Salı, Aralık 9, 2025
No menu items!
Serbest KürsüHACI BEKTAŞ DERGÂHI KİMLİĞİNİ İSTİYOR!

HACI BEKTAŞ DERGÂHI KİMLİĞİNİ İSTİYOR!

Bugün kimliksiz bir insan nasıl olmazsa, eskiden tarihi tüm yapılar da kitabesiz olmazdı.
Dergâhın Anakapısı, Alevilerin ilk düğmesidir. Onu düğmeleyemezseniz ya da yanlış düğmelerseniz; hiç bir sorununu düzeltemezsiniz. Sıradan halka bir diyeceğim yok ama başta Kültür Bakanlarına, arkeologlara, mimarlara ve tarihçilere söyleyeceğim çok şeyler var ve o çok şeyi defalarca söyledim. Bir daha söylüyorum; “Bu binanın kitabesi nerede?” demeden, koyunun ağıla girdiği gibi o kapıdan giremezsiniz! Bakanlık, benim dilekçeme verdiği yanıtta “kitabeyi bulamadık” dedi.
İşte kitabe:
ANAKAPI (Taçkapı) ve KİTABESİ
1925 yılında kapatılmadan önce bu kapının önündeki iki direkten birisine Türk bayrağı birisine de kırmızı, yeşil ve beyaz şeritli kumaş üzerinde Zülfikâr resmi bulunan tarikat sancağı çekilirdi.
Ana giriş kapısı restore (yenileme) edilirken, eski kitabe kırılmış veya kayıbolmuş ki, kitabenin yeri bir süre boş kaldı. 10 yıl kadar sonra üzerine eski yazıyla orijinal kitabesinin yazılması için, yazısız boş mermeri yerleştirdiler. Kitabe mermeri gibi yerleştirilen mermer de 5-10 yıl kadar kasıtlı olarak yazdırılmayıp boş bırakılarak kitabe unutturuldu. Kitabeler, bir yapının kimlik kartıdır. 1964 den 2024’ kadar, 60 yılda 67 Kültür ve Turizm Bakanı, bu binanın kitabesi nerede diye sormadan girip çıkmış. Yıllarca kitabenin yazılması beklenen mermerin üzerine, bakanlık kendinin ve müzenin adını yazdırarak kitabe mermerini bakanlık tabelası olarak kullandı. Bakanlık, bu davranışıyla, bilime, tarihe ve kültüre karşı suç işlenmiştir! Kültür ve Turizm Bakanlığı, tabela olarak kullandığı mermere HACI BEKTAŞ VELİ adı bile 2021 yılına kadar HACIBEKTAŞ VELİ şeklinde yazım kurallarına aykırı olarak bitişik duruyordu; dilekçem üzerine düzelttiler.
Kitabe, Doç. Dr. İlgar Baharlu’nun katkılarıyla Arap harfleriyle aslına uygun şekilde günümüz Türkçesine çevrilmiştir. İlk dört dizesi Osmanlıca, son iki dizesi ise klasik Farsçadır. Aşağıda hem orijinal hali, hem Latin harfli transkripsiyonu, hem de anlamı yer almaktadır.
Eski kitabe:


طالب خوب حقیقت بهره یاب فیض اولور
باب حقدیر درگه سلطان بکتاش ولی
میر توحید هدایت مطلعدیر بو مکان
سر انوار محمد ایله علیدر منجلی
کعبة العشاق باشد این مقام
هر که ناقص آمد اینجا شد تمام

Tâlib-i hubb-u hakikat behre-yâb-ı feyz olur.
Bâb-ı Hak’tır Dergeh-i Sultân Bektâş-ı Velî.
Mihr-i tevhîd-i hidâyet matla’ıdır bu makâm.
Sırr-ı envâr-ı Muhammed’le Ali’dir müncelî.
Ka’be-tü’l- uşşâk bâşed în makâm,
Her ki nâkis âmed încâ şod tamâm.

Bugünün Türkçesiyle:

Hakikatin gerçek talipleri (burada) feyzini alır.
Sultan Bektaş Veli’nin Dergâhı, Hakk’ın kapısıdır.
Bu mekân, hidayetin biricik emrinin başladığı yerdir.
Burada Muhammed ile Ali’nin sırları parlamaktadır.
Bu mekân âşıkların Kâbe’sidir.
Kim eksik olarak girerse burada tamamlanır.
(Eksiklerini giderir kâmil olur)

Feyzalmak: Etkilenmek, ders almak, olgunlaşmak.
Feyz teorisi: Varlığın mutlak birden çıkıp bir sıra düzen içinde evreni oluşturması.
Hidayet: Dünya ve ahiret mutluluğunu sağlayacak yolu gösterme.
Bakanlık tabelası olarak kullanılan o kitabe mermerine, Arap harfleriyle bu kitabe yazılıp yerleştirilmelidir. Kitabenin bugünkü Türkçesi ve bakanlık tabelası kapı kenarına vidalanarak tutturulmalıdır. Yıllardır, yanlışların ve eksiklerin giderilmesi için onlarca dilekçe verdim, ama gerekenler yapılmadı.
Muhammet ile Ali’nin ışığı: Söylenceye göre, Tanrı, evreni yaratmadan önce bir kandil yaratmış. Bu kandil gökyüzündeymiş; içinde bir nur (ışık) parlar dururmuş. Kandildeki bu ışık, Muhammet ile Ali’nin ışığıdır. Bu söylence, Peygamberin “Ben ve Ali, Âdem yaratılmadan on iki bin yıl önce bir nurdan yaratıldık” hadisine dayanıyor. Bir söylenceye göre de Muhammet, bir gün Cebrail’e, “Evren yaratılmadan önce ne vardı diye sormuş. Bir yıldız vardı demiş. Muhammet de o yıldız, benimle Ali’nin nurudur demiş. Onun için Alevi ozanlar, şiirlerinde “Ay Ali’dir, gün (güneş) Muhammet” derler.
Kitabeye ilk kez Giritli Bektaşi bir aileden gelen Bezmi Nusret Kaygusuz’un 1958 yılında yayımlamış olduğu “Kurumuş Pınar” kitabında rastlıyoruz. (s. 100) Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi’ndeki Hacı Bektâş-ı Velî maddesini yazan kişi de oradan almış olmalı. 2020 yılına kadar yayınlanmış kitapların hiç birinde bu kitabeye rastlanmamıştır.

Kamber Özcivan

Önceki İçerik
Sonraki İçerik
İLGİLİ YAZILAR

Kütüphane

Yazarlar

Çizginin Gücü

ŞİİR

Alevilik Takvimi

Alevilik Takvimi 2024-2025-2026

2024 13 – 15 ŞUBAT 2024HIZIR ORUCU 21 MART 2024HZ ALİ ‘NİN DOĞUMU NEVRUZ BAYRAMI(21 Mart 598) 31 MART 2024HZ ALİ ‘NİN ŞAHADETİ GÜNÜ(21 Ramazan 40 Hicri) 05/06...