30 Ağustos’u 31’e bağlayan gece…
Dumlupınar’da köy evlerinden birinin küçük ve harap bir odasında, Gazi, üşümemek için üzerine çadır bezlerini örtmüş, yatıyor.
O sırada, bütün kumanda kademelerinde görülerek gönderilmiş bir telgraf geliyor.
Bir kurmay subayın geceyarısı getirdiği bu telgrafı yattığı yerde okutup dinleyen Başkumandan, subaya, telgrafta adları geçen kumanda kademelerinin harita üzerinde işaret edilerek getirilmesini emrediyor.
Harita getiriliyor.
Yattığı yerde düzelerek haritayı önüne alıyor, inceliyor ve kurmay subaya dönerek:
“Düşman çevrilmiştir” diyor.
O dakikaya kadar kimsenin göremediği, anlayamadığı bu durum, kurmay subay dahil yanındaki herkesi şaşırtıyor.
Yattığı yerden kalkan Başkumandan, hemen otomobilin hazırlanmasını emrederek cepheye, Ordu Kumandanı Nurettin Paşa’nın karargâhına gidiyor.
Kumandandan durum hakkında bilgi alıyor.
Düşmanın ve kuvvetlerimizin durumunu soruyor.
Ordu kumandanı bu uyarı karşısında hemen durumu kavrayarak:
“Düşman kuşatmadadır” diyor.
Başkumandan, emrini veriyor:
“O halde görevinizi yapınız. Bulunduğum yer Başkumandanlık karargâhıdır!”
Hemen hemen avcı siperlerinin yakınında Başkumandanlık karargâhının kurulması, Ordu Kumandanı’nın daha ileriye atılarak düşmanı yok etme hareketine geçmesinin bir emri, bir işaretiydi.
Büyük Taarruz sırasında Gazi’nin yanında bulunan arkadaşlar, Yunan kuvvetleri kumandanı General Trikopis’in Başkumandan karargâhına nasıl getirildiğini şöyle anlattılar:
Trikopis, II. Kolordu Komutanı General Digenis ve diğe tutsak fırka kumandanlarıyla birlikte Uşak’ta karargâh olarak kullanılan bir evde (bu ev şimdi müzedir) Gazi’nin huzuruna çıkarıldığında heyecanlı ve bitkin haldeymiş.
Gazi onları oturtmuş, teselli için bu gibi yenilgilerin tarihte örnekleri olduğunu, sevk ve idarede görevlerini eksiksiz yapmış iseler vicdanen rahat olmaları gerektiğini söylemiş. Trikopis ise:
“Askeri görevimi tam olarak yaptığıma eminim. Fakat asıl görevimi maalesef yapamadım” diyerek intihar edemediğini anlatmak isteyince, Gazi sözünü kesmiş:
“O size ait bir düşüncedir.”
Sonra harita üzerinde bazı eleştiriler yapmış:
“Şurada bir fırkanız vardı. Niçin onu şuraya almadınız? Filan yerdeki kuvvetlerinizi falan yere sürmeseydiniz daha iyi olmaz mıydı?”
Bu konuşmalar sırasında bir fırka kumandanı yanındaki subaya usulca sormuş:
“Bizimle konuşan bu general kimdir?”
“Başkumandan Mustafa Kemal!”
“Niçin yenildiğimizi şimdi anladım. Bizim Başkumandan İzmir’de vapurda oturuyordu!”
Atatürk’ün sırdaşı Kılıç Ali’nin anıları syf 157-158.
Derleyen: Hulisi Turgut.
Görsel: Gazi Mustafa Kemal Atatürk Afyon 1922 Büyük Taarruz öncesi atış talimi yaparken.
Sivil Darbe, S. 184