Salı, Eylül 23, 2025
No menu items!
Serbest KürsüAABF kendini Ortadoğu örgütlenme sisteminden kurtarmalıdır

AABF kendini Ortadoğu örgütlenme sisteminden kurtarmalıdır

Mevlana’ya sorsanız, “Dost, acı söyleyen değil; acıyı tatlı söyleyendir. Ama böyle bir zamanda susan, sessiz kalan değildir dost olan ”

Öncelikle ifade etmek gerekir ki, AABF yönetimi adına cemevlerine gönderilen ve olağanüstü seçimli kongre talebinde bulunan delege iradesini hiçe sayan yazı, büyük bir haksızlıktır.

Tüzüğümüze uygun olarak demokratik hakkını kullanan delegelerimize yönelik bu dil son derece sorunlu, kibirli ve buyurucu bir iktidar dilidir, Alevîlikle, Alevi erkanıyla bağdaşmaz.

Esas mesele de budur. Çatı örgütümüz AABF yöneticilerine yöneltilen bir eleştiri olduğunda, kırıcı, bölücü, ötekileştirici; kısacası Alevi kültürü ve inancıyla hiç bağdaşmayan zehirli bir dil ve üslup kullanılmamalıdır.

Biz yöneticiler sanatçı değiliz ki sürekli alkış bekleyelim. Yanlış anlaşılmasın, sanatçılar elbette alkışı hak eder, zira alkış onların motivasyon kaynağıdır. Bir yöneticinin motivasyonu ise yapıcı eleştiridir. Demek ki bir eksiğimiz var ki eleştiri geliyor. Ne var ki, eleştiri ve öz eleştiri kültüründen, şeffaflıktan uzak bir yönetim anlayışı AABF’ye zarar vermektedir.

Eleştirinin, öz eleştirinin ve şeffaflığın olmadığı kurumlar çürümeye ve yozlaşmaya mahkûmdur. Peki, bizler bu tehlikeye işaret ediyoruz diye “bölücü” mü olduk?

Alevi kurumları içerisinde öteden beri fedakârca emek veren, maddi ve manevi destek olan canlara ve iş insanlarımıza, sırf bazı yanlış uygulamalara itiraz ettikleri, eleştiride bulundukları ve demokratik haklarını kullandıkları için, Alevi erkanıyla bağdaşmayan bir dile “Alevilerin birliğine saldıran, kirli oyun planlayan, Yezit ve Ebu Süfyan diyen, kurumumuzu ele geçirmeye çalışan kişiler” gibi yakıştırmalar yapılması, adeta onlara “hain” muamelesi edilerek hedef gösterilmeleri asla kabul edilemez. Bu dil Alevi toplumuna zarar verir.

Bizim bütün çabamız, Alevi örgütlülüğümüzün daha dinamik, daha güçlü bir yapıya kavuşması içindir. Ne olağanüstü kongreden ne de yaklaşan olağan kongrenin seçimli yapılmasından kaçınılmalıdır. Sorunlarımızı konuşarak çözmek ve AABF’nin güven tazelemesi en doğru yoldur.

Bu da tüzük gereği, MİSAFİRLERİMİZ’DEN önce DELEGELERİMİZİN söz hakkı olması, soru sorabilmesi ve eleştiri hakkını özgürce kullanabilmesiyle mümkün olur.

İnsan, içinde yaşadığı toplumun bir parçasıdır. Dolayısıyla, toplumun bir parçası olan bireyin çevresinde olup bitenlere kafa yorması en doğal hakkıdır, canlar.

Sadece anlık olaylar değil, geçmişte yaşanmış ve gelecekte yaşanması muhtemel tüm gelişmeler de insanların doğal olarak ilgisini çeker. Çekmelidir de.

Ancak görüyoruz ki, yıllarca bu kurumlarda emek vermiş, sonra tüzüksel hakkını kullanarak AABF Yönetimi’ne veya kollarına aday olmuş ya da olma ihtimali bulunan canlar, her seçim öncesinde ve sonrasında adeta yok edilmesi gereken bir düşman muamelesi görüyor.

Son 40 yıla baktığımızda, dünya ve Avrupa’da büyük değişimler ve dönüşümler yaşandı. Ülkeler, sistemler ve ideolojiler yıkıldı. Doğu Bloku çökerken Balkanlar’da yeni ülkeler kuruldu.

Ülkeler, toplumlar ve sistemler sürekli bir değişim içinde ilerlerken, hatta birçok Doğu Bloku ülkesi çağ atlayarak toplumları için devrim yaratırken, demokratik ülkeler onlarca başbakanı, bakanı değiştirerek yoluna devam etti.

Peki, Alevi toplumunun büyük emeklerle, maddi ve manevi değerlerle 38 yıl önce inşa ettiği AABF çatı kurumumuz, neden bu değişime ve gelişime ayak uyduramadı? Neden 35 yılda sadece 2 başkan çıkarabildi ve neden sonraki yönetimi belirleme yetkisi, kurumların ve delegelerin elinden alınarak, demokratik olmayan 60 kişilik “doğal delege” sistemiyle Avrupa’daki Alevilerin gelişimi ve yenilenmesi engellendi?

Neden dünya değişirken, AABF yöneticileri bu değişime direnerek, “doğal delege” sistemi gibi bir modelle, her şeyin şeffafla tartışıldığı ve yapıcı eleştiriye açık olan çağdaş çoğulcu demokrasiler yerine, Avrupa’nın ortasında Ortadoğu vari, eleştirilemez, tekçi bir yapı inşa edilmek isteniyor

Çatı örgütümüzün yöneticileri, bir “doğal delege” sistemiyle, varlığını 35 yıldır sürdüren bu kurumu değişen dünyaya uyarlamak yerine, 60 doğal delegelik bir modelle Almanya’da 800 bin Aleviyi adeta rehin almış bir konuma geldi. Bunu söylersek belki bize de “hain” diyecekler. İşte bundan ötürü, Almanya’da 60 doğal delegenin 800.000 Aleviyi rehin aldığını söylemeyeceğim.

Ancak soruyorum biz çağdaş Aleviler, ne uğruna, kimin hesabına bu Ortadoğu tipi deli gömleğini giymeye zorlanıyoruz? Avrupa’da kurulmuş ve Alevilerin Avrupa demokrasisi sayesinde son 1000 yıldır arzuladığı haklara kavuşmasını sağlayan bir yapıyken, neden çağdaş demokrasi yerine bir Ortadoğu sisteminin peşinden gidiyoruz? Gelişmemiz, büyümemiz ve kurumsal olarak güçlenmemiz, sırf birkaç kişinin milletvekili olması uğruna mı heba ediliyor?

“Dost, acı söyleyen değil; acıyı tatlı söyleyendir. Ama asıl dost, söyleyendir” der Mevla

Aşk ile,
Müslüm Aktar

İLGİLİ YAZILAR

Kütüphane

Yazarlar

Çizginin Gücü

Bizi Takip edin

12,971BeğenenlerBeğen
38TakipçilerTakip Et

ŞİİR

Alevilik Takvimi

Alevilik Takvimi 2024-2025-2026

2024 13 – 15 ŞUBAT 2024HIZIR ORUCU 21 MART 2024HZ ALİ ‘NİN DOĞUMU NEVRUZ BAYRAMI(21 Mart 598) 31 MART 2024HZ ALİ ‘NİN ŞAHADETİ GÜNÜ(21 Ramazan 40 Hicri) 05/06...