Cumartesi, Mayıs 10, 2025
No menu items!
Ana Sayfa Blog Sayfa 5

Tam Oy’una geldik

“Oy’una Geldik” filmini izlemeye gittik. Ama filmi izlerken tam oyuna geldiğimizi farkettik. Filmin yasaklanması ve İlyas Salman’ın başrolde oynaması, filmi izlememiz için başlıca nedenlerdi. Hem dayanışma göstermek hem de filmin neden yasaklandığını merak ediyorduk.

Filmi yasaklayacak herhangi bir sebep göremedik. Hemen hemen her belediyede görülen ihale oyunlarının, rakamsal olarak ve örnek olarak, sadece bir ihalenin asıl teklifinden biraz daha yüksek bir bedelle belediyenin kasasına yüklenmesi vardı. Ne miktar olarak ne de “vay be” dedirtecek bir durum gördük. Ancak, ilginç detaylara rastladık. Örneğin, Alevi karakterlerin kötü bir şekilde tasvir edildiği bu filmi bir Cemevi’nin desteklemesi, bilet satması ve sahiplenmesi dikkat çekiciydi. Belki onlar da benim gibi filmin neden yasaklandığını, “Aleviler çektiği için mi?” diye merak ettiler ve izlemeden olaya dahil oldular, bilemiyorum. Filmin sonunda oyuncularla bir söyleşi yapılacaktı. Salonda tek bir kişi bile soru sormak veya düşünce belirtmek istemedi. Alevilerin en yoğun yaşadığı yerlerden biri olan Berlin’de salonun yarısının boş olması da ayrı bir detaydı. İlyas Salman’ın adı bile salonu doldurmaya yeterken, ilk defa gösterilecek ve Türkiye’de yasaklanan bir filme neden ilgi azdı, bunu organizatörler kendilerine sormalı.

Şimdi biraz detaylara inelim. Filmin çekildiği yer Ovacık Belediyesi. İşe almak için türbanlı bir kadın bulunmadığından, kuaförde çalışan, biraz hafif meşrep bir kadını canlandıran Aynur Hanım’a başörtüsü takılarak işe alınması, bölge halkının %99’unun Alevi olduğunu gösteriyor. Camide sadece imamın tek başına namaz kılması da bir gösterge. Filmin başrolünde oynayan İlyas Salman, Hıdır adında sağ görüşlü muhafazakâr bir partinin Alevi kökenli belediye başkanı ve adayı. Seçim kazanmak için harcanan paralar ve işe alma vaatleri, her seçimde görülen şeyler olmasına rağmen, sanki Amerika yeniden keşfediliyormuş gibi sunuluyor. Gelişmemiş ülkelerde görülen oy toplama taktiklerinden farklı, ilginç veya yeni bir oyun yoktu.

Gelelim Alevileri ilgilendiren konuya. Muhafazakâr belediye başkanı Hıdır, Alevi kimliğiyle her fırsatta alkol bağımlısı olarak ve yürüyemeyecek kadar sarhoş bir şekilde tasvir ediliyor. Ayrıca, hiç kadın görmemiş gibi bir karakter çiziliyor. Dekolte giymiş bir kadını görünce anlaşmayı okumadan imzalaması ve kadını sadece bir cinsel obje olarak görmesi, nasıl bir karakter sunumu acaba? Muhafazakâr bir belediye başkanı tiplemesi canlandırsa ve Alevi kimliğini öne çıkarmasa, muhalefet tepkisi olarak yapılmış bir film derdim. Aleviler, kendi yaptıkları bir filmde neden kendi insanlarını bu kadar alkol ve kadın düşkünü gösteriyor?

Sadece belediye başkanını değil, filmin diğer oyuncularını ve sonunda bir kadın için içmeye başlayan imamı da kastediyorum.

