Aşık Veli Sivas’ın Şarkışla ilçesi İğdecik köylüdür. İlk önceleri sevi
kavuşamadığı Suna’ya şiirler yazan Veli, Kale köylü Aşık Kemter ile
tanışmasıyla tarikatı öğrenir ve deyişleri bu minvalde devam eder. Dönemin
Hacı Bektaş Veli dergahı postnişini Hamdullah efendiyle olan dostluğu, bu
deyişlerini zenginleştirir.
Hamdullah efendinin II. Abdülhamit tarafından Amasya’ya sürgün
edilmesinden sonra Aşık Veli, Hamdullah efendiyle anadoludaki dergahlar
arasında köprü olmuştur.
Son zamanda Hasandede tekkesinden çıkan elyazmalarında Aşık Veli’nin hiç
yayınlanmamış deyişleri ele geçmiştir.
1853 yılında İğdecik köyünde ölmüştür.
On bir aydır ben yarime hasiret
Göreyidim Şahı Merdan aşkına
Gide idi gönlümüzden keşiret
Sileyidim Şahı Merdan aşkına.
Kırk gün oldu göremedim düşümde
O yarin sevdası vardır başımda
Ceylan köprüsünden Ferhat taşından
Geçeyidim Şahı Merdan aşkına.
Gönülde karıştı hublar göçüne
Kalmasın efendim kulun suçuna
Saat dörtte Amasya’nın içine
Gireyidim Şahı Merdan aşkına.
Efendim doldurup verince demi
Orda hazır idi kırkların cemi
Yine senden ola yaremin emi
Çalayıdım Şahı Merdan aşkına.
VELİM eydir bu sevdanın adı ne?
Aşık maşukunun yanar oduna
Cümle muradıma hem maksuduma
Ereyidim Şahı Merdan aşkına.
dört bindörtyüz dört İsmin sahibi
Hecesini yazmış Kuran Allahtır
Yüzyirmibin elin doksanbin kelam
Fetahna suresini salan Allahtır
Şöyle bil ki kitap yüzbin nokta bir
Elif oku be altında nokta gör
Başında bismillahirahmanım var
İrakip iblisi süren Allahtır
Kuran-ı azimde iklası şerif
Hem elhamda bulduk ulema arif
Doksanbin okunan musay-ı şerif
Aşıklar dersini veren Allahtır
Velim eydir bir üstada hizmet et
Hizmet edem dersen sen emrini tut
Onsekiz bin alemi halketmiştir ahat
Adem Nebiyyullah dünyaya geldi
Görelim ki Şahı Merdan ne yapar
Ol yetmiş üç anda zuhura geldi
Görelim ki Şahı Merdan ne yapar
Küfr içinde kaldı yetmiş ikisi
Birine inanmıştır nurun hepisi
Yirmi dört bin peygamber Hak tapusu
Görelim ki Şahı Merdan ne yapar
İsa Musa Davut gittikten sonra
Altı yüz yıl devir ettikten sonra
Talip le Muttalip gittikten sonra
Görelim ki Şahı Merdan ne yapar
Muhammet Ali kandilde nur idi
Onlardan ezeli Fatma var idi
İsim verilmezden gizli sır idi
Görelim ki Şahı Merdan ne yapar
Muhammet Ali zahir olunca
Ay gün secde etti onlar doğunca
Nice bin kilise battı o gece
Görelim ki Şahı Merdan ne yapar
Kâbenin içinde puta tapmışlar
Allah budur diye ikrar etmişler
İncilde görüp kavgaya düşmüşler
Görelim ki Şahı Merdan ne yapar
Ali üç yaşında putları kırdı
Başta olan kafirler bunu duydu
Hepsi Muhammed’e şevkaya geldi
Görelim ki Şahı Merdan ne yapar
Bu dünya üç kıral elinde idi
İstanbul da Yemen elinde idi
Acem tahtı Perviz elinde idi
Görelim ki Şahı Merdan ne yapar
Peygamber üçüne üç name yazdı
Yemen namesini Selman’a sundu
Kayseri o demde çok tazim kıldı
