Tövbe kavramı, hemen her inanç sistemi içerisinde, özellikle de monoteist yapılarda yeri olan bir kavramdır. Tövbe duaları da tövbe kavramı etrafında oluşturulan, yakarış ifadeleri ile kurulan dualardır. İnsanın tabii olduğu inanç ve ahlak sistemine uygun olmayan tutum ve davranışları için duyduğu pişmanlığı ileterek Tanrı’dan af dileme isteği, tövbe dualarının varlık sebebidir. Tanrı’nın bağışlayıcılık sıfatı, tövbe etmeyi anlamlı kılar.
Alevi-Bektaşi ritüellerinde okunan tövbe duaları, Kur’an-ı Kerim kaynaklı sureler ile düvaz imam ve gülbank türlerinin iç içe geçtiği dualardır. Tövbe duası, cem ritüeli içerisinde genellikle delil hizmeti görülmeden önce dede tarafından okunur. Tövbe duası okunurken dede, canlara secde etmelerini söyler. Tüm canlar secde halindeyken dede, bütün canlar adına tövbe ederek işlenen günahların affını diler. Başı secdede olan canlar, dede tarafından okunan tövbe duasına “Allah Allah!” nidaları ile eşlik ederek edilen duaların kabulünü dilerler.
Tövbe duası, Dârdan İndirme Cemi ritüelinde de okunur. Defin işlemi aşamasında okunan tövbe içerikli nazım örneği; düvaz imam, nefes yahut gülbank olabilir. Önemli olan metnin içeriğinin Tanrı’dan ölen kişinin adına af dilemeye yönelik kurulmuş olmasıdır. Dede tarafından okunan tövbe duası ile ölen kişi için bağışlanma ve rahmet dilenir.
Tövbe dualarının Kur’an-ı Kerim kaynaklı sureler ile düvaz imam ve gülbank türlerinin iç içe geçmesi ile oluşturulduğundan yukarıda söz etmiştik. Tür ayrımından dolayı, Kur’an-ı Kerim kaynaklı tövbe dualarını ve tövbe düvaz imamı örneğini bu aşamada; tövbe içerikli gülbank örneğini ise ilgili başlık altında vermeyi uygun görüyoruz.
Yapısal özellikleri ve dil hususiyetleri tövbe gülbanklarından farklı olan tövbe dualarının girişinde genellikle Tahrim Suresi’nin 8. Âyeti yer alır. Bu kısım, dedenin tercihine göre Arapça yahut Türkçe söylenebilir. Yapılan alan araştırmasında bu kısmın genellikle Türkçe yahut Arapça-Türkçe karışık olarak söylendiği tespit edilmiştir. Genellikle ilk cümle Arapça söylenerek duanın geri kalanı Türkçe edilmektedir. Tahrim Suresi’nin 8. Âyeti’nin Türkçe meali şöyledir:
“Ey iman edenler! Etkili öğüt veren bir tövbe ile Allah ‘a yönelin. Umulur ki Rabbiniz, çirkinliklerinizi ve günahlarınızı örter ve sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere yerleştirir. O gün Allah, peygamberi ve onunla birlikte inananları utandırmayacaktır. Onların ışığı önlerinden ve sağ yanlarından koşup gelir. Şöyle derler: “Ey Rabbimiz! Işığımızı tamamla ve bizi bağışla! Sen her şeye kadirsin, her şeye gücün yeter.” (Tahrim Suresi / 8. Âyet)
Tövbe duasının devam eden kısmında yöresel değişkenler, ocaklar arası farklılıklar ve ritüelde icracı konumundaki inanç önderinin performansı kaynaklı çeşitlenmeler söz konusudur. Değişmeyen kısım genellikle duanın başında yer alan Tahrim suresinin 8. Âyetidir. Sureden sonra söylenebilecek tövbe dualarını aşağıdaki gibi örneklendirmek mümkündür:
“Eksikliklerimize tövbeler olsun. Tövbe günahlarımıza, tövbe estağfurullah, estağfurullah, estağfurullah.