Gelelim ikinci bir konuya. Bazen yeni çıkan Türk filmlerini konularını merak ettiğim için izliyorum ve görüyorum ki +7 yaş ibareli filmlerde bile küfürler havada uçuşuyor, adam kesmeler, vurmalar… Filmi kapatıp sonunu izlemiyorum. Art niyetli ve kimin finanse ettiğini bilmediğim yapımcıların Türk insanının karakterini ve ahlakını bozmak için bilhassa yaptırıldığını düşünüyorum. Peki “Oyuna Geldik” filmini yapanlar Aleviler, Atatürkçü olduğunu söyleyen, şiirler türküler okuyan İlyas Salman neden her ikinci cümlesi küfürlü olsun? Bana “Türkiye’nin gerçeği, herkes küfürlü konuşur ve filmde gerçekler olduğu gibi yansıtıldı” derseniz, bu kadar kültürlü olduğunu söyleyen bu büyük oyuncu neden bu kadar küfürlü, neden bu kadar alkol bağımlısı bir karakteri canlandırır? Yani aktör olmak her denileni yapmak mıdır?

Bir büyük oyuncu, “Ben bir Aleviyim, elime, dilime, belime, aşıma, işime, eşime sahip bir inanç mensubuyum. Ben bir Atatürkçüyüm, ben halkımı uyandırmak, onlara doğru karakter ile doğru yönü göstermek isterim” diyemez miydi? Muhafazakâr bir partide seçilmek ve o karakteri, yani her türlü pis işi yapan bir karakteri oynayabilirdi.

Ama “Aleviyim” diyerek Alevileri bu şekilde temsil etmek kimsenin haddine değil. İsterse üç kuruş para kazanmak için oyuncu karakterine ve yönetmen ne dediyse onu yapmak zorunda olduğunu söylesin, kimse kendini aklayamaz.

Sultan Süleyman’a kalmayan dünya,

0

Sultan Süleyman’a kalmayan dünya,
Bu dağlar yerinden ayrılır bir gün.
Nice bin senedir çürüyen canlar,
Hakk’ın emri ile dirilir bir gün.

Ne güzel yapıdır Cennet yapısı,
Çok aradım, görünmedi kapısı.
Benim korktuğum yol Sırat Köprüsü,
Cehennem üstüne kurulur bir gün.

Karşıki dağlar da karlı dağ olsa,
Çevre yanı mor sümbüllü bağ olsa,
Ağa olsa, paşa olsa, beğ olsa,
Yakasız gömleğe sarılır bir gün.

Bu dünyada adem oğluyum dersin,
Helâli, haramı seçmeden yersin,
Yeme el malını, er geç verirsin,
İğneden ipliğe sorulur bir gün.

Gökte yıldızların önü terazi,
Ülker ile aşar gider birazı.
Yarın mahşerde de sorarlar bizi,
Hak mizan terazi kurulur bir gün.

Karac’oğlan der ki: Konup göçersin,
Ecel şerbetini bir gün içersin,
Sırat Köprüsü’nden sonu geçersin,
Amelin eline verilir bir gün.

Karacaoğlan

Başın öne eğilmesin

0

Başın öne eğilmesin
Aldırma gönül aldırma
Ağladığın duyulmasın
Aldırma gönül, aldırma

Dışarda deli dalgalar
Gelip duvarları yalar
Seni bu sesler oyalar
Aldırma gönül, aldırma

Görmesen bile denizi
Yukarıya çevir gözü
Deniz dibidir gökyüzü
Aldırma gönül, aldırma

Dertlerin kalkınca şaha
Bir sitem yolla Allah’a
Görecek günler var daha
Aldırma gönül, aldırma

Kurşun ata ata biter
Yollar gide gide biter
Ceza yata yata biter
Aldırma gönül, aldırma

