Solculara “Atatürk Kürtleri yaktı, faşistti,” dediler, sağcılara “Atatürk dinsiz komünistti,” dediler. 90’lı yılların yalanı buydu.
Atatürk savaşta bile insan yakmamıştır. Güneydoğu’ya bu yalan söylenirken, Karadenizliye “Atatürk sizi bombaladı” dediler.
Hani olur da genel palavralar tutmaz diye her şehire ayrı palavralar yazdılar. Yok Yozgat’la ilgilenmemiş, yok Rize’yi defterden silmiş… Sözde ezilen sınıflar yarattılar ve Lozan’ı kötülediler.
Oysa Osmanlı döneminde kapitülasyonlar vardı. Öyle ağırdı ki devlet, kendi vatandaşından aldığı vergiyi kendi toprağındaki yabancıdan alamaz olmuştu.
Limanlar, seyrüsefer, bankalar, demiryolları, işletmeler yabancılara teslim edilmişti. Yabancılar Türkiye’de kendi mahkemelerini açmış, kendi anayasalarına bağlıydı. Devlet içinde devlet, halk içinde halk…
Onlar kendi ulus devletlerini, kendi millî yönetimlerini kurarken, Osmanlı toprağında ise yabancı imtiyazını demokrasiden sayıyorlardı.
Devlet bu çıkmaz içindeyken bu toprakların asli unsurları ise 3. sınıf vatandaşa dönmüştü.
Milli bir anayasada millî bir kimlik, eşit hukuki haklar tanımlanmış değildi. Hakiki “ezilen sınıf” asli unsurlar olmuştu.
Yabancılara tanınan bu ayrıcalıklar Lozan’da kalkınca ne oldu?
Türkiye’deki yabancılar Türk hukukuna tabi oldu. Yani asli unsurlar ve yabancılar eşit olmuştur.
Komünist Lenin’le milliyetçi Mustafa Kemal Paşa, hakiki sömürgecilere karşı bir bağımsızlık savaşı vermiştir.
Topraklarımız sadece yabancı postalından kurtulmadı, aynı zamanda devletimiz yabancı hukukundan, yabancı baskısından kurtuldu.
30 Ağustos da cumhuriyet de hakiki ezilmişlerin zaferi oldu. Türk’ün de Kürt’ün de Çerkez’in de Alevi’nin de sünninin de…
Bu yüzden Atatürk, “Cumhuriyeti kuran Türkiye halkına Türk milleti denir,” diyerek tüm fertleri hukuken eşit ve tek çatı altında birleştirmiştir.
Lozan’da kapitülasyonları kaybeden yabancı odaklar, Türkiye’de kendi ayrıcalıklarını tekrar elde edebilmek için elbette bu eşitliğin yani millî birliğimizin bozulmasını isteyecek. Elbette Lozan’ı karalayacak.
Siz Atatürk’ü kötüleyenlerin, İngiliz’e iki çift laf ettiğini gördünüz mü? Lozan’ı kötüleyenler, Konsolosluk mahkemelerinden bahseder mi?
Kaynak:Ertürk Özel