Zulmün karşısında bir Hacı Bektaş Çelebisi
KALENDER ÇELEBİ
GÜLAĞ ÖZ
Alevi ve Bektaşiliğin şanlı sayfalarından bir tanesi de hiç kuşkusuz 1526 yılı başkaldırısıdır. Bir toplum bir felsefe düşünün ki,onca baskıya,onca asimilasyona,onca katliama ve dahası onca yok etmeye karşın beşyüz yıldır yok olmadan bu günlere gelebilmiştir. Dünya tarihinde onca topluluk,onca dini ve sosyal inanç aynı koşullar içinde yaşamıştır. Ancak bir zaman sonra sadece tarih kitaplarının arasında bir ad olarak kalabilmiştir. Yalnız Alevi felsefesinin gücü,inancı ve direnci bu toplumu bugünlere getirmiştir.
Tarihimizdeki güzellikleri geçmişin izlerinde yaşıyor,görüyoruz.Her yıl 15-16-17 Ağustos günlerinde Hacı Bektaş’tan buruk ayrılırım.Bunun tek nedeni Hacı Bektaşlıların en büyük bir pirden söz etmemeleri ve adeta tanımamalarıdır.
Hacı Bektaş’da Pirin türbesinin sağ tarafında yaklaşık 50 m.uzaklıkta tarihi bir dut ağacı vardır.Bu dut ağacının yaşının kaç asırlık olduğu ağacın gövdesinden anlaşılmaktadır.O gövde arkasında sakladığı Balım Sultan türbesiyle birlikte yetiştirildiği anlaşılıyor. Balım Sultan Hacı Bektaş’tan sonra Bektaşiliğin kuramcısı olarak tanıtılır.Geniş bir avludan sonra küçük bir ikinci avlu sonrası türbeye girilir. Balım Sultan türbesinin görkemi ve çevresindeki tarihi kalıntılar ve şamdanlar buranuın önemini gözler önüne getirmektedir.Bu güzel,gösterişli türbenin sol köşesinde karanlık köşede ikinci bir mezar göze çarpar.Kimse bunu merak edip sormadan,Balım sultan çevresinden birisi olduğunu anımsar.Ancak görevliler de pek bilemezler.Ancak müze çevresinden sorunca burada yatan zatın Kalender Çelebinin adını ortaya çıkartır.İşte bu kısa yazımızın konusunu bu Kalender Çelebi oluşturmaktadır.Bu büyük zatın ne kişiliği ne ortaya koyduğu değerler ne de gösterdiği kahramanlık bu makaleye sığdırılabilir.Dostum Ulaş Dinçer’in bana verdiği sayfada Kalender Çelebi’yi özetlemeye çaşlışacağım.
Osmanlı tarihçileri onu her ne kadar eşkiyabaşı gibi göstermiş olsalar da 1526 yılında Osmanlı padişahı muhteşem Süleyman saltanatına karşı baş kaldırmış ve rahat ve ihtişamlı yaşamı yerine kellesini vermekten çekinmemiştir.Balım Sultan sorası Hacı Bektaş tekke postnişinliğine gelen ve burada toplumun önderi olma yerine neden Osmanlı saltanatına karşı başkaldırmıştır?
Osmanlı devleti bu sıralarda en güçlü dönemini yaşamaktadır.Kanuni Sultan Sülayman sürekli fetih peşinde olup ayaklanma sırasında Macaristan seferinde bulunmaktadır.Kalender’in durup dururken derdi neydi,neden onca insanı peşine takıp kocaman sultana karşı ayaklanmıştı.
Çeşitli kaynaklarda Balım Sultan dönemi en güçlü yapılanmanın yapıldığını söylemesine karşın Süreyya Faruki tam tersi bir tesbit yaparak”Kalender Çelebi zamanına kadar durgun bir yapısı olan Hacı Bektaş Tekkesi Kelenderle birlikte durgun yapısından sıyrılarak atak,etkileyici,yönlendirici bir tutum izlemeye başladı” [1] demektedir.