Sabahattin Ali

Sabahattin Ali (25 Şubat 1907, Eğridere – 2 Nisan 1948, Kırklareli), Türk yazar ve şair. Edebî kişiliğini toplumcu gerçekçi bir düzleme oturtarak yaşamındaki deneyimlerini okuyucusuna yansıttı ve kendisinden sonraki Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatını etkileyen bir figür hâline geldi. Daha çok öykü türünde eserler verse de romanlarıyla ön plana çıktı; romanlarında uzun tasvirlerle ele aldığı sevgi ve aşk temasını, zaman zaman siyasi tartışmalarına gönderme yapan anlatılarla zaman zaman da toplumsal aksaklıklara yönelttiği eleştirilerle destekledi. Kuyucaklı Yusuf (1937), İçimizdeki Şeytan (1940) ve Kürk Mantolu Madonna (1943) romanları Türkiye’deki edebiyat çevrelerinin takdirini toplayarak hem 20. yüzyılda hem 21. yüzyılda etkisini sürdürdü.

Eğridere’de doğan Sabahattin Ali, ilk hikâye ve şiir denemelerine Balıkesir’de başladıktan sonra İstanbul’daki edebiyat öğretmeni Ali Canip Yöntem’in desteğiyle ilk kez Akbaba ve Çağlayan dergilerinde şiirlerini yayımladı. Anadolu’da kısa süre öğretmenlik yaptıktan sonra Türk devleti tarafından dil eğitimi için Almanya’ya gönderildi. Türkiye’ye döndüğünde Almanca öğretmeni olarak göreve başlasa da önce komünizm propagandası yaptığı iddiasıyla bir süre tutuklandı, ardından ise Türk devlet yöneticilerini eleştirdiği iddiasıyla tekrar tutuklandı. Bu dönemde memurluktan ihraç edildi ancak Atatürk hakkında yazdığı bir şiirden dolayı yeniden devlet kurumlarında görevlendirildi. Ayrıca kendisine yüklenen sosyalist algısını kırmak için de Esirler adlı bir oyun kaleme aldı.

Hayatının son yıllarında Türk milliyetçileriyle yaşadığı tartışmalarla da öne çıktı, özellikle Türkçü-Turancı yazar Nihal Atsız ile yaşadığı gerilim giderek artarak Irkçılık-Turancılık Davasının bir parçası oldu. Bu dönemde Aziz Nesin’le beraber çıkardığı Markopaşa dergisinde siyasileri eleştirmesi yüzünden çeşitli davalarla uğraşmak zorunda kaldı. Hakkındaki davaların aleyhinde seyrettiği bir dönemde Türkiye’den ayrılmak istedi ve Bulgaristan sınırını geçmek isterken kendisine kaçma girişiminde rehberlik eden Ali Ertekin tarafından milliyetçi gerekçelerle öldürüldü.

Dilinden düşürmez dini imanı

0

Dilinden düşürmez dini imanı
Atatürk’e düşman olmuş berberim
Gitmiş yabancıya vermiş limanı
Atatürk’e düşman olmuş berberim

İngiliz mandası olmak istiyor
Dış güçten din dersi almak istiyor
Gösterişle namaz kılmak istiyor
Atatürk’e düşman olmuş berberim

Bir başka olurmuş Yunan oyunu
Amerika sağar bizim koyunu
Ne çabuk unuttun Oğuz boyunu
Atatürk’e düşman olmuş berberim

Bilmem ki fesliyi kimler feslemiş
Herhalde dış güçler almış beslemiş
Din iman diyerek güzel süslemiş
Atatürk’e düşman olmuş berberim

Kurân-ı bırakmış hadis okuyor
Uydurup uydurup halı dokuyor
Arı kovanına çomak sokuyor
Atatürk’e düşman olmuş berberim

Dincilik yaparak çıkar sağlanır
Allah’a değil de şeyhe bağlanır
Hacı hoca olsa diller yağlanır
Atatürk’e düşman olmuş berberim

Gerçekler böyledir siz öyle sanın
Yalan çorbasına ekmekler banın
Ağzına bakıyor üç beş hocanın
Atatürk’e düşman olmuş berberim

