Nasrettin ESKİOCAK
HZ.Muhammed Hicretin 10.yılında bir çok Müslümanla birlikte haç farizesini yerine getirmek için Mekke’ye doğru yol alır.Haç vecibelerini yerine getirir ve Beytulrahman’ı son olarak ziyaret eder.Bu sonuncu ziyaret olduğu için,buna veda haccı veya ziyareti denilmektedir.Bundan sonra artık HZ.Muhammet diğer ülkelerden Müslümanlarla buluşamayacaktı.Bu son ziyaret esnasında meşhur ve beliğ bir hutbe irade eder. Hutbenin metni vasiyetlerden zaide insanların son zamanlardaki durumlarını hal ve davranışlarını bildir.Ve olabilir ki HZ.Muhammed bu zamanın insanlarını kast etmiş olabilir.
Hz.Muhammed bütün Müslümanlarla birlikte Mekke’den ayrılır.Hacıların bir birlerinden ayrılacakları bir kavşağa gelinir. Orası Mısır ve Şam yollarını ayıracak bir kavşak idi.Oradaki bulunan su kaynağına Gadir ve o yerin adı da (HUM) idi. İşte bu yere vardıklarında ve daha hiç birisi bir yere ayrılmadan önce Cebrail Aleyhisselam HZ.Muhammed’e bir emir ile Allah tarafından gönderilir.Ve emir şöyledir “ Ey resul rabbindan sana indirileni tebliğ et,eğer bunu yapmaz isen onun elçiliğini yapmamaış olursun. Allah seni insanların şerinden koruyacaktır. Doğrusu Allah kafirler topluluğuna rehberlik etmez” ( Maide suresi 67)
Hz.Muhammet bilindiği gibi veda haccında hayatının son aylarını yaşıyordu.Kendisine peygamberlik ünvanı geldikten sonra aradan 23 yıl geçmiş,emir olunan bütün buyruklar emirler yerine getirilmişti Kar’anı Kerim’de tamamlanmış gibiydi. İşte bu sıralarda bu sert ve tehdit edici emir gelmişti. BU emri tebliğ etmeyecek olur ise bütün risaletinden hiçbir şey tebliğ etmemiş gibi olacakt. Cenabi hak kendisini insanardan koruyacağına dair güvence veriyordu.Çünki cenabi Allah bazı Müslümanların bu tebliğden dolayı rahatsız olacaklarını biliyordu. Hz.Muhammed Gadirhum denilen yerde duraklayıp önden gidenleri geriye çevirir ve arkadan gelenleri bekler.Böylece toplanan hacıların sayısı yüz bini aşmıştı.O Kavurucu sıcakta o kadar insanı bir arada toplamak için elbette çok mühim bir dava olması gerekir. HZ.Muhammet için deve semerlerinden bir mimber yapılır ve Muhammed minbere çıkıp şöyle der “ Ey insanlar, olabilir ki Allah tarafından davet edilebilirim ve aranızdan ayrılırım, gönderilmiş olan risalet için tebliğ ettiğime dair şahadet eder misiniz”
Hep bir sesle evet ya resulullah dediler.Benim mümünlerin nefislerinden öncelik sahibi olduğuma dair kabul eder misiniz? Evet ya resulullah dediler benim mümünlerin nefislerinden öncelik sahibi olduğuma dair kabul eder misiniz? Evet ya resulullah dediler. Hz.Muhammed o anda Hz.Ali’nin elini tutup yukarıya doğru kaldırır ve şöyle der “Ey Allahım,ben kimin mevlası isem Ali onun mevlasıdır. Ey Allahım buna veli olana veli ol ve düşman olana düğşman ol. Ve bunu hakkıyle teyit et.” Diye buyurur.
İşte o anda bu ayeti kerime nazil olur.
“ Ben bu gün dininizi ikmal ettim. Nimetimi üzerinize tamamladım ve Müslümanlığı size bir din olarak kabul ettim” (Maide suresi 3)
Hazır bulunan Müslümanlar HZ.Ali’yi kutlamaya başlarlar.İleri gelen kabile reisleri başta olmak üzere 1. ve 2. halife kutlayanlar arasında olmuşlardır.Kutlama şöyle idi.