Allahümme ya Rabbi! Benlikten, yaramazlıktan, kibir ve hasetten gönlümüzle, gözümüzle, kalbimizle, dilimizle işlemiş olduğumuz günahların cümlesine tövbe! Tövbe günahlarımıza, estağfurullah, estağfurullah, estağfurullah.
Tövbe ettik, pişman olduk. Döndük senin ululuğuna, yüceliğine, rahmetine sığındık. Sen, her türlü kazayı, belayı, acıyı, afeti, tufanı, gamı, kederi def etmeye kadir olduğun gibi, günahları da affetmeye kadirsin. Bizleri affeyle ey yüce Allah’ım!
Merhametinin sonsuzluğuna sığınarak… Kul beşerdir, hata işler. Sultan olan da bağışlar niyetiyle, özümüzü dâra çekip tövbe ediyor, sana yalvarıyoruz: Tövbe günahlarımıza, tövbe estağfurullah, estağfurullah, estağfurullah.
Diyar-ı gurbette, derd-i mihnette, can-ı hasrette, başı yastıkta ya Allah diyen kardeşlerimizi sılasına, vatanına kavuşturup görüştürme nasip eyle yüce Rabbim! Dertlere deva, hastalara şifa, borçlara eda, tutsaklara azat eyle Allah. Vadesi tamam olanlara iman, Kur’an selametliği ver! Deşt-i Kerbela hürmetine, sekiz cennet, yedi tamu hürmetine, gökte uçan kuşlar, secdeye inen ağaçlar, Kerbela’da şehit düşen başlar hürmetine, taliplerimize iradet, mürşitlerimize kuvvet ver! Üçlerin, Beşlerin, Yedilerin, Kırkların, On İki İmamların, On Dört Masum-u Pak, On Yedi Kemerbest, yirmi dört kıyam bacı, yetmiş üç şehid-i şüheda, seksen bin Horasan piri, doksan bin Rum eri, yüz bin gaip erenlerinin hüsn-ü kerametleri için bağışla! Tövbe günahlarımıza, tövbe estağfurullah!
Ey yüce Allah’ım! Hatalarımızı, günah ve veballerimizi, Muhammed-Ali dergâhında bağışla! Sırr-ı Kerbela hakkı için bağışla! Tövbe günahlarımıza, tövbe estağfurullah!” (KK14)
Yapılan alan araştırmasında, tövbe duasının okunmasının ardından, yine tövbe etmeye yönelik mahiyette bir tövbe düvaz imamı ile devam edilebildiği görülmüştür.
Gece gündüz hata etmektir işimiz,
Tövbe günahlarımıza estağfurullah.
Muhammed Ali’ye bağlıdır başımız,
Tövbe günahlarımıza estağfurullah.
Hasan Hüseyin sır içinde sır ise,
İmam Zeynel nur içinde nur ise,
Özümüzde kibir benlik var ise,
Tövbe günahlarımıza estağfurullah.
Muhammed Bakır’ın izinden çıkma,
Yükün Cafer’den tut gayriye bakma,
Hatıra değip gönüller yıkma,
Tövbe günahlarımıza estağfurullah.
Benim sevdiceğim Musa-i Kâzım,
İmam Rıza’ya bağlıdır özüm,
Eksiklik noksanlık hep kusur bizim,
Tövbe günahlarımıza estağfurullah.
Muhammed Taki İle varalım şaha,
Ali Naki emeğimizi vermeye zaya,
Ettiğimiz kem işlere bed huya,
Tövbe günahlarımıza estağfurullah.
Hasan Askerinin gülleri bite,
Mehdi gönlümüzün gamını ata,
Ettiğimiz yalan gova gıybete,
Tövbe günahlarımıza estağfurullah.
Şah Hatayi’m eder Bağdat Basra,
Kaldık zamaneye böyle asra,
Yâ Ali Kerem kânisin kalma kusura,
Tövbe günahlarımıza estağfurullah.