Perşembe, Aralık 26, 2024
No menu items!
ArşivYaşar Nuri Öztürk Sşyasal dinciliğin kök ve marş sorunu

Yaşar Nuri Öztürk Sşyasal dinciliğin kök ve marş sorunu

RTE, CHP için kökleri bereketsiz diyor. CHP’nin kökleri Atatürk’e çıkıyor. Demek o kökler bereketsiz…

Gerçeğe hiç uymuyor. Tam aksine, o kökler öylesine bereketli ki, tüm siyasal kariyerini Atatürk’e sataşarak yapan RTE’yi bu ülkenin başbakanı yaptı… Böyle bir kök, nasıl olur da bereketsiz olur? Ayıp ve günah…

O köklerin üstüne yükselen bereket ve devletin nimetleri içindesiniz… Allah’tan korkun!

Kara yürek yobazlardan biri şu mega edepsizliği sergiliyor. Kendi içlerinden, adını ‘dönek’ koydukları birine diyor ki:

‘Sen bu gidişle yakında Onuncu Yıl Marşı’nı da okursun!’

Yani Onuncu Yıl Marşı’nı okumak, en ileri kötülük ve yozlaşmalardan biri. Döneklikten daha beter bir cürüm, öyle mi?…

Sen kimin neyisin, be adam? Sen utanmaz, arlanmaz bir adamsın. Yazık sana! O marştan canı sıkılanlara bu ülkenin ekmeği, suyu haram olsun!

Biz, basının şurasına burasına çöreklenmiş bu çağdışı beslemelerin açtığı sıkıntıyı nasıl aşacağız diye düşünürken bir de bakıyorsunuz, bir kahır tufanı gibi yeni bir facianın sesleriyle ürperiyoruz:

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin başbakanı olan zat, artık tevil ve mazerete kapı bırakmayacak bir biçimde Cumhuriyet’e sataşıyor. Neymiş efendim! 10. Yıl Marşı’nda ‘Demir ağlarla ördük ana yurdu dört baştan’ deniyormuş.

Cumhuriyet devletinin başbakan koltuğuna oturan zatın Cumhuriyet Marşı’ndaki bu ifadeyle ilgili sözlerine bakın:

‘Demir ağlarla ördük dediler. Ne ördünüz laftan başka, ama bak biz örüyoruz.’

Kimle kavga ediyorsun, beyefendi? Neden o marş sizi böylesine rahatsız ediyor? Bu nasıl bir zihniyettir, nasıl bir iştir! Böylesi bir marazî psikolojiden siz rahatsız olmuyor musunuz?

Siz, Cumhuriyet Türkiyesi’nin hükûmeti misiniz, Cumhuriyet devletine karşı muhalefet mi? Siz ve meddahlarınız CHP muhalefet yapamıyor derken her halde bu anlamda bir muhalefet kastediyorsunuz?

O sözlerle sataşılan, Cumhuriyet ve Cumhuriyet dönemidir. Zaten RTE’nin yıllardan beri yaptığı budur. Kariyeri budur. Bu kariyeri yüzünden ABD ve AB ile onların içteki uzantıları tarafından ‘en iyi adam’ ilan edilmiştir.

RTE’den beklenen, eski takıntılarından sıyrılıp yepyeni bir psikoloji ile şunu söylemesiydi:

‘1923-1950 arasında 3 bin 500 kilometre demiryolu yapılmış. 1950-1980 arası yapılan demiryolu ise sadece 30 kilometredir. Bir kuruş borç almadan, Haçlı kodamanların kucağına oturma tenezzülünde bulunmadan, Atatürk’ün onca uyarısına, dünyanın demiryolu ulaşımında onca mesafe almasına, karayolu trafiğinin canımıza ve malımıza verdiği onca zarara rağmen demiryolu inşasını katleden paragöz kapitalistlere karşı çıkamadık. 10. Yıl Marşı’nda söylenenlere layık bir tavır içine neden girmiyoruz?’

İşte RTE böyle deseydi hepimizin gönlünü fetheder, müstahak olanlara da ders vermiş olurdu. Ama o ne yapıyor? 10. Yıl Marşı’na saldırarak Cumhuriyet dönemine ve Cumhuriyet’in öncülerine tekme atıyor.

Demir ağlarla örmedeki aksama veya sapmanın hıncını neden Cumhuriyet Marşı’ndan alıyorsunuz? Mantık mıdır bu? İslam’ın ilkelerine ters düyerek dünyanın önünde rezil olanları eleştirirken Kur’an’a mı sataşıyoruz, rezilliğin faillerine mi?

Siyasal İslamcıların, İslam adına yıllardır sergiledikleri yüzlerce kötülüğü eleştirirken İslam’ın ilkelerine, buyruklarına sataşıyor muyuz? Hayır! Çünkü bu insanca, akıllıca, vicdanî bir tavır olmaz.

Marşın ne kabahati var?

Ama sizin derdiniz, ülke adına yapıcı bir eleştiri getirmek değil, Cumhuriyet ve Atatürk nefretini bir biçimde dile getirmek… Böylece hem içteki destekçilerinize mesaj veriyor hem dıştaki destekçilerinizi memnun etmeye çalışıyorsunuz. Çünkü onların nefret odakları da aynı..

Şimdi, söyler misiniz, bu garabet nasıl bir garabettir. Böyle bir garabeti tarih ne kadar daha taşıyabilir?

Sahip olduklarınızın tümünü size veren devlet ve sistemle dinmek bilmez bir savaşın içinde bulunduğunuz kanaatini belgeleyen bir seyir içinde olduğunuzu size hiç söyleyen olmuyor mu? Nefret ve kin onların gözlerini de mi perdelemiş?

Bütün bunlardan sonra hiç değilse kendi kulvarınızda tutarlı olmanızı ve örneğin, ha bire sataştığınız Atatürk’ün posterlerini miting meydanlarına asmamanızı beklerdim. Kullanmayın o posterleri. Gülünç oluyor. Kimse inanmıyor. Sadece takıyeyi din yapanlar tatmin oluyor.

Star 08.04.2004

İLGİLİ YAZILAR
spot_img

Bizden Seçmeler