Neyleyim dünyayı, şanı, şöhreti.
Âh Hüseyin deyü ağlar gezerim.
Aldı beni İmamların firkati.
Ah Hüseyin deyü ağlar gezerim.
Matem aylarında artar firakım.
Âh-u nâlan etmek benim merakım.
Nâr-ı iştiyaktan yanar yüreğim.
Ah Hüseyin deyü ağlar gezerim.
Zârım işitenler kaldılar ta’na,
Dediler teselli gerektir sana.
Yüz bin öğüt versen kâr etmez bana.
Ah Hüseyin deyü ağlar gezerim.
Cihan benim olsa şâd olup gülmem,
Dest uzatıp çeşm-i giryânım silmem.
Çilekeş dervişim sefâyı bilmem.
Ah Hüseyin deyü ağlar gezerim.
Firdevs bahçesinin kırmızı gülü,
Ben âşığım, oldum O’nun bülbülü,
Görünür gözüme Kerbelâ çölü,
Ah Hüseyin deyü ağlar gezerim.
Gönül murgu seyrangâha çıktıkça,
Kerbelâ’dan şehitlere baktıkça,
Ilgıt, ılgıt al kanları aktıkça,
Ah Hüseyin deyü ağlar gezerim.
Arş-ı semâvâtta gördüm nûrunu,
Aşkına düşenler verir varını.
Ali oğlu, Muhammed’in torunu,
Âh Hüseyin deyü ağlar gezerim.
Fedâyi dervişim derdi veremdir.
Cihanda kâm ehli olanlar kimdir?
Geceyle, gündüzüm derd ile gamdır.
Ah Hüseyin deyü ağlar gezerim.
Mâh-ı Muharrem’de mümin olanlar,
Âh Hüseyin deyu zâr eder ağlar.
Yasın çekip bahr-ı ummâna dalanlar,
Ah Hüseyin deyu zâr eder ağlar.
Âşığ-ı şeydâlar figana başlar.
Zâr eder iniler dağlarla taşlar.
Deryada balıklar, havada kuşlar,
Ah Hüseyin deyu zâr eder ağlar.
Yedi iklim, kevn-i mekan dört köşe,
Cümle âlem taaccuptur bu işe.
Deryalar mevc vurup gelir hurûşa,
Âh Hüseyin deyu zâr eder ağlar.
Fedâyî’nin başı Hünkâra bağlı,
Kerbelâ nârından ciğeri dağlı.
Muhammed’in torunu, Ali’nin oğlu.
Âh Hüseyin deyu zâr eder ağlar.