Bu ataklık,bu duyarlılık Anadolu insanının sesine kulak vermeyi ve halkı ciddiye almayı öne çıkarttı.Osmanlı devlet yapısı büyüdükçe,sarayın ve devşirme paşaların ihtişamlı yaşamı ve sürekli savaşlar,Fransayla imzalanan imtiyazlı kapütülasyonlar halkı yoksulluğa,sefalete iterken vergi yükünün köylüler üzerinde uygulanan etkileri köylü ve zanatkarlar üzerinde korkunç bir tahribat yapmaktaydı.Bunun yanında Türkmen kökenli timarlı sıpahilerin tımarlarının ellerinden alınmaları, [2]Yine sancak beylerinin soygunculuğ,kadıların adaletsizliği,yargı sistemini alt üst edip adam kayırmalar,haksız idam ve sürgünler [3] Selim sorası aleviler üzerinde uygulanan asimilasyon politikaları,buna göre tüm aleviler sünnileştirilecek,alevi köylerine cami yapılıp kerkes ehli sünnete göre yetişecek [4] Buna göre uygulamaları en şiddetli ve en sert şekilde yapılması direnenleri dağlara kaçırdı,direnmeyen boyun eğenler ise zaman içerisinde sünnileşip gitti.
Çaresiz kalan Anadolu halkı alevisi,sünnisi,yahudi,Ermenisi,hatta ordudan bazı paşalar,yöre beylerinin önemli bir kısmı Osmanlı’da bu gidişe dur demenin zamanı geldiğine karar vermişti.Osmanlı yöneticilerine bir ders vermek gerekiyordu.Yoksullaşan,çaresizlik içerisindeki Anadolu köylüsü Hacı Bektaş Tekke merkezinden medet umuyordu.Kalender Çelebi’nin dergahı gelen gidenden geçilmiyor ve Hacı Bektaş kapısı bir umut kapısı olmuştu.Kensisini ziyaret edip birliktelik öneren aşiret beyleri ve paşaların önerileri Kelender Şah’ı ilgisiz bırakmadı.Artık isyan bayrağı açılıyordu.Bu bir ya ölüm ya kurtuluş olacaktı.
Kalender Çelebi Kimdir?
Çeşitli kaynaklar Kalender Çelebi’yı Balım Sultan’ın kardeşi olarak gösterirler.1516 tarihinde Balım Sultan’ın ölmesiyle yerine kardeşi Kalender Çelebi Hacı Bektaş tekkesinin başına geçer.Yani Anadolu alevilerinin öncüsü konumundadır.Osmanlı sultanlarında ilgi ve itibar görürler.Balım Sultan Istanbul’a’giderek bizzat 2.Bayazıt’tan kuşak kuşandığı kaynaklarda kayıtlıdır.
Nasıl ki Bayazıt’tan sonra Yavuzla birlikte laik aleviler Osmanlı’dan kopuyor.Osmanlı yönetimiyle yakın ilişki içerisinde bulunan Balım Sultan sonrası Hacı Bektaş postnişini olan Kalender Çelebi ile de Osmanlı yönetimi arasında ipler kopuyor.
Osmanlı vakanuvisti Solakzade’nin verdiği bilgiler ışığında Kalender Çelebi Hacı Bektaş postmürşitliğinin 6.sırasında yer almaktadır.Buna göre Kadıncın Ana’nın oğlu Habip Efendi,Habip Efendi’nin oğlu Resul Çelebi,Resul Çelebi’nin oğlu Balım Sultan,Balım Sultan oğlu İskender Çelebi,İskender Çelebi’nin oğlu Kalender Çelebi [5]Günümüz Çelebileri’nden Celalettin Ulusoy’un sıralaması da şöyledir.Seyyit Ali Sultan,Resul Balı,Mürsel Bali,Balım Sultan,Kalender Çelebi” [6]Kaynakların kimi kardeşi,kimi,torunu göstermiş olsa da sonuç peş peşe posnişin olmaları ve akrabalık ilişkileridir.
