Perşembe, Eylül 18, 2025
No menu items!
Ana Sayfa Blog Sayfa 2

Sofu (Yobaz) bizi niçin ta’an edersin?

0

Sofu (Yobaz) bizi niçin ta’an edersin?
Hakk´ı bilmek midir suçumuz bizim?
Leheb gibi puta baş eğmedik biz,
Yoktur Menatımız haçımız bizim.

Haramdan, zinadan kovdan kaçarız,
Hakk´a doğru menzil menzil göçeriz,
Can baş meydanında serden geçeriz,
Kurban-ı İlahi’dir koçumuz bizim,

Kırkımızı bir tel ile yederler,
Azmeyleyip Hak’dan yana giderler,
Gönül Kâbe’sini tavaf ederler,
Günde yüz bin kere haccımız bizim.

Sırr-ı Bektaşiyiz ayrı değiliz,
Hemen sağ gezeriz sayrı değiliz,
Birlikteyiz ayrı, gayrı değiliz,
Bir kişi sayılır üçümüz bizim.

Sırr-ı men Arif’ten nefsimiz bildik
Mürşit kapısına tövbeye geldik,
Gönül aynasını pak edip sildik,
Taşradan görünür içimiz bizim.

Kimimiz bir yerde irfan açarız,
Gevherler saçarak müşkil seçeriz,
Hakikati iman ile geçeriz,
Can çıkmadan yunur ölümüz bizim.

Cümlemiz bir yerde mest oluruz,
Mest oluben serden baştan geçeriz,
“Şaraben tahura” kevser içeriz,
Aliyyel Murtaza suçumuz bizim.

Kimimiz bir yerde cem oluruz,
Dizilmiş bir tesbih muhib oluruz,
“Lahmike” kavlinde bir can oluruz,
Kimi kardeş kimi bacımız bizim.

“Ente mut”un sırrına vakıf olmuşuz,
Sağ iken ölmezden evvel ölmüşüz,
Ayne´l yakın Hakk´ı burada bulmuşuz,
Divanda sorulmaz suçumuz bizim.

Güzide seyretti arşda zeminde,
Hakkı isbat eder birlik ceminde,
Akıl meclisinde irfan bezminde,
Bulunur bir iki kaçımız bizim.

Alevi ve Bektaşî toplumunda “Güzide Ana” olarak adı ve deyişleri çok yaygındır. Ancak onun hayatı, doğum ve ölüm tarihleri ve eserleri hakkında ağızdan ağıza nakledilen söylentilerin dışında ayrıntılı bir bilgiye sahip değiliz. Şehit Feyzullah Çelebi’nin kızı olduğu ve Hacı Bektaş Velî Dergâhı’nda, Hazret avlusunun girişinde sol taraftaki terasta mezarı bulunduğu bilinmektedir. 18. yüzyılın ikinci yarısında yaşadığı kesin olmakla beraber, doğum ve ölümünün hangi yılda olduğuna ilişkin bir kayda rastlanamamıştır. Şiirlerinden, oldukça ileri düzeyde edebiyat ve felsefe eğitimi gördüğü kendini yetiştirdiği anlaşılmaktadır. Bazı deyişlerinde “Katibî” mahlasını da kullanan Güzide Ana, fakirane giyinişi, tüm gelirini fakirlere dağıtışı, haksızlığa hiç tahammül edemeyişi ile ünlüdür. Gördüğü kusuru, kim olursa olsun, açık biçimde ayıpladığı için kişiliğine ait hatıralar hâlen özdeyiş biçiminde söylenmektedir. İyi bir gözlemci, gerçekçi, ileriyi gören, akıllı, dengeli ve başarılı bir ozan olan Güzide Ana, tasavvufu, tarikat usul ve kurallarını özümsemiş, kuru din kurallarını umursamaz, softaları, yobazları, iki yüzlüleri, layık olmadığı yerlerde bulunanları eleştirir, kınar, sevgiye, dostluğa Hak aşkına, özlem gibi kavramlara şiirinde yer verir, sosyal konulara iğneleyici biçimde dokunur. Söyleyişi açık ve dolaysızdır. Sade, akıcı bir dili vardır. Türkçe’nin tadını nitelikli bir düzeyde yakalar… Etkileyici bir içtenliğe ulaşır. Kendine özgü buluşları, vurgulayıcı benzetmeleri şiirine güzellik katar. Keramet sahibi bir kimse olduğu şiirlerinden anlaşılmaktadır:

Bülbül-i şuarâ hep zârı bizden öğrenir
Tuti-i surnâ güftarı bizden öğrenir
Aşık-ı sadık olanlar bilir kavi-i kararım
Hem ehl-i harabât etvârı bizden öğrenir

