10 yıl önce gerçekleştirilen Sivas Olayları, 10. Yılda TBMM gündemine de taşındı. Konuyla ilgili tutanaklar şöyle:
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
2 Temmuz 2003 Çarşamba
BAŞKAN: Başkanvekili İsmail ALPTEKİN
KÂTİP ÜYELER: Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale), Mevlüt AKGÜN (Karaman)
—–0—–
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 101 inci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yetersayısı vardır; çalışmalarımıza başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce, üç sayın milletvekili arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim.
(…)
İkinci gündemdışı söz, Sıvas Olaylarını Anma Günü nedeniyle söz isteyen, İstanbul Milletvekili Sayın Ali Rıza Gülçiçek’e aittir.
Buyurun Sayın Gülçiçek. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
ALİ RIZA GÜLÇİÇEK (İstanbul)- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Sıvas Olaylarının 10 uncu Yıldönümüyle ilgili olarak gündemdışı söz almış bulunuyorum; şahsım ve Cumhuriyet Halk Partisi adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ayrıca, bana konuşma olanağı sağlayan Sayın Başkanımıza şükranlarımı sunuyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2 Temmuz, zihinlerimizde kalıcı, gönüllerimizde ise yas tutacağımız bir gündür. 2 Temmuz 1993 tarihinde; yani, daha bundan 10 yıl kadar yakın bir geçmiş zamanda, demokrasinin hüküm sürdüğü ve halkının devletine güvenmesi gerektiği kendi topraklarında, göz göre göre bir vahşete tanık olduk. Ne yazık ki, bu geri düşünceyi 37 canla, bu ülkenin 37 ayrı evladıyla ödemek zorunda kaldık; oysa, onlar, Sıvas’a barış ve kardeşlik içinde bağlamalarını çalmaya ve semahlarını dönmeye gitmişlerdi.
En küçüğü 12, en yaşlısı 66 yaşındaydı, büyük çoğunluğu 12-30 yaş arası gençlerimizdi.
Bir düşünün lütfen; 12 yaşındaki çocuğun ne gibi bir günahı olabilirdi ki?! Neşe içinde, 15 yaşındaki bir arkadaşıyla semah dönmüştü. Türkiye Cumhuriyetinin gurur duyacağı genç düşünen beyinlerinden biriydi. Sonra, kendini birden alevlerin içerisinde buldu; oysa ki, geleneklerine uymuş, güzel bir gün geçirmeye gelmişti.
Pir Sultan Abdal’ı, insanlığa düşünceleriyle, cesaretiyle yol açmaya çalışmış bir halk ozanını anmak, onu yaşatmak adına gelinmiş, güzel düşünceye, ileri adımlara, bilgi paylaşımlarına, haince ve dünyanın çağdaş hiçbir ülkesinde olmayacak bir şekilde, devletin gözleri önünde bir katliamla son verilmiştir. Sıvas’ta yaşanan bu olay, düşünceye karşı cevap vermek yerine, düşünceyi katlederek susturacağını sanan çağdışı bir anlayışın, bir zihniyetin ürünüdür.
