ben işkence görmedim…
gözlerim bağlıydı…
kulaklarım duyuyordu sadece
bir de gözbandımın kokusu geliyordu burnuma…
ben işkence görmedim
işkencecilerden başka tanığı da yoktu zaten…
ve onlar
sadece sorguluyorlardı…
kulaklarım gördü…
tenim acırken…
ben işkence görmedim…
kanatırken etimi zulmün pençeleri
sarsarken beynimi uzuvlarıma verilen elektrik
zamanı unuttuğum ve acısından bayıldığım o askıda yaşarken dirençle
acılarım yoğunlaşırken her darbesinde ve tekmesinde işkencecilerimin
ve tepelerlerken ellerimi bir daha sazı elime alamayayım
ve eylem alanlarında özgürlük şarkıları söylerken
zafer işareti yapamayayım diye
ben sadece sükunet ve huşu içinde çocukluğumun
o karanlığının ardında gözbantlarımın
kulaklarımla seyrediyordum…
ben işkence görmedim…
bedenim gördü…
ne korktum ne kızdım ne öfkelendim ne bir haykırdım
ne de konuştum…
sanki ben değildim oradaki
isa gibi de yakarmadım Tanrı’ya
asılırken bir çarmıha gerilir gibi askıya…
ben işkence görmedim…
siz gördünüz…
benim tenim idi dağlanan
sizlerin ise yüreği…
bir kavganın orta yerinde
vazgeçtiğim canımın diyetinde
ben tenimi sizin yüreğiniz özgürce çarpsın diye
işkence tezgahlarında ölüme yatırırken
işkencecilerim
sizlerin o yabancılaşıp lisanını unuttuğunuz
ve sesini duymaktan ölesiye korktuğunuz
yüreğinizdeki isyanı,
anlam arayışını,
özgürlük çığlığını susturmakla meşguldüler…
ben işkence görmedim…
siz gördünüz…
neyse ki ben canımı ve tenimi acılara hazırlamıştım
ve neyse ki sizler uyuşmuş bir bilinçle
susturmuştunuz yüreğinizi…
ne siz duydunuz o acıyı
ne de ben…
ve aslında yaşanmadı bir işkence…
bir gözbağının ardında idim
işkence edilirken
tanımadaydım göremesem de suratlarını
sizler de bilmede idiniz zaten
ardına saklandığınız korkularınızda bir karanlıkta iken
habersiz ve uzak kaldığınız o canlar
işkencede can verirken
beklemedik hiçbir karşılık
sizin yüreklerinizde bizlerin ise teninde umursamadığı o acılar
bir bedeldi yalnızca özgürlüğe dair
ödenmesi gereken…
oktay çaparoğlu
07.06.2011