Şâirlerin bülbülü ağlamayı bizden öğrenir
Düğün neylerinin tutisi ötmeyi bizden öğrenir
Sadık âşıklar benim kuvvetli kararımı bilir
Harabat / Tekke ehli tavırları bizden öğrenir

Biz hakikât kenzinin bevvâbının derbânıyız
Hem muciz marifet ehli’nin hayranıyız
Bizi hor görmeyin kim dil mülkinin sultânıyız
Bunca ârifler gelir esrarı bizden öğrenir

Biz gerçeklik kapısının kapıcısının kapıcısıyız
Hem mucizeler söyleyen marifet ehlinin hayranıyız
Biz gönül mülkünün sultanıyız bizi hor görmeyin
Bunca arifler gelip sırları bizden öğrenir

Dilber-i Şîrin için âlemde Ferhad olmuşuz
Gerçi mecnunuz ama Leylâ’dan âzad olmuşuz
Surette kemterleriz mânâda üstâd olmuşuz
Cümle âşıklar gelir dildârı bizden öğrenir

Alemde Şirin için Ferhad olmuşuz
Mecnunuz ama Leyla’dan kurtulmuşuz
Görünüşte aşağılığız, mânâda üstad olmuşuz
Cimle aşıklar gelip sevgiliyi bizden öğrenir

Ey Güzîde bezm-i gamda gezme hod serseri
Oluben meydân-ı aşkda merd olan gelsin beri
Bizdedir velhasıl mihr-i muhabbet defteri
Onca şairler gelir eş’ârı bizden öğrenir

Ey Güzide serseri olarak gam içinde gezme
Aşk meydanında erkek olanlar gelsin
Muhabbet güneşinin defteri bizdedir
Onca şairler şiirleri bizden öğrenir.

SPİNOZA’nın Tanrı tarifi

0

Dua etmeyi ve boşuna göğsüne yumruk atmayı bırak!

Yapmanı istediğim tek şey, dünyaya çıkıp hayatının tadını çıkarmandır.

Eğlenmeni, şarkı söylemeni ve senin için yaptığım her şeyin tadını çıkarmanı istiyorum..

Kendi inşa ettiğin tapınaklara gitmeyi de bırak. Oraların benim evim olduğunu söylüyorsun !

Benim evim dağlarda, ormanlarda, nehirlerde, göllerde, plajlarda ve senin kalbindedir..

Sefil hayatın için beni suçlamayı bırak;

çünkü ben sana hiçbir zaman yanlış bir şey olduğunu ya da günahkar olduğunu ya da cinselliğinin kötü bir şey olduğunu söylemedim!

O yüzden seni inandırdıkları her şey için beni suçlama..

Benimle hiçbir ilgisi olmayan ve anlamadığın halde sözde kutsal yazıları okumayı da bırak;

Gün doğumunda, bir manzarada, arkadaşlarının dostluğunda, küçük bir çocuğun gözlerinde beni okuyamıyorsan, henüz yazının bilinmediği devirlerde benim adıma yazıldığı iddia edilen hiçbir kitapta beni bulamazsın !

Bana güven, ama önce kendine güven ve herşeyi benden istemeyi bırak;

Bana işimi nasıl yapacağımı sen mi söyleyeceksin?

Benden korkmayı da bırak; Çünkü ben öcü değilim ve seni yargılamıyorum, seni eleştirmiyorum, sana sinirlenmiyor, seni rahatsız etmiyorum, asla seni cezalandırmıyorum. Beni sadece sevmen yeterlidir..

Benden özür dilemeyi de bırak;

çünkü affedilecek bir şey yok. Eğer seni ben yarattıysam… Seni özgür iradenle donattım. Sana verdiğim akıl ve iradeni kullanarak yaşıyorsan seni nasıl suçlayabilirim?

Seni sen olduğun için nasıl cezalandırabilirim?

Bir yaratıcı bunu nasıl yapabilir?

Her türlü emirleri unut, her türlü yasayı unut; bunlar seni manipüle etmek için, seni kontrol etmek için, senin suçluluk hissetmeni isteyenlerin kurgusudur. Bunlara inanma, sadece kendi aklını kullan..

Kendine saygı göster ve kendin için istemediğin şeyi başkalarına da yapma. Senden tek istediğim hayatına dikkat etmen. Çünkü bu hayat ne bir test, ne bir basamak, ne bir adım, ne bir prova ne de cennete giden bir yoldur….

Ben seni tamamen özgür kıldım;

Ödül yok, ceza yok, günahlar yok, erdem yok, kimse skor taşımıyor, kimse kayıt tutmuyor.

SADECE SEVGİ VAR..!!!

Ancak hayatında bir cennet veya cehennem yaratmak için kesinlikle özgürsün.!!