Değerli milletvekilleri, bildiğiniz gibi, 2 Temmuz Sıvas olayları, üzerinden geçen yıllara rağmen, Alevîlerin nazarında küllenmemekte, tam tersine, Sıvas yangını, Alevîlerin ve demokrat düşünceye sahip tüm insanlarımızın kanayan yarası olmaya devam etmektedir. Tarih, bu olayı defterine öyle derin bir acıyla, ıstırapla yazdı ki, bir Kerbela olayı gibi uzun yıllar hatırlanacaktır. Şehitlerin uğradıkları zulmü hatırlatacak, onları katledenlerin vicdansızlığını, insafsızlığını, yanlışlığını dindarlık kisvesi altında İslam Dinine sürdükleri lekeyi hatırlatacaktır. Tarih, bu ve benzeri acı olayları, ileriki nesillere, ders alsınlar ve ibret olsun diye yazacaktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tarih, Sıvas Kentini, bize, umut, kurtuluş, ihanet ve karanlık duruşlarıyla hatırlatıyor; Mustafa Kemal Atatürk’ün şahsında laik, demokratik cumhuriyetin temelinin burada atılması, Pir Sultan Abdal’ın direnişçi yolu ve Hınzır Paşa’nın ihanetçi çizgisine, ne yazık ki, bir de 2 Temmuz 1993’te yaşanan vahşet eklenmiştir. Pir Sultan Abdal’ın toplumsal ve inançsal duruşuna uygun, sosyal bir organizasyon olarak yapılan şenliklere katılanlar, hazırlanan tuzaktan habersiz karanlık güçlerin tuzağına düşmüşlerdir ve provokasyonlar neticesinde, tüm dünyanın gözü önünde, 37 canımız şehit edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, Sıvas katliamının failleri, bu katliamı din adına yaptıklarını söylemişlerdir. Size soruyorum: Hangi din insanları öldürmeyi emreder? Sıvas’ta din adına katliam yapanlar, insanların farklı düşünüş ve inanışlara sahip olduğu gerçeğini kabullenememişlerdir.
Gerçekten, kendini dindar hisseden insanların, farklılıklara saygı göstermek, uyum içinde, insanın insanca özelliklerini kazanabileceği şekilde, yaşamamız gerektiği düşüncesinde olduğunu düşünüyorum.
Devletin, güvenlik güçleri ve ilgili kurumlarının, tüm sağduyulu vatandaşlarımızın bu tür eylemler yapan, insanın yaşama hakkına saygı göstermesini bilmeyen bu tür insanlara karşı, caydırıcı şekilde tepki göstermesi gerekir. İşte, bugün, böyle bir tepkiyi göstermenin yıldönümüdür.
2 Temmuz Sıvas olaylarında can verip, gelecek nesillere tarihî bir mesaj iletme görev ve onurunu üstlenmiş olan sevgili şehitlerimizi bir kez daha rahmetle anıyoruz. Biz, onları unutmadık, unutmayacağız ve unutturmayacağız. (CHP sıralarından alkışlar)
Sıvas şehitleri, aydın insanlardı, çoğunun eli kalem tutardı, beyinlerindeki güzellikleri başkalarıyla paylaşmak isterlerdi. İşte, bunlardan birisi, 1941 doğumlu Metin Altıok, kendi dizileriyle şöyle demişti:
“Gördüm, yaşarken vadesiz ölümümü,
Ördüm de ilmek ilmek,
Sırtıma giyemedim ömrümü…”
Bağnazlıkla savaş, yürek ister. Her doğan insanın görevi, insaniyeti öğrenmektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Mikrofonunuzu açıyorum; buyurun, tamamlayın efendim.
ALİ RIZA GÜLÇİÇEK (Devamla) – Marifet, başkasını zahir ateşinde değil; yiğitsen, kendini batın ateşinde yakmaktır.
Sıvas olaylarında, üniversiteye gitmek için hazırlanan, ancak, ecelle Madımak Otelinde tanışan 1975 doğumlu Belkıs Çakır’ın dediği gibi;
“Kırklar ile yedik içtik,
Kaynayıp sohbete coştuk,
Yetmiş yıl fırında piştik,
Daha çiğsin, yan dediler…”
2 Temmuz günü 37 can Hakka yürürken, çiğ değildi. Çiğ ve ham olanlar, onların bağrındaki mana ateşini göremeyen, Allah’ın verdiği canı almaya cüret edenlerdi.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sonuç olarak, hepimiz, buradan ders çıkarmak zorundayız. Sıvas’ı eski Sıvas yapabilmek için herkese görev düşmektedir. Başka Maraş, Çorum ve Gazi olayları yaşamamak, içbarışımızı korumak için, birbirimize tahammül etmek, saygı göstermek zorundayız.
Aleviler, her zaman, ülkesinin bütünlüğünü korumuş, içbarışımızın ve laik demokratik cumhuriyetimizin, demokrasimizin, ulusal bütünlüğümüzün temel güvencesi olmuş ve olmaya devam edeceklerdir.
