Cuma, Aralık 27, 2024
No menu items!
Alevi KatliamlarıMalatya, Kahramanmaraş, Çorum, Sivas Katliamlarının İçyüzüne Dönük Bir İnceleme

Malatya, Kahramanmaraş, Çorum, Sivas Katliamlarının İçyüzüne Dönük Bir İnceleme

H. Nedim Şahhüseyinoğlu

ÖNSÖZ

Orhan Apaydın, Kim Öldürüyor, Niçin Öldürüyor? adlı yapıtında, tarihçi Augistin Thierry’ın şu sözünü aktarır: “Bir toplumsal eylemi kimin tasarlamış olduğunu doğru olarak bilmek istiyor musunuz? Bunlara özünde kimlerin gereksinmesi olduğunu araştırırsanız, ilk düşüncenin eyleme geçme iradesinin ve hiç olmazsa yapılan işten en büyük payın o kimselere ait olması gerekir. Yapılan iş kimin çıkarına ise, o işi yapan kimsedir.”

Geri kalmış veya gelişmekte olan ülkelerde siyasal cinayetlerin, toplu katliamların perde arkasında konumlarını sürdürmek isteyen egemen güçleri görürüz. Egemen güçleri emperyalistlerle işbirliği içinde olan ülkelerde, siyasal cinayetlerin, toplu katliamların daha da boyutlanarak iç savaşa dönüştüğü görülmüş ve yaşanmıştır.

Osmanlı’nın ekonomik, kültürel, sosyal uygulamalarına (asimilasyon, rüşvet ve soyguna) karşı, Anadolu halkının direnişi, Kızılbaşlık ya da Celâli ayaklanması diye kılıflanmış, yoksul halktan yüzbinlercesinin kellesi vurulmuştur.

Sukarno, Endonezya’da bağımsızlık ve özgürlük yanlısı bir milyonu aşkın insanı bir gecede katlettirdi. Şili’de ABD işbirlikçisi faşist Augusto Pinochet, sosyalist Allende iktidarını kanla devirdi. Yüzbinlerce yurtsever insan işkencelerde yaşamını yitirdi. Toplumların sosyal mücadele tarihi, bu tür örneklerle doludur…

Türkiye, yarı bağımlı, yolsuzluk, rüşvet ve mafyanın kurumlaştığı; çetelerin at oynattığı bir ülke durumundadır. Devlet erkini elinde tutan güçler, egemenlik ve çıkarlarını güvenceye almak, halkın ve emekçilerin uyanışını, direnişini engellemek için karşıt faşist örgütler (Ülkü Ocakları, Akıncılar, Komünizmle Mücadele Dernekleri vb.) kurdurarak eyleme yöneltmişlerdir. Böylece siyasal ve faili meçhul cinayetler, toplu katliamlar halkın güncel yazgısı haline getirilmiştir…

Bu kitabın yazımında güdülen amaç, etnik ve inançsal toplulukların arasına sokulan kin ve kan güdümünü körüklemek değildir; dinsel bir inancı üstün tutma veya küçümseme de değildir. Amaç, bu tür katliamların mezhep (Alevilerle Sünnilerin) ya da sağ-sol çatışması olmadığını; emperyalist güçlerin ve işbirlikçilerinin ortak planlarının perde arkası gizli güçler (CIA, MİT, Kontr-Gerilla) tarafından uygulanmasının sonucu olduğunu bir yönü ile sergilemektir.

