Sıra sıra evlerin olduğu yerler
Kalmadı yerinde eski eserler
Komşular bir birine küserler
Köy bizim köy değil sanki
Hiç kalmadı eski usta yapısı
Penapen oldu penceresi kapısı
Gelmez oldu köknar ardıç kokusu
Köy bizim köy değil sanki
Hep sattılar bakır kabı kazanı
Doğradılar çıkan mertek hezanı
Kuramazsın gayrı eski düzeni
Köy bizim köy değil sanki
Ören sanki şimdi o eski yurtlar
Adam boyu oldu dikenler otlar
Küsmüş sanki ağaçlar dutlar
Köy bizim köy değil sanki
Gençler kendi bulur kendi evlenir
Anne baba öfkelenir söylenir
Kalmadı köyümüzde sözü dinlenir
Köy bizim köy değil sanki
Bir sen kaldın yaşı seksene değen
İster kabul etme istersen beğen
Hasan emmim derki ne diyon yeğen
Köy bizim köy değil sanki
Saat onda kalkar en erken kalkan
Hanımlar hanım değil hepisi sultan
Erkekler inek sağmaya başladı çoktan
Köy bizim köy değil sanki
Eker biçer bir şey görmez kârından
Yatarak ümit bekler yarından
Süt marketlerden ekmek fırından
Köy bizim köy değil sanki
Sevenin sevdiği gerçek yarıdı
Herkeste bir saygı sevgi varıdı
Köyün ortasında çeşme kurudu
Köy bizim köy değil sanki
Eski töre yeniden edilse tesis
Bu nasıl bir gurur nasıl bir kapris
Büyükler mağrur küçükler artis
Köy bizim köy değil sanki
Bir sıcaklık görmez dışardan gelen
Zor bulursun öyle yüzüne gülen
Zorlanarak verir bir selam veren
Köy bizim köy değil sanki
Ne diyeyim ki daha nesini
Sen düşün gayrı sen ötesini
Bende çıkartamaz oldum sesimi
Köy bizim köy değil sanki
Mızrak oğlu derdini döküyor tele
Harmanı savurup veren yok yele
Hele gelde bir gelde gör hele
Köy bizim köy değil sanki
Ramazan Mızrak