Cuma, Aralık 27, 2024
No menu items!
Kültür & SanatGüzel Yazılar“Pabucu Dama Atılmak” Sözü Nereden Geliyor?

“Pabucu Dama Atılmak” Sözü Nereden Geliyor?

İstanbul Tükenmeden Kapalıçarşı – Hanlar turumuzda özellikle değindiğimiz ve maalesef üzüntüyle aktardığımız konuların başında gerek çarşıdaki ticaret kültürünün gerekse de çarşı esnafının sonradan gelenlerinin Kapalıçarşı’nın okul özelliğini unutturulduğudur. Nitekim babamla daha küçük yaşlardan gittiğimiz Bedesten’de öğrendiklerim ile günümüz Kapalıçarşı’sının arasında ciddi bir fark var. Çarşının yazısız kurallarından en basitleri çığırtkanlık yapmamak, komşusunun rıskına zarar verebilecek şekilde dükkân önünde müşteri kovalamamak, vitrinde ürünü sergilemeye verilen özen ve tabii ki dürüstlüğü sayabiliriz.
Peki Kapalıçarşı kültürünün Osmanlı’dan günümüze kökünü aldığı, Anadolu’da filizlenen “Ahilik” kavramı ve Ahi Evran’ı ne kadar tanıyoruz? Günümüz ticareti ahilik öğretileri üstünden ilerleyebilseydi, bütün dünyaya örnek olacak bir ticari ahlakı evrensel hale getirebilir miydik? Eskiler neden “pabucu dama atılmak” sözcüğünü çok sık kullanırlardı?

Gelin sizlerle XIII. Yüzyılın Anadolu’suna Ahi Evran’ın izlerinde bir yolculuğa çıkalım…
Ahiliğin izlerinde esnaflık tarihi üzerine notlar…
XIII. asır Anadolu’sunda halkın büyük bir çoğunluğunu kucaklayan Ahilik, kendisinden sonra oluşumlarını tamamlayan Alevilik ve Bektaşilik ile aynı kültür çevresine mensuptur. Ahilik, Bektaşilik ve Aleviliği etkilemiş, Ahilerin uyguladıkları merasimler daha sonra Alevi ve Bektaşilerce neredeyse aynı denilecek şekilde benimsenerek takip edilmiştir. Bu durum yol atası ve yol kardeşi edinme, ikrar verme törenlerinde açıkça tezahür eder. Törenler esnasında kullanılan şedd, hırka, taç, boyuna geçirilen ip, süpürge, tuz vb kıyafetler her iki zümrenin müşterek sembol ve yorumlarla besledikleri motiflerdir.
Bektaşilik öğretisinde müritler Şeriat Kapısı,Tarikat kapısı,Marifet Kapısı ve de Hakikat kapısı aşamalarından geçilirlerdi. Her kapı 10 basamaktan oluşurdu. Ahiliğin en önemli unsurlarından biri olan “helal kazancın” Şeriat kapısının 10 basamağı içerisinde yer aldığını görürüz.

Ahi Evran ve Hacı Bektaş-ı Veli yaşadıkları dönemde ortak bir dini/siyasi düşünüş ve anlayış içinde olmuşlardır. Bektaşilik Ahilik Fütüvvetnameleri’nden faydalanmıştır. Hacı Bektaş-ı Veli yaşadığı süreçte Bektaşilik adıyla bir tarikat kurmamış, kendisinden sonra bir tarikat biçimini almıştır. Ancak Alevilik gibi sürekli olamamıştır.

