Zahirde ve batında bugüne kadar yeryüzüne gelmiş ve gelecek olan bütün yiğit savaşçıları, kahramanları toplasanız hepsinin toplamı bir Hz. Ali etmez.
Hal böyle olunca gerçek anlamda Ali inancına tabi, Ali yoluna bağlı, Ali davasını sahiplenen birisi de elbette mertlikte, cesarette, yiğitlikte en önde olur.
Bu anlamda Alevi demek yiğitliği esas almak, mertlikten taviz vermemek, her türlü korkunun üstüne cesaretle yürümek demektir.
Hayatın her alanında ve her şart altında asla ama asla doğruluktan, yiğitlikten mertlikten taviz vermemek Alevi olmanın en karakteristik özelliğidir.
Tarih boyunca Ali yolunu sürmüş olan, Ali’nin inancıyla varoluşuna anlam katmak isteyen herkes bu temel ilkelere sahip çıkmış ve hayatında uygulamıştır.
Tarih boyunca sayısız kaynaktan bize aktarılan bir gerçeklik var ki Alevi inandığını hayatına uygulamış olan kişidir.
Yani Alevi’inin sözü başka eylemi başka olmamıştır.
Sözünde neyse özündeki yansıma da o şekilde olmuştur.
Bu anlamda Alevi her zaman için güvenilir kişi olmuştur.
Doğruluğundan ve dürüstlüğünden hiç kimsenin şüphe etmediği kişi olmuştur.
Yani başka inanca mensup birisinin namusunu ve malını gönül rahatlığıyla teslim ettiği kişi olmuştur.
Ne adına ve ne için olursa olsun Alevinin yaşamında hilebazlık, sahtekarlık, üçkağıtçılık olmamıştır.
Alevi egemen ve güçlü olandan hiçbir zaman korkmamış, sözünü sakınmamış ve her şart altında inancını, doğrularını ve değerlerini yaşamı pahasına olsa dahi savunmuştur.
Bütün bu özellikler herkesçe bilinirken şimdi sözümona Alevi bir anne babadan doğup da “Aleviler korktuğu için Hazreti Ali ve onunla bütünleşmiş olan değerleri savunuyor” demeleri insanın adeta zekasıyla alay etmek anlamına geliyor.
Alevi olan korkmaz, inancından ve değerlerinden taviz vermez ve her şart altında mertliğine yakışır şekilde bunları savunur.
Aleviler birilerinden korktuğu veya birilerine şirin gözükmek için Hazreti Ali’yi ve onunla bütünleşmiş olan değerlere inanmıyor, sahiplenmiyor.
Aksine her bedeli ödeyerek iliklerine işlemiş olan Hazreti Ali sevgisini hayatında tatbik ederek, inancını yaşayarak inanıyor.
Mertlikten uzak duran, sözü ve eylemi birbirine uymayan, doğruluğu ve dürüstlüğünden emin olunmayan kimsenin Alevi olması sadece söz ile sınırlıdır.
Tekrar edeyim ki Alevi sözünün eridir, mertlikten ve yiğitlikten taviz vermez, üçkağıtçılıkta bulunmaz, hilebazlığa uzaktır.
Bu temel ilke ve doğrulardan uzak olanın Aleviliği sadece ve sadece dilinden dökülen söz ile sınırlıdır ve bunun da zerre katre bir anlamı yoktur.
Remzi Kaptan