Köpeksiz köylere tilki dadandı
Kümeste ne tavuk, ne holluk kaldı
Ormanlar ya yandı yahut budandı
Ortada ne zabıt ne kolluk kaldı
Koylar parsellendi sahiller satlık
Binalar dikildi otuz kırk katlık
Şükür olmayınca başladı kıtlık
Evde ne bereket ne bolluk kaldı

Kırsalda geçinmek çok zor olunca
Gençler göçüp gitti kısmet bulunca
Taş duvar konaklar ıssız kalınca
Ocakta ne duman ne küllük kaldı
Doğan medet umdu doğduğu burçtan
Esnaf isyan etti vergiden, harçtan
Çiftçiler hacizli biriken borçtan
Tarlada ne kürek, ne pulluk kaldı
Doğrular eğriyle bir bir savaştı
Yüzsüzler yüz bulup haddini aştı
Hırsızlar sinsîce kaçtı sıvıştı
Ortada ne bir iz, ne bellik kaldı
Diplomalı gençler iş güç ararken
Yorulup yatağa düştüler erken
Para babaları patronlar varken
Allah’a ne şükür ne kulluk kaldı
Ozan AZÂBÎ’de çoktur diyecek
Yakasız gömleği bir gün giyecek
Uzun yolculukta açıp yiyecek
Belinde ne azık ne yolluk kaldı
Ozan AZÂBÎ / Hacı Musa Tuncer
29.05.2025