Cuma, Aralık 27, 2024
No menu items!

Kurban Kültü

Kurban, Alevi-Bektaşi inanç sisteminin merkezinde yer alan ve kökleri, İslamiyet öncesine dayanan bir kült ve ritüel olma özelliği gösterir. Jean-Paul Roux, eski Türklere ait ilk dönem metinlerinde dahi “adak adama” kavramına rastlandığına dikkat çeker. Roux’nun ifadesi ile adak, gerçekleşmesi istenen dilek ve isteklerin olması durumunda yahut himaye altına alınmış olmak karşılığında edilen bir çeşit teşekkür mahiyetindedir. Kurban merasimini genellikle hükümdar, özel olarak yetkilendirilmiş bir devlet büyüğü yahut deneyimli bir şaman yönetir (2011: 88).
Alevi-Bektaşi inanç sisteminde “kanlı” ve “kansız” olmak üzere iki türlü kurban anlayışı mevcuttur. Kanlı kurban, hayvanın kesilmesi, kan akıtılmasına verilen isimdir. Kansız kurban ise kan akıtmadan çeşitli yiyecek ve içeceklerin dağıtılması, sunulmasıdır. Alevi-Bektaşi inanç sisteminde “kanlı kurban” kozmosu, düzeni sembolize eder. Alevi inancında ocaklararası farklılıklar olmakla birlikte, genellikle Musahip Kurbanı Cemi ritüelinde kurbana ait yürek ve ciğer, dede ve musahip olan kişiler tarafından yenilir. Yine Keçeci Baba gibi kimi ocaklarda kurbanın “döş” adı verilen kısmının dedeye, kürek kemiğinin olduğu kısmınsa zâkire verildiği bilinmektedir. Kurban derisinin ve kafasının âşığa verildiği ocaklar da mevcuttur (Köse, 2017: 162). Kurban ritüelinin bu denli sistemli gerçekleştirilmesi, hangi parçasının hangi hizmet sorumlusuna verileceğinin belli olması, özel bir yöntemle gömülmesi gibi detaylar, kurban kültünün Alevi-Bektaşi inanç sistemi bağlamındaki yerinin genişliğini kanıtlar niteliktedir.
Alevi-Bektaşi inancında, kurban kavramı etrafında geniş bir ritüelik anlam alanı geliştirilmiştir. Kurban, Alevi-Bektaşi inancında “lokma” ve “tercüman” isimleri ile de karşılanır. Cem ibadetinin de merkezinde yer alan kurban ritüeli, tığlanma zamanına yahut nedenine uygun olarak “ikrâr kurbanı, dâr kurbanı, yıl kurbanı, musahip kurbanı, yol kurbanı” gibi isimlerle anılır. Alevi-Bektaşi ibadetlerinde kurban ritüeli, cemdeki diğer ritüelik uygulamaların önüne geçer ve cem ritüelinin adlandırılmasında da kullanılır. Yapılan alan araştırmasında, “Musahip Cemi” yerine “Musahip Kurbanı Cemi”; “İkrâr Cemi” yerine “İkrâr Kurbanı Cemi” gibi kullanımlara rastlanmıştır.
Alevi-Bektaşilikte kurbanın tığlanıp dağıtıldığı ritüelik bağlamların farklılığını ifade etmek için kullanılan, içeri kurbanları ve dışarı kurbanları şeklinde iki ayrı adlandırma söz konusudur. İçeri kurbanları ila kast edilen, lokmanın dışarı çıkmadığı, kurbanın cem bağlanan yerde tığlanarak yalnızca cem erenleri arasında dağıtıldığı kurbanlardır. Bu bağlamda; Görgü Kurbanı, Muharrem Orucu Kurbanı, Düşkün Kaldırma Kurbanı, Abdal Musa Kurbanı, Dârdan İndirme Kurbanı ve Musahip Kurbanı içeri kurbanları olarak sıralanabilir. Dışarı kurbanları ise tığlanan kurbanın cem ritüeli bağlamının dışında da dağıtıldığı kurbanlardır. Bunlar: adak kurbanı, Hızır kurbanı, Nevruz kurbanı, Hıdırellez kurbanı, Kurban Bayramı kurbanı şeklindedir.
Alevi-Bektaşi inanç sistemi içerisinde kurban ve cem ritüelleri arasında semantik bir ilişki mevcuttur. Kurban, cem ritüelinin odağını teşkil eden bir kavramdır. Cem ritüeline bağlı olarak sunulan kurbanlar, diğer zaman ve mekânlarda sunulan kurbanlara göre farklı algılanır. Ceme bağlı sunulan kurbanlar ile ceme bağlı olmadan sunulan kurbanlar, müstakil yapı ve işlevleri ile anlamlı hale gelir ve bu yapısal- işlevsel durum, inanç yapısının dinamizminin sağlayıcısıdır (Köse, 2019: 171-172). Alevi-Bektaşi inanç sisteminde ritüelik yapıların merkezinde kurban olgusu yer alır; kurbansız cem bağlanmaz.

Önceki İçerik
Sonraki İçerik
İLGİLİ YAZILAR
spot_img

Bizden Seçmeler

RIZA ŞEHRİ

Gerçeğe Hü

Tevhit