Gel aslım sorarsan ben bir niyazım
Sabır ilmi derler yerden gelirim
Katre idim şimdi ummanlar oldum
Arştaki kandilden nurdan gelirim
Ben “kal u bela da” buldum izim’i
Döndürmedim bir dem Haktan yüzümü
Ateş-i aşkına yaktım özümü
Halil İbrahimle nardan gelirim
Sual eylerisen benim sırrımdan
Cümlemizi var eyledi varından
Yarattı Muhammed Ali nurundan
Kandilde balkıyan nurdan gelürem
Habib’i nurundan yarattı Hüdâ’m
Salavat veririm ruhuna müdâm
Cennetten sürüldü dünyaya Adem
Rıdvan’ın açtığı şardan gelürem
Cebrail cerağı alır eline
Seyretmeye gider dostun iline
Hayranım şakıyan dudi diline
Rıdvan kapı açtı şardan gelirim
Kandilde balkıyan dostun nurudur
Akıl ermez ona, Hakk’ın sırrıdır
Din serveri Muhammed’in nurudur
Cennette açılan gülden gelürem
Havva dır anamız ademdir Ata
Hakk ın hikmetine akıllar yata
Cennetin illeri öteden öte
Hu deyip çalkanan selden gelürem
Okuyup yazanda çok Hakk’ın ilmi
Okuyup yazmayan ne bilsin ilmi
Tanrının dostudur Musa değilmi
Münacat ettiği turdan gelürem
Teni sual etme ten kuru tendir
Can anın içinde cevher-i kândır
Bu ilmin deryası bahri ummandır
Sırrı kal eyleyen serden gelirim
Sıfatlar dağıla, taşlar atıla
İns ile cin bir araya katıla
İnsan mantar gibi yerden bitile
Aslımız topraktır, yerden gelürem
Mansur ile varıp dara çekildim
Yusufla kul olup bile satıldım
Şam’da İsa ile göğe çekildim
Musa ile dahi Turdan gelirim
Kardaşlar böyle tevil düzdüler
Başmağa Ayet – el kürsü yazdılar
Kendi fetvam ile derim yüzdüler
Halep şehri derler şardan gelürem
Mahkemede sual sordu kadılar
Kitapların orta yere kodular
Sen bu ilmi kimden aldın dediler
Üstadımdan aldım, pirden gelürem
Nesimi’ yim ikrarımdan belliyim
Gerçek erenlerin kemter kuluyum
Ali bahçesinin gonca gülüyüm
Münkir münafığa hârdan gelürem