Adamın birinin sol dizi fena halde ağrıyormuş. Ağrılara dayanamayınca doktora gitmiş. Doktor etraflıca muayene etmiş, röntgenini almış, MR’ını çekmiş. Sonunda demiş ki:
“Bey amca, yapılan testlerde hiçbir şey çıkmadı. Dizinde herhangi bir problem yok. Bu ağrı yaşlılıktan geliyor.”
Yaşlı adam doktorun kendisine fayda edemeyeceğini anlamış ama giderken lafını da esirgememiş:
“Evladım, benim sağ bacağım da sol bacağım da aynı yaşta. Sancı solda var da sağda niye yok?” diyerek muayene odasından çıkıp gitmiş.
Gelelim dünya politikasına… Sanki bu dünyanın tüm derdini “sol” çekiyor, “sağ”ın umurunda bile değil. Seçim zamanı gelince atılan yalanlar, sahte vaatler, “biz yaparız, biz kaldırırız, biz uçururuz” gibi nutuklarla halk kandırılıyor. Politikacılar, sizde hiç omurga yok mu?
Bir yanda halkın en temel ihtiyaçları karşılanmazken, diğer yanda silahlanmaya ayrılan milyarlarca dolar var. Devletler insanı yaşatmak, eğitmek, barındırmak yerine öldürmek için kaynak harcıyor. Yetmiyor, bu israfın bedeli de halkın sırtına bindirilen ağır vergilerle ödetiliyor. Bir lokma ekmeği dahi borçla yiyen vatandaş, lüks araçlara, saraylara, görkemli törenlere ve savaş bütçelerine mecburen katkı sağlıyor.
Peki buna rağmen ne oluyor? Aynı halk, seçim zamanı yine aynı politikalara oy veriyor. Bilinçsizce, düşünmeden, sorgulamadan…
Dedemin dediği gibi: “Biz eşek olduğumuz sürece semer vuran çok olur.” Bugün de o semeri taşıyan kitleler ne yazık ki ne yaptığını bilmeyen, düşünmeyen büyük topluluklardan oluşuyor.
İnsanda biraz onur, biraz edep olur. Arkasından konuşup sövdüğünüz siyasetçilerin karşısına çıktığınızda ağzınız kulaklarınıza varıyor, el pençe divan duruyorsunuz. Sonra da kalkıp yaşlı amcaya doktorun yaptığı gibi “yaşlılıktan” diyorsunuz.
Bizim hep sol yanımız ağrıyordu… Çünkü ezilen, insanca yaşam isteyen, doğru eğitim, barınma, beslenme, özgürlük talep eden hep “sol”du. Bunu savunmak için bedel ödeyen de onlar oldu. Bunun bedelini birçok yiğidimiz canlarıyla ödedi, elbette sol bacak ağrıyacak; yük hep onun üzerindeydi. Sağ bacak ise “lay lay lom”… Nerede eğlence, nerede güzel yemek, nerede havuzlu villa ya da saray varsa sağ ve yandaşları hep oradaydı.
ha-ber.com