Bu hayattan sonra bir ne olup olmadığını söyleyemem, ama sana bir tavsiye verebilirim ; Bu hayattan sonra bir şey yokmuş gibi yaşa. Düşün ki bu hayat senin zevk alman, sevmen ve var olman için vardır, yani hiçbir şey yoksa, sana verdiğim bu yaşama fırsatından zevk almış olacaksın. Ama eğer bir şey varsa, orada da sana iyi mi kötü mü diye sormayacağım.. Sana soracağım tek şey, beğendin mi? Eğlendin mi? En çok neyi beğendin? Yaşamında ne öğrendin ve hangi güzel işleri yaptın olacaktır..

Bana inanmayı bırak; inanmak tahmin etmek, hayal etmektir. Bana inanmanı istemiyorum, beni kendinde hissetmeni istiyorum. Beni sevmen yeterli..

Övülmekten sıkıldım, teşekkür edilmekten bıktım. Minnettarlık hissediyor musun? Bunu kendine, sağlığına, ilişkilerine ve dünyaya göz kulak olarak ifade et. İzlendiğini mi hissediyorsun?… Neşeni ifade et! Beni övmenin doğru yolları bunlardır..

İşleri zorlaştırmayı bırak ve benim hakkımda birilerinin öğrettiklerini papağan gibi tekrarlamaktan vazgeç..

Emin olabileceğin tek şey burada olduğun, ve yaşadığındır..Nitekim bu dünya harikalarla doludur.. Etrafına baktığında beni görecek ve hissedeceksin.. Neden daha fazla mucizeye ihtiyacın var ki?

Beni dışarıda ararsan bulamazsın.

Beni sadece kendi içinde bulursun.

SPİNOZA

Çıktım erik dalına

0

Çıktım erik dalına
Anda yedim üzümü
Bostan ıssı kakıyıp
Der ne yersin kozumu
.
Uğruluk yaptı bana
Bühtan eyledim ona
Çerçi de geldi aydır
Hani aldın gözgünü
.
Kerpiç koydum kazana
Poyraz ile kaynattım
Nedir diye sorana
Bandım verdim özünü
.
İplik verdim cullaha
Sarıp yumak etmemiş
Becid becid ısmarlar
Gelsin alsın bezini
.
Bir serçenin kanadın
Kırk katıra yüklettim
Çift dahi çekemedi
Şöyle kaldı kazını
.
Bir sinek bir kartalı
Salladı vurdu yere
Yalan değil gerçektir
Ben de gördüm tozunu
.
Bir küt ile güreştim
Elsiz ayağım aldı
Güreşip basamadım
Gövündürdü özümü
.
Kafdağı’ndan bir taşı
Şöyle attılar bana
Öylelik yola düştü
Bozayazdı yüzümü
.
Balık kavağa çıkmış
Zift turşusun yemeğe
Leylek koduk doğurmuş
Baka şunun sözünü
.
Gözsüze fısıldadım
Sağır sözüm işitmiş
Dilsiz çağırıp söyler
Dilimdeki sözümü
.
Bir öküz boğazladım
Kakladım sere kodum
Öküz ıssı geldi der
Boğazladım kazımı
.
Bundan da kurtulmadım
Nideyim bilemedim
Bir çerçi de geldi der
Kanı aldın gözgümü
.
Gözsüz sepek yoldaşı
Sordum sefer nereye
Kayseri’ye âzimi
.
Yunus bir söz söylemiş
Hiçbir söze benzemez
Münafıklar elinden
Örter mâ’na yüzünü
.
Yunus İmre (Hakikat Ehline dönük Nefesi)

Usul erkan bilmez Nadan elinden

0

Usul erkan bilmez Nadan elinden
Usul ağlar, Erkan ağlar, Yol ağlar
Bülbülün figanı gonca Gül’ünden
Bülbül ağlar, Diken ağlar, Gül ağlar
.
Kamil olanların bellidir yeri
Aşk yoluna koydum Can ile Seri
Hakk’ın didarını görelden beri
Derya ağlar, Irmak ağlar, Göl ağlar
.
Haçan cüşa gelse akar bu seller
Açılmış Laleler kırmızı Güller
Çalkanır Şahanlar dökülür teller
Şahan ağlar, Pençe ağlar, Tel ağlar
.
İyi ile konuş olasın iyi
Felek iyi bilir Paşayı Beyi
Bu çarkın elinden El Aman deyi
Hünkar ağlar, Vezir ağlar, Kul ağlar.
.
Şah Hatayi’m neler gelir dilimden
Hakikat kuşağın çözme belinden
Nice özün bilmez Derviş elinden
Hırka ağlar, Tülbent ağlar, Şal ağlar.
.
(Şah HATAYİ)