Beyni yıkanmıştır görmüyor gözü
Aklı kiralanmış çürüktür özü
İkili oynuyor yalandır sözü
Atatürk’e düşman olmuş berberim

Tarih kültür bilmez yoktur ilgisi
Yarım yamalaktır zaten bilgisi
Körü körünedir bütün algısı
Atatürk’e düşman olmuş berberim

Kimi kuduruyor kimi azıyor
Milletin ardından kuyu kazıyor
Bunlar din tüccarı muska yazıyor
Atatürk’e düşman olmuş berberim

Kimleri kandırdı traş ederek
Hurafe anlatır koyun güderek
Aklını kullanmaz önden giderek
Atatürk’e düşman olmuş berberim

Alparslan tabiki dersin Alparslan
Elbette taşları yersin Alparslan
Allah akıl fikir versin Alparslan
Atatürk’e düşman olmuş berberim

Ozan Alparslan
22 Şubat 2025
Hadim

İstanbul Cem Evinde Gençlik Hızır Cemi

Bugün İstanbul Cemevi Eğitim ve Kültür Vakfı’nda 6 farklı cemevinin organize ettiği, birlik ve beraberlik içinde gerçekleşen Gençlik Hızır Cemi’nde, huzur dolu anlar yaşandı.

Alevi gençlerimizin maneviyatını güçlendiren bu anlamlı etkinlik için emeği geçen tüm canlara teşekkür ederiz.

Gençliğin olduğu yerde umut ve gelecek vardır. !

İstanbul Cemevi Eğitim ve Kültür Vakfı ev sahipliğinde, altı farklı cemevimizin gençlik kollarının bir araya gelerek organize ettiği Hızır Gençlik Cem İbadeti, canlarımızın yoğun katılımıyla manevi ve duygu dolu anlar eşliğinde gerçekleştirildi.

Bu anlamlı organizasyonu düzenleyen gençlerimize yürekten teşekkür ediyor, hizmetlerinin daim olmasını diliyorum.

Hızır günlerinin yüzü suyu hürmetine, tığlanan kurbanlar, verilen lokmalar, yapılan ibadetler ve edilen dualar Hak katında kabul ve makbul olsun. Tüm canlarımızın Ali Baş, Hızır Yoldaşı olsun.

Gazi Arslan

Hızır Cemi Berlin

Anadolunun çeşitli bölgelerinden gelen vatandaşlarımızın birlikte organize ettiği ve çeşitli sivil toplum örgütlerinde katıldığı hızır Cemi yürütüldü. Kurbanların ve lokmaların paylaşıldığı değişlerin söylendiği semahların dönüldüğü birlik cemi büyük bir katılımla yapıldı. Yüce Allah hepimizi tekrarına nasip etsin.

Istırabın sonu yok sanma, bu âlem de geçer,

0

Istırabın sonu yok sanma, bu âlem de geçer,
Ömr-i fani gibidir, gün de geçer, dem de geçer,
Gam karar eyleyemez hande-i hürrem de geçer,
Devr-i şâdi de geçer, gussa-i matem de geçer,
Gece gündüz yok olur, ân-ı dem âdem de geçer,

Bu tecelli-i hayat aşk ile büktü belimi,
Çağlayan göz yaşı mı, yoksa ki hicran seli mi?
İnleyen saz-ı kazanın acaba bam teli mi?
Çevrilir dest-i kaderle bu şu’unun fili mi,
Ney susar, mey dökülür, gulgule-i Cem de geçer,

İbret aldın, okudunsa şu yaman dünyadan,
Nefsini kurtara gör masyad-ı mafihadan.
Niyyet-i hilkatı bul aşk-ı cihan aradan,
Önü yoktan, sonu boktan, bu kuru da’vadan
Utanır gayret-i gufranla cehennem de geçer.

