Cuma, Aralık 27, 2024
No menu items!
Kültür & SanatGüzel YazılarTürkçeyi böyle birinden öğrendim

Türkçeyi böyle birinden öğrendim

Ak benizli bir kadındı.
“Yakağan” sineği çok olduğundan “cibindirik”te yatardı.
Er yatar, er kalkardı.
Daha üstüne gün doğmamıştı.
Ramazanda “er ekmeğini” yedi mi yatmazdı. Sümerbank bezinden diktiği “dolama”sını giyer, sabahın serinliğinde “delme”sini sırtından eksik etmezdi.
İçinde “göynek” olurdu.
“Ak yağlığını” “yağlınır”, gök “çekisini” alnına çekerdi.
Bir yere giderken “bürgü”sünü bürünürdü. Delinen örgü çorabını “gözerdi”.
Naylon ayakkabıları “yoraklıydı”.
Bir de “şibidik”i vardı.
“Örtme”deki kuzuları salar, koşuştuklarını görünce “çenikmişler bunlar” diye severdi. “Kuzuluğun kapısalığını” sağlam bağlardı; yoksa kuzular anaları dağdan gelince emişirler, buğdaylığa dalarlarsa “tenelerlerdi”.
İneğini nahıra sürerdi.
Yaz günü inekleri “gövelek” tutardı.
Buzağısının “örmesi” kendi ellerinin ürünüydü. Dere kenarında yün yur, çul tokuçlardı.
Yunak”ta çocuklarını çimdirir, yunak taşında “sırtlarını” “sırkıtırdı”.
Evlatları iyiyse dirlik bulurdu, kötüyse “dirliği dışlığı kalmazdı”.
Çocuklarını ağlatmazdı, “uğundurmazdı”.
Kötü haberlerini alsa “yayan yapıldak” yollara düşerdi.
Anasını anımsadıkça ağıt yakar ağlardı.
Köyde biri ölse “ölgü” evine giderdi.
Yüklükte kefen bezinin yanında “sümük sargılığı”, onların üstünde yatakları olurdu. Odayı havalandırmak için kapıyı “govşaltır”, pencerenin bir “çenedini” “kıynatırdı” (gıynatırdı).
“Gurk tavuğu gurka yatar”, “cibi” çıkarırdı. Akşam “pinnik”e tünerlerdi.
Zaman olur “ölet” gelir tavukları kırılırdı.
“Gene dama “ötüğünler” konan “guggulumavık”ın uğursuzluğu bu” derdi. Duvara gök boncuk asardı, “göz değmezdi”. Cesura “karagözlü”, korkağa “akgözlü”, durmadan şaşırana “gökgözlü” derdi.
Ona göre insanlar durumlarına göre gözlerini karartır, ağartır, göğertirdi.
Ona göre, gözler kararır, ağarır ve göğerirdi.
Çok renkliye “ala”, desensize “yoz”, açık toprak rengine “boz” derdi.
Halı ve kilim için “çezgi çezerdi”.
Çezgisi “yönet” olurdu.
Kirmen ile yün eğirir, ip “koşardı”.
İplerini kazanlarda kaynatıp kendi boyardı. Saçları hep bağlı iki tane “belik” olurdu.
Kışın atkı atılır, ele elcek geçirilirdi.
Üşüdü mü “boynu, çiyni, döşü” ağrır, “böğrü”ne sancı girerdi.
Göbeği düşenin göbeğini kaldırır, kuyruğu batanın kuyruğunu doğrulturdu.
Teyzesinden el almıştı.
Göçebe olmayan herkese Köylü derdi, çünkü kendisi Yörüktü.
Ağırın karşıtı “yeyni”, yakının karşıtı “ırak”, kalının karşıtı “yuka (yufka)” idi.
Ağırbaşlı olmayan “yeynicek” idi.
Yeni ev kurana “yeni yaka” denirdi.
Renk değiştiren giysi “göynürdü”.
Sevdiği akıllı oğlan çocuğa “lök”, güçlü toparlak çocuğa “tosun”, “toklu”, zayıf kıza “çebiç”, güzel kıza “beserek”, “celfin” ve “şişek” derdi. Yaramazlar, hareketliler “yılkı” idi.
Ayrana “çalkama”, “çalkamaç”, cacığa “çintme”, kompostoya “sulamaç” derdi.
Yemek “haranı”da pişer, “çanak”ta yenirdi. “Ölemeç (övelemeç), bulamaç, ovmaç (oğmaç)” pişirir, ayrana “yufka ekmek” doğrar “doğramaç” olurdu.
“Kaçamak” yemeğini, toğga çorbasını iyi yapardı.
Süt “taşırır”, “ağız döndürür”, ayran yayar, peynir basardı.
Bazen “dolaz” yapardı.
Bulgurdan taş “ürtlerdi”.
“Vergili” kıza düğür gidilmez derdi.
Düğün için gönderilen çağrıya “okuntu” der, düğün evine “okuntuluk” götürürdü.
Okuma yazmaya “oku” derdi.
Kendisinin ise “okusu yoktu”.
Kocası “yörev” bir adamdı, “yörev yörev” konuşurdu, kızdı mı gözleri “pertlerdi”.
Kendisi kimseye “çelermezdi”, yüzünü “çelertmezdi”.
Yaşamında çok “ezgiler çekmişti”.
“İki çift laf etmeyi severdi”, ama “kovu”dan hoşlanmazdı.
“İlenmeyi” sevmezdi ama bazen de ilenirdi; en kötü “ilenci” “odun ocağın sönsün”, “ciğerinin sapından bul” olurdu.
Çerçiden “arpayına, buğdayına barabara “kırıntı” alırdı”.
Fazla para aldığını düşünürse “üttü beni çerçi” derdi.
Çerci de ütücü çerçi olurdu.
Balta duvarın “kırağında” durur, keser “yamacına” konurdu.
Yerleri belli olurdu, dolay dolay aramak zorunda kalmazdı.
Orak ile arpa “orardı”.
“Aşanesinde” un çuvalları, en başında yük çuvalı olurdu.
Yük çuvalında “deve boncuğu” işliydi.
Hamur yoğurur, “ekmek atardı”.
“İtesi” dokuma kilimdi.
Ekmeğini kocası çevirirdi.
Ekmekleri üst üste yığar, ekmek yapma işi bitince ekmekleri teklerlerdi…”

İLGİLİ YAZILAR
spot_img

Bizden Seçmeler