Harabat ehline mestaneyiz biz dost dost Ali dost

0

Harabat ehline mestaneyiz biz dost dost Ali dost,
Âleme Ademe bigâneyiz biz dost dost Ali dost
Vahdet şarabından içmek istersen dost dost Ali dost
Bizden iç şarabı meyhaneyiz biz dost dost Ali dost Veli Dost da Deli Dost
Bizden iç şarabı meyhaneyiz biz dost dost Ali dost Veli Dost da Deli Dost
.
Serimizde esen sevda yelidir, yelidir yar yelidir,
Bizi harap eden aşkın selidir, selidir yar selidir
Muhabbet Kevser’dir, Saki Ali’dir, Ali’dir yar Ali’dir.
Ol saki elinden Peymaneyiz biz dost dost Ali dost Veli dost da Deli dost
Ol saki elinden Peymaneyiz biz dost dost Ali dost Veli dost da Deli dost
.
Biz gönül vermeyiz fani dünyaya, dünyaya yar dünyaya
Bu fani dünyaya, bu masivaya dost dost Ali dost
Ezelden aşığız saç-ı leylaya dost dost Ali dost
Dillerde dolaşan efsaneyiz biz dost dost Ali dost Veli dost da Deli dost
Dillerde dolaşan efsaneyiz biz dost dost Ali dost Veli dost da Deli dost
.
Vahdet ellerinde hava başkadır, başkadır yar başkadır,
Zemin başka orada Sema başkadır dost dost Ali dost
Orada kul başkadır Hüda başkadır dost dost Ali dost
O ellerde gezen mihmaneyiz biz dost dost Ali dost Veli dost da Deli dost
O ellerde gezen mihmaneyiz biz dost dost Ali dost Veli dost da Deli dost
.
Nihat güller açmış dostun bağında, bağında yar bağında
Güneşler yayılmış her çırağında dost dost Ali dost
Muhabbet bezminde yar ocağında dost dost Ali dost
Nazımız çekilir cananeyiz biz dost dost Ali dost Veli dost da Deli dost
Nazımız çekilir cananeyiz biz dost dost Ali dost Veli dost da Deli dost
.
(BEKTAŞİ Babalarından Tarihçi Prof. Dr. ALİ NİHAT TARLAN Halife Baba / Yaşamı 1898, İstanbul – 30 Eylül 1978 İstanbul)
.

Tuttum aynayı yüzüme

0

Tuttum aynayı yüzüme
Ali göründü gözüme
Nazar kıldım ben özüme
Ali göründü gözüme
.
Ali candır Ali canan
Ali göründü gözüme
Ali Pirdir Ali İmam
Ali göründü gözüme
.
Adem Baba Havva ile
Hem allemsel Esma ile
Çarhı felek Sema ile
Ali göründü gözüme
.
Hazreti Nuh Neciyullah
Hem İbrahim Halilullah
Sina’daki Kelimullah
Ali göründü gözüme
.
Ali evvel Ali ahir
Ali göründü gözüme
Ali batın Ali zahir
Ali göründü gözüme
.
İsayi Ruhullah odur
İki alemde Şah odur
Cümlemize penah odur
Ali göründü gözüme
.
Ali Candır Ali Canan
Ali dindir Ali iman
Ali Rahim Ali Rahman
Ali göründü gözüme
.
Hilmi gadayi bir kemter
Görür gözüm dilim söyler
Her nereye kılsam nazar
Ali göründü gözüme
.
Ali Candır Ali Canan
Ali göründü gözüme
Ali Pirdir Ali imam
Ali göründü gözüme
.
HİLMİ gadayi bir kemter
Görür gözüm dilim söyler
Her nereye kılsam nazar
Ali göründü gözüme
.
(Mücerred Bektaşi şair Mehmet Ali Hilmi Dedebaba, 1842 – 22 Ocak 1907 veya 21 Şubat 1907, İstanbul)
.
(Mücerred hiç evlenmemiş olmak anlamına gelir)
.
Hacıbektaş Veli Pirevi ve İstanbul Şahkulu Sultan Dergâhlarında Postnişinlik de yapan şair, şiirlerinde Hilmi, Hilmi Dede mahlasını kullanmıştır.
Annesi Emine Şerife Bacı, babası ise Güngörmez Camii imamı Nûri Efendi’dir.

