Gönül ne gezersin seyran yerinde
Âlemde her şeyin var olmayınca
Olura olmaza dost deyip gezme
Bir ahdine bütün yâr olmayınca
Yürü sôfi yürü, yolundan azma
Elin gıybetine kuyular kazma
Varıp her dükkânda metaın çözme
Yanında mürşidin var olmayınca
Kalktı havalandı gönlümün kuşu
Kavga, gıybet etmek kötünün işi
Üstadın tanımaz bunda her kişi
Anın kim mürşidi er olmayınca
Varıp bir kötüye sen olma nöker
Çarhına değer de dolunu döker
Ne Hüdâ’dan korkar, ne hicap çeker
Bir kötüde namus; âr olmayınca
Şah Hatayi ’m edem bu sırrı beyan
Kâmil midir cahil sözüne uyan
Bir baştan ağlamak ömredir ziyan
İki baştan muhip yâr olmayınca
Gel tâlip Pîr’den rızâsız yürüme
Sakın seni üstadın kabul eylemez
Farkla dur, otur, mîzanla yürü
Sakın Sultân kapıda kul eylemez.
Bu yol tâ ezelden Kaalû Belî’dir
Benliğinden geçen Hakk’ın kuludur
ŞAH HATÂYÎ cümlemizin halidir
Vefâsından cefâsın bol eylemez.
Dün-ü gün isteğim budur Hüdâ’dan
Mürşidimden gayrı nem var benim de
Dâima ayırma beni izinden
Mürşidimden gayrı nem var benim de
Mürşide hile olmaz doğru gelinür
Yalanın bünyadı yoktur, delinür
Her ne ister isen anda bulunur
Mürşidimden gayrı nem var benim de
Yedi yerde İmam Câfer makamı
Verdiler elime çün ezkârımı
Nakd elinde Şeyh Safî’nin makamı
Mürşidimden gayrı nem var benim de
Muhammed Ali’in doğru erkânı
Mürşidine var ki göresin seni
Mürşidin gemidir, tâlip yelkeni
Mürşidimden gayrı nem var benim de
Bu sözü söyleyen Sultan Hatayi
Hatayi ‘den gayrı kim var gedâyî
Salarım üstüne bin bir kazayı
Mürşidimden gayrı nem var benim de
Gönül ne durursun sen varsana
Mürşid-i kâmile varmayınca olmaz
Varıp eşiğine yüzün sürsene
Mürşid-i kâmile varmayınca olmaz
Mürşidin arayan gitti arayı
Arayanlar buldu derde çareyi
Yüzbin okur ise akda karayı
Mürşid-i kâmile varmayınca olmaz
Bu dünyada durdukça eğer dursan da
On dünya dolusu kitap görsen de
Her harfine binbir mana versen de
Mürşid-i kâmile varmayınca olmaz
Halil yaptı Kâbe’yi oldu delil
Farz oldu varmayanlar oldu melil
Muhammed’e rehber oldu Cebrail
Mürşid-i kâmile varmayınca olmaz
Hatayi sözün manisin ver dedi
Yar ile ettiğin ahde dur dedi
Cebrail, Musa’ya Hızır’a var dedi
Mürşid-i kâmile varmayınca olmaz