Alevilik ise Şamanizm başta olmak üzere çoğu eski inanış sistemlerinin hümanist yanını alarak onu Alevilik içinde sentez etmiştir. Doğa-insan-evren esasında doğayı,insanı sevmek, dürüst onurlu olmak, mazlumun ezilenin yanında ve adaletli olmak Aleviliğin temel prensipleridir. “Eline – beline – diline sahip ol!” düsturuna Ahilikte de rastlarız. Ahilik gerek inanç motifleri gerekse de merasim erkan ve adabı ile Aleviliği teşkil edecek zümreleri kesin olarak etkilemiştir. Anadolu Alevileri’nin tarih boyunca en yakın ve dostane ilişkiler kurduğu toplumların başında Ahiler bulunmaktadır.
Ahilik ahlak ile sanatın bütünleştiği Türk kurumudur. Batı doktrininin Anadolu’daki önemli kurumlaşması Ahilik örgütü vasıtasıyla hayat bulmuştur. Ahilik küçük esnafın çırak, kalfa ve ustalarının yetiştirilmesini içine alan, mesleklerinin doğruluk, dürüstlük prensiplerine uygun olarak yapmalarını ve eğitim görmelerini hedefleyen bir teşkilattır.
Anadolu’da Ahilik teşkilatını kuran Ahi Evren, Hacı Bektaş-ı Veli ve Mevlana Celaleddin-i Rumi ile aynı çağın bilge insanı olup, Anadolu’da Debbağların Piri ve sonraları 32 çeşit esnaf ve sanatkarların lideri olarak kabul edilmiştir. İlk tasavvuf öğretisini Ahmet Yasevi’den almıştır. 1171 tarihinde Azerbaycan’da Hoy kasabasında doğmuştur. Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubat zamanında ilk Ahi birliklerini kurmuştur. 1261 yılında Moğolların Kırşehir’i kuşatması sırasında savaşarak 91 yaşında ölmüştür. Sadece ilahiyat ve tasavvuf ile ilgilenmeyip kendini birçok alanda geliştirmiştir. Toplumun mutluluk ve refahı için bütün sanat kollarının gerekli olduğunu savunmuştur.
Fütüvvet
Fütütvvet mastar anlamında Arapça bir kelimedir. Cömert, yiğit,delikanlı,gözü pek gibi anlamlara gelen feta kelimesinden türemiş olup ahlaki ve insani üstün meziyetlerden olan kahramanlık, hak ve hukuka riayet etmek,fazilet icaplarını yerine getirmek,güzel huylu ve feragat sahibi olmak,başkalarının yardımına koşmak, bağışlayıcı olmak,Allah yolunda nefsini hakir tutmak gibi anlamlar taşır. Fütüvvetnameler çok eski çağlardan beri erdemli ve bilgin kişilerin toplum düzenini ve güvenini sağlamak için verdikleri öğütlerin, kuralların formüle edilmiş şeklidir.
Çobanoğlu Burgazi tarafından yazılmış en eski Türkçe fütüvvetnamede, fütüvvet ehli Yiğit, Ahi ve şeyh olarak üçe ayırır ve aslında üçünün de bir olduğunu belirtir. Yiğitlik yola girmektir, ahilik yol yürümektir, şeyhlik ise menzile varmaktır. Fütüvvet aslında yaradılış nurunun zuhuru ve o nurun fiil sahasına çıkışıdır.
Başlangıçta debbağ,saraç ve kunduracıları kapsayan bir teşkilat olarak ortaya çıkan Ahilik, sonrasında tüm esnafı kapsayan bir sosyal teşkilatlanmaya dönüşmüştür. Dinsizlerin kesinlikle giremediği teşkilatta sonsuz itaat ve ketumiyet esastır.
Ahilik yiğit,yamak,çırak,kalfa,usta,nakip,halife,şeyh,şeyh-ül mesayih olmak üzere 3 aşamalı ve 9 dereceli bir inisiasyondan oluşur.
Birinci aşama Şeriat Kapısı’nda müride mesleki bilgiler,Kuran bilgisi, okuma ve yazma,Türkçe matematik, fütüvvetname öğretilir.
İkinci aşama Tarikat Kapısı’nda mesleki bilgi en üst düzeye ulaştırılırken tasavvuf bilgisi,müzik,arapça,farsça üzerine eğitim yapılır ve ayrıca askeri eğitim de verilirdi.
Şeyh mertebesine erişilen Marifet Kapısı’nda müritten Tanrı’ya inanması, benliğini öldürmesi, ululara hizmet etmesi, cehalet karşısında susması istenirdi.
Şedd (Önlük/ Peştamal) Kuşanma:
Ahiliğe giriş diğer Batıni topluluklarda olduğu gibi bir ritüelle gerçekleşirdi. Ustalık verilecek kalfaya kuşak bağlanır,tüm insanlara sevgi dolu,saygılı olması,doğruluk,ahlak ve yiğitlikten cömertlikten ayrılmaması öğütlenirdi. Ezoterik yönden olgunluk ve yetkinlik anlamında kullanılan Şedd kuşatma töreninde ustalık verilecek kalfanın kendi yaptığı eserini yetişkinliğin ispatı olarak törende bulundurması şarttı. Ahilik şedd töreninde su, terazi,taş, süpürge bulundurulması şartı özenle korunarak taşıdıkları anlamlarla tören ritüeline dahil edilirlerdi.
Ahiliğin Ahlak Kaideleri :
Ahilikte formal ve informal diyebileceğimiz iki türlü ahlak kaidesi vardır.
Formal kaideler : İslami Ahlak anlayışı meydana getirir. Fütüvvet ve teşkilatın tüzüğü olarak kabul edilen fütüvvetnameler.
İnformal kaideler : Daha çok mesleki dayanışma ve teşkilat için münasebetleri düzenleyen ahlaki kaideler.
Ahi’nin eli,kapısı ve sofrası açık olmalıdır.
Yoksul ve düşkünlere,konuklara yemek yedirmeli ve yardım etmelidir.
Gözü,dili,beli bağlı olmalı haramdan sakınmalıdır.
Ahi sır saklamasını bilmelidir.
Ahi’nin emeğini değerlendireceği bir işi özellikle sanatı olmalıdır. Ahi birkaç iş ve sanatla değil, yeteneklerine en uygun olan bir iş veya sanatla uğraşmalıdır.
Başkasının ayıbını görmemek, onu yüzüne vurmamak ve alçak gönüllü olmak da ahiliğin ilkelerindendir.
Ahiliğin açık ilkeleri elini açık tutmak, sofranı açık tutmak ve kapını açık tutmak iken kapalı ilkeleri ise gözünü bağlı tutmak,beline sahip olmak, diline sahip olmaktır.
Fütüvvet ve Ahi ahlakının dört temel kuralı ise hiçbir zaman çiğnenemez:
Kuvvetli ve galip durumdayken affetmek
Hiddetliyken yumuşak davranmak
Düşmana iyilik etmek
Muhtaçken bile başkasına vermek