Bitmez çile tükenmeyen sefalet

0

Bitmez çile tükenmeyen sefalet
Yıllar yılı başımıza taç bizim
Vicdansızlar adam yer de marifet
Gerçekleri söylememiz suç bizim

Anadolu susuz susuz kuyular
Her gün artar işsiz güçsüz sayılar
Havyar yerken komprador dayılar
Halk sınıfı tüm midemiz aç bizim

Ankara’da türlü türlü plan var
İstanbul’da açık açık talan var
Seksen bine köpek alıp satan var
Sorsak acep değerimiz kaç bizim

Paylaşılmış denizlerle karalar
Ağalara tapulanmış buralar
Zenginlerin bankalarla paralar
Üretici tüm çalışan güç bizim

Kanuni Han önder olup askere
Seferi var Avrupa’ya on kere
Atasının at sürdüğü yerlere
Çöpçülüğe akın eden göç bizim

Vurguncular sayfiyede adada
Köşkleri var Şişli Levent Moda’da
Yedi nüfus kiracı tek odada
İki metre yerimiz yok hiç bizim

Aşık Yener bozma gene asabı
Soysun hele fırsatçılar kasabı
Elbet bir gün sorulacak hesabı
En sonunda alınacak öç bizim

Aşık Yener

Aşık Yener, asıl adı Hacı Yener olan ve 1 Temmuz 1928’de Afşin’in Tanır köyünde doğmuş bir halk ozanıdır. Halk kültürü ve ozanlık geleneğinin yoğun olduğu bir bölgede doğup büyüyen Aşık Yener, küçük yaşlarda aile büyüklerinden duyduğu türkülerle halk hikayeleri geleneğini tanıdı.
Hayatına Dair Önemli Bilgiler:
Doğum Yeri ve Tarihi:
1928 yılında Afşin’in Tanır köyünde dünyaya geldi.

Hal hatır sormanız, sevgi kokuyor

0

Hal hatır sormanız, sevgi kokuyor
Siz nerde iseniz, ordadır gönlüm,
Zalimlerin zulmü yürek yakıyor,
Şu koca dünyada dardadır gönlüm.

Şark rüzgarı gibi o yana estim,
İnancım kalmadı, sanmayın küstüm,
Ali den Veli den umudu kestim
Hacı Bektaş gibi pirdedir gönlüm

Batağa gömülmüş kekeme dile
Çölün ortasında kılıçlı dine
Yönümü çevirmem karanlık yöne
Buram buram kokan kırdadır gönlüm

Dertlinin derdine dermanı katan
İnsanlık uğruna aşkı yaratan
Zeynel Aba gibi zindanda yatan
Zulm ile savaşan yardadır gönlüm

İyiler kötüler tarihe kalır
Hakkı Hakk edenler fiziki ölür,
Can gözü görenler bu sırrı bilir
Körün görmediği yerdedir gönlüm

Vicdani bu yolda ağardı şaçım
Nedendir yurdumdan gidiyor göçüm
Bilenler biliyor, bilmeyen için
Aşikar değiliz sırdadır gönlüm

Aşık Vicdani©

1941-2010. Afşin’in Kaşanlı köyünde doğdu. Asıl adı Zeynel Abidin Sönmez’dir. Okula gitme olanağı bulamadı ancak kendi kendine okuma yazma öğrendi.

Türkülerle içiçe bir aileden olduğundan aşıklık geleneğine ve şiire küçük yaşlarda ilgi duydu. 8-10 yaşlarında cura çalmaya başladı.

Karac’oğlan, Pir Sultan, Ruhsati (1836-1912), Dertli, Virani gibi aşıkların şiirleri ve türküleriyle kendini geliştirdi. İlk gençlik yıllarında ise Aşık İhsani’den (1932-2009) etkilendi.

Yaklaşık 20 yaşlarında kendi şiirlerini yazmaya ve bestelemeye başladı. Aynı dönemlerde ise bağlama çalmaya yöneldi. İlk yıllarda Öksüz Zeynel mahlasını kullanan aşık, daha sonra Vicdani mahlasını aldı.

Önceleri duygu ağırlıklı şiirler yazan Aşık Vicdani, 1960’lı yılların sonundan itibaren toplumsal konulara yönelmeye başladı.

Şiirleri çeşitli gazete, dergi ve araştırmada yayınlanan, Türkiye ve özellikle çeşitli Avrupa ülkelinde birçok konser ve toplantıya katılan Aşık Vicdani bugüne dek 2 kaset çıkardı.

Aşık Vicdani Hamburg’da (Almanya) öldü ve orada toprağa verildi.

İnanma

Gerçek fikirleri aşıklar işler
Dünyayı farketmez köre inanma
Yetmez mi zalimin yediği başlar
Yalanda kurulan dara inanma

Reisi yobazdan kurulu heyet
Orada olur mu doğru muhabbet
Gizlilik içinde yapılır gıybet
Sofunun dediği sıra inanma

Dermansız bu derde düştüğüm günde
Kalmada hevesim şerefte şanda
Sevdiklerim yana çıktı düşmanda
Gel Vicdani kalleş yara inanma


Sevgi Olmalı

İnsanı alemden gerçek nikahı
Kılan kıldıran da sevgi olmalı
Sevgi pazarında alışverişi
Alan aldıran da sevgi olmalı

Sevgiyi anlarsa insanlar erken
Cennete dönüşür bu maddi cihan
Aşar engelleri yürürse kervan
Salan saldıran da sevgi olmalı

Sevginin girdiği yerde kin olmaz
Bahçıvanı aşktır gülleri solmaz
Bu hali yaşayan değişir ölmez
Bilen bildiren de sevgi olmalı

Sevginin içinde Tanrının yüzü
Görürse bir olur kış ile yazı
Alışkın varlığı maşukun nazı
Gülen güldüren de sevgi olmalı

Sevgi Vicdani’nin gerçekten varı
Sevginin dışında yok başka yarı
Canlar arasında kinle kibiri
Silen sildiren de sevgi olmalı

Kerbela çölünü anlatsam sana.