Kalender Çelebi çok kültürlü,etkili ve çevresinde çok sevilen,sözü dinlenir bir kişiliğe sahiptir.Aynı zamanda ozan yönüyle de öne çıkmaktadır.Şiirlerinden de anlaşılacağı gibi Kalender Sultan gözü pek toplum için canını fede edecek bir mizaca sahipti. Bir şiirinin girişine şöyle başlıyor;
Her cana kalan serseriye er demesinler
Ser vermeyenin ismine server demesinler
Bir kimesnede olmasa ol aşk_ı Ali’den
Pes nice ona Kafir-i Hayber demesinler [7]
Böylesine bir kişi neden,hangi koşullarda rahatlığını,saltanatını bırakıp,”cihan padişahı”na karşı isyan önderliği yapmıştır.Biz yine bunların yanıtını Osmanlı kaynaklarından aktaralım.”Kalender Çelebi,Hacı Bektaş soyundandır.Gerek yoksul halkı gözeten sözleri,gerekse kişiliği nedeniyle halk arasında büyük bir etkinliği bulunan Kalender Çelebi,isyan bayrağını açar açmaz çevresine kısa sürede 30.000 kişi topladı Kalender Çelebi ayaklanması o zamana kadar Osmanlı’ya karşı girişlilen en büyük eylemdi.Türkmenler’in hemen hemen tümü Kalender Çelebi’nin yanında yer almıştı” [8]Kalender Sultan’ın kişiliğini ve gücünü anlatması bakımından Osmanlı tarihçilerinin sözleri dönemin yorumunu da en güzel şekilde yapmaktadır.Zamanın iktidarının zalimliği öylesine korkunç boyutlara varmıştı ki çoğu beylikler başlarındaki beylerle birilkte Osmanlı’yı terk edip bu başkaldırıya katılıyordu Osmanlı sultanını bu kadar telaşa düşüren neden bütün Anadolu halkının Kalendere katılacağı kuşkusuydu.Padişha bu kuşkusunda da haklıydı.Çünki bu bir alevi ya da başka bir mezhep başkaldırısı değil,yoksulluğun başkaldırısıydı.Tarihçi Faruk Sümer’in şu yargısı bu görüşü pekiştiriyor. “Bu ayaklanma mezhebi mahiyette görünüyorsa da,hadiselerden anlaşılacağı gibi,gerçekte iktisadi sebeplerle ilgilidir.” [9]
Bu yargıdan da anlaşıldığına göre Kalender Çelebi’yi bu harekete sürükleyen olay halkın yoğun ilgisi ve tüm Anadolu halkının bu işe katılmasıdır.Döneminin en güçlü beylerinden olan Dulkadiroğulları beyliği tümüyle bu harekete katılmış olup,Veli Bey sonuna kadar Kalender Sultanı terk etmemiş onunla ölüme gitmiştir.Yine Osmanlı tarihçisi Peçevi’nin görüşlerini başvuralım”Bu mertebeden sonra Dulkadir taifesinin şerileri ve eşkiyası da bunlara karışmakla,askerlerin sayısı hesaba gelmez oldu.Her bir aşık kendi zannınca,başlı başına sultan oldu” [10]
Kalender Çelebi olayı öylesine büyümüş,öylesine güçlenmiştir ki tüm Osmanlı yönetimini büyük bir korku almıştır.Korkudan ziyade Kalender güçlerine karşı savaşacak asker bulmada bile zorlanan Kanuni yönetimi aciz duruma düşmüştü.Konuyu Müneccim Paşa tarihi yazarı şu sözlerele anlatmaktadır.”Kalenderin çevresinde toplananların sayısı gün geçtikçe arttı.Bir ara otuz bini buldu.İbrahim Paşa Elbistana doğru yürüdü.Yanında yalnızca on bin askeri vardı”
Kanuni’ye ulaşan haberler sultanı mutsuzluğa sürüklüyordu. Kurmaylarını toplayıp bunun çarelerini araştırıyordu.Çaresiz kalan padişah Macaristan seferini yarıda kesip Istanbul’a dönüyordu.Kalender’in üzerine gönderilen güçler birer birer yanilgiye uğratılıyor,padişah çevresinde aylar süren toplantılar bir karara ortaya koymuştu. sonuç;Kalender’in çevresindeki güçleri bölmek ve böylece asi güçleri yalnız bırakmaktı.Öncelikle dirlikleri elinden alınanların dirlikleri iade edilecek.Ordu ve saray çevresinden uzaklştırılan kimseleri yeniden kazanmak ilk hedefti.Bu konuda padişah kazançlı çıktı.Menfaat güçleri bir paşalık.bir beylik ve birkaç akçe için padişahın yanını seçtiler.