Görelim ki Şahı Merdan ne yapar
Perviz’e varan elçi şehit oldu
Ali ile Hint kazasına gitti
Ali gitti (diye) kafirler sefer etti
Görelim ki Şahı Merdan ne yapar
Ol on iki bin askeri götürdü
Her birini bir tarafa yetirdi
Üç bin de Muhammet asker getirdi
Görelim ki Şahı Merdan ne yapar
Asker alay alay etrafa durdu
Ol demde de Abbas meydana girdi
Başta olan pehlivanları kırdı
Görelim ki Şahı Merdan ne yapar
Kafir beylerine kasavet düştü
Ali gelmiş diye tedbiri şaştı
Haber alın diye elçi ulaştı
Görelim ki Şahı Merdan ne yapar
Elçi gördü bildi Ali abbası
En küçüğüdür bâzların bâzı
Kafir kıral nakledince bu sözü
Görelim ki Şahı Merdan ne yapar
Kafir yeniden adamların saldı
Üç yüz otuz altı bin asker geldi
Her birini bir tarafa ayırdı
Görelim ki Şahı Merdan ne yapar
Kafir çoğaldı da yürüyüş etti
Hamza pehlivanı hem şehit etti
Hak Cebrail’e Ali’yi emretti
Görelim ki Şahı Merdan ne yapar
Cebrail nameyi habibe verdi
Muhammet yönünü kıbleye döndü
Hint içinde Ali’ye malum oldu
Görelim ki Şahı Merdan ne yapar
Ali hemen ismi azam okudu
Yer gök titredi şimşekler şakıdı
Muhammet der bizden yana hakkoldu
Görelim ki Şahı Merdan ne yapar
Ali celallendi gayrette coştu
Yer ile gök birbirine kavuştu
Orada askerlerin cümlesi şaştı
Görelim ki Şahı Merdan ne yapar
Kafirler şaştı da perişan oldu
Müminler sevindi de ruşen oldu
Dünya kurulalı bir nişan oldu
Görelim ki Şahı Merdan ne yapar
Kelleler kesildi kanlar saçıldı
Erler kanda yüzdü kandan geçildi
Çok vakit sonra ortalık açıldı
Görelim ki Şahı Merdan ne yapar
Kafirler avreti ileri sürdü
Ali de görünce boynun çevirdi
Muhammet der ki ya Ali elverdi
Görelim ki Şahı Merdan ne yapar
Muhammet Ali’ye secdeye geldi
Gaziler yüzünü düldüle sürdü
Ol zaman Muhammet miraca gitti
Görelim ki Şahı Merdan ne yapar
Ali islam dinin aşikar etti
Medayin tahtını Selman’a verdi
Yüz yirmi bin kelam Ali şehretti
Görelim ki Şahı Merdan ne yapar
VELİM eydir nice alamet oldu
Devri ahır zaman Mehdi’ye kaldı
Dosta rahmet düşmana lanet oldu
Görelim ki Şahı Merdan ne yapar
Ağlatırsan beni yoluna ağlat
Beni nagah yere ağlatma Ali.
Didemin yaşını deryaya çağlat
Kuru çaylarına çağlatma Ali.
Giriftar eyledin beni bu derde
Bu aylarda bu sahrada bu yerde
Bin derman verseler vermem bu derde
Yarem açıp kanım çağlatma Ali.
Cevrin bana mıdır yoksa yare mi?
Hançer vurup sızılatma yaremi
Hasan Hüseyin için sar bu yaremi
Yaremi rakibe bağlatma Ali.
Bağlarsa yaremi efendim bağlar
Eşiğine düşmüş bir geda ağlar
Ahımdan tutuştu dereler dağlar
Yolum yüce bele uğratma Ali.
Bir derde düşürdün derman et yeter
İman bülbülleri çağrışıp öter
Bunca ağlattığın VELİ’ye yeter
Ya öldür ya güldür cevretme Ali.
Akdeniz yalısı aydın yakası
Aşar gider pirim Abdal Musa’ya
Cemalin görünce dağlar eridi
Taşlar gider pirim Abdal Musa’ya
Baba Kaygusuzdan almış cahdini
Bilir misin İbrahim Ethem vaktini?