0

Kerbela çölünü anlatsam sana.
Derya ağlar, deniz ağlar, kum ağlar.
Yandı ciğerlerim döndü büryana.
Ataş ağlar, kebap ağlar, köz ağlar.
.
Ehlibeyt’in gördüğü kanlı zulüm.
Sustu konuşmuyor, lal oldu dilim.
İmam Hüseyin’im, kesildi serin”
Toprak ağlar, sahra ağlar, çöl ağlar.
.
Yezid‘in elinden ağıtım amandır.
Başıma yazılmış kanlı fermandır.
Bu nasıl bir yerdir çölü dumandır.
Yıllar ağlar, yollar ağlar, sel ağlar.
.
Bir küçücük kuzu Ali’ Askerim”
Yitirdim aklımı nere giderim.
Asırlardır bitmez matem, kederim.
Bülbül ağlar, diken ağlar, gül ağlar.
.
Benim yaralarım türlü türlüdür.
Kerbela‘da esen Şahın’ yelidir.
Umman‘lara döndü gözüm selidir.
Kaşım ağlar, gözüm ağlar, yel ağlar
.
Celal’ Abbas’ koştu Fırat’a vardı.
Yolları kesildi, orada kaldı.
Oda kanadından, kolundan oldu.
Kollar ağlar, kanad ağlar, kul ağlar.
.
Ali’ Ekber’ derki derin hastayım.
Zeynel’ Abidin’le gamlı yastayım.
Yezid‘in elinden darda, zordayım.
Oklar ağlar, mızrak ağlar, yay ağlar
.
İki oğlunu da kurban eyledi.
Zeyneb’in feryadı böğrümü deldi.
Ömür boyu yas içinde inledi.
Damak ağlar, dudak ağlar, dil ağlar
.
Sakine, su diye ağlayıp durdu.
Yezid‘in itleri iyice kudurdu.
Kerbela çölleri kan ile doldu.
Sular ağlar, Fırat ağlar, göl ağlar.
.
Kasım’ın yarası bir bakın derin.
Hergün Yezitlere lanet ederim.
Fatma’m eli kınalı gencecik gelin.
Gelin ağlar, kına ağlar, el ağlar.
.
Hür şehit, sende geldin imana.
Çöllerde kayb oldu Şehriban Ana
Maviye, ocağın olsun virana.
Kurtlar ağlar, karga ağlar, kuş ağlar.
.
Sefîl Berçenekli herdem zordayım.
Can Ruki’ye, senin için kordayım.
Zülcenah gibiyim, ala kandayım.
Ağaç ağlar, akrep ağlar, at ağlar
.
.
Sefil BERÇENEKLİ (Gülören Çelik)
.
Sefil Berçenekli rumuzu ile şiirler yazan Gülören Çelik, Berçenek’li Halk Ozanı Aşık Mahzuni Şerif’in 2. eşi Suna’dan doğan kızıdır.
Suna hanım İtalyan asıllıdır ve asıl adı Sovina’dır.
Aşık Mahzuni’nin (Asıl adı Şerif Cırık) kızı doğduğunda kendisine Şirin ismi verilmiştir. Sonradan Gülören adını almış ve, ‘Sefil Berçenekli’ mahlasıyla Şiirler yazmaktadır.
Kendisi emekli bir Öğretmendir.

Kalsın benim davam divana kalsın

0

Ben de şu dünyaya geldim giderim
Kalsın benim davam divana kalsın
Muhammed Ali’dir benim vekilim
Kalsın benim davam divana kalsın
.
Yorulan yorulsun ben yorulmazam
Derviş makamından ben ayrılmazam
Dünya kadısından ben sorulmazam
Kalsın benim davam divana kalsın
.
Ben de vekil ettim Bari Hüda’mı
O da kulu gibi zulüm ede mi
Orda söyletirler bir bir adamı
Kalsın benim davam divana kalsın
.
Mümin müslim düşürür de cem olur
Anda sınık yaralara em olur
Kara taş erir de safi mum olur
Kalsın benim davam divana kalsın
.
Pir Sultan Abdal’ım dünya kovandır
Gitti adil beyler kalan avamdır
Muhammed divanı ulu divandır
Kalsın benim davam divana kalsın
.
PİR SULTAN ABDAL

