“”Gel, gel, ne olursan ol yine gel. İster kafir, ister mecusi, ister puta tapan ol yine gel. Bizim dergahımız, ümitsizlik dergahı değildir. Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel.” Türkiye’de Mevlana’yı, Dünya entelektüelleri arasında da Rumi’yi bilmeyen yoktur. Bu ikisini birleştirdiğimizde derviş Mevlana ile filozof Rumi, yani Mevlana Celaleddin-i Rumi ortaya çıkıyor. UNESCO tarafından 2007 yılı, Mevlana Yılı olarak kabul edilmiştir. İran’dan Fars kökenli olan Mevlana’nın bugün türbesinin bulunduğu yer, sağlığında da dergahıdır. Konya’daki dergahında ortaya çıkardığı “Hamdım, Piştim, Yandım” öğretisi ile tasavvuf felsefesinin gelişiminde önemli rol oynamıştır. Yalnızca Türkiye’de değil başta İran olmak üzere dünya çapında bilinirliğe ve değere sahip olan eseri Mesnevi, içinde yer alan hikayeler ve öğretilerle adeta bir yol kitabıdır. 1207 yılında Horasan’da ( bugün Afganistan sınırları içindedir) doğan Mevlana, babası Bahaeddin Veled ile birlikte Kabe’ye kadar giderek Hac ziyaretini gerçekleştirmiş ardından Selçuklu egemenliğindeki Anadolu’ya gelerek Karaman’a yerleşmiştir. Karaman’da babasının dergahında yetişmeye devam eden Hz. Mevlana, babasının vefatından sonra dergahın başı olmuş ve sufizm felsefesinden Mevlevilik anlayışını oluşturmuştur. Dergahında karşılaştığı Şems-i Tebrizi’de kendi söylemiyle “Mutlak kemalin varlığı ve Tanrının nurlarını gören Mevlana, Şems’in vefatından sonra içine kapanmıştır. Mevlana’nın vefatından sonra arkasında kalanlar Mevlevi dergahını ve Mevlevilik öğretisini geliştirerek taşımışlardır. Mevlana Celaleddin-i Rumi, tüm dünyada hoşgörü, anlayış, barış ve ilahi aşk ile bilinir. Mevlana, eserlerini Farsça dilinde yazmıştır.
Mevlana Celaleddin – i Rumi
İLGİLİ YAZILAR