Siyasal cinayetler ve katliamlar yaşadık; bu gibi olaylara tanık olduk. Demokrasi havarisi nice iktidar geldi-geçti. Hiçbiri, ne katliamların nedenlerini, perde arkasındaki güçleri görmek istedi, ne de katliam tertipçilerinin üstüne gidebildi. İktidar ve muhalefet rolünü dönüşümlü olarak oynayan siyasi partiler birbirini suçlamaya; Alevi-Sünni çatışması sonucu olduğunu iddia ederek katliamların gerçek nedenini kılıflamaya çalıştılar. Devlet içinde devlet konumunda olan gizli eller biliniyordu. Bütün çaba, bu gerçeğin kamoyuna malolmasına engel olmak; sınıfsal ve toplumsal bir uyanış sürecine giren emekçilerin arasına dinsel ya da ırksal nifak tohumları ekerek onları karşı karşıya getirmek için harcanıyordu. Katliamlarda toplumun inancı, değeri ve kurumları (din ve cami gibi) büyük bir pervasızlıkla basit birer araç olarak kullanılıyordu. Örneğin, Malatya’da halk, “Alevilerle solcular Cezmi Kartay Caddesindeki Camiye saldırdılar, patlayıcı madde attılar” propagandasıyla kışkırtıldı. Oysa o dönemde, Cezmi Kartay Caddesi üzerinde ve yakınında cami yoktu. Kahramanmaraş’ta katliam, “Komünistler-Aleviler, Ulu Cami’ye saldırdılar; Müslümanları öldürüyorlar” kışkırtmasıyla başlatılmıştı. Çorum’da “Alaaddin Cami’ye patlayıcı madde atıldı”ğı tahrikiyle halk sokaklara dökülmüştü. Sivas’ta, “Alibaba Mahallesinde Cami’ye saldırıldı” denilerek propaganda yapılmıştı. Keza 1993 Sivas katliamından önce “Cihad çağrıları“ yapılmıştı. Saldırı ve katliamlardan sonra söylentilerin gerçek olmadığı ortaya çıkmıştı ama ne gam! Devlet yöneticileri bu gerçekleri görmezden geliyor ve yanlı tutumları ile saldırganların cesaretini artırıyordu.

Amacımız, katliamların üzerindeki giz örtüsünü aralamak, gizli örgütleri tanımak, böylece olayları daha akılcı değerlendirmenin imkanlarını yaratmak ve tarihten ders çıkararak provokasyonlara gelmeyecek bir bilinç oluşturmaktır. Bir başka ifadeyle amacımız, belirli bir zümrenin çıkarlarını koruyan, biçimsellikle sınırlandırılmış demokrasinin yerine; bütün kurum ve kurallarıyla işleyen, çok sesli, katılımcı, özgürlükçü, eşitçi, barışçı ve insan haklarını koruyan bir demokratik ortamın oluşmasına yardımcı olmaktır.

Malatya, Kahramanmaraş, Çorum, Sivas katliamlarıyla ilgili belgeleri, kaynakları, mahkeme kararlarını, iddianameleri uzun bir süre boyunca inceledik. Katliamı yaşayan tanıklarla görüştük. Elde edilen bilgi ve belgeleri değerlendirdik ve sonuçta, elinizde tuttuğunuz ve beş bölümden oluşan yapıt ortaya çıktı.

Çalışmamızı sürdürürken birçok dostumuz katkılarını esirgemedi. Kahramanmaraş katliamını yaşayan ve tanık olan CHP eski milletvekili ve hukukçu Hüseyin Doğan, elindeki dokümanları, bilgileri verdi. Yine Kahramanmaraş katliamında mağdurların avukatı Nusret Senem ile yazar ve araştırmacı Muzaffer İlhan Erdost olanca katkılarını esirgemediler. Çorum katliamıyla ilgili bilgi ve belgelere ulaşmam konusunda, avukat-yazar Sadık Eral, CHP eski milletvekili Ethem Eken, Çorum Gazetesi sahibi ve CHP Çorum eski milletvekili Rıza Ilıman, eğitimci-yazar İsmail Pamuk, aynı ölçüde katkı verdiler. Sivas katliamının mağdurlarının (aynı zamanda müdahillerin) avukatlarından Mehdi Bektaş da Sivas katliamıyla ilgili dokümanları verdi. PSAKD’nin zengin arşivinden yararlanırken her türlü kolaylık ve katkı sağlandı. Kitabın dizgisini ve sayfa düzenini gerçekleştiren Deniz Aydın’a, kitabın dil ve yazım kuralları yönünden düzeltisini yapan Metin Kayaoğlu’na ve katkı veren tüm canlara içtenlikle teşekkür ediyorum.

Mart 1999

Ankara

H. Nedim Şahhüseyinoğlu

İLGİLİ YAZILAR
spot_img

Bizden Seçmeler