Gönül gurbet ele gitme

0

Gönül gurbet ele gitme
Ya gelinir ya gelinmez
Her dilbere meyil verme
Ya sevilir ya sevilmez

Yürüktür bizim atımız
Yardan atlattı zatımız
Gurbet elde kıymetimiz
Ya bilinir ya bilinmez

Bahçamizde nar ağacı
Kimi tatlı kimi acı
Gönüldeki dert ilacı
Ya bulunur ya bulunmaz

Deryalarda olur bahri
Doldur da ver içem zehri
Sunam gurbet elin kahrı
Ya çekilir ya çekilmez

Emrah der ki düştüm dile
Bülbül figan eder güle
Güzel sevmek bir sarp kale
Ya alınır ya alınmaz

Gönül gurbet ele çıkma
Ya gelinir ya gelinmez
Her dilbere meyil verme
Ya sevilir ya sevilmez

Yürüktür bizim atımız
Yardan atlattı zatımız
Gurbet elde kıymetimiz
Ya bilinir ya bilinmez

Bahçamizde nar ağacı
Kimi tatlı kimi acı
Gönüldeki dert ilacı
Ya bulunur ya bulunmaz

Deryalarda olur bahri
Doldur da ver içem zehri
Sunam gurbet elin kahrı
Ya çekilir ya çekilmez

Emrah der ki düştüm dile
Bülbül figan eder güle
Güzel sevmek bir sarp kale
Ya alınır ya alınmaz

Kaynak: Erzurumlu Emrah

Eşitliği, özgürlüğü seçerken,

0

Eşitliği, özgürlüğü seçerken,
Hak yeme, hakkını yedirme gönül.
Evinde, sokakta yerken, içerken,
Hak yeme, hakkını yedirme gönül.

Nefisler eşittir Hakkın katında,
Adalet ilaçtır zahir, batında,
Doğumdan ölüme tüm hayatında,
Hak yeme, hakkını yedirme gönül.

Aklına sahip ol, ruhunu satma,
Kul hakkını yeme, haramı tatma,
Komşun aç uyurken sakın tok yatma,
Hak yeme, hakkını yedirme gönül.

Duru ol, kirlenme, bulanık akma,
Ahlakın, hukukun bendini yıkma,
Elin namusuna kem gözle bakma,
Hak yeme, hakkını yedirme gönül.

Sevgi pınarında yıka özünü,
Önce ölç, biç, sonra şöyle sözünü,
Şehvet, şöhret karartmasın gözünü,
Hak yeme, hakkını yedirme gönül.

Tüm dinlerin özü hakkı bulmaktır,
Her canlıyı kendi gibi bilmektir,
Ahlaklı, vicdanlı, dürüst olmaktır,
Hak yeme, hakkını yedirme gönül.

Zalimin zulmüne ortak olunmaz,
Çeteler, zorbalar örnek alınmaz,
İnsanlara baskı, korku salınmaz,Hak yeme, hakkını yedirme gönül.

Eğri yola sapma, olma serseri,
Hak, hukuk çiğneme, dosdoğru yürü,
Doğayı, insanı, canlıyı koru,
Hak yeme, hakkını yedirme gönül.

Kin ve nefret duygusunu yele ver,
Cebir, şiddet öfkesini sele ver,
Oku, öğren en doğruyu buluver,
Hak yeme, hakkını yedirme gönül.

Çalışkan ol, savsaklama işini,
Helâl kazan, sofrandaki aşını,
Haram lokma çürütmesin dişini,
Hak yeme hakkını yedirme gönül.

Aklın ve bilimin izinden çıkma,
Ülkene, halkına yan gözle bakma,
Birlik esenliktir; sakın bırakma,
Hak yeme hakkını yedirme gönül .

HALİL ÇİVİ derki arı- duru ol,
Vicdanı tertemiz gönül eri ol,
İnsan evladına örnek biri ol,
Hak yeme hakkını yedirme gönül.

