- Başım ağrıyor yav…
- Saçın ıslak ıslak çıktın ondan.
- Başım dönüyor…
- E bi şey yemiyorsun, açlıktan
Eczacıydı aynı zamanda… - Gözüm morardı.
- Gel, patates basayım.
- Kepeklerim çoğaldı.
- Otur, zeytinyağı süreyim.
- Arpacık çıktı galiba.
- Yum, sarımsak değdireyim.
Hemşireydi… - Öfff, terledim be.
- Dur, sırtına havlu sokayım.
Röntgen mütehassısıydı… - Öhh-höööaa!
- İçme şu zıkkımı.
Bebekken, anestezi uzmanıydı… - Dandini dandini dastaaana.
Ürologdu… - Çişin niye sarı bakiiim?
Fizyoterapistti… - Dizim ağrıyor.
- Benim de belim ağrıyor, geçer.
Diyetisyendi… - Mis gibi türlü yaptım, sakın sokakta burger filan yiyip gelme, kola da içme!
Cildiyeciydi… - Sırtımda sivilce çıktı.
- Çikolata yeme.
Laboranttı… - Burnum akıyor.
- Ben şimdi sana bi ada çayı kaynatayım, rezene, bal, limon,
tarçınla zencefili de ılık ılık iç, uyu, uyan, sabaha bi şeyin kalmaz.
Psikiyatrdı… - Nen var oğlum?
- Bi şeyim yok.
- Var var, canın sıkkın.
- Yav bırak, iyiyim.
- Yok yok, bilirim ben.
- Anne delirtme insanı!
- Bak gördün mü?
- Neyi gördüm mü?
- Sinirlerin bozuk senin.
Genetikçiydi… - Babana çektin sen, o da sinirli, bütün kötü huylarını ondan almışın zaten.
Hastasıydım…
Hastaydım ona.
İyi bakın onlara…”
Yılmaz Özdil