Cuma, Aralık 27, 2024
No menu items!
Arşivİsmail Onarlıİmam Cafer-i Sadık ve Alevi sırrı (illegalite-takiye-gizlilik)

İsmail Onarlıİmam Cafer-i Sadık ve Alevi sırrı (illegalite-takiye-gizlilik)

  • 16.yüzyıldan bu güne dek İslamiyetin temel yorumsal kollarını ve bölgelerde hayatiyet kazananları şöyle sıralayabiliriz:
  • 1.Sünnilik: Özellikle resmi ideoloji olan 4 mezhep, Arap yorumudur.
  • 2.Şiilik: İmamiye-Caferi Mezhepi: Fars-İran yorumudur.
  • 3.İsmaililik: Hint-Pakistan yorumudur.
  • 4.Alevilik: Anadolu ve Türkmen yorumudur.
    Bu yorumlar birbirinin içine grift olarak geçimli olduğu için sınırlarını çizmek oldukça zordur, hatta imkansız gibi bir şeydir. Bu nedenle işin içinden çıkabilmek amacıyla, Alevi müştehitleri kendi öğretileri için, “yol bir sürek binbir” demişlerdir.
    a) Alevi kuramcısı olarak kabul edilen 6. İmam, Muhammed Bakır (677-733/4) oğlu Abu Abdullah Cafer-i Sadık (699-765), öğretisini yaymak ve siyasi bir organizasyon için; ketum insanlardan oluşan illegal / gizli bir örgütü kurar. O dönemde İmam Cafer “Takiye Öğretisi” denen bu eğiıim ve öğretim sayesinde Alevilik hayat bulmuştur. Bu gizlilik sistemi ve kavramı / terimi süreç içinde Sünnilerce iki yüzlülük anlamında kullanıldığı için, Anadolu’da Hacı Bektaş-ı Veli 13. yüzyılda Aleviliği yeniden yapılandırırken gizlenme sistemine “Bektaşî Sırrı” olarak adlandırmıştır. Günümüzde, özellikle 1987 sonrası bu sır farş olmuştur. Şimdi bu sırrın içeriğini Aleviler öneri, sorun olarak gündeme getirerek ilgililerin çözmesini istemektedirler.
    b) Solcu bozuntusu bir yazar Alevi Ozanlarının “kul” takısını mahlas olarak aldıkları için, kölelikle karıştırarak eleştirmişti. Buna yanıt rahmetli Nejat Birdoğan vererek, salyalı ağzı bir kemikle kapatmıştı. Şimdi ise, “Cafer Sadık’ın Takiye Öğretisi”nin ne anlama geldiğini bilmeden, tarih bilgisi ve metodolojiden yoksun birisi tarafından eleştiriliyor.

  • Kelimeler zaman içinde evrim geçirerek değişik anlamlara gelebilir. “Takiye-Şeriat-Cihat” kelimeleri bugün Siyasi İslamcılar tarafından kendilerine özgü bir terim olarak kullanıyorlar ki, bu durum bizleri yanıltmasın!…
    c) Cafer Sadık’ın Medine’deki evi, o dönemde gerçek bir akademik okul olarak işlevseldi. Burada, fıkıh, hadis, felsefe, kutsal kitapların yorumları, teoloji, astronomi, matematik, edebiyat, vb. gibi dersler verilmekteydi. Cafer Sadık’ın Medine’de İslam ideolojisine göre kurduğu okul, Hz. Muhammed’in 622 yılında Medine’de kurduğu bizzat öğretmenlik yaptığı “Suffa Okulu”dan sonra İslamın önemli bir üniversitesiydi. Medine’de çoğulcu düşüncelerin toplanması, edebiyat ve bilimin gelişip serpilmesine büyük hız kazandırmıştı. Burada yaratılmış ve alışık olunmayan bir zihinsel etkinlik akımı diğer İslam kentlerine doğru aktı ve bu akım Müslümanlar arasında felsefi eğilimlerin / ekollerin gelişmesine öncülük etmiştir.
    d) Cafer Sadık, Kerbela olayından (10 Ekim 680) sonra ortodoks bir karakterle Sünni iktidarlara siyasi muhalefet olan Şiilik inancına batıni ve felsefi yorumları kucaklayan akılcılığı kattı. Babası İmam Bakır ile başlayan bu akım yeraltında güçleniyordu, proto-Alevilik kümeleşmeleri oluşmuştu. İmam Cafer Sadık bu gizli Batıni Şiiler ya da Proto-Aleviler diyebileceğimiz kümeleşmelerle gizli ilişkilerini örtmek ve aynı zamanda Ehlibeyt ve İmam soyunun ortadan kaldırılmasını önlemek için Abbasi yönetimiyle iyi geçinme yolunu seçti. Bunu da babasından öğrendiği takıye öğretisini geliştirerek başarabildi. Bu sayede Akademisinde çalışmalarını sürdürüp adları bugüne değin yaşayan çok din ve bilim adamı yetiştirdi.

