Yıllardır çiğnedik dişsiz damakla,
Çakıl taşta tat aradık boşuna.
İnekteki kör memeyi çomakla
Dürtmeleyip süt aradık boşuna.
Tosbağayı yola vurduk, nalladık;
Kedileri aslan ettik, yolladık.
Her ağacı taşa tuttuk, salladık;
Yaş söğütte dut aradık boşuna.
Hiç kimse sormuyor nedendir, niye?
Kimi lütuf saydı, kimi hediye.
Ahmak kafasını kaşıdı diye
Kel kafada bit aradık boşuna.
Çizmemiz saplandı, kaldı balçıkta;
Suçlar, kabahatler, her şey açıkta.
Aç gözlerden bize kalan kılçıkta
Balık diye et aradık boşuna.
Renk renk toka gördük erkek saçında;
Kıymeti yok koyununda, koçunda.
Şarlatanın, zındıkların içinde
Muhteremi zât aradık boşuna.
Kuzu yaydık kurtlu, kuşlu dağlarda;
Baharı yok karlı, kışlı dağlarda.
Toprağı olmayan taşlı dağlarda
Kekik, yarpuz ot aradık boşuna.
Harun, gel; soğuğu kardan bilelim,
Pis kokuyu kirden, terden bilelim.
Merkep pazarıymış, nereden bilelim?
Biz de düşüp at aradık boşuna.
Harun Ustaoğlu

