktur
Rağbet yalan ile şeytana kaldı
GÜZİDE der güçtür nefsin öldürmek
Erlik midir koymadığın kaldırmak
Zamane halkına Hak’kı bildirmek
Mehdi gibi sahip zamana kaldı
Sana bir nasihatim var
Gel yanıma hele kardaş
Uzakta arayıp gezme
Gitme ilden ile kardaş
Yarar isen Hakk’a yara
Bulasın derdine çare
Her suyun geçidin ara
Gitmeyesin sele kardaş
Dünya bir acayip haldır
Kimi elif kimi daldır
Bu bir başka derin göldür
Düşmeyesin göle kardaş
İman eyle kıyamete
Girmeyesin siyasete
Karga olma necasete
Arı ol gel bala kardaş
Dinle okunan fermanı
Bulasın derde dermanı
Terse savurma harmanı
Tane gider yele kardaş
Harama sunma elini
Her dem hıfzeyle dilini
Haramla kirletme elini
Halden gelir bela kardaş
Dünyaya satma varını
Gelip yüzerler derini
Cahile deme sırrını
Destan eder dile kardaş
Bu sözlerin Bektaş-i’ye
Yanılıp gitme Nakş-i’ye
Uyma hal bilmez kişiye
Taş getirir yola kardaş
GÜZİDE geldi cihana
Çok şükür olsun Süphan’a
Halin arz eyle sultana
Minnet etme kula kardaş
Medet Allah ya Muhammed ya Ali
Dertliyim derdime dermana geldim
Bûnlardan kurtaran Bektaş Veli
Dertliyim derdime dermana geldim
Hasan Hüseyin’le arttı firkatim
Zeynel Bakır Cafer melce-i zatım
Kazım Musa Rıza kabul eyle hacetim
Dertliyim derdime dermana geldim
Taki’den Naki’den ola hidayet
Hasan Askeri yareme el kat
Muhammed Mehdi dardayım gayet
Dertliyim derdime dermana geldim
*Dervişlerin girer şala abaya
Sehven hata ettim geldim tövbeye
Niyazım var Hacı Bektaş Veli ‘ye
Dertliyim derdime dermana geldim
Güzide der Mevla’m sen bak halime
Medet mürüvvet fırsat verme zalime
On iki imam yardım eyle kuluna
Dertliyim derdime dermana geldim
Yer oynayıp gizli sular akınca
Ezan tebdil olup kanun çıkınca
Hükm-ü şeriatın kavli kalkınca
Softaların azdığı yıllar gelecek
Dünya sütlü meme herkes emiyor
Fitne fücûrluğu elden komuyor
Hiçbir kimse malım yeter demiyor
Alıp götürmeye yeller gelecek
Kudretli kalleşe belî-bes diyor
İşleri bitince ketm-i dost diyor
Evlad babasından hizmet istiyor
Ektiğimiz biçmedik yıllar gelecek
Her düvel ayakta bu nasıl hikmet
Dünya benim diye kılıyor gayret
Ne Allah’dan korkar ne sayar ahret
Şehirler batıran harbler geliyor
GÜZİDE okur akdan karadan
Hünkarım ayırma cemden sıradan
Bizi o günlere koyma Yaradan
Hayrı şerri belirsiz kullar geliyor
Sırr-ı men arefden haberi olmayan
Gelip meclislerde babalanmasın
Kurbâ Âyeti’ ne vâkıf olmayan
Orada burada hocalanmasın
Yük üstüne yüksek binalar çatıp
Bal içine soğan sarımsak katıp
Tâlib köşesinde safsata satıp
Kendin bilmeyenler böbürlenmesin
Atsın içindeki çirkin huyları
Çekip kopartmasın çürük yuları
Zemzem diye her gördüğü suları
İçip sarhoşluk’çin bâdelenmesin
Asîl-zâde asıl evlâd kanı olan
Şem’a olan tâbân olan gün olan
Ölmeden evvel ölüp Hakk’ı bulan
Yanıp kül olsa da zedelenmesin
Güzîde der er postunda oturan
İçip gaflet meyinden kendin yitiren
Gâhi benlik gâhi gurur getiren
Hünkâr himmetinden nasîb almasın
Celalettin Ulusoy’un aktardığına göre; doğum tarihi ve yeri bilinmeyen Güzide Ana’nın 18. yüzyılda yaşadığı ve Şehit Feyzullah Çelebi’nin kızı olduğu; Hacı Bektaş Veli Dergâhı’nda, Hazret Avlusu’nun sol tarafındaki terasta mezarının bulunduğu bilinmektedir. Ne zaman vefat ettiği bilinmemektedir.
Şiirlerinde Güzide Ana ve Katibî mahlaslarını kullanmıştır. Ulusoy, kitabında Güzide Ana’nIn altı şiirine yer vermiştir. Ayrıca Ahmet Özdemir de bir semaisine eserinde yer vermiştir (2006: 231-232). Bektaşi yolunda Güzide Ana olarak da bilinen âşığın şiirlerinde oldukça ileri düzeyde edebiyat ve felsefe eğitimi gördüğü anlaşılmaktadır. Bazı deyişlerinde “Katibî” mahlasını da kullanan Güzide Ana, fakirane giyinişi, tüm gelirini fakirlere dağıtışı, haksızlığa tahammül etmeyişi ile ünlüdür. Gördüğü kusuru kim olursa olsun, açık bir şekilde ayıpladığı için kişiliğine ait hatıralar hâlen özdeyiş biçiminde söylenmektedir (Ulusoy 1988: 59).
Kaynakça
http://alevi-deyisleri-nefesler.tr.gg/Guzide_Ana_Katibi.htm [Erişim Tarihi: 08.01.2015].
Özdemir, Ahmet (2006). Halk Şiirinden Seçmeler. İstanbul: Bordo Siyah Klasik Yay.
Ulusoy, A. Celalettin (1988). Pir Dergâhından Nefesler. Ankara: Ajans Türk Matbaacılık.