Cumartesi, Aralık 28, 2024
No menu items!
ArşivAlevilik - Müslümanlık Tartışmaları Üzerine

Alevilik – Müslümanlık Tartışmaları Üzerine

İsmail Onarlı
Alevilik – Müslümanlık Tartışmaları Üzerine
AB 2004 İlerleme Raporu’ndan dolayı; Alevilik – Müslümanlık tartışmaları üzerine, süratle gündem oluşarak tartışmalar yoğunlaşmıştır. Bizde tartışmalarda taraf olarak şunları söylemek gerektiği üzerinde duruyoruz:

  1. Alevilik eşittir = Müslümanlıktır demek ve tartışmalara takılıp kalmamak gerekir. Kavram karışıklıklarına yol açıp, kafa bulandırmamak zorundayız. Alevi terimi, Alevilik öğretisi, Alevilikte kelime-i şahâdet gibi temel kavramlarda dahi birlik yoktur ki, bu konuda olsun. Bir kaşık suda fırtına koparmamak gerekir. Çeşitli Buyruk veresiyonlarında (ben 10’u aşkın buyruk gördüm ve farklılıkları saptadım) dahi İslam içinde görülmesine karşın, konu ile ilgili olarak farklı kavramlar kullanılmıştır.
  2. Mümin-Sofu; yola her şeyiyle bağlı temiz erkekler için, Mümine-Bacı; yola her şeyiyle bağlı temiz-pak kadın ve kızlar için tekil olarak kullanılmakta ve hitap edilmektedir. Yine Alevi bireylere can-gözüm, çoğul tüm insanlara da canlar denilmektedir. Hata bazı yörelerde insanlara “yoluna kurban olduğum”; Dede ve dedezade ise “soyuna kurban olduğum” denilmektedir. Seyyid Nesimi (1369-1417), Pir Sultan Abdal (1475/80-1548/50), Şah İsmail Hatayî (1487-1523/4), Fuzuli (1504 – 1556 ), Virani, Kul Himmet, Teslim Abdal, Kaygusuz Abdal, Anadolu’nun gönüller sultanı, sevgi ve hoşgörü abidesi Yunus Emre (1238 -1320) gibi ulu ozanlar ve Hallaç-ı Mansur (857-922), Fazlullah Hurufi, Abdülvehhab Gazi, Battal Gazi, Hasan Sabbah (?D.1044-1124), Ahmet Yesevi (1103?- 1228?), Baba Mansur, Karaca Ahmed, Ahî Evren, Tâc-ül-Ârif’in Seyyid Ebu’l Vefa, Hamza Baba, Barak Baba, Baba İlyas, Şems-i Tebrizî, Mevlâna Celaleddin Rumi (1207-1273), Şeyh Bedreddin (1357-1420), Balım Sultan (1473-1519/20), Hasan Dede, Hacı Bayram Veli, Hamdullah Çelebi (1767-1836) gibi binlerce pirler, dedeler ve babalar mümindir. “Alevilik, İslamın özüdür”, fakat her Alevi mümin değildir, hatta oldukça çok, münafık ve kişiliksiz insan vardır…
  3. Kuran-ı Kerim’e göre, her kavime bir peygamber tayın edilmiştir / gönderilmiştir. Dünya’ya efsaneye göre, 124 bin peygamber gelmiştir. Alevilik bu peygamberin tebliğ ettiği “vahy”lerin toplamıdır ve bundan dolayı da barış anlamına gelen İslam demektir.
  4. Allah’ın bütün buyruklarının mevcut toplamı Alevilik öğretisi içinde olduğundan, Pir Sultan; ”Biz Müminiz, Mürşidimiz Ali’dir” diyor. Alevi Kuramcısı ve ilahi ozanı, Virani Baba’da şöyle demektedir:
    Ali İncil, Ali Tevrat
    Ali Zebur, Ali Kuran
    Ali fazl-ü Rahman
    Ali’dir sümme vecullah

    Aleviler ötekilere göre kendilerini; 10 yüzyıldan itibaren “İmamiye Mezhebinden” olduklarını söylenmektedirler. 17. yüzyıldan itibaren ise “Caferi olduklarını resmen belirtirler. 19. yüzyıl başında Bektaşi tekkeleri kapatılınca kırsal yöredeki Kızılbaşlar ile birlikte tüm Heterodoks zümreler kendilerini Alevi olarak adlandırarak bugünlere değin gelirler: İran’dakinden farklı olarak; mezhepte Caferi, tarikatte Bektaşiz derler…
    … Musevilik, İsavilik, Muhammedilik (Müslümanlık) birbirini takip eden dinler olduğundan: Kanımca biz yukarıda ki ulunun da tanımladığı gibi, ortak bir zemin olan; “İslamız” dememiz daha doğru olur…
  5. “İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır” diyor; H.B.V., ama olay ve olgulara hangi bilimsel yöntem ile yaklaşacağımız belli değil. İnsanlar da kendi zaviyelerinden, bilgi dağarcıklarına göre bakıyor. Bu nedenle de; hoşgörü içinde olmamız gerekir kanısındayım. Eleştirel bakış açısıyla olaylara bakacağız, tartışacağız; ama ortak bir zeminde buluşarak uzlaşacağız. Yapmamız gereken gerek acil işte budur; böylesi bir tartışma ve uzlaşı kültürüne sahip olmak zorunluluğundayız…

28. ‎März ‎2006

İLGİLİ YAZILAR
spot_img

Bizden Seçmeler