Bin yıldır bu coğrafyada, Alevisiyle-Sünnisiyle, Kürdüyle-Türküyle birlikte barış içerisinde yaşadık ve yaşamaya devam edeceğiz. Dönem dönem, birtakım karanlık güçler tarafından tahrikler, provokasyonlar oldu, hiçbirimizin istemediği tatsız olaylar yaşandı; ancak, hiçbir güç, birlikteliğimizi bozmadı. Toplumumuz, tarihin hiçbir döneminde bu tür olaylara ve provokasyonlara gelmedi ve asla da gelmeyecektir.
Değerli milletvekilleri, bakın, bir ozanımız, birlik ve kardeşlik için ne söylüyor:
“Fabrikalar kurar idim her yerde
İkiliği kovar idim bu serde
Ayrı gözle bakmaz idim bir ferde
Cihana bir gözle bakar giderdim
İbreti der, varlığımız bitmezdi
İnsanoğlu yanlış yola gitmezdi
Ayrı gayrı devlet icap etmezdi
Dünyaya bir bayrak diker giderdim”
Ozanımız bu dizeleriyle tüm insanlığı ne güzel kucaklıyor.
Değerli milletvekilleri, herkesin inancına, kimliğine, etnik kökenine saygılı ve 72 millete aynı nazarda bakan Alevî toplumu için en yüce değer, insandır; ancak, aynı duyarlılık ve hoşgörü Alevîlerin de hakkıdır.
Son günlerde, Alevîlerin ibadetini icra ettiği cemevleriyle ilgili, devletin görevlileri tarafından birtakım tatsız söyler söyleniyor; bundan, büyük üzüntü duyduğumu ifade etmek istiyorum.
Avrupa Birliği uyum yasaları kapsamındaki 6 ncı uyum paketi görüşmelerinde kabul edilen İmar Kanununda “ibadethane yeri” olarak değiştirilen düzeltme büyük bir aşamadır. Umut ederim ki, cemevleri de bu kapsamda görülür.
Artık, Alevîleri inkar politikasından vazgeçilmelidir. Halen yurtdışında yaşamakta olan Sıvas olaylarının sanıklarının en kısa zaman içerisinde, Türkiye’ye getirilmesi gerekmektedir.
Sayın Başbakanımızın grup konuşmalarında söylediği “gelin canlar bir olalım, iri olalım, diri olalım” sözünü, bu çerçevede algılamak istiyorum.
Sözlerimi Pir Sultan Abdal’ın şu dizeleriyle bitirmek istiyorum:
“Kadılar, müftüler fetva yazarsa
İşte kement işte boynum asarsa
İşte hançer işte kellem keserse,
Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan.”
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Gülçiçek.