Ahiliğin birinci hedefi meslek sahibi iyi insan yetiştirmektir.
İkinci hedefi toplumun farklı kesimleri arasında dengeli ilişkiler kurarak, sosyal adaleti gerçekleştirmektir. Üçüncü hedefi şehrin düzenini sağlamaktı.
Pabucu Dama Atılmak!
Kaliteye verilen önem ve denetimleme
Ahi Evran’ın düzenlemiş olduğu kurallara göre, mesleklerin ve sanatların bölüştürülmesinden, malların üretiminden satışına kadar olan süreçte müşteri memnuniyetinin yanısıra, meslek erbabı arasındaki rekabeti ve üretici- tüketici arasındaki anlaşmazlıklarını ortadan kaldırmıştır.
Ürün verilen standartlara uymaz,kalitesiz veya bozuksa,üstelik de yüksek fiyatla satılmışsa bu durum hemen Ahi Baba’ya haber verilirdi. Ahi Baba’nın talimatıyla Yiğit Başı esnafın dükkanına gider,diğer esnaf ve halkın gözü önünde dükkanı kilitler,dükkan sahibinin sağ ayağındaki pabucu alarak dükkanın damına atar ve bu durum Tellal tarafından da umumi efkara duyurulurdu. Böylece belirli bir süre veya tamamen meslekten ihraç edilerek bu kişiden alışveriş de yasaklanmış olurdu. Ahilikte müşteri memnuniyetine büyük önem verilirdi.

Önceki İçerik
Sonraki İçerik
İLGİLİ YAZILAR
spot_img

Bizden Seçmeler