Padişahlar tacı ile tahtını
Boşlar gider pirim Abdal Musa’ya
Sürüden ayrılmış böşek mozular
Her andıkça yarelerim sızılar
İrili ufaklı emlik kuzular
Koçlar gider pirim Abdal Musa’ya
Seyyit Ali Abdal Emir Seyidde
Üçü bir kardeştir Ehlibeyitte
Cümlemizi defter etmiş kayıtta
Başlar gider pirim Abdal Musa’ya
VELİM eydir dört dergahtır evveli
Seyit Ali Abdal Musa Bektaşi Veli
Hüseyin aşkına didemin seli
Çağlar gider pirim Abdal Musa’ya
Aklımı başımdan alan
Mustafa’dır Murtaza’dır
Beni bu dertlere salan
Mustafa’dır Murtaza’dır
Ay’ı ayağına indiren
Güneşi başta döndüren
Türlü müşkülü kandıran
Mustafa’dır Murtaza’dır
Elifi taç başlarında
Mim duası kaşlarında
Bunca alem peşlerinde
Mustafa’dır Murtaza’dır
Seb’ül mesan cem ile taş
Vere hizmet cümleye baş
Kızıl Deli Hacı Bektaş
Mustafa’dır Murtaza’dır
Fatma Ana’mızın yari
Muhammed’in gonca gülü
Hasan Hüseyin’in yolu
Mustafa’dır Murtaza’dır
İmam Zeynel’in dedesi
İmam Bakır’ın sadası
İmam Cafer’in nidası
Mustafa’dır Murtaza’dır
Kazım Musa Ali Rıza
Taki Naki imdat bize
Askeri’ye asker dize
Mustafa’dır Murtaza’dır
Veli’m eyder Mehdi şahtır
Yerde gökte padişahtır
Bundan öte alem yoktur
Mustafa’dır Murtaza’dır
Akşamdan sabaha sabrım yok iken
Yine kaldık gelen ayın başına
Hiç kimse kimsenin halından bilmez
Herkes düşmüş telaşına işine
Yari olmayanın yarası m’olur
Arifler deminde sırası m’olur
Pare pare kılsam çaresi m’olur
Gönül düşmüş bir güzelin peşine
Ayak ayak dosta doğru varayım
Bir vech ile muradıma ereyim
Ela gözlü ben yarimi göreyim
Ay gibi doğunca yatam döşüne
Cemal-i vecdullah ay ile gündür
Rakiplerim derki sevdiğin kimdir
Saat bu saattir bugünkü gündür
Dost birgün oturur nizam başına
Sağ olanlar sevdiğini arzular
Dertli sinem derunumdan sızılar
Ahvalimiz size malum gaziler
Merhamet ediniz didem yaşına
Kaşlar mizam olmuş gözleri tartar
Yari olmayana dünya olur dar
Hak bilir ki şu dünyada yarim var
Böyle yazın mezarımın taşına
Aka aka çeşmim yaşı sel oldu
Sene bin iki yüz tamam ell’oldu
Velim eyder yaralarım bell’oldu
Gayrı cerrah el katmasın boşuna
Alıcı kuş cücesini uçursa
Cüce yurtta kalır evvel baz gider
Bir yiğit ah etse göğsün geçirse
Vardır hasireti ömrü tez gider.
Sineme vurdular türlü düğümler
Yücesine çıkmış yar bizi ünler
Yar ile dem devran sürdüğüm günler
Edalı şifalı cilve naz gider.
VELİM eydir garip başa ne gele
Dostlarım ağlaya düşmanlar güle
Dünya ne güle kaldı ne de bülbüle
Al baharlı mor çiçekli yaz gider
Arapça Farsice sual sorarsın
Bildin de mi söylen bilmedin de mi
Bilmediğim pazarlığı edersin
Aldın da mı söylen almadın da mı
Pazarlık şarına ulu şar derler
Ölümden ileri ölüm var derler
Bir yönünden ölmesini yeğ derler
Öldün de mi söylen ölmedin de mi
Er olamaz pir önünde ölmeyen
Hatm edemez yed’ayeti bilmeyen
Evvel sultan m’olur talip olmayan
Oldun da mı söylen olmadın da mı
Gene arif bilir talip olanı
Aşıklar söylemez bunda yalanı
Nerde gördün cenazesin kılanı
Kıldın da mı söylen kılmadın da mı
Velim eyder cenazesin kılmayan
Derya nedir deniz nedir bilmeyen
Bahri gibi Ummanlara dalmayan
Daldın da mı söylen dalmadın da mıAşık Veli (doğum tarihi bilinmiyor ölüm 1853)
Aşık Veli Sivas’ın Şarkışla ilçesi İğdecik köylüdür. İlk önceleri sevip
kavuşamadığı Suna’ya şiirler yazan Veli, Kale köylü Aşık Kemter ile
tanışmasıyla tarikatı öğrenir ve deyişleri bu minvalde devam eder. Dönemin
Hacı Bektaş Veli dergahı postnişini Hamdullah efendiyle olan dostluğu, bu
deyişlerini zenginleştirir.
