Perşembe, Aralık 26, 2024
No menu items!

Hüseyin Gazi Gülağ Öz

Ankara’da tekke yıkıntıları ve türbesi ve Anadolu’nun birçok ye¬rinde makamı bulunan Hüseyin Gazi, yiğitliği ve savaşçılığıyla anıl¬maktadır. Hatta Alevi Bektaşi ozanlarının bir çoğunun şiirlerinde bu açıklıkla dile getirilir.

Hüseyin Gazi binip gelse atına
Dayanılmaz çarkı felek zatına

Gazi adı da, yiğitliğinin simgesi olarak verilmiştir. Gazi Erenlerde ender rastlanan bir durumdur. Malatya ve Seyitgazi’de türbeleri bulu¬nan Battal Gazi’nin babasıdır. Bu iki zat Horasan Erenlerinden olup, yiğitliği ve savaşçılığı nedeniyle Gazi adını almışlardır. Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde Hüseyin Gaziyle ilgili şunlar yazmaktadır. “Bu zat, Malatyalı Seyit Battal Gazi’nin pederi azizidir.” dedikten sonra onun tekkesindeki sosyal olayları da şöyle anlatmaktadır. “Merkadı çevresinde süslü muhteşem şamdanlar olduğunu, ayrı ayrı yaz ve kış meydanları bulunduğunu, senede bir kere burada mevlüt okunup, kırk elli bin adam cem olmakta, imam Hüseyin evladından ve sadakatı ki¬ramdan olan bu Hüseyin Gazi, burada din uğruna şehit olmuştur. Bu tekkedeki fukaraya on kuruş tasdik edip Üç kurban keserek şeyhi (Muhi Can) dedenin hayır duasını aldık.”1 dedikten sonra, 1058 yılında yine burasını ziyaret ederken de şu şiiri yazmaktadır.

“Gelip ettik dua ile niyazı
Bize himmet ede Hüseyin Gazi.”2

         Bugüne kadar yapılan Alevi cemlerinde mevlüt okunduğu kaydına rastlanılmamaktadır.Ayrıca günümüzde de mevlütün Alevi kültüründe yeri yoktur. Evliya Çelebi’nin 1611-1682 tarihleri   arasında yaşadığını baz alırsak Yavuz katliamıyla buralardan kaçan Alevi Bektaşiler’in yerine sünni kökenli kişilerin türbeyi  bir süre yönettikleri¬ni düşünebiliriz. “Ankara ‘nın şarkında kain Hüseyin Dağ üzerinde Bektaşiler tarafından mücahit bir  veli olarak kabul edilen bir Arap ‘ın Hüseyin Gazi’nin mezarı vardır. Evliya  zamanında burada yüz bekta¬şi  dervişini havi bir tekke vardı ve her sene çok kalabalık bir ayin yapılmaktaydı. Şimdi yalnız Ankara Bayrami  dervişleri tarafından idare edilen bir türbe vardır.”3

Hüseyin Gazi, Ankara’da kendi adıyla anılan Hüseyin Gazi dağının tepesinde yatmaktadır. Dağ oldukça yüksek bir yerde bulunmakta olup, orasına yaya olarak bile çıkmak sorun olmaktadır. Yeni açılan araba yolu bile çok dik olduğundan kışları arabayla zor çıkılmaktadır. Büyük ihtimalle Hüseyin Gazi korunmak amacıyla burasına tekkesini kurmuş, Ankara’nın çevresini de denetimi altına almıştır. Çünkü Hüseyin Gazi’nin yaşadığı dönem savaşların olduğu, eşkiyanın kol gezdiği bir dön¬eme rastlamaktadır.
Hüseyin Gazi için de diğer pirler gibi çeşitli söylenceler, efsaneler, menkıbeler anlatılmaktadır. Bu efsanelerin büyük bir bölümü halk ara¬snda söylenen, onun ve oğlu Battal Gazi’nin yiğitliği üzerine kurul¬muş söylencelerdir. Hüseyin Gazi ile ilgili bir efsane şöyle anlatılmak¬tadır.
“Bektaşiliğin Anadolu ‘ya yayılışı ve Anadolu’nun islamlaşması ¬ile ilgili bir anlam taşımaktadır. Bektaşi köylerinde dolaşan rivayet¬lerin hülasası şöyle oluyor. Osman oğlu Orhan zamanında (Osmanlı evleti ‘nin kurucusu padişahları) Ahmet Yesevi ‘nin işareti ve Batum padişahının emriyle Bektaş Veli Hüseyin efendimizin neslinden 300 kişiyle Orta Asya ‘dan hareket etmiş, Malatya ‘dan girerek küffarla çok kanlı savaşlar etmiş. Eskişehir’e kadar islamlığı yaymışltır. Malayat¬‘da Seyyit Battal Cafer, Erzincan ‘da Seyyit Gazi, Ankara ‘da Hüse¬yi Gazi islamiyeti yaymağa çalışıyorlar.”4