Ne şeriat, ne tarikat, ne hakikat, ne türe,
Süremez hükmünü bunlar yaşadıkça bu küre
Cahilin korku kokan defterini Tanrı düre!
Ma’rifet mahkemesinde verilen hükme göre,
Cennet iflas eder, efsane-i Âdem de geçer.

Serseri Neyzen’in aşkınla kulak ver sözüne,
Girmemiştir bu avalim, bu bedyi’ gözüne.
Cehlinin kudreti baktırmadı kendi özüne.
Pir olur sakiy-i gül çehre bakılmaz yüzüne,
Hak olur pir-i mugan, sohbet-i hem dem de geçer.

Neyzen Tevfik

Cem Vakfı Alevilik Tanımı

“Allah’ın varlığına ve birliğine inanan, Kur’an- ı Kerim ’in Hak kelâm olduğunu kabul eden, Hz. Muhammed’e (SAV) ve Hz. Ali’ye Bağlı, Ehl-i Beyt’in Yolunu izleyen, Orta Asya, Anadolu ve Balkanlar’daki toplulukların, gelenek ve görenekleri ile bütünleşmiş İslam’ın irfanı ve tasavvufi bir yorumudur. ”
CEM VAKFI

Ocaklar

1 Abalı Baba Ocağı
2 Abdal Musa Ocağı
3 Abdülvahap Gazi Ocağı
4 Ağlarca İbrahim Ocağı
5 Ağu İçen Ocağı
5 Gani Baba Ocağı
6 Ahi Baba Ocağı
7 (Şah) Ahmet Dede Ocağı
8 Ak Koca Sultan Ocağı
9 Akoğlu Ocağı
10 Ali Abbas (Celal Abbas) Ocağı
11 Ali Baba Ocağı
12 Ali Badili Ocağı
13 Ali Koç Baba Ocağı
14 Ali Pir Civan Ocağı
15 Aliyyül Şazeli Ocağı
16 Anşa Bacılılar Ocağı
17 Arzuman Ocağı
18 Aslan Baba Ocağı
19 Ateşoğlu Ocağı
20 Aziz Baba Ocağı
21 Azlum Abdal Ocağı
22 Baba Cafer Ocağı
23 Baba Mansur Ocağı
24 Baloğlu Ocağı
25 Barak Baba Ocağı
26 Battal Gazi Ocağı
27 Beyazıd-ı Bestand Ocağı
28 Borani Baba Ocağı
29 Bostankolu Hasan Halife Ocağı
30 Bulduklu Ocağı Bulgurcu Dede Ocağı
31 Celal Abdal Ocağı Cemal Abdal Ocağı
32 Cibali Sultan Ocağı
33 Çalapverdi Ocağı
34 Çavdarlı Ocağı Çaylak Ocağı
35 Çelebioğulları Ocağı
36 Çepnioğlu Ocağı
37 Çıplak Ali Ocağı
38 Çoban Dedeli Ocağı
39 Dalmaz Ocağı
40 Dede Garkın Ocağı
41 Dedemoğlu Ocağı
42 Deli Derviş Ocağı
42 Uzunelli Ocağı
43 Derviş Abdal Ocağı
44 Derviş Ali Baba Ocağı
45 Derviş Baba Ocağı
46 Derviş Beyaz Ocağı
47 Derviş Boran Ocağı
48 Derviş (Seyit) Cemal Ocağı
49 Derviş Çimli Ocağı
50 Derviş Geviş Ocağı
51 Derviş Gevr Ocağı
52 Dinçli Ocağı Dinelli Ocağı
53 Düzgün Baba Ocağı
54 Ebul Vefa Ocağı
55 Emirbeyli Ocağı
56 Emirce Sultan Ocağı
57 Enver Zeyid Ocağı
58 Er Kadim Ocağı
59 Eraslanlı Ocağı
60 Erdebil Ocağı