Anadolu Beyler Beyi Behram Paşa’nın Sıvas-Banaz yakınlarında Karaçayır denilen yerde güçlü ordusunun Kalender Çelebi tarafından yenilmesi bu işin Osmanlı ‘nın itibarını iyice sarsmıştı.Bu olayı yine Peçevi’den okuyalım.”İsyanı bastırmakla Sadrazam İbrahim Paşa görevlendirildi.Anadolu Beylerbeyi ile Aksaray Beyler Beyi de İbrahim Paşa’ya katıldılar.Ancak Kazova’daki çarpışmada Kalender’e yenildiler.Bu çarpışmada eşkıya hep üstün geldi.Karaman Beylerbeyi Mahmut Paşa,Alai Beyi Sinan Paşa,Amasya Beyi Koçi Bey,Birecik Beyi Mustafa Bey,Anadolu ve Karaman Defterdarları şehit düştüler” [11]Bu karşılaşmada Osmanlının aldığı yenilgi büyüktü. Bütün erzak ve mühümat Kalender ordusunun eline geçti Osmanlı yazarları bunu “ Kalender Abdal ve Torlakları üryan püryan iken giyinip kuşandılar”sözleriyle ifade etmektedir.
Ne olursa olsun sonuç imparatorluğun lehine bitmeliydi. Padişah divanı toplayıp ne pahasına olursa olsun bu sonun hemen getirilmesini istiyordu.Taşova yenilgisi çok büyüktü.Bu kez bütün güçler birleştirilmeli,Taşova yenilgisine katılanlar bile bu savaşa alınmamalıydı.İbrahim Paşa bu işin üstesinden geleceğini padişaha iletiyordu.Kalender ordusunda bulunan eski paşalarla,eski beylerle,önde gelen bazı kişilerle gizli görüşmeler yapılıyor ve bunlara yüksek mevkiler,yüklü paralar,topraklar vaadediliyordu. Bu görüşmelerin sonuçları ortaya çıktıkça sarayda bir umut ve bir sevinç doğuyordu.Kalender asisinin sonunun geldiği ışığını görmeye başlamışlardı bile.Bu ışığın belirmesi Osmanlı ordusunu harekete geçirmeye başlamıştı. Çünki menfaat güçleri bölük bölük Kalenderi terk ediyordu.Bu hareket Kalender ordusunda morel çöküntüsü yaratıyordu.Bu morelle Kalender Nurhak taraflarına doğru yönelmişti.Nurhak’ın çetin dağlarında yapılan çarpışmalar Kalender’in aleyhine gelişti.Üç aylık bir çarpışma Kalender’i yenilgiye götürüyordu.Sonuna kadar kendisini terk etmeyen Dulkadiroğlu Veli Bey’le birlikte 22 Haziran 1527 tarihinde kellelerini Osmanlı’ya teslim ediyorlardı.Kalender’in başını gövdesinden ayıran İbrahim Paşa gövdeyi Nurhak’ta bırakarak Kalender’in kesik başını Kanuni Sultan Süleyman’a götürmüştü.
Kaynaklar Kalenderin kesik başı konusunda bilgi vermezken.Gövdesinin Hacı Bektaş Tekke binasında bulunan Balım Sultan türbesinin içine ıssız bir köşeye,bugün bile ne olduğu,kim olduğu bilinmeyen bir şekilde defnediyordu.