Yine adı geçen araştırmacı Dip Hacı Köyü İmamı’ndan aldığı efsa¬neyi şöyle sürdürmektedir. “Hüseyin Gazi şehit düşünce oğlu Seyit Battal Cafer Malatya’da bulunuyormuş. Bağdat Halifesi Abdüsse¬lam’dan babasının yerini ister. 0 da daha babasının kanı kurumadığı¬nı, kanını al da öyle gel, der. Seyit Battal Cafer yola çıkar. Çorum ta¬raflarında Balıklar Havuzu denilen şimdiki Hüseyin Gazi tekkesine misafir olur. 0 zamanlar burası manastırmış, manastırın keşişi, “Ben seni birisine benzetiyorum. Sen Hüseyin Gazi’nin oğlusun” der. Seyit Battal‘ı içeri almış, yemekler yendikten sonra keşiş latasını çıkartır. bir kapı açar, orada yeşil cübbe, yaşil sarık ile yeşil örtüde sarılı Kur’anı verir. Bir aşir okurlar. Bunun üzerine Keşiş Şambaz, Battal’ı babasının kanını almak üzere Ankara ‘ya gönderir. Dört gavurun başı¬nı keserek getirir. Şambaz birisini tanır. Babanın katili budur, diye gösterir. Bu başı tekkenin eşiği önüne gömer ki, dünya durdukça çiğnensin. Bu tekkeye Hüseyin Gazi kolu yahut kutlu denir.”5
Hüseyin Gazi ile ilgili söylenceler çoktur. Bunları tam bir kaynak olarak kabul etmek oldukça güçtür. Ancak, o zatın yaşamı ve kişiliğiy¬le ilgili az da olsa ipuçları vermeye yaramaktadır. Hüseyin Gazi’nin savaşçı birisi olduğu, kendisinin Seyyit olup, Alevi Bektaşi kültürünü Anadolu’ya yaymak istediği, bu nedenle de Ankara’da tekke kurduğu, bu tekkede birçok dervişi yetiştirdiği, tekkesinde fakirleri doyurduğu, insanları dayanışmaya, üretip, paylaşımı kardeşçe yapmaya özendirdi¬ği gerçektir. Hüseyin Gazi ile ilgili bilgiler bundan ibarettir.
HÜSEYİN GAZİ
Ali dergahına yüz süre geldim
Ayırma katardan Hüseyin Gazi
Keremler kanisin sultana geldim
Ayırma katardan Hüseyin Gazi

Hüseyinova’ya kurmuşun bazar
Arifler postunda okuyup yazar
Sayende hübların salınır gezer
Ayırma katardan Hüseyin Gazi

Dervişler gülbenk çeker her seher
Hurşit Baba Sultan kemale mahir
Kendisi helavet banunı zahir
Ayırma katarından Hüseyin Gazi

Şammas Pir haberdar oldu derdinden
Terk eyleyip geçti külli vaından
Cümle müminleri Hak didarından
Ayırma katardan Hüseyin Gazi

Yedi iklim çar köşeyi seyir eden
Kendi devesini kendisi yeden
Urum diyarını hem irşad eden
Ayırma katardan Hüseyin Gazi

Sefil Ali eşiğine sailem
Emir senin fermanına kailem
Nuri didar cemaline mailem
Ayırma katardan Hüseyin Gazi

Dipnotlar:
1 ÇELEBİ, Evliya; Seyahatnanw, C. 2, s.425.
2 SIRULLAH, Kaddes; s.426.
3)TANYU,Hikmet,Ankara ve Çevresinde Adak Yerleri.Diy.Yay.1967.s.88
4) AKKAYA,Şükrü,Orta Anadolu’da Bir Dolaşma.Ank.1934,Hakimiyeti Milliye Hüseyin Gazi Efsanesi.s.6
5) TANYU,Hikmet,Ankara ve Çevresinde Adak ve Adak Yerleri.Diy.Yay.1967.s.90

İLGİLİ YAZILAR
spot_img

Bizden Seçmeler