61 Erkonaş (Arif Hüsnü) Ocağı
62 Eşikli Ocağı
63 Eymirlerli Ocağı
64 Fedayi Ocağı
66 Garip Dede Ocağı
67 Garip Mansur Ocağı
68 Garip Musa Ocağı
69 Gemalmazlı Ocağı
70 Gökvelioğullan Ocağı
71 Gözcü Kara Ahmet Dede Ocağı
72 Gözü Kızıl Ocağı
73 Gül Baba Ocağı
74 Gülü Dede Ocağı
75 Gülüm Erenleri Ocağı
76 Gülüoğulları Ocağı
77 Güvenç Abdal Ocağı
78 Hacı Emirli Ocağı
79 Hacı Hamza Ocağı
80 Hacı Murad-ı Veli Ocağı
81 Hacım Sultan Ocağı
82 Hamza Baba Ocağı
83 Hamza Faki Ocağı
84 Hamzalı Ocağı
85 Hasan Basri Ocağı
86 Hasan Dede Ocağı
87 Hasan Dede Veli Ocağı
88 Hasan Faki Ocağı
89 Haydari Sultan Ocağı
90 Hıdır Abdal Ocağı
91 Hızır Samit Ocağı
92 Hoca Ahmet Yesevi Ocağı
93 Horasanlı Ocağı
94 Hubyar Ocağı
95 Hür Şehit Ocağı
96 Hüsem Dede Ocağı
97 Hüseyin Abdal Ocağı
98 Hüseyin Gazili Ocağı
99 Işık Çakırlı Ocağı
100 Işıklı Ocağı
101 İbrahim-i Sani Ocağı
102 İmam Bakır Ocağı
103 İmam Cafer Ocağı
104 İmam Musa-ı Kazım Ocağı
105 İmam Rıza Ocağı
106 İmam Zeynel Abidin Ocağı
107 Kaba (Kabak) Abdal Ocağı
108 Kahvecioğlu Ocağı
109 Kalender Dede Ocağı
110 Kanber Abdal Ocağı
111 Kara Donlu Can Baba Ocağı
112 Kara Pirbad Ocağı
113 Kara Yağmurlu Ocağı
114 Karaköseli Ocağı
115 Karaşar Ocağı
116 Karaşıh Ocağı
117 Kaygusuz Abdal Ocağı
118 Keçeci Baba Ocağı
119 Kemallı Ocağı
120 Kesikbaş Ocağı
121 Kızıl Deli Ocağı
122 Koca Haydar Ocağı
123 Koca Leşker Ocağı
124 Koca Saçlı Ocağı
125 Koca Seyyid Ocağı
126 Koca Şırğaş Ocağı
127 Koca Bektaş Dede Ocağı
128 Koçu Baba Ocağı
129 Koyun Baba Ocağı
130 Köse Süleyman Ocağı
131 Kul Himmet Ocağı
132 (Seyyid) Kulu Ocağı
133 Kum Baba Ocağı
134 Kureyşan Ocağı
135 Kutup İsmail Sultan Ocağı
136 Kutup İbrahim Baba Ocağı
137 Kuzu Kuran Ocağı
138 Küçük Mustafa Ocağı
139 Maksut Abdal Ocağı
140 Mazlum Abdal Ocağı
141 Mecdan Ocağı
142 Mehmet Abdal Ocağı
143 Mehmet Dede Ocağı
144 Mekanoğlu Ocağı
145 Mir Hamza Ocağı
146 Mirdigar Ocağı
147 Musa-i Hardi Ocağı
148 Munzur Baba Ocağı
149 Mürsel Bali Ocağı
150 Nazlım Abdal Ocağı
151 Nesimi Ocağı
152 Nur Dede Ocağı
153 Nuri Dede Ocağı
154 Olman Baba Ocağı
155 Özcanlı Ocağı
156 Pir Ahmet Ocağı
157 Pir Hamza Ocağı
158 Pir Kadim/Kadem Ocağı
159 Pir Kemal Ocağı
160 Pir Mehmet Ocağı
161 Pir Sultan Ocağı
