İsmail ONARLI
Alevilerde takiyye/ gizlilik nedir?
Alevi kuramcısı 6.İmam Cafer-i Sadık (d.699-ö.765), öğretisini yaymak ve siyasi bir organizasyon için; SIR saklayan, ketum insanlardan oluşan ilegal/gizli bir örgüt kurar. O dönemde İmam Cafer “Takiye Öğretisi” denen bu eğiıim ve öğretim sayesinde, Alevilik yaşamış ve hayat bulmuştur. Bu gizlilik sistemi ve kavramı/terimi süreç içinde sünnilerce iki yüzlülük anlamında kullanıldığı için, Anadolu’da Hacı Bektaş-ı Veli 13. yüzyılda Aleviliği yeniden yapılandırırken gizlenme sistemine “Bektaşî Sırrı” olarak adlandırmıştır. Günümüzde, özellkle 1987 sonrası bu sır farş olmuştur. Şimdi bu sırrın içeriğini Aleviler öneri, sorun olarak gündeme getirerek ilgililerin çözmesini istemektedirler.
Hasan Kılavuz ve bunun gibi düşünler ile bazı eski Solcular “Aleviler tarih boyunca takkiye yapmıştır”, yani yalan söyleyerek iki yüzlü davranmışlardır. “Cafer Sadık’ın Takiye Öğretisi” nin veya Bektaşı Sırrı’nın ne anlama geldiğini bilmeden, tarih bilgisi ve metodolojiden yoksun; Hasan Kılavuz, “Benim Aleviliğimde İslam yok. Herkes, bildiği gibi özünü bozmadan yaşasın, Aleviliği ona göre tarif etsin. Arayın, tarayın İslam’ın içinde Aleviliği bulamazsınız” diyerek izdaşları ile, tüm bugüne kadar ki yazılı kitapları eleştiriyorlar, bilinçli veya bilmeyerek saptırıyorlar. Kelimeler zaman içinde evrim geçirerek değişik anlamlara gelebilir. “Takkiye-Şeriat-Cihat” kelimeleri, bugün Siyasi İslamcılar tarafından, kendilerine özgü bir terim olarak kullanıyorlar ki, bu durum, bazı sapkınlar gibi bizleri yanıltmasın!…
Cafer Sadık, Kerbela olayından (10 Ekim 680) sonra, Ortodoks karakterli olan Sünni iktidarlara karşı, siyasi muhalefet olan, Şiilik inancına batıni ve felsefi yorumları kucaklayan akılcılığı kattı. Babası İmam Bakır ile başlayan bu akım yeraltında güçleniyorerek, Alevilik örgütlenmesi oluştu. İmam Cafer Sadık bu gizli Batıni Şiiler ya da Proto-Aleviler diyebileceğimiz kümeleşmelerle gizli ilişkilerini örtmek ve aynı zamanda Ehlibeyt ve İmam soyunun ortadan kaldırılmasını önlemek için, Abbasi yönetimiyle iyi geçinme yolunu seçti. Bunu da babasından öğrendiği takkiye öğretisini geliştirerek başarabildi. Bu sayede Akademisinde çalışmalarını sürdürüp adları (4000 cıvarında), bugüne değin öğretileri yaşayan ulama ve bilim adamı yetiştirdi.
İmam Cafer’in takkiye öğretisiyle, bugün Türkiye’deki İslami parti ve Siyasi İslamcı grupların takkiyesini birbirinden ayırmak gerekir. Her ikisi de İktidardaki yönetimin düşünce ve inançlarını paylaşıyormuş görüntüsü altında, kendi görüşlerini gizlice uygulama ve yaygınlaştırmayı hedef almaktadır. Ancak bugünün İslami gruplar takkiye öğretisini geriye doğru ve eski, çağdışı inanç, anlayış ve uygulamalarını geri getirmek amacıyla kullanırken; İmam Cafer’in ve daha sonraları tüm Batıni inançlılar takkiye öğretisini uygularken, İslamı yeni ve çağa uygun yorumlarla geliştirip ileriye götürmeyi amaçlamıştır.
Emevi-Abbasi döneminde yok olmak üzere olan, Alevi öğretisini Cafer Sadık yaşama geçirerek, mistik-misyoner öğrencileri vasıtası ile yaygınlaştırmıştır.
Sonuç olarak: Emevi-Abbasi-Selçuklu-Osmanlı devirlerinde Alevileri kötülemek için, binlerce broşür ve kitap yayınlayarak siyasi propaganda yapmışlardır. Yine halife, sultan, vezir ve şeyhülislam buyrukları ile Alevilerin malları gasp edilerek, katledilmişlerdir. Aleviler bu uygulama ve eylemlere karşı kendilerini gizlemişlerdir. Bunun adı iki yüzlülük veya takkiye değildir. Kendini koruma ve inancını gizlemektir. Ketumiyet ve sır da budur. Ser verip sır vermemekte, bu tavır ve duruştan olanlar içindir. Hasan Kılavuz ve benzerleri için değildir. Kendilerine Alevim diyen kimi sahtekarlar ve bazı Sünniler; İmam Cafer’in öğretisinin kendilerine uygun gelen yanını öne çıkararak almaktalar, ya da öyle anlamakta ve algılamaktadırlar, öbürlerini ise reddetmektedirler. Halbuki öğretiyi bir bütün olarak ele alıp dönemin koşularına göre değerlendirerek incelemek gerekir. Tarihsel olarak, Alevi-Bektaşi Kızılbaş inancında hiçbir zaman, iki yüzlülük veya takkiye olmamıştır. Hasan Kılavuz “takkiye yapılıyor, bu takkiye’yi tarihte de yaptık”diyerek, kendini açıklıyor. Bunu söyleyenler yalan söylemektedirler. Kendilerini ifşa etmektedirler…
24. August 2024