Hamdullah efendinin II. Abdülhamit tarafından Amasya’ya sürgün
edilmesinden sonra Aşık Veli, Hamdullah efendiyle anadoludaki dergahlar
arasında köprü olmuştur.
Son zamanda Hasandede tekkesinden çıkan elyazmalarında Aşık Veli’nin hiç
yayınlanmamış deyişleri ele geçmiştir.
1853 yılında İğdecik köyünde ölmüştür.
On bir aydır ben yarime hasiret
Göreyidim Şahı Merdan aşkına
Gide idi gönlümüzden keşiret
Sileyidim Şahı Merdan aşkına.
Kırk gün oldu göremedim düşümde
O yarin sevdası vardır başımda
Ceylan köprüsünden Ferhat taşından
Geçeyidim Şahı Merdan aşkına.
Gönülde karıştı hublar göçüne
Kalmasın efendim kulun suçuna
Saat dörtte Amasya’nın içine
Gireyidim Şahı Merdan aşkına.
Efendim doldurup verince demi
Orda hazır idi kırkların cemi
Yine senden ola yaremin emi
Çalayıdım Şahı Merdan aşkına.
VELİM eydir bu sevdanın adı ne?
Aşık maşukunun yanar oduna
Cümle muradıma hem maksuduma
Ereyidim Şahı Merdan aşkına.
dört bindörtyüz dört İsmin sahibi
Hecesini yazmış Kuran Allahtır
Yüzyirmibin elin doksanbin kelam
Fetahna suresini salan Allahtır
Şöyle bil ki kitap yüzbin nokta bir
Elif oku be altında nokta gör
Başında bismillahirahmanım var
İrakip iblisi süren Allahtır
Kuran-ı azimde iklası şerif
Hem elhamda bulduk ulema arif
Doksanbin okunan musay-ı şerif
Aşıklar dersini veren Allahtır
Velim eydir bir üstada hizmet et
Hizmet edem dersen sen emrini tut
Onsekiz bin alemi halketmiştir ahat
Adem Nebiyyullah dünyaya geldi
Görelim ki Şahı Merdan ne yapar
Ol yetmiş üç anda zuhura geldi
Görelim ki Şahı Merdan ne yapar
Küfr içinde kaldı yetmiş ikisi
Birine inanmıştır nurun hepisi
Yirmi dört bin peygamber Hak tapusu
Görelim ki Şahı Merdan ne yapar
İsa Musa Davut gittikten sonra
Altı yüz yıl devir ettikten sonra
Talip le Muttalip gittikten sonra
Görelim ki Şahı Merdan ne yapar
Muhammet Ali kandilde nur idi
Onlardan ezeli Fatma var idi
İsim verilmezden gizli sır idi
Görelim ki Şahı Merdan ne yapar
Muhammet Ali zahir olunca
Ay gün secde etti onlar doğunca
Nice bin kilise battı o gece
Görelim ki Şahı Merdan ne yapar
Kâbenin içinde puta tapmışlar
Allah budur diye ikrar etmişler
İncilde görüp kavgaya düşmüşler
Görelim ki Şahı Merdan ne yapar
Ali üç yaşında putları kırdı
Başta olan kafirler bunu duydu
Hepsi Muhammed’e şevkaya geldi
Görelim ki Şahı Merdan ne yapar
Bu dünya üç kıral elinde idi
İstanbul da Yemen elinde idi
Acem tahtı Perviz elinde idi
Görelim ki Şahı Merdan ne yapar
Peygamber üçüne üç name yazdı
Yemen namesini Selman’a sundu
Kayseri o demde çok tazim kıldı
Görelim ki Şahı Merdan ne yapar
Perviz’e varan elçi şehit oldu
Ali ile Hint kazasına gitti
Ali gitti (diye) kafirler sefer etti
Görelim ki Şahı Merdan ne yapar
