Çıkıp yücesine seyran ederken
Gördüm ak kuğulu göller perişan
Bir firkat geldi de durdum ağladım
Öpüp kokladığım güller perişan
Hayal hayal oldu karşımda dağlar
Eşinden ayrılan ah çeker ağlar
Dökülmüş yapraklar bozumuş bağlar
Bülbülün konduğu dallar perişan
Yıkılmış dilberin mamur illeri
Susmuş bülbül söyler her dem dilleri
Dağılmış sünbülü solmuş gülleri
Yüzüne dökülmüş teller perişan
Karacaoğlan der ben toylatamadım
Arap ata binip boylatamadım
Küstürdüm dilberi söyletemedim
Dilberi küstüren diller perişan