    f) Alevilerin ve Oniki İmamcı Şiilerin yedinci İmamı, Musa-ı Kazım (ölm. 799)’ın ardılı oğlu 8. İmam Ali Rıza Horasani (ölm. 818) idi. Onu 9. İmam Muhammed Taki (ölm. 220/835) ve 10. İmam Ali âl-Naki (ölm. H.254/M.868) izledi. Ali Naki’nin oğlu Hasan el-Askeri (ölm. 260/874) Nargis Hatun adında bir Hıristiyan köle kızla (cariye) evlenmişti. Bu durumda gösteriyor ki bir Alevi başka inançtan bir insanla evlenebilir.
    g) İsmaili mezhebi geleneğine göre: İsmail’in birkaç kere babası Cafer Sadık tarafından kendi ardılı / halefisi olduğu bildirimi yapılmıştır. İsmaililer yedi imama inanırlar. İsmaili mezhebinde yedi merhale ve yedi makam vardır. Her şey nerdeyse yedi sayısına bağlanmıştır. 7. İmam İsmail 775 yılında Salami’da Hakk’a yürür ve İmamlık makamını oğlu Muhammed’e vasiyet eder.
    h) “Kur’an-ı Kerim’ ın bir zahıri (dışsal görünüşü), bir de batıni anlamlar içinde gizli bir derinliği vardır. Sırasında bu esoteric (batıni, içsel) anlamı içiçe gizlenmiş, yedi gizli anlamıda içinde taşır” diyen, İmam Cafer; cifr ilmi (ya da Cifr yöntemi) “harfler bilimi” denen ve ebcet cetveline göre rakam ve simgelerle yorum yapar. İslam Düşünürlerince çok tartışılan bir konu olan bu yöntem bugünde gündemimizdedir. Bu öğretisiyle İmam Cafer, Aleviliğin içinde olan Hurifiliğinde öncü-kurucusu sayılanmaktadır.
    ı) Bilim adamımı kişiliğiyle Cafer Sadık’ın yetiştirdiği öğrenciler bugün bir çok bilim dalında kurucusu sayılmaktadır.
    j) Bilime deneysel yöntemi sokan Cafer Sadık yetiştirdiği öğrenciler vasıtasıyla beceri alanında da bir çok hususu kanıtlamıştır.
    k) İsmaili mezhebi görüşü; İmam Musa Kazım çizgisinin Hasan al-Askari ile bitiği üzerinedir ki, biz bu görüşe katılmıyoruz. Belgelere göre bir Musa Kazım soylu olarak, o çizgin devamcısı ülkemizde binlerle ifade edilen bir sayıda seyyid ve seyyide vardır. Bunun dışında ayrıca yolak olarak milyonlarca talip kitlesi vardır.
    m) Emevi-Abbasi döneminde yok olmak üzere olan, Alevi öğretisini Cafer Sadık yaşama geçirerek, misyoner öğrencileri vasıtasıyla yaygınlaştırmıştır.
    Sonuç olarak: Bazı Sünni Düşünürler, Şiiler, İsmaililer ve Aleviler; İmam Cafer’in öğretisinin kendilerine uygun gelen yanını öne çıkararak almaktalar, ya da öyle anlamakta ve algılamaktadırlar, öbürlerini ise reddetmektedirler. Halbuki öğretiyi bir bütün olarak ele alıp dönemin koşularına göre değerlendirerek incelemek gerekir kanısındayım…
    Aleviyol, 13.12.2003
    Yorum

    İLGİLİ YAZILAR
    spot_img

    Bizden Seçmeler