Hükümet adına, Sayın İçişleri Bakanımız söz istemişlerdir; buyurun Sayın Aksu. (AK Parti sıralarından alkışlar)
İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İstanbul Milletvekili Sayın Ali Rıza Gülçiçek’in, Sıvas olaylarının yıldönümü münasebetiyle yaptığı gündemdışı konuşma üzerine söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Bilindiği üzere, ülkemiz, 1970’li yıllarda başlayan terör eylemleriyle karşı karşıya kalmış; bu süreç, ülkemizi milenyuma kadar rahatsız etmeye devam etmiştir. 30 yıllık zaman dilimi, ülkemizin insan kaynağını ciddî manada etkilemiş, gencecik pek çok vatandaşımız terörün mağduru olma durumunda kalmıştır; ama, kör terörün en fazla hüzün verdiği olaylardan biri Sıvas’ta yaşadığımız ve hepimizi kedere sevk eden hadise olmuştur.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle şu tespiti yapmama izin veriniz: Terör, kimden gelirse gelsin ve kime yönelirse yönelsin, bir arada yaşamaya kararlı bütün vatandaşlarımızca kınanması gereken bir olgudur. Ayrıca, terör, sosyal barışa, toplumsal huzura ve ekonomik gelişmeye karşı girişilen eylemlerin de ortak adıdır. Bu bakımdan, birlikte ürettiğimiz kararlılıkla, terör batağını kurutabileceğimizi düşünüyorum; çünkü, teröristle münferiden yapılan mücadele, hiçbir zaman toplumsal birliktelikle elde edilecek sonuç kadar etkin olmayacaktır. Bugün Yüce Meclisimizin çatısı altında bu kararlılığı görmenin mutluluğunu da yaşıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; malumunuz, Sıvas’ta 2 Temmuzda meydana gelen olaylar, 37 vatandaşımızın hayatını kaybetmesiyle sonuçlandı. Amaç, birlikteliği baltalamak, ayrılığı kamçılamaktı. Akla gelmeyecek provokasyonlar tertip edildi. Yüzyıllar boyu bir arada yaşamış kardeşleri birbirine düşürmek adına ne yapılması lazım geliyorsa o yapıldı. İnsanlar, kardeşler karşı karşıya getirilmeye çalışıldı. Komşular, bir daha hiç bir araya gelmemek üzere ayrılmak istendi; ama, provokatörler amaçlarının tamamına ulaşamadılar. Sıvaslılar, Samsunlular, Urfalılar, velhasıl bütün Türkiye ayağa kalktı, hep bir ağızdan “biz kardeşiz” diye haykırdı. Bu bakımdan, 2 Temmuz, yalnızca üzücü olayların yaşandığı bir gün olarak değil, aynı zamanda, birlik ve kardeşliğin yeniden tesis edildiği tarih olarak hatırlanılacağı bir gündür.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biliyorsunuz, hükümetimiz, ülkenin gündemine, insan hak ve özgürlüklerini yeniden tanımlayan ve evrensel normları bizim insanımıza da sağlayan çeşitli yasal düzenlemeleri ardı sıra Yüce Meclise getirmekte ve bu düzenlemeler, sizlerin de yüksek tasvibiyle yasalaşmaktadır. Herkesin, özgürce, düşündüğünü ifade edebileceği, başkalarına rahatsızlık vermediği ölçüde inancını yaşayabileceği, bir araya gelerek sorunlarına çözümler üretebileceği örgütlü ve demokrat bir toplum için altyapı oluşturma gayretimiz devam ediyor. Umarım ki, bu çabalar kısa bir süre sonra meyvesini vermeye başlayacaktır, Türkiye, bir özgürlükler ülkesi olarak anılacaktır. Bu yasal değişimlerin yanı sıra, Sayın Ali Rıza Gülçiçek’in de konuşmasında belirttiği gibi, toplum olarak, Sıvas’ta 10 yıl önce meydana gelen bu olaylardan ders çıkarmamız gerekiyor, bir arada yaşamanın ortak paydasını, 7’den 70’e, insanlarımızla paylaşmamız lazım geliyor. Aslında, ortak payda, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin şerefli bir üyesi, bir vatandaşı olmaktır. Bu Al Bayrağın altında, birbirini anlayan, hoş gören ve sayan vatandaşlarımız bizim geleceğimizdir. Aradığımız iksir, esasen, yetiştirdiğimiz değerlerin sözlerinde gizlidir. Atalarımız, Hacı Bektaş Veli, Yunus Emre ve Mevlânâ, bizlere, yaşamlarıyla ve sözleriyle ne güzel örnekler bırakmışlardır. Gelin, bu güzel insanların barış ve sevgi seslenişine kulak verelim, ayrılığı gayrılığı bırakalım, bir olalım, iri olalım, diri olalım.
Bu düşüncelerle, Yüce Heyeti yeniden saygıyla selamlıyor, hayatını kaybetmiş vatandaşlarıma rahmet diliyorum.
Saygılarımla efendim. (Alkışlar)
BAŞKAN – İçişleri Bakanımız Sayın Abdülkadir Aksu’ya teşekkür ediyoruz.
Aleviyol, 3.7.2003
Politika