Kalender Çelebi’nin Osmanlı’ya karşı giriştiği bu haklı kavgasının sonuçları gerek Anadolu insanı,gerekse Alevi-Bektaşileri açısından bir dönemin de sonunu getiriyordu.Zaten Yavuz’la başlayan Kanuni,2.Selim’le devam eden alevi kırım,yoketme,düşünce değiştirme politikaları zaman zaman etkili olsa bile bu düşünceyi değiştirmeye hiçbir zaman başarı sağlayamamıştır.
Kalender’in yenilgisinin ardından Osmanlı devletinin kuruluş sürecinde büyük katkıları olan Hacı Bektaş Pir Ocağı’nın söndürülmesini Kanuni bile uzun süre karar verememişti.Ancak buranın düşüncesini,gelenek,görenek ve adetlerini değiştirmek ve şeri kurallara göre biçimlemek istemiştir.O nedenle de 1527 yılından 1551 yılına kadar bu ocağı unutturmaya yönelik olarak başsız bırakıp kapatmıştır.1551 yılına kadar bacası tütmeyen bu ocağa 1551 yılında kendi eniştesi Ali Paşa’yı Hacı Bektaş postnişinliğine tayin ederek ilk defa Dedebaba’lık ünvanını getirmiştir.Ali paşa her ne kadar şeri kurallara göre biçimlemek için Hacı Bektaş’a tayin edilmiş olsa da oradaki Alevi-Bektaşi mistizmi karşısında büğülenmiştir.Ve bu felsefenin geçmişini inceleme fırsatı bulmuş,deyişleri okumuş,gelenekleri incelemiş ve bunun karşısında kendisi de Bektaşi olmuş ve bundan sonra gelecekle ilgili kurallar koyarak Dedebabalığın kurumlaşmasını sağlamıştır.Sersem Ali Baba ile devam eden Babağan kolunun iktidarı 1925 yılına kadar devam etmiştir.Son Dedebaba Salih Niyazi,Çelebi Cemalettin Efendi ile birlikte Hacı Bektaş’ta kurtuluş öncesi Mustafa Kemal’i ağırlamış ve kurtuluş savaşına tüm alevi bektaşilerin destek vermelerini sağlamışlardır.
Her yıl yapılan Hacı Bektaş şenliklerinde çeşitli kültürel proğramlar yapılmaktadır.Bunca seminer-kongre-panel toplantılarının hiç birisinde Kalender Çelebi’den söz edilmemiştir.Hiçbir Belediye Baişkanı,hiçbir komite üyesi,hiçbir dernek başkanı Kalender Çelebi konusunda bir panel yapmayı aklına getirmemiştir.Dileğimiz değerli Belediye Başkanı Sayın Mustafa Özcivan bu konuda duyarlı davranarak Kalender Çelebi’y, önce Hacı Bektaşlılara,sonra da Türkiye halkına tanıştırma görevini yerine getirir.
Kalender Çelebi’den bir şiir
Dün gece seyrimde batın yüzünde
Aslı imam nesli Ali’yi gördüm
Elif tac başında nikap yüzünde
Hünkar Hacı Bektaş Veli’yi gördüm
Geçti seccadeye oturdu kendi
Cemali nurundan çerağlar yandı
İşaret eyledi sakiler sundu
Bize haktan gelen doluyu gördüm
İçtim ol doluyu aklım yitirdim
Menzil gösterdiler geçtim oturdum
İndirdim kisveti ikrar getirdim
Kemend ile bağlı belimi gördüm
Mürşit eteğinden tutmuşum destim
Bu idi muradım erişdi kastım
Ben beni yitirdim sarhoş mestim
İsmini vird eden dilimi gördüm
Kalender yoluna koymuştur seri
Şükür kurban olup gördüm didarı
Erenler serveri Horasan piri
Hünkar Hacı Bektaş Veli’yi gördüm [12]
24.01.2001