.
Şair Prof. Dr. Halil ÇİVİ / 19 Mart 2022 / Çiğli / İZMİR.
.
Prof. Dr. Halil ÇİVİ, Sivas / Hafik ilçesi bağlı Kervansaray köyü Kaçak mezrası doğumludur. Köy sonradan Sivas merkeze bağlanmış, mezra adı da Söğütözü olarak değiştirilmiştir.
Nüfus kayıtlarına göre 1949 doğumludur, ancak Prof. Çivi bu tarihin doğru yazılmadığını ve doğrusunun muhtemelen 1945 yılı Ocak ayı olduğunu söyler.
.
Babası Culfa Hüseyin oğlu Culfa Hıdır, annesi Zöhre Hatundur. Çocuk yaşta yetim kalan Çivi, köylerde bulunan yaşlılardan eski yazı öğrenir ve kısa sürede kendini geliştirerek 11 yaşınca Cenaze kaldıracak kadar birikime sahip olur. Birkaç seneyi bu şekilde geçiren Çivi, köylerine gelen ve kendisinden 2 yaş büyük öğretmenin yönlendirme ve teşviki ile 16 yaşında İlk oklula giderek Latin alfabesini öğrenir. Okulda çok başarılı olunca kendisine sınıf atlatılıp 5. Sınıfa keydedilir. Daha sonra İstanbul’a gidip büyük sıkıntılar içinde hem çalışmaya, hem de okumaya başlar. 1972’de İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirir ve daha sonra da Prof. olur, Türkiye’nin çeşitli yerlerinde Bilim adamı ve Eğitimci olarak görev yapar.
Şair Prof. Çivi, 1970’da Rize’li Mefaret Hanımla ile evlenir ve 3 kız evladı sahibi olur.
Yabancı dil olarak Fransızca bilen Prof . Çivi, engin tasaavuf bilgisini yıllardır ara vermeden yazdığı Cumhuriyetin kazanımları, güzel ahlâk ve adalet konularını işleyen şiirlerini 2 kitapta toplamıştır.
.
Kendisi ile ilgili Prof. Dr. Esma Şimşek’in danışmalığı kontrolünde Aysun Aslantaş isimli bir öğrenci tarafından 2008’de Yüksek Lisans Tezi çalışması da yapılmıştır.
.
Şair Prof. Halil Çivi halen hayattadır ve kendisine sağlıklı, huzurlu uzun ömürler diliyoruz.

Erenler ilminde gani olursun

0

Erenler ilminde gani olursun
Ört gördüğün, işittiğin söyleme
Zahiri, Bâtını cümle bilirsin
Ört gördüğün, işittiğin söyleme.
.
Hakkın bir Talibini alıp getirme
Masivalya kalbin dile getirme
Elinde koymadı(ğı)nı alıp getirme
Ört gördüğün, işittiğin söyleme.
.
Ulu’ya hürmet eyle küçüğe izzet
Dünyayı terk eyle var iken fırsat
Muhammed Ali’den kaldı emanet
Ört gördüğün, işittiğin söyleme.
.
PİR SULTAN’m kendi kendini eyle
Bir işte eylenme, Derviş’lik eyle
Bildiğin var ise Nefes’te söyle
Ört gördüğün, işittiğin söyleme.

Enver Ören AKP nin A kılını solcu sanmış.

0

Solcu milyon dolara kendini satmayandır.

SOLCU bir “banker” görmedim;
“Her derde deva diye, bitkisel ilaç satan” SOLCU görmedim;
“Yüz liraya, on kavanoz bal satan” SOLCU görmedim;
“Dağ başında, deniz dibi diye arsa satan” SOLCU görmedim;
“Hastalıkları iyi ederim!”(!)(?) diye “muska yapan” SOLCU görmedim;
“Kadın göbeğine arapça yazılar yazan” SOLCU görmedim;
“Cin çıkaracağım”(!)(?) diye “kadın-erkek badeliyen” SOLCU görmedim;
“Okunmuş elma-armut” satan SOLCU görmedim;
“Kitap yakan” SOLCU görmedim;
“Devleti soyan” SOLCU görmedim;
“Yurttaşı dolandıran” SOLCU görmedim;
“Para için ayaklara kapanan” SOLCU görmedim;
“Genç kızlara sarkıntılık eden” SOLCU görmedim;
“Okumayan” SOLCU görmedim;
“Hırsızlık eden” SOLCU görmedim;
“İhaleye fesat karıştıran” SOLCU görmedim;
“Rüşvet alan” SOLCU görmedim;
“Dini inançları kullanan” SOLCU görmedim;
…”Deve sidiği şifadır!(!)(?) diyen SOLCU görmedim…

Ama SOLCU; dost, arkadaş, YOLDAŞ’tır…
SOLCU; düşeni kaldırır, ekmeğini böler, İNANCINA ÖLÜMLERE GİDER.

SEVDİK HOCAM…

0

Bu Ülke’yi,
Çoçukları,
Yoksulları,
İşçileri,
Emekçileri,
Kadınları,
Gökyüzünü,
Deniz’i
Maviyi,
Özgürlüğü, Demokrasiyi,
Eşitliği, Kardeşliği,
Kır çiçeklerini…
Aşkı,
İnsanca yaşamayı,
Hürriyeti
Çok sevdik…

~ Tarık Akan

Unutmayacağız.
Ölüm yıldönümünde saygıyla rahmetle anıyoruz