162 Pircan Ocağı
163 Piri Baba Ocağı
164 Saadettin Ocağı
165 Sabri Ocağı
166 Saçlı Hamza Ocağı
167 Safevi Ocağı
168 Salman Baba Ocağı
169 Samutlu Ocağı
170 San İsmail Ocağı
171 San İsmail Baba Ocağı
172 San Mecdin Ocağı
173 San Saltuk Ocağı
174 San Sultan Ocağı
175 Sanbal Ocağı
176 Sefil Mecnun Ocağı
177 Seyfili Ocağı
178 Seyyid Abdullah Horasani Ocağı
179 Seyyid Ahmet Kebir Ocağı
180 Seyyid Ali Sultan (Kızıl Deli) Ocağı
181 Seyyid Baba Ocağı
182 Seyyid Bilal Ocağı
183 Seyyid Gazi Ocağı
184 Seyyid Hacı Ali Türabi Ocağı
185 Seyyid Halil Ocağı
186 Seyyid Hasan Yıldızlar Ocağı
187 Seyyid Hıdırlar Ocağı
188 Seyyid Kalender Veli Ocağı
189 Seyyid Kemal Ocağı
190 Seyyid Kerim Ocağı
191 Seyyid Mahmut Hayrani Ocağı
192 Seyyid Mustafalar Ocağı
193 Seyyid Nizamoğlu Ocağı
194 Seyyid Nuri Cemalettin Ocağı
195 Seyyid Sabun Ocağı
196 Seyyid Sabur Ocağı
197 Seyyid Safiyüddin İshak Veli Ocağı
198 Seyyid Selahattin Ocağı
199 Seyyid Seyfi Ocağı
200 Seyyid Seyfeddin Ocağı
201 Seyyid Yunus Mukri Ocağı
202 Seyyidan Ocağı
203 Sınık Abdallı Ocağı
204 Sinemil Ocağı
205 Söylemezli Ocağı
206 Sultan Onar Ocağı
207 Sultan Söylemez Ocağı
208 Sultan Şücaettin Veli Ocağı
209 Şah Hatayi Ocağı
210 Şah Hüseyin Baba Ocağı
211 Şah Kalender Ocağı
212 Şah İbrahim Veli Ocağı
213 Şahinliler Ocağı
214 Şeyh Ahmet Dede Ocağı
215 Şeyh Ahmet Sultan Ocağı
216 Şeyh Ahmet Verani Ocağı
217 Şeyh Bahşiş Ocağı
218 Şeyh Bedreddin Ocağı
219 Şeyh Bircan Ocağı
220 Şeyh Çoban Ocağı
221 Şeyh Delil Berhican Ocağı
222 Şeyh Edibali Ocağı
223 Şeyh Hasan Ocağı
224 Şeyh Hasan Zerraki Ocağı
225 Şeyh Mengüç Ocağı
226 Şeyh Safi Ocağı
227 Şeyh Samit Ocağı
228 Şeyh Samut Ocağı
229 Şeyh Süleyman Ocağı
230 Şeyh Şadılı (Şazeli) Ocağı
231 Şeyh Turhani Ocağı
232 Şeyh Uygun (Düzgün) Baba Ocağı
233 Şeyh Uşağı Ocağı
234 Şeyh Yakup Ocağı
235 Şücaettin Ocağı
236 Taptuklu Ocağı
237 Teslim Abdal Ocağı
238 Topçular Ocağı
239 Tozluoğlu Ocağı
240 Tuzluoğulları Ocağı
241 Türabi Baba Ocağı
243 Ümmü Kemal Ocağı
244 Üryan Hıdır (Hızır) Ocağı
245 Yağdanı Sultan Ocağı
246 Yağmuroğlu Ocağı
247 Yahyalı Ocağı
248 Yalıncak Abdal Ocağı
249 Yanyatır Ocağı
250 Yılanlı Ocağı
251 Yunuslu Ocağı
252 Yunus Emre Ocağı
253 Zayıf Yusuf Ocağı