Ol on iki bin askeri götürdü
Her birini bir tarafa yetirdi
Üç bin de Muhammet asker getirdi
Görelim ki Şahı Merdan ne yapar
Asker alay alay etrafa durdu
Ol demde de Abbas meydana girdi
Başta olan pehlivanları kırdı
Görelim ki Şahı Merdan ne yapar
Kafir beylerine kasavet düştü
Ali gelmiş diye tedbiri şaştı
Haber alın diye elçi ulaştı
Görelim ki Şahı Merdan ne yapar
Elçi gördü bildi Ali abbası
En küçüğüdür bâzların bâzı
Kafir kıral nakledince bu sözü
Görelim ki Şahı Merdan ne yapar
Kafir yeniden adamların saldı
Üç yüz otuz altı bin asker geldi
Her birini bir tarafa ayırdı
Görelim ki Şahı Merdan ne yapar
Kafir çoğaldı da yürüyüş etti
Hamza pehlivanı hem şehit etti
Hak Cebrail’e Ali’yi emretti
Görelim ki Şahı Merdan ne yapar
Cebrail nameyi habibe verdi
Muhammet yönünü kıbleye döndü
Hint içinde Ali’ye malum oldu
Görelim ki Şahı Merdan ne yapar
Ali hemen ismi azam okudu
Yer gök titredi şimşekler şakıdı
Muhammet der bizden yana hakkoldu
Görelim ki Şahı Merdan ne yapar
Ali celallendi gayrette coştu
Yer ile gök birbirine kavuştu
Orada askerlerin cümlesi şaştı
Görelim ki Şahı Merdan ne yapar
Kafirler şaştı da perişan oldu
Müminler sevindi de ruşen oldu
Dünya kurulalı bir nişan oldu
Görelim ki Şahı Merdan ne yapar
Kelleler kesildi kanlar saçıldı
Erler kanda yüzdü kandan geçildi
Çok vakit sonra ortalık açıldı
Görelim ki Şahı Merdan ne yapar
Kafirler avreti ileri sürdü
Ali de görünce boynun çevirdi
Muhammet der ki ya Ali elverdi
Görelim ki Şahı Merdan ne yapar
Muhammet Ali’ye secdeye geldi
Gaziler yüzünü düldüle sürdü
Ol zaman Muhammet miraca gitti
Görelim ki Şahı Merdan ne yapar
Ali islam dinin aşikar etti
Medayin tahtını Selman’a verdi
Yüz yirmi bin kelam Ali şehretti
Görelim ki Şahı Merdan ne yapar
VELİM eydir nice alamet oldu
Devri ahır zaman Mehdi’ye kaldı
Dosta rahmet düşmana lanet oldu
Görelim ki Şahı Merdan ne yapar
Ağlatırsan beni yoluna ağlat
Beni nagah yere ağlatma Ali.
Didemin yaşını deryaya çağlat
Kuru çaylarına çağlatma Ali.
Giriftar eyledin beni bu derde
Bu aylarda bu sahrada bu yerde
Bin derman verseler vermem bu derde
Yarem açıp kanım çağlatma Ali.
Cevrin bana mıdır yoksa yare mi?
Hançer vurup sızılatma yaremi
Hasan Hüseyin için sar bu yaremi
Yaremi rakibe bağlatma Ali.
Bağlarsa yaremi efendim bağlar
Eşiğine düşmüş bir geda ağlar
Ahımdan tutuştu dereler dağlar
Yolum yüce bele uğratma Ali.
Bir derde düşürdün derman et yeter
İman bülbülleri çağrışıp öter
Bunca ağlattığın VELİ’ye yeter
Ya öldür ya güldür cevretme Ali.
Akdeniz yalısı aydın yakası
Aşar gider pirim Abdal Musa’ya
Cemalin görünce dağlar eridi
Taşlar gider pirim Abdal Musa’ya
Baba Kaygusuzdan almış cahdini
Bilir misin İbrahim Ethem vaktini?