“ Müjdeler olsun sana ya Ali sen artık bizim ve mümünlerin Mevlası oldun”
Bu meşhur hadiseye (Gadir Hum) biatı daniliyor. Bunu kabul edenler bu günü büyük bir bayram saymaktalar. Çünkü bu gün dinin ikmali yüce Allah’ın nimetinin tamamlanması ve Müslümanlığın bir din olarak kabul edildiği bir gün olduğuna dair Ku’ran-ı Kerim’in tasdiki ile isbatlanmıştır. İşte bu ehemmiyetli hadiseye inanan Müslümanlar Hz.Ali’ye tabi olduklarından dolayı Alevilik ile adlandırılmışlardır. Aleviliğin kökenini ve başlangıcını anlamak isteyen varsa buna bakmak gereklidir. Bu hadisenin gerçeği hakkında taraflar arasında itilaflar vardır.Fakat ne yazık ki iki tarafın tarihçileri kafi bir derecede zikretmelerine rağmen Müslümanların bir kısmının buna inanmadıklarını görmekteyiz. Bu mühim hadisenin üzerinde taasupsuz ve makul bir şekilde duracak olursak gerçek olduğunu anlamış oluruz. Maide suresinin 67. Ayeti Hz. Muhammed’in hayatının son günlerinde zikri geçen emri tebliğ etmediği takdirde risaletinden hiçbir şey tebliğ etmemiş sayılacağı belirtilmektedir. Bütün İslam kaideleri tebliğ edilmiş olmasına rağmen acaba bu emir ne olabilir.Elbette mühim bir emir vardır. Cenabi Allah hemen emir veriyor hem de tehdit ediyor, hem de güvence veriyordu. Taraflar arasında ihtilafa yol açabilecek bir dava değil ise ondan sonra normal bir emir olup da herkesin kabul edebileceği bir emir ise neden Cenabi Allah Hz. Muhammed’i tehdit ediyor ve güvence veriyor “ Veinlem taf el feme bellağte riseleteh “ ( şayet tebliğ etmeyecek olursan emredildiğin risaletten hiçbir şey tebliğ etmemiş gibi olacaksın) yine de hazır bulunanların bir kısmının veya tümünün hesabına gelecek olur ise Cenabı Allah acaba niye güvence veriyordu.
“Vallahu yasimüke minennes” seni insandan koruyacaktır, diye buyurmuştur. Yüce Allah’n emri ile bu davet yüzünden Müslümanlar o günden bu güne kadar bölünmelerine sebep olmuştur. Demek oluyor ki her şeyi bilen yüce Allah bu davadan dolayı İslam dininde bir sarsılma bir bölünme olacağını biliyordu. Onun için ona o kadar ehemmiyet vermişti.
Ondan sonra Hz.Ali bu makama yani halifeliğe layık değil ise acaba kim olabilirdi ve bunu kendinden başka kim hak ediyor idi? Hz.Muhammed ilk doğduğundan beri hz.Ali’nin dedesi Abdulmuttalip’in evinde ve ondan sonra ve babası Ebutalip’in evinde aynı evde büyümüşlerdi. Hz.Muhammed’in bütün zor durumlarını onunla paylaşmış ve ona en büyük yardımı ve katkıyı sağlamış oluyordu. Hz.Muhammed’in hadisi şeriflerindde de bunu kanıtlamış olup “ben ilim şehriyim Ali onun kapısıdır” deyiminden ve Kuran-ı Kerim’in ayetlerine dayanarak onun bir gerçek olduğunu anlamış oluyoruz. Bundan rahatsız olanlardan biri de Numan oğlu Elharis Elfehri Hz.Muhammed’in huzuruna çıkarak şöyle der:”Ya resulullah bize şahadet kelimesini getirip namaz kılın, oruç tutun, hacca gidin, zekat verin dedin. Bütün bunları yaptık. Bunlar yetmiyormuş gibi hatta amcan oğlu Ali’yi elinden tutup yukarıya kaldırarak ben kimin mevlası isem Ali onun mevlasıdır. Ey Allahım bana veli olana veli ol, düşman olana düşman ol dedin. Bunlar senden mi Allah’tan mı?” Hz.Muhammed de “Vallahi bunlar Allah’tandır” diye cevap verir. Buna karşılık Elharis “Ey Allahım Muhammed yalancı ise ona azap yağdır, doğru ise bana azap yağdır” der. Hz.Muhammed bunu duyunca ellerini yukarıya kaldırarak avuçlarını açıp “amin” der. Numan oğlu Elharis Hz.Muhammed7in yanından ilk çıktığında Cenabı Allah ona gökten bir taş indirir. Kafasına isabet eden taş aşağısından çıkar ve adam vaktinde ölür. Bu hususta önceden inen Ayet-i Kerim’e ve tevili olan bu hadiseye delil olan ayet şöyledir:
“Allah katından inkarcılara gelecek ve hiç kimsenin savunamayacağı azabı istedi”(Mearic Suresi 1-2)