Cem Vakfı Dergisinden alınmıştır

DERGAHLAR

1 Hacı Bektaş Veli Dergahı (Hacıbektaş)
2 Abdal Musa Sultan Dergahı (Elmalı)
3 Seyyid Battal Gazi Dergahı (Eskişehir)
4 Karacaahmet Sultan Dergahı (İstanbul)
5 Şahkulu Sultan Dergahı (İstanbul)
6 Erikli Baba Dergahı (İstanbul)
7 Gül Baba Dergahı (Macaristan)
8 Seyyid Ali Sultan Dergahı (Yunanistan)
9 Harabati Baba Dergahı (Makedonya)
10 Karaağaç Dergahı (İstanbul)
11 Sarı Saltuk Dergahı (Romanya)
12 Karyağdı Baba Dergahı (İstanbul)
13 Hıdır Abdal Sultan Dergahı (Kemaliye)
14 Şücaettin Veli Sultan Dergahı (Eskişehir)
15 Hüseyin Gazi Dergahı (Ankara)
16 Hubyar Sultan Dergahı (Almus)
17 Keçeci Baba Dergahı (Erbaa)
18 Hasan Dede Dergahı (Kırıkkale)
19 Veli Baba Sultan Dergahı (İsparta)
20 Hamza Baba Dergahı (İzmir)
21 Şeyh Hasan Onar Dergahı (Arapgir)
22 Piri Baba Dergahı (Merzifon)

Cem Vakfı dergisinden alınmıştır.

“Annem ilkokul mezunuydu. Ama, çok iyi bir doktordu.

  • Başım ağrıyor yav…
  • Saçın ıslak ıslak çıktın ondan.
  • Başım dönüyor…
  • E bi şey yemiyorsun, açlıktan
    Eczacıydı aynı zamanda…
  • Gözüm morardı.
  • Gel, patates basayım.
  • Kepeklerim çoğaldı.
  • Otur, zeytinyağı süreyim.
  • Arpacık çıktı galiba.
  • Yum, sarımsak değdireyim.
    Hemşireydi…
  • Öfff, terledim be.
  • Dur, sırtına havlu sokayım.
    Röntgen mütehassısıydı…
  • Öhh-höööaa!
  • İçme şu zıkkımı.
    Bebekken, anestezi uzmanıydı…
  • Dandini dandini dastaaana.
    Ürologdu…
  • Çişin niye sarı bakiiim?
    Fizyoterapistti…
  • Dizim ağrıyor.
  • Benim de belim ağrıyor, geçer.
    Diyetisyendi…
  • Mis gibi türlü yaptım, sakın sokakta burger filan yiyip gelme, kola da içme!
    Cildiyeciydi…
  • Sırtımda sivilce çıktı.
  • Çikolata yeme.
    Laboranttı…
  • Burnum akıyor.
  • Ben şimdi sana bi ada çayı kaynatayım, rezene, bal, limon,
    tarçınla zencefili de ılık ılık iç, uyu, uyan, sabaha bi şeyin kalmaz.
    Psikiyatrdı…
  • Nen var oğlum?
  • Bi şeyim yok.
  • Var var, canın sıkkın.
  • Yav bırak, iyiyim.
  • Yok yok, bilirim ben.
  • Anne delirtme insanı!
  • Bak gördün mü?
  • Neyi gördüm mü?
  • Sinirlerin bozuk senin.
    Genetikçiydi…
  • Babana çektin sen, o da sinirli, bütün kötü huylarını ondan almışın zaten.

Hastasıydım…
Hastaydım ona.
İyi bakın onlara…”

Yılmaz Özdil