Padişahlar tacı ile tahtını
Boşlar gider pirim Abdal Musa’ya
Sürüden ayrılmış böşek mozular
Her andıkça yarelerim sızılar
İrili ufaklı emlik kuzular
Koçlar gider pirim Abdal Musa’ya
Seyyit Ali Abdal Emir Seyidde
Üçü bir kardeştir Ehlibeyitte
Cümlemizi defter etmiş kayıtta
Başlar gider pirim Abdal Musa’ya
VELİM eydir dört dergahtır evveli
Seyit Ali Abdal Musa Bektaşi Veli
Hüseyin aşkına didemin seli
Çağlar gider pirim Abdal Musa’ya
Aklımı başımdan alan
Mustafa’dır Murtaza’dır
Beni bu dertlere salan
Mustafa’dır Murtaza’dır
Ay’ı ayağına indiren
Güneşi başta döndüren
Türlü müşkülü kandıran
Mustafa’dır Murtaza’dır
Elifi taç başlarında
Mim duası kaşlarında
Bunca alem peşlerinde
Mustafa’dır Murtaza’dır
Seb’ül mesan cem ile taş
Vere hizmet cümleye baş
Kızıl Deli Hacı Bektaş
Mustafa’dır Murtaza’dır
Fatma Ana’mızın yari
Muhammed’in gonca gülü
Hasan Hüseyin’in yolu
Mustafa’dır Murtaza’dır
İmam Zeynel’in dedesi
İmam Bakır’ın sadası
İmam Cafer’in nidası
Mustafa’dır Murtaza’dır
Kazım Musa Ali Rıza
Taki Naki imdat bize
Askeri’ye asker dize
Mustafa’dır Murtaza’dır
Veli’m eyder Mehdi şahtır
Yerde gökte padişahtır
Bundan öte alem yoktur
Mustafa’dır Murtaza’dır
Akşamdan sabaha sabrım yok iken
Yine kaldık gelen ayın başına
Hiç kimse kimsenin halından bilmez
Herkes düşmüş telaşına işine
Yari olmayanın yarası m’olur
Arifler deminde sırası m’olur
Pare pare kılsam çaresi m’olur
Gönül düşmüş bir güzelin peşine
Ayak ayak dosta doğru varayım
Bir vech ile muradıma ereyim
Ela gözlü ben yarimi göreyim
Ay gibi doğunca yatam döşüne
Cemal-i vecdullah ay ile gündür
Rakiplerim derki sevdiğin kimdir
Saat bu saattir bugünkü gündür
Dost birgün oturur nizam başına
Sağ olanlar sevdiğini arzular
Dertli sinem derunumdan sızılar
Ahvalimiz size malum gaziler
Merhamet ediniz didem yaşına
Kaşlar mizam olmuş gözleri tartar
Yari olmayana dünya olur dar
Hak bilir ki şu dünyada yarim var
Böyle yazın mezarımın taşına
Aka aka çeşmim yaşı sel oldu
Sene bin iki yüz tamam ell’oldu
Velim eyder yaralarım bell’oldu
Gayrı cerrah el katmasın boşuna
Alıcı kuş cücesini uçursa
Cüce yurtta kalır evvel baz gider
Bir yiğit ah etse göğsün geçirse
Vardır hasireti ömrü tez gider.
Sineme vurdular türlü düğümler
Yücesine çıkmış yar bizi ünler
Yar ile dem devran sürdüğüm günler
Edalı şifalı cilve naz gider.
VELİM eydir garip başa ne gele
Dostlarım ağlaya düşmanlar güle
Dünya ne güle kaldı ne de bülbüle
Al baharlı mor çiçekli yaz gider
Arapça Farsice sual sorarsın
Bildin de mi söylen bilmedin de mi
Bilmediğim pazarlığı edersin
Aldın da mı söylen almadın da mı
Pazarlık şarına ulu şar derler
Ölümden ileri ölüm var derler
Bir yönünden ölmesini yeğ derler
Öldün de mi söylen ölmedin de mi
Er olamaz pir önünde ölmeyen
Hatm edemez yed’ayeti bilmeyen
Evvel sultan m’olur talip olmayan
Oldun da mı söylen olmadın da mı
Gene arif bilir talip olanı
Aşıklar söylemez bunda yalanı
Nerde gördün cenazesin kılanı
Kıldın da mı söylen kılmadın da mı
Velim eyder cenazesin kılmayan
Derya nedir deniz nedir bilmeyen
Bahri gibi Ummanlara dalmayan
